1506
koyu bir beşiktaş taraftarı olan dayımın, beni doğum günü armağanı olarak 3 ağustos 1996 galatasaray monaco maçı'na götürmesi ile ilk kez gördüğüm futbol mabedi. yaz tatilinde, daha önce hiç görmediğim istanbul'a gideceğimizi öğrendiğimde, ali sami yen'de maç izleyebileceğim aklımın ucundan dahi geçmemişti. büyük çoğunluğunu halkalı toplu konutlardaki polis lojmanlarında geçirdiğim tatilimin en mutlu anı, babamın bir gün önceden, antakya'nın uzun çarşısına benzeyen bir yerden aldığı galatasaray eşofmanını giyip sami yen'e gittiğimiz, biletimiz olmamasına karşın bir şekilde babam ve dayımla birlikte içeri girebildiğimiz andır. yol boyunca içimi kemiren şüphe, stadın içine girip yeni açıktan yemyeşil çimleri gördüğüm ana değin devam etmişti. sonrasını tarif etmek gerçekten çok zor. maçla ilgili şeyleri hayal meyal, hatta çoğunlukla yanlış hatırlıyorum. monaco'nun kalesinde barthez olduğu, büyük hakan'ın bir kaç gol kaçırdığı, monaco'nun golünü atan trezeguet'nin ismini, dayımın devre arasında aldığı galatasaray şapkasının içine tükenmez kalemle yazdığı aklımda kalmış. benim hafızama göre maçı da kazanmıştık ama kayıtlara göre berabere bitmiş. internetteki fenerli editörlerden şüphelenmiyor değilim. zira o gün stadyumdan ayrılan çocuk delicesine mutluydu.