6544
maçın analizi değil özeti;
maçtan önce en çok dikkat çeken şey şüphesiz sneijder-selçuk ikili orta sahası idi. hamzaoğlu'nun bu tercihinin sebebi oldukça açık. rizespor orta sahasında orta saha oynamayı bilmeyen koray, stutgart b takımından gelen robin ve hiçbir üst düzey takımda oynamamış olan teddy oynayacaktı. lig ortalamasına göre kötü olan bu orta sahaya karşı selçuk-sneijder ikilisinin rahatça üstünlük kuracağını ve bu ikilinin önündeki 4 futbolcunun da öyle ya da böyle golü bulacağını düşünüyordu. selçuk'un oyundan çıktığı dakikaya kadar da aynen böyle oldu ve galatasaray maçı oldukça rahat götürecek gibiydi. galatasaray kaliteli paslarla oyunu kontrol ediyordu. attığımız ilk gole bakarsak iyi pas alış-verişini görebiliriz. olcan taçı sneijder'e kullanıyor, sneijer'den burak'a, burak iyi tek top podolski'ye, podolski şık tek dokunuşla sneijder'e ve sneijder'den de köşeye. şu golün aynısını barcelona'da neymar atınca "adamlar biliyor bu işi" diyoruz. evet tabi ki adamlar biliyor bu işi ama bak senin takımın da takım oyunuyla bireysel yeteneğin birleşimi olan bir gol attı.
selçuk'un yerine oyuna giren jose henüz aldığı ilk topları bile rakibe verince rakip bir anda hızlı çıkmaya başladı. oysa o dakikaya kadar selçuk paslarını doğru kararlarla attığı için ve sneijder de hızlı düşündüğü için top kaptırmıyorduk. nitekim jose'nin kaptırdığı pozisyonda olcan'ın arkasına atılan 2 veya 3. top gol oldu. bu arada bana göre jose kötü futbolcu değil. bugün takımın en önemli noktası sneijder-selçuk ikilisi idi. bu ikili kaliteleri ve tecrübeleriyle bu pozisyonun ağırlığını kaldırabiliyorlar. ancak jose kaldıramadı. maça 4-2-3-1 başlasaydık jose oyuna girdikten sonra bu kadar bocalamazdı. selçuk'un sakatlığı önceden kestirilebilir bir durum olmadığı için burada hamzaoğlu'nu 4-4-2 başladı diye suçlamak doğru değil. çünkü selçuk sakatlanana kadar hamzaoğlu'nun planı iyi işliyordu. ben her ne kadar sneijder'in orta ikilide oynamaması gerektiğini düşünsem de hamza hoca'nın planı işe yaramıştı.
bana göre hamzaoğlu'nun hatası, golü yedikten sonra hakan da sakatlanınca oyuna semih'i almasıydı. halbuki ahmet ilhan ve mehmet akyüz'e uzun toplar atılıyordu ve denayer bu topları süpürebilirdi. ama hakan golden sonra sakatlanınca o üzüntü ve sinirle hamza hoca'nın aklına bir şey gelmedi ve hiç düşünmeden semih'e "haydi" dedi (kameralarda da yansıdı bu küçük diyalog). o arada geçen 2-3 dakikada düşünüp denayer'i oyuna alması gerekirdi. sonrasında devre 1-1 bitecekken hakem, faul bile olmayan bir pozisyona faul çalıp umut'a sarı kart gösterdi. bu serbest vuruşu savunurken ki adam ve alan paylaşımı hatasından 2. golü yedik. savunmanın aklı olan hakan balta oyunda olsaydı belki de top mehmet akyüz'e gelmeden pozisyonu uyanır ve engellerdi.
2. yarı jose oyuna alışınca işler yine düzeldi. yine iyi pas alış-verişleriyle kurulan baskı sonucu podolski ve olcan'ın attığı gollerle öne geçtik. ancak şanssızlıklar devam ediyordu. yine sağa sola paslarla oyunu kontrol ederken olmayan bir faulden atılan topta savunma yaparken semih sakatlandı. kenarda hazırlanan bilal, sneijder'in yerine falan değil burak-umut ikilisinden birisinin yerine girecekti. yüksek ihtimalle de sarı kartı olduğu için umut oyundan çıkacaktı ve böylece bilal oyuna akıl ve tecrübe katacak, kazanılan fauller falan derken süre eritilecek ve maçta kırmızı kart falan olmayacaktı. ancak şanssızlıklar hala devam ediyordu. semih sakatlandı ve bilal giremedi. umut atıldı. umut atılınca rakibi rahatsız eden hücum oyuncusu kalmadı. burak, podolski, sneijder yorgunluklarından ötürü özellikle top rakipteyken oyundan düşünce rizespor orta sahayı yürüyerek geçmeye başladı. nitekim savunma hatalarıyla rizespor üst üste iki gol bularak 4-3 kazandı. yediğimiz 3. golde chedjou'nun büyük hatası var. 4. golde ise pozisyon sabri'nin hatasıyla başlıyor. kweuke'nin çevirdiği top chedjou'ya çarpmasa sabri araya girecek ancak şanssızlık burada da devam ediyor ve chedjou'ya çarpan top rakibe gidiyor, muslera'dan dönen topa deniz vuruyor, denayer çabasına rağmen çıkartamıyor.
yenilgi trajik olduğu için insanlar haklı olarak galeyana geldi ancak burada hamzaoğlu'nun ölümcül bir hata yaptığını düşünmüyorum. kazanılan her maçtan sonra kullanılan "şans" teriminin en fazla bu maçta kullanılması gerektiğini düşünüyorum. dakika 22'ye kadar iki tane çok önemli futbolcun sakatlanıyor. son dakikalarda oyuna yapacağın doğru bir hamle, 22. dakikada sakatlanan bir futbolcunun yerine oyuna giren futbolcunun 84. dakika'da sakatlanmasıyla yapılamıyor. devamında sarı kartı olmaması gereken futbolcun ikinci sarı karttan atılıyor ve yeniliyorsun. maçın geneline ve yenilen gollere bakınca burada durup bir düşünmek gerekiyor.
hamza hamzaoğlu oyuncu tercihleri sebebiyle eleştirilebilir. genel hal ve hareketleri, demeçleri sebebiyle eleştirilebilir. ancak seçilen doğru oyunla rahat bir galibiyet alınacağı belli olan bir maçı bu şekilde kaybeden bir hocaya bu kadar ağır sözlerle hakaret edilmemeli.
ekleme: saygılar
maçtan önce en çok dikkat çeken şey şüphesiz sneijder-selçuk ikili orta sahası idi. hamzaoğlu'nun bu tercihinin sebebi oldukça açık. rizespor orta sahasında orta saha oynamayı bilmeyen koray, stutgart b takımından gelen robin ve hiçbir üst düzey takımda oynamamış olan teddy oynayacaktı. lig ortalamasına göre kötü olan bu orta sahaya karşı selçuk-sneijder ikilisinin rahatça üstünlük kuracağını ve bu ikilinin önündeki 4 futbolcunun da öyle ya da böyle golü bulacağını düşünüyordu. selçuk'un oyundan çıktığı dakikaya kadar da aynen böyle oldu ve galatasaray maçı oldukça rahat götürecek gibiydi. galatasaray kaliteli paslarla oyunu kontrol ediyordu. attığımız ilk gole bakarsak iyi pas alış-verişini görebiliriz. olcan taçı sneijder'e kullanıyor, sneijer'den burak'a, burak iyi tek top podolski'ye, podolski şık tek dokunuşla sneijder'e ve sneijder'den de köşeye. şu golün aynısını barcelona'da neymar atınca "adamlar biliyor bu işi" diyoruz. evet tabi ki adamlar biliyor bu işi ama bak senin takımın da takım oyunuyla bireysel yeteneğin birleşimi olan bir gol attı.
selçuk'un yerine oyuna giren jose henüz aldığı ilk topları bile rakibe verince rakip bir anda hızlı çıkmaya başladı. oysa o dakikaya kadar selçuk paslarını doğru kararlarla attığı için ve sneijder de hızlı düşündüğü için top kaptırmıyorduk. nitekim jose'nin kaptırdığı pozisyonda olcan'ın arkasına atılan 2 veya 3. top gol oldu. bu arada bana göre jose kötü futbolcu değil. bugün takımın en önemli noktası sneijder-selçuk ikilisi idi. bu ikili kaliteleri ve tecrübeleriyle bu pozisyonun ağırlığını kaldırabiliyorlar. ancak jose kaldıramadı. maça 4-2-3-1 başlasaydık jose oyuna girdikten sonra bu kadar bocalamazdı. selçuk'un sakatlığı önceden kestirilebilir bir durum olmadığı için burada hamzaoğlu'nu 4-4-2 başladı diye suçlamak doğru değil. çünkü selçuk sakatlanana kadar hamzaoğlu'nun planı iyi işliyordu. ben her ne kadar sneijder'in orta ikilide oynamaması gerektiğini düşünsem de hamza hoca'nın planı işe yaramıştı.
bana göre hamzaoğlu'nun hatası, golü yedikten sonra hakan da sakatlanınca oyuna semih'i almasıydı. halbuki ahmet ilhan ve mehmet akyüz'e uzun toplar atılıyordu ve denayer bu topları süpürebilirdi. ama hakan golden sonra sakatlanınca o üzüntü ve sinirle hamza hoca'nın aklına bir şey gelmedi ve hiç düşünmeden semih'e "haydi" dedi (kameralarda da yansıdı bu küçük diyalog). o arada geçen 2-3 dakikada düşünüp denayer'i oyuna alması gerekirdi. sonrasında devre 1-1 bitecekken hakem, faul bile olmayan bir pozisyona faul çalıp umut'a sarı kart gösterdi. bu serbest vuruşu savunurken ki adam ve alan paylaşımı hatasından 2. golü yedik. savunmanın aklı olan hakan balta oyunda olsaydı belki de top mehmet akyüz'e gelmeden pozisyonu uyanır ve engellerdi.
2. yarı jose oyuna alışınca işler yine düzeldi. yine iyi pas alış-verişleriyle kurulan baskı sonucu podolski ve olcan'ın attığı gollerle öne geçtik. ancak şanssızlıklar devam ediyordu. yine sağa sola paslarla oyunu kontrol ederken olmayan bir faulden atılan topta savunma yaparken semih sakatlandı. kenarda hazırlanan bilal, sneijder'in yerine falan değil burak-umut ikilisinden birisinin yerine girecekti. yüksek ihtimalle de sarı kartı olduğu için umut oyundan çıkacaktı ve böylece bilal oyuna akıl ve tecrübe katacak, kazanılan fauller falan derken süre eritilecek ve maçta kırmızı kart falan olmayacaktı. ancak şanssızlıklar hala devam ediyordu. semih sakatlandı ve bilal giremedi. umut atıldı. umut atılınca rakibi rahatsız eden hücum oyuncusu kalmadı. burak, podolski, sneijder yorgunluklarından ötürü özellikle top rakipteyken oyundan düşünce rizespor orta sahayı yürüyerek geçmeye başladı. nitekim savunma hatalarıyla rizespor üst üste iki gol bularak 4-3 kazandı. yediğimiz 3. golde chedjou'nun büyük hatası var. 4. golde ise pozisyon sabri'nin hatasıyla başlıyor. kweuke'nin çevirdiği top chedjou'ya çarpmasa sabri araya girecek ancak şanssızlık burada da devam ediyor ve chedjou'ya çarpan top rakibe gidiyor, muslera'dan dönen topa deniz vuruyor, denayer çabasına rağmen çıkartamıyor.
yenilgi trajik olduğu için insanlar haklı olarak galeyana geldi ancak burada hamzaoğlu'nun ölümcül bir hata yaptığını düşünmüyorum. kazanılan her maçtan sonra kullanılan "şans" teriminin en fazla bu maçta kullanılması gerektiğini düşünüyorum. dakika 22'ye kadar iki tane çok önemli futbolcun sakatlanıyor. son dakikalarda oyuna yapacağın doğru bir hamle, 22. dakikada sakatlanan bir futbolcunun yerine oyuna giren futbolcunun 84. dakika'da sakatlanmasıyla yapılamıyor. devamında sarı kartı olmaması gereken futbolcun ikinci sarı karttan atılıyor ve yeniliyorsun. maçın geneline ve yenilen gollere bakınca burada durup bir düşünmek gerekiyor.
hamza hamzaoğlu oyuncu tercihleri sebebiyle eleştirilebilir. genel hal ve hareketleri, demeçleri sebebiyle eleştirilebilir. ancak seçilen doğru oyunla rahat bir galibiyet alınacağı belli olan bir maçı bu şekilde kaybeden bir hocaya bu kadar ağır sözlerle hakaret edilmemeli.
ekleme: saygılar