• 5201
    'futbol takımı' başlığına yazıyordum; ama sanırım söyleyeceklerim ondan daha fazlası olacak; yatağımın, yastığımın örtüsüdür, zihnimdeki titreşimdir, düşündüğümde mutlaka mutlu olacak şey bulabildiğim. tanımları yazan aslında o'dur; tüm tarihiyle yenidir, her an yeni ve başkadır; hem kendi tarihiyle, hem de onu seven ve şahit olanların kişisel tarihiyle.

    benim galatasaray'dan anladığım hep buna benzer bir duyguydu. maddi, manevi, sosyolojik, konjonktürel, nitelikli sportif alışkanlık... nerden tanımlarsak tanımlayalım: o beklenmedik ve saldırgan yenilik.

    galatasaray'ı galatasaray yapan her şeyi çok seviyorum. trajedisini de, yaşattığı sevdayı da. zaten aşk da çoğu zaman tam olarak böyle bir şey.

    konuların tekniğine girmek istemiyorum. lafı uzatmak da istemiyorum; birkaç aydır yeni işe başlamıştım, mesai falan derken, bir kez bile doksan dk. oturup izleyemedim futbol takımımı, 3 haftadır 90 dk. sürmüştür izlediğim özetler... neyse, önemli değil.

    ortaokuldaydım; leeds united maçı bileti için son paramı verip mecidiyeköy'den eve yayan dönmüştüm; üç buçuk saat sürmüştü. ayağımda çıkan nasırların verdiği mutluluğu tarif edemem. ben o gün koşmuştum. o zamanlar takım da koşuyordu. şimdi de koşuyor- en azından üç haftadır- ve taraftar da her yere koşuyor. koşar da... bu anlattığım ne ki; her gün o kadar yürüyeduranlar var binlerce, biliyorum.

    sadece şu anlaşılsın istiyorum; hayal kuranın hayaline hemen cevap verilir, o hayal gerçeğe dönüşecekse her biri sihirbaz olabilir bir taraftarız biz. ideal olmasa bile, bizi galatasaray'ın isminin altında sürüncemeye kalan sporcularla muhattap etmeyin. yalvarıyorum. kulübün misyonunda olan- ya da olmayan- başarıları hayal edip onun vizyonunu kendisininkiyle bağdaştıran sporcular doluşturun buraya, hagi gibi, tamam onu bulamazsınız bir daha, en azından o kadar yetenekli olmasa da, kalbi onun gibi atan. birbirini sömüren değil, birbirini her daim geliştiren bir ilişkiye açık karakterler yani: aşkın ta kendisi gibi.

    elbette unutmadım, şahsen, kulübün güçsüzleştirilmesi için yapılanları, o baskıları, boyun eğişleri... #yönetimistifa deyişlerimizi. hala boğazımda açıkçası; şu futbol takımını kurmak konusundaki başarılarının hakkını vererek. beynimiz hala da beklemede.

    ama bekledik bunu çok bekledik, hem coşku anlamında, hem de bazı özümüzde olanları hatırlama ve hatırlatma anlamında, bir şeylerin zamanı; gerçekten de, diz çöktüğümüzde diğerleri epey büyük görünüyor. halbuki galatasaray koşmak zorunda. galatasaray koşamayacak kadar güçsüzleşirse türlü sebeplerden; peşindekiler, tökezlediğinde onu her an ayağa kaldıracak güçte; bunlar biziz, biz taraftarız. her zaman oradayız. her zaman orada olacağız.

    özet: dünyada eşi olmayan koşuları ve dönemleri gerçek kılacak, birbirini gerçekten dinleyecek- yönetim futbolcu taraftar- en güçlü kitlelerden birine sahibiz; yerelsek bile, evrenseliz. yaşar kemal'iz meşhur olmamış- ortalıkta olmayan haliyle bile gabriel garcia marquez'iz. lan rihanna'yız, ergenliğinde hayal kuran! az da michael jackson değiliz bu arada, neyse!

    sarıyız, kırmızıyız. gecelerin ortasında, gündüzün içinde rengimiz belli. allahım, çok seviyorum. futbolu da, bu takımı da. hiçbir yere bağlayamayacağım. bu takımı seven ve ciddiye alan herkesi seviyorum; fenerlisine kadar. :)

    bize biz yeteriz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın