1126
monaco'da yaptıkları baz alınması gereken forvet oyuncusu. açın monaco maçlarını izleyin. oradaki halini beğeniyorsanız, burada da iyi olacak demektir.
elbette bu %100 garanti diyemeyiz. ama fransa'da iş yapan forvet ve orta saha oyuncusu bizim ligde de büyük olasılıkla iş yapar. gomis de swansea dönemlerinde yeterince başarılı değildi. geldi, ligi salladı ve gitti. hem de o yaşta 6 milyon € bonservis ödenerek gitti. gomis de 1 sezonda, imza parası dahil, 5 milyon € para almıştı. şimdi çoğu kişi "keşke gomis'i hiç göndermeseydik, istediği maaş zammını yapsaydık" diyor.
elbette risk. risksiz bir falcao'yu, 33 yaşında bile olsa, buraya getiremezsin. belki bu hali bile gelmeyecek. gidişat işin zora girdiğini gösteriyor. zira bizden istediği parayı, misal, şu an kendisiyle ilgilendiği iddia edilen valencia'dan istemeyecek. çünkü la liga'da, valencia forması giyecek.
mesela biz bugün gameiro ile ilgileniyor olsak buralar yıkılırdı. şu an falcao için" istemezük" diyenler belki de heyecanla gelişini bekliyor olacaktı. ben de isterim kendisini. ama ispanya'da yaptıkları için değil, fransa'da yaptıkları ve fransız olduğu için. nedenini yukarıda anlattım.
"falcao yerine genç birini alalım" deniyor. falcao yerine alabileceğimiz, onun kadar katkı verme potansiyeli olan kimse yok. daha doğrusu bizim şartlarımızda yok. bonservis ödeyemiyoruz. daha ön libero transferi yapılacak. iyi isimlerle ilgileniliyor. bu nedenle diagne'yi sattığımızda ancak seri ve diğer oyuncunun kirasını ödeyeceğiz. belki 1-2 takviye daha düşünülüyor. onların maliyeti var. sezon sonu artı bakiye vermemiz gerekiyor. bu da hesaplanmalı.
"genç alalım, ucuza alalım"geyiği var bir de. sanki her ucuza alınan adam patlama yapıyor. hele bir de forvet alıyoruz yani. ıskaladığı her top, kaçırdığı her gol sonrasında "alın işte falcao yerine bunu aldık memnun musunuz?" denilecek. haydi taraftarın ne dediğini geçtim. takımın da morali bozulacak. ha tutabilir de. ama bana göre aynı risk. tutan bir gomis'i kaça sattığımızı düşünün ve sonra tutacak bir falcao'yu kaça satabileceğimizi düşünün.
"taraftar dinlenmez" diyen bir güruh da var. iyi peki, siz oturur izlersiniz maçları. maçlar kimin için oynanıyor? taraftarlar için. paralar kimin için kazanılıyor? taraftar için. kimse size babanızın hayrına sponsor olmuyor. siemens gidip real madrid'e "ay bu madrid, biz buna sponsor olalım" diye sponsor olmuyor. çünkü real madrid dünyada herkes tarafından izlenen bir kulüp. herkesin ağzının içine baktığı bir kulüp. bu da sadece isminden kaynaklanmıyor. sahadaki oyuncularından kaynaklanıyor. siemens de bir pazarlama stratejisi olarak büyük bütçeler ayırıyor real madrid'e göğüs sponsoru olmak için.
taraftarı dinleyeceksiniz. bu kadar. taraftarını dinlemeyen bir futbol kulübünün şansı yoktur. bakın işte başakşehir. efendim ay ne yapılanma, ne planlama, ne genç oyuncular bulma vb... yıllardı ekmeğini yedikleri (!) cengiz ünder transferi dışında ne başarısı var başakşehir'in? sıfır. hükümet destekli bir takım olmak dışında ne özelliği var. sıfır. ama sorarsanız "büyük yapılanma" yaptılar.
illa ki falcao'yu almak zorunda değiliz. hatta kimseyi almadan diagne ile de devam edebiliriz. ya da falcao yerine daha genç bir forvete diagne'den aldığımız tüm parayı yatırabiliriz. bir planlama dahilinde olduktan sonra benim için sorun yok. ama bunun da karşılığı var. mesela doğru düzgün bir ön libero alamamak, orta sahaya düzgün bir yedek bulamamak, alternatif forvet olarak kostas dışına çıkamamak vb... bunlar doğru şekilde planlanıyorsa, sorun yok. ama sadece "falcao'yu alacağınıza genç alın yeaaa" dendiğinde gerçekten çok sinirleniyorum.
elbette bu %100 garanti diyemeyiz. ama fransa'da iş yapan forvet ve orta saha oyuncusu bizim ligde de büyük olasılıkla iş yapar. gomis de swansea dönemlerinde yeterince başarılı değildi. geldi, ligi salladı ve gitti. hem de o yaşta 6 milyon € bonservis ödenerek gitti. gomis de 1 sezonda, imza parası dahil, 5 milyon € para almıştı. şimdi çoğu kişi "keşke gomis'i hiç göndermeseydik, istediği maaş zammını yapsaydık" diyor.
elbette risk. risksiz bir falcao'yu, 33 yaşında bile olsa, buraya getiremezsin. belki bu hali bile gelmeyecek. gidişat işin zora girdiğini gösteriyor. zira bizden istediği parayı, misal, şu an kendisiyle ilgilendiği iddia edilen valencia'dan istemeyecek. çünkü la liga'da, valencia forması giyecek.
mesela biz bugün gameiro ile ilgileniyor olsak buralar yıkılırdı. şu an falcao için" istemezük" diyenler belki de heyecanla gelişini bekliyor olacaktı. ben de isterim kendisini. ama ispanya'da yaptıkları için değil, fransa'da yaptıkları ve fransız olduğu için. nedenini yukarıda anlattım.
"falcao yerine genç birini alalım" deniyor. falcao yerine alabileceğimiz, onun kadar katkı verme potansiyeli olan kimse yok. daha doğrusu bizim şartlarımızda yok. bonservis ödeyemiyoruz. daha ön libero transferi yapılacak. iyi isimlerle ilgileniliyor. bu nedenle diagne'yi sattığımızda ancak seri ve diğer oyuncunun kirasını ödeyeceğiz. belki 1-2 takviye daha düşünülüyor. onların maliyeti var. sezon sonu artı bakiye vermemiz gerekiyor. bu da hesaplanmalı.
"genç alalım, ucuza alalım"geyiği var bir de. sanki her ucuza alınan adam patlama yapıyor. hele bir de forvet alıyoruz yani. ıskaladığı her top, kaçırdığı her gol sonrasında "alın işte falcao yerine bunu aldık memnun musunuz?" denilecek. haydi taraftarın ne dediğini geçtim. takımın da morali bozulacak. ha tutabilir de. ama bana göre aynı risk. tutan bir gomis'i kaça sattığımızı düşünün ve sonra tutacak bir falcao'yu kaça satabileceğimizi düşünün.
"taraftar dinlenmez" diyen bir güruh da var. iyi peki, siz oturur izlersiniz maçları. maçlar kimin için oynanıyor? taraftarlar için. paralar kimin için kazanılıyor? taraftar için. kimse size babanızın hayrına sponsor olmuyor. siemens gidip real madrid'e "ay bu madrid, biz buna sponsor olalım" diye sponsor olmuyor. çünkü real madrid dünyada herkes tarafından izlenen bir kulüp. herkesin ağzının içine baktığı bir kulüp. bu da sadece isminden kaynaklanmıyor. sahadaki oyuncularından kaynaklanıyor. siemens de bir pazarlama stratejisi olarak büyük bütçeler ayırıyor real madrid'e göğüs sponsoru olmak için.
taraftarı dinleyeceksiniz. bu kadar. taraftarını dinlemeyen bir futbol kulübünün şansı yoktur. bakın işte başakşehir. efendim ay ne yapılanma, ne planlama, ne genç oyuncular bulma vb... yıllardı ekmeğini yedikleri (!) cengiz ünder transferi dışında ne başarısı var başakşehir'in? sıfır. hükümet destekli bir takım olmak dışında ne özelliği var. sıfır. ama sorarsanız "büyük yapılanma" yaptılar.
illa ki falcao'yu almak zorunda değiliz. hatta kimseyi almadan diagne ile de devam edebiliriz. ya da falcao yerine daha genç bir forvete diagne'den aldığımız tüm parayı yatırabiliriz. bir planlama dahilinde olduktan sonra benim için sorun yok. ama bunun da karşılığı var. mesela doğru düzgün bir ön libero alamamak, orta sahaya düzgün bir yedek bulamamak, alternatif forvet olarak kostas dışına çıkamamak vb... bunlar doğru şekilde planlanıyorsa, sorun yok. ama sadece "falcao'yu alacağınıza genç alın yeaaa" dendiğinde gerçekten çok sinirleniyorum.
