677
kap'a yapılan açıklama bize şunu gösteriyor.
standard liege oyuncuyu çok iyi araştırmış ve demiş ki,
sizin bu cavanda'nın kaşı gözü ayrı oynuyor, ne yapacağı pek belli olmaz, biz bu oyuncuyu önce 500.000 euro verip kiralayalım, baktık performansını beğendik, 1.500.000 avro daha verip bonservisini alırız, ha aldıktan sonra nasıl olsa sözleşmeyi kaptım diye yatmaya başlarsa sana daha fazla para vermem (ki burada cavanda ile sözleşme yaparken de rahatça ellerinden çıkarabilecekleri şekilde bir sözleşme yapacaklarına eminim)
ha oldu da bizde de iyi oynadı ve oyuncuyu satmadan elimizde tuttuk, o zaman bir 900.000 euro daha öderim demiş adamlar,
bizimkiler de tabi ağam, paşam, hay hay demiş.
yani siz gidip pazardan 1 kilo elma alacaksınız ve 1 kilo elmanın fiyatı 5 lira diyelim. siz elmayı şu şartla alıyorsunuz,
elmacıya diyorsunuz ki, ben sana 1 lira vereyim, bu elmayı alayım, eve gidip yiyeyim, tadını beğenirsem sana daha sonra 3 lira daha vereceğim, bir de yedikten sonra bu elma benim vücuduma yeterli besin, vitamin, mineral veirirse, sana 1 lira daha ödeyeceğim.
anlaşmanın özü budur.
ee siz de elmacı olarak diyorsunuz ki, ya bu elma zaten çürük ama bi bakalım yerse...
:)
halbuki ticarette alırken kazanmak deyiminin tam karşılığı budur, alırken çürük elmayı almasaydık, şimdi böyle olmazdı.
standard liege oyuncuyu çok iyi araştırmış ve demiş ki,
sizin bu cavanda'nın kaşı gözü ayrı oynuyor, ne yapacağı pek belli olmaz, biz bu oyuncuyu önce 500.000 euro verip kiralayalım, baktık performansını beğendik, 1.500.000 avro daha verip bonservisini alırız, ha aldıktan sonra nasıl olsa sözleşmeyi kaptım diye yatmaya başlarsa sana daha fazla para vermem (ki burada cavanda ile sözleşme yaparken de rahatça ellerinden çıkarabilecekleri şekilde bir sözleşme yapacaklarına eminim)
ha oldu da bizde de iyi oynadı ve oyuncuyu satmadan elimizde tuttuk, o zaman bir 900.000 euro daha öderim demiş adamlar,
bizimkiler de tabi ağam, paşam, hay hay demiş.
yani siz gidip pazardan 1 kilo elma alacaksınız ve 1 kilo elmanın fiyatı 5 lira diyelim. siz elmayı şu şartla alıyorsunuz,
elmacıya diyorsunuz ki, ben sana 1 lira vereyim, bu elmayı alayım, eve gidip yiyeyim, tadını beğenirsem sana daha sonra 3 lira daha vereceğim, bir de yedikten sonra bu elma benim vücuduma yeterli besin, vitamin, mineral veirirse, sana 1 lira daha ödeyeceğim.
anlaşmanın özü budur.
ee siz de elmacı olarak diyorsunuz ki, ya bu elma zaten çürük ama bi bakalım yerse...
:)
halbuki ticarette alırken kazanmak deyiminin tam karşılığı budur, alırken çürük elmayı almasaydık, şimdi böyle olmazdı.
