5705
her hafta doğranan, lime lime edilen, ite köpeğe maskara edilmiş türkiye'nin en başarılı ve en büyük kulübü.
siyasetin her türlü kurum ve kuruluşa bulaştığı bu kirli düzende debeleniyoruz. sadece galatasaray özelinde değil bu debelenmemiz, hayatın her yerinde bir şeylerin korkusuyla yaşıyoruz. yarın akşam ne yiyeceğini bilmeyen insanlar sanki kör olmuşcasına bu düzene destek çıkmaya, bu çarkın parçası olmaya devam ediyorlar.
ağızlardan hiç düşmeyen bir tabir var: "25 milyon galatasaraylı...". 25 bin kişi toparlanıp riva'ya yürüyemiyor ya da toplu halde digitürk üyeliklerini iptal ettiremiyorlar. neden? korku ve keyfine düşkünlük. "aman, başımıza bir şey gelir sen karışma." diye diye her şey normalleşti, kimse sesini çıkartamaz oldu...
insanlar sosyal medyada yaşamaya devam ededursun, hayat hala sokakta yaşanıyor. burada ben sabaha kadar yazayım, gerçek hayatta eyleme dökülmüş bir şey olmadıkça faydası yok. ultraslan yine bildiri yayınlayacak, hashtagler dünya gündemine girecek, insanların gazı bir şekilde alınacak. peki haftaya? ondan sonraki hafta? bu devran ne zaman dönecek?
bu devran dönmez arkadaşlar. bizler böyleyken dönmez. bu da sadece bizim canımızı yakmakla kalmaz, herkesin canı bu çark döndükçe yanar. bugün 'galatasaraylı ağlaklığı' diye sağda solda geveleyenler, yarın aynı şey kendi başına geldiğinde derdini yanacak kimseyi bulamaz.
birlik yok, beraberlik yok, objektiflik yok, hataya hata demek yok, kötüye sen kötüsün diyecek cesaret yok... tribün tekeli ultraslan bildiri yayınlamakla kalmayacak, tepkisini her yerde verecek. galatasaraylı kardeşim "benim üyeliğimle ne olur ki?" demeyecek, bu düzenin parçası olmayacak. kulübü ve milyonları yönetenler acilen bir eylem planı belirleyecek ve bu planı korkusuzca gerçekleştirecek. vicdanı olan, fanatizmden gözü kör olmamış her taraftar da bu durumdan rahatsızlığını dile getirecek, beşiktaşlı kardeşim bugün kazandığı 3 puanı yarın fazlasıyla kaybedeceğini anlayacak.
pastanın en büyük payına sahip, "25 milyon"u arkasına almış galatasaray'ın yaptırım gücü bildirilerle, basın açıklamalarıyla sınırlı kalmamalı. bu yangın üfleyerek sönmez. bizimkisi yine hayalden öteye geçmeyecek ama keşke bazı şeyleri bu kadar kolay geçiştirmesek, kabullenmesek.
siyasetin her türlü kurum ve kuruluşa bulaştığı bu kirli düzende debeleniyoruz. sadece galatasaray özelinde değil bu debelenmemiz, hayatın her yerinde bir şeylerin korkusuyla yaşıyoruz. yarın akşam ne yiyeceğini bilmeyen insanlar sanki kör olmuşcasına bu düzene destek çıkmaya, bu çarkın parçası olmaya devam ediyorlar.
ağızlardan hiç düşmeyen bir tabir var: "25 milyon galatasaraylı...". 25 bin kişi toparlanıp riva'ya yürüyemiyor ya da toplu halde digitürk üyeliklerini iptal ettiremiyorlar. neden? korku ve keyfine düşkünlük. "aman, başımıza bir şey gelir sen karışma." diye diye her şey normalleşti, kimse sesini çıkartamaz oldu...
insanlar sosyal medyada yaşamaya devam ededursun, hayat hala sokakta yaşanıyor. burada ben sabaha kadar yazayım, gerçek hayatta eyleme dökülmüş bir şey olmadıkça faydası yok. ultraslan yine bildiri yayınlayacak, hashtagler dünya gündemine girecek, insanların gazı bir şekilde alınacak. peki haftaya? ondan sonraki hafta? bu devran ne zaman dönecek?
bu devran dönmez arkadaşlar. bizler böyleyken dönmez. bu da sadece bizim canımızı yakmakla kalmaz, herkesin canı bu çark döndükçe yanar. bugün 'galatasaraylı ağlaklığı' diye sağda solda geveleyenler, yarın aynı şey kendi başına geldiğinde derdini yanacak kimseyi bulamaz.
birlik yok, beraberlik yok, objektiflik yok, hataya hata demek yok, kötüye sen kötüsün diyecek cesaret yok... tribün tekeli ultraslan bildiri yayınlamakla kalmayacak, tepkisini her yerde verecek. galatasaraylı kardeşim "benim üyeliğimle ne olur ki?" demeyecek, bu düzenin parçası olmayacak. kulübü ve milyonları yönetenler acilen bir eylem planı belirleyecek ve bu planı korkusuzca gerçekleştirecek. vicdanı olan, fanatizmden gözü kör olmamış her taraftar da bu durumdan rahatsızlığını dile getirecek, beşiktaşlı kardeşim bugün kazandığı 3 puanı yarın fazlasıyla kaybedeceğini anlayacak.
pastanın en büyük payına sahip, "25 milyon"u arkasına almış galatasaray'ın yaptırım gücü bildirilerle, basın açıklamalarıyla sınırlı kalmamalı. bu yangın üfleyerek sönmez. bizimkisi yine hayalden öteye geçmeyecek ama keşke bazı şeyleri bu kadar kolay geçiştirmesek, kabullenmesek.