1133
göğsünde ay yıldız vardır. gerisi teferruat bile değildir.
hainler, ülkesini satanlar ve çıkarcılar her zaman oldu; bugün de varlar ve hatta yarın da olacaklar.
şu yanlış yaptı, bu çıkarı için sattı, öbürü hainlik yaptı diye ülkemize ya da ülkemizin milli takımına küsemeyiz; küsmemeliyiz.
bu mantıkla hareket etseydi mustafa kemal;
atatürk olur muydu?
hatta dolasıyla türkiye cumhuriyeti kurulur muydu?
o dönem de vatan, millet ve ülke çıkar uğruna satılmıyor muydu?
hem de en alasından.
bu ülke; bizim vergilerimizle ödeneği tahsis edilen koltuğunda, makam aracında kurulan, tek ayrıcalıkları hak ve hukukumuzu korumak olması gereken bir avuç devletlunun, üç-beş kodamanın, dili tuvalet kağıdı işlevi gören bir takım yalakanın, karanlıkla semiren ama ışığı açınca kaçan korkak hamam böceklerinin ve en önemlisi de besleme fikirlerini dönemin şartlarına göre tespit ve tanzim edip köşelerinden, ekranlarından dışkılayan, kusan her devrin adamı sümüksü liboş entellerin değil!
ülke "biziz" dediğimiz, dememiz gereken ulusumuzun, halkımızın, toplumumuzun.
cumhurbaşkanına, başbakana, iktidara, tüpçüye, hatta (bazılarımız için) terim'e kızıp;
bunlar uğruna vatandan, ülkeden, milli takımı desteklemekten vazgeçilir mi?
bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
ey türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
hainler, ülkesini satanlar ve çıkarcılar her zaman oldu; bugün de varlar ve hatta yarın da olacaklar.
şu yanlış yaptı, bu çıkarı için sattı, öbürü hainlik yaptı diye ülkemize ya da ülkemizin milli takımına küsemeyiz; küsmemeliyiz.
bu mantıkla hareket etseydi mustafa kemal;
atatürk olur muydu?
hatta dolasıyla türkiye cumhuriyeti kurulur muydu?
o dönem de vatan, millet ve ülke çıkar uğruna satılmıyor muydu?
hem de en alasından.
bu ülke; bizim vergilerimizle ödeneği tahsis edilen koltuğunda, makam aracında kurulan, tek ayrıcalıkları hak ve hukukumuzu korumak olması gereken bir avuç devletlunun, üç-beş kodamanın, dili tuvalet kağıdı işlevi gören bir takım yalakanın, karanlıkla semiren ama ışığı açınca kaçan korkak hamam böceklerinin ve en önemlisi de besleme fikirlerini dönemin şartlarına göre tespit ve tanzim edip köşelerinden, ekranlarından dışkılayan, kusan her devrin adamı sümüksü liboş entellerin değil!
ülke "biziz" dediğimiz, dememiz gereken ulusumuzun, halkımızın, toplumumuzun.
cumhurbaşkanına, başbakana, iktidara, tüpçüye, hatta (bazılarımız için) terim'e kızıp;
bunlar uğruna vatandan, ülkeden, milli takımı desteklemekten vazgeçilir mi?
bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
ey türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!