152
küçülmeye gitmesi konusunda trenin çoktan kaçmış olduğu şube. 2018 yılı temmuz ayı ortaları itibarı ile bütçenin miktarından ziyade varlığı muamma ve tartışma konusu olmuş durumdadır. kendisi hakkında akham kesen, dert yanan, yangın yapan taraftarının şu an için yegane korkusu önümüzdeki sezon sahaya çıkacak takımların kurulup kurulmayacağıdır. durum ne yazık ki futbol mu basketbol mu, her sene zarar ettiğimiz şubeye uefa tepemizdeyken para akıtmak doğru mu gibi boş tartışmalarla zaman kaybetmeyecek kadar vahimdir.
mevcut galatasaray yönetiminde birazcık yürek varsa çıkar "biz bu işi beceremeyeceğiz" diyerek önümüzdeki sezon sahaya çıkılmayacağını açıklar. yok eğer öyle bir niyetleri ya da cesaretleri yoksa "şubeyi zarar ettirmişler" gibi bilmiş lafları finansal fair play sosuyla taraftara servis edip kulağının üzerine yatmaktan vazgeçmek zorundadırlar. bu ateş üfleyerek sönmez hesabı, bu iş böyle ölüm sessizliğiyle bekleyerek yoluna girmez, giremez.
"şubeyi zarar ettirmişler" diyen samimi bir yönetim şubeyi zarar ettiren ve hala görevi başında maaş çekmeye devam eden hatta kulübün olmayan imkanlarıyla günün gün eden kan emicilerinin musluğunu kapatıp kapının önüne koyar. kimsenin 20 milyon 30 milyon gibi uçuk beklentileri zaten yok. 3 liraysa 3 lira, 5 liraysa 5 lira... iyi ya da kötü bir koçla anlaşılır, al kardeşim bütçen bu denir. osuruktan bir basın toplantısı hatta açıklaması yayınlanır. durum bu bu kardeşim denir...
temmuz'un 15'ini hocasız, 2 takımda toplasan 5 tane sözleşmeli oyuncuyla geçiren şubenin sezon sonunda nerede olacağı üç aşağı beş yukarı bellidir. ancak şube menejeri kulübün parasıyla "oyuncu izliyorum" ayağına amerika'da gününü gün ediyorken, buna meydan veriliyorken "ama çok zarar ediyor" gibi şeyler söyleyip şubeyi uçurumun kenarına itmek en hafif tabirle alçaklıktır.
bu noktadan sonra yaşanacaklar bellidir. ligin başlamasına 15-20 gün kala rica minnet bir bütçe ortaya çıkarılacak, vasıfsız ve ağırlığı olmayan hocalar vasıtasıyla kulübü kucağına oturtmuş menejerlerin cebine atılacak. galatasaray basketbol taraftarı sezon boyunca kahır çekecek, eğer bir galatasaray mucizesi yaşanmazsa sezonun sonunda daha da büyük zarar etmiş olarak iki takımla küme düşüp duble yapacağız.
onuru olan, haysiyeti olan, yüreği olan, samimi olan yönetim yarın çıkar biz bu şubenin faaliyetini bu sezon durdurmak zorundayız der. ya da bir gün bile kaybetmeden gereğini yapar. şubeyi asalaklardan temizleyip potansiyel sponsor adaylarıyla hızla temas kurup bütçe hazırlıklarına başlar.
öyle de böyle de düşeriz ama belki deplasmana takımla giden menejerin otelde keyif çattığı jakuzinin faturasını kulübe keserken unutulup sakatlanan sporcunun maskesini almaya gelince birden hatırlanan "kulüp zarar etmesin" kaygısına x milyonluk yeni bir miras bırakmamış oluruz...
(bkz: böyle gündemin içine sıçayım)
mevcut galatasaray yönetiminde birazcık yürek varsa çıkar "biz bu işi beceremeyeceğiz" diyerek önümüzdeki sezon sahaya çıkılmayacağını açıklar. yok eğer öyle bir niyetleri ya da cesaretleri yoksa "şubeyi zarar ettirmişler" gibi bilmiş lafları finansal fair play sosuyla taraftara servis edip kulağının üzerine yatmaktan vazgeçmek zorundadırlar. bu ateş üfleyerek sönmez hesabı, bu iş böyle ölüm sessizliğiyle bekleyerek yoluna girmez, giremez.
"şubeyi zarar ettirmişler" diyen samimi bir yönetim şubeyi zarar ettiren ve hala görevi başında maaş çekmeye devam eden hatta kulübün olmayan imkanlarıyla günün gün eden kan emicilerinin musluğunu kapatıp kapının önüne koyar. kimsenin 20 milyon 30 milyon gibi uçuk beklentileri zaten yok. 3 liraysa 3 lira, 5 liraysa 5 lira... iyi ya da kötü bir koçla anlaşılır, al kardeşim bütçen bu denir. osuruktan bir basın toplantısı hatta açıklaması yayınlanır. durum bu bu kardeşim denir...
temmuz'un 15'ini hocasız, 2 takımda toplasan 5 tane sözleşmeli oyuncuyla geçiren şubenin sezon sonunda nerede olacağı üç aşağı beş yukarı bellidir. ancak şube menejeri kulübün parasıyla "oyuncu izliyorum" ayağına amerika'da gününü gün ediyorken, buna meydan veriliyorken "ama çok zarar ediyor" gibi şeyler söyleyip şubeyi uçurumun kenarına itmek en hafif tabirle alçaklıktır.
bu noktadan sonra yaşanacaklar bellidir. ligin başlamasına 15-20 gün kala rica minnet bir bütçe ortaya çıkarılacak, vasıfsız ve ağırlığı olmayan hocalar vasıtasıyla kulübü kucağına oturtmuş menejerlerin cebine atılacak. galatasaray basketbol taraftarı sezon boyunca kahır çekecek, eğer bir galatasaray mucizesi yaşanmazsa sezonun sonunda daha da büyük zarar etmiş olarak iki takımla küme düşüp duble yapacağız.
onuru olan, haysiyeti olan, yüreği olan, samimi olan yönetim yarın çıkar biz bu şubenin faaliyetini bu sezon durdurmak zorundayız der. ya da bir gün bile kaybetmeden gereğini yapar. şubeyi asalaklardan temizleyip potansiyel sponsor adaylarıyla hızla temas kurup bütçe hazırlıklarına başlar.
öyle de böyle de düşeriz ama belki deplasmana takımla giden menejerin otelde keyif çattığı jakuzinin faturasını kulübe keserken unutulup sakatlanan sporcunun maskesini almaya gelince birden hatırlanan "kulüp zarar etmesin" kaygısına x milyonluk yeni bir miras bırakmamış oluruz...
(bkz: böyle gündemin içine sıçayım)