4366
her şeyden önce unutulmamalıdır ki galatasaray'a sırt çevirmek olmaz. ben 1988 doğumluyum. özellikle ben ve benim akranım galatasaraylılar için galatasaray'a gönül koymak, yaşlı anne babayı sokağa atmak, yalnız bırakmak kadar nankörce olur.üstelik bu galatasaray'a zarar vermez ..o hep var olacak ve dün olduğu gibi yarın da bu ülkenin bayrağı olacak.ama ona sırtını dönmek bize çok şey kaybettirir.
bunları söyleme ihtiyacı duymamın sebebi; son yıllarda bizim ergen zamanlarımıza göre iyice zevksizleşen, heyecansızlaşan türk ve dünya futbolunun benim kendi içimde çok büyük bir boşluk oluşturduğunu hissetmemdir.futbolun endüstriyelleşmesinden midir, y kuşağı topçuların ruhsuzluğundan mıdır, ülke ve dünya gündeminin haddinden fazla karışıklığından mıdır, yoksa sadece benim kendi ruhsal bezginliğimden midir bilmem ama galatasaray'a karşı bir heyecansızlaşma sezdim. sözlükte de bazı arkadaşların aynı benim gibi, şu son ''uefa'dan gelecek ceza'' üzerine çıkan haberlere ''aman bana ne'' dediklerini görünce, futbolu bu kadar seven adamların bu cümleleri aynı benim gibi içleri kanayarak, aynı benim gibi kendine şaşırarak ve aynı benim gibi çaresiz hissederek yazdıklarını düşündüm.üzüldüm ve galatasaray'a sırt çevirmenin tutunulan son dalın da bırakılmasını andırdığını düşünerek ve hissederek bize acıdım.
arkadaşlar, şimdi boşverin cezayı, dursun başkanı, ünal aysal'ı, umut'u, burak'ı, muslera'yı falan.hatta zaferleri bile boş verin, sadece galatasaray'ı düşünün (burada gerçekten düşünün).galatasaray bizim çocukluğumuz, galatasaray bizim gençliğimiz, kimimizin annesi galatasaray, kimimizin babası, kimimizin de çocuğu.. galatasaray biziz. monşerler görmek istemese de bu lezzeti bilmese de galatasaray biziz.ve bu hiç maça gidememişimizden kopenhag, madrid gezmişimize kadar böyle.çocuğuna ne kadar kızabilirsen o kadar kızabilirsin galatasaray'a, anne babana ne kadar sitem edebilirsen o kadar sitem edebilirsin galatasaray'a.ve kendini ne kadar terk edebilirsen o kadar terk edebilirsin galatasaray'ı.
çok büyük bir gemi galatasaray. kimimiz bu geminin limanda bekleyeniyiz, kimimiz güvertedeki tayfası..çoğu zaman iş bilmez başkanlar, yöneticiler de olsa dümende, biz sevdalısıyız bu geminin ve kaptanlar bile terketse en son biz terkederiz. çünkü görmek istemeseler de biz bu geminin kendisiyiz.
bugün fırtına var..uefa cezası, futbolcu ruhsuzluğu, yönetici kabiliyetsizliği, ihtiyarların at koşturması falan anlayacağınız kırk yerden delik var üstelik gemide. ama dünya üzerinde batmayacak bir gemi varsa o da bizim gemimiz arkadaşlar. buna inanın. inanın ki güneş açtığında bu gemide manzaranın tadını çıkarmaya yüzünüz olsun. onu da geçtim emin olun zamanında sayesinde keyif yaptığınız bu gemide fırtınalarla boğuşmak size de kendinizi en keyif zamanlarındaki gibi iyi hissettirecek.
varsın umut gol kaçırsın, varsın yönetim transfer yapamasın, varsın uefa ceza yağdırsın..bu gemi bizim sahadaki formasından, mezardaki efsanelerine, müzedeki kupasından, odamdaki tablosuna kadar galatasaray bizim.kötü de oynasa, onuncu da olsa galatasaray bizim ve biz galatasarayız.
keşke düşündüklerimi ve hissetiklerimi yazıya aktarma konusunda daha kabiliyetli olsaydım da hissettiklerimi ve hissetmenizi istediklerimi size daha akıcı ve anlaşılır şekilde aktarabilseydim.
bunları söyleme ihtiyacı duymamın sebebi; son yıllarda bizim ergen zamanlarımıza göre iyice zevksizleşen, heyecansızlaşan türk ve dünya futbolunun benim kendi içimde çok büyük bir boşluk oluşturduğunu hissetmemdir.futbolun endüstriyelleşmesinden midir, y kuşağı topçuların ruhsuzluğundan mıdır, ülke ve dünya gündeminin haddinden fazla karışıklığından mıdır, yoksa sadece benim kendi ruhsal bezginliğimden midir bilmem ama galatasaray'a karşı bir heyecansızlaşma sezdim. sözlükte de bazı arkadaşların aynı benim gibi, şu son ''uefa'dan gelecek ceza'' üzerine çıkan haberlere ''aman bana ne'' dediklerini görünce, futbolu bu kadar seven adamların bu cümleleri aynı benim gibi içleri kanayarak, aynı benim gibi kendine şaşırarak ve aynı benim gibi çaresiz hissederek yazdıklarını düşündüm.üzüldüm ve galatasaray'a sırt çevirmenin tutunulan son dalın da bırakılmasını andırdığını düşünerek ve hissederek bize acıdım.
arkadaşlar, şimdi boşverin cezayı, dursun başkanı, ünal aysal'ı, umut'u, burak'ı, muslera'yı falan.hatta zaferleri bile boş verin, sadece galatasaray'ı düşünün (burada gerçekten düşünün).galatasaray bizim çocukluğumuz, galatasaray bizim gençliğimiz, kimimizin annesi galatasaray, kimimizin babası, kimimizin de çocuğu.. galatasaray biziz. monşerler görmek istemese de bu lezzeti bilmese de galatasaray biziz.ve bu hiç maça gidememişimizden kopenhag, madrid gezmişimize kadar böyle.çocuğuna ne kadar kızabilirsen o kadar kızabilirsin galatasaray'a, anne babana ne kadar sitem edebilirsen o kadar sitem edebilirsin galatasaray'a.ve kendini ne kadar terk edebilirsen o kadar terk edebilirsin galatasaray'ı.
çok büyük bir gemi galatasaray. kimimiz bu geminin limanda bekleyeniyiz, kimimiz güvertedeki tayfası..çoğu zaman iş bilmez başkanlar, yöneticiler de olsa dümende, biz sevdalısıyız bu geminin ve kaptanlar bile terketse en son biz terkederiz. çünkü görmek istemeseler de biz bu geminin kendisiyiz.
bugün fırtına var..uefa cezası, futbolcu ruhsuzluğu, yönetici kabiliyetsizliği, ihtiyarların at koşturması falan anlayacağınız kırk yerden delik var üstelik gemide. ama dünya üzerinde batmayacak bir gemi varsa o da bizim gemimiz arkadaşlar. buna inanın. inanın ki güneş açtığında bu gemide manzaranın tadını çıkarmaya yüzünüz olsun. onu da geçtim emin olun zamanında sayesinde keyif yaptığınız bu gemide fırtınalarla boğuşmak size de kendinizi en keyif zamanlarındaki gibi iyi hissettirecek.
varsın umut gol kaçırsın, varsın yönetim transfer yapamasın, varsın uefa ceza yağdırsın..bu gemi bizim sahadaki formasından, mezardaki efsanelerine, müzedeki kupasından, odamdaki tablosuna kadar galatasaray bizim.kötü de oynasa, onuncu da olsa galatasaray bizim ve biz galatasarayız.
keşke düşündüklerimi ve hissetiklerimi yazıya aktarma konusunda daha kabiliyetli olsaydım da hissettiklerimi ve hissetmenizi istediklerimi size daha akıcı ve anlaşılır şekilde aktarabilseydim.