264
bugün kötü maçlar serimize bir tanesini daha ekledik. ama sonuçta fırtınada gemi sağ salim limana yaklaştırıldı. devre arası umarım toparlanmamız için gerekli çalışmalar yapılır.
saha ve hava şartları futbolcuların oyundan zevk almalarını engelledi. spikerlerin maç sunumları insanın psikolojisini çok etkiliyor. bugün spikerler bu konuya çok değinmedi. futbolcuların taç atışları gibi pozisyonlarda yağan şiddetli yağmurdan suratlarını nasıl buruşturduklarını gördük. olimpiyat stadı'nda futbol oynamanın ne denli işkence olduğunu zaten biliyoruz.
bunun dışında takımın mıymıy oyununa geri dönmüş durumda. hamza hoca'nın ilk geldiğindeki o tempo kaybolmuş durumda. ilk yarım saat defansta sağ, sol, geri pasları seyrettik. insan seyrederken ne yapacaklarını bilmiyorlar diye düşünmekten kendini geri alamıyor. o ona, o ona pas veriyor ama biri de alıp iki pas yapıp, bir dribling yapıp topu ileri taşımıyor. kazayla ceza sahasına geldiğimizde aynı sorun baş gösteriyor ve kimse ceza sahası içine girmiyor ya da topu yollamıyor. futbol zekası olan tek adam sneijder. emre çolak'ın da tekniği var. ara ara saman alevi gibi parlıyor. onun dışında topu ileri taşıyıp, yaratıcılık konusunda kimsede galatasaray forması taşıma özelliğini göremiyoruz.
10 kişi kalan rakip takım bastırdıkça bastırdı. kaç kere rakipten fazla adamla ceza sahasına gittik ama saçma sapan işler yapıp pozisyonları harcadık. pozisyonların çoğunu tehlikeli hale bile getiremedik. böyle bir şey olamaz. pas vereceği yerde şut çeken, şut çekeceği yerde pas veren, sağda bomboş 2 adam varken, solda ofsaytta olan adama pas veren futbolcularımız 2. golü atıp fişi çekemediler. bizi de tv karşısında strese soktular.
takımın her şeyden önce bir planı yok. bu maç için hamza hoca'ya, takımın oyuncularına övgüleri gördükçe açıkçası şaşırıyorum. sabri'ye övgüler var; adamın bir ortalaması vardı, hiç bişi yapmasa koşar didinirdi. bunu görmemek için kör olmak gerekirdi. bugün sabri özellikle ilk yarı çok çok kötüydü. olay orta yapamaması değil. adamını kaçırıyor, basit pası atamıyor, boştaki yerine baskı altındakine top atıyor, orta açacakken geri dönüyor vs. bunca senedir izlerim bu derece şaşırttığını hatırlamam. selçuk hamza hoca'yla çıkışa geçti deniyor. diyecek bir şey bulamıyorum. umut ve burak aynen devam ediyor. deli deli koşular, kaymalar, düşmeler, el kol atıp gereksiz fauller vs. beni heyecanladırmayan adam rakibi nasıl korkutacak bilemiyorum. ayrıca sağ beki serkan kurtuluş olan bir takımı, bu yoldan nasıl dağıtamaz bir takım anlayamıyorum. iyi olan defansta semih - şecu ikilisiydi. birkaç hata dışında konsantrasyonlarını yitirmediler. telles elinden geleni yapıyor ama az biraz hareketli, güçlü bir kanat gelince dağılıyor. burada takım oyunu araya girmeli. mesela önündeki veya yanındaki adam kademeye girmeli telles'e yardım etmeli. ama olmuyor. yine olmadı. hamit birkaç pas hatası yaptı ki real madrid'de oynamış bir futbolcunun bu hataları yapmasını akıl almıyor.
sonuç olarak en azından istikrarlı bir kadroyu sahaya sürmenin avantajını yaşadık. devre arası oturun dersinize çalışın. bu takım bu kadar kötü dönemde bu kadar iyi bir pozisyonda bitiriyorsa ilk yarıyı heba etmeyin elinize geçen şansı.
saha ve hava şartları futbolcuların oyundan zevk almalarını engelledi. spikerlerin maç sunumları insanın psikolojisini çok etkiliyor. bugün spikerler bu konuya çok değinmedi. futbolcuların taç atışları gibi pozisyonlarda yağan şiddetli yağmurdan suratlarını nasıl buruşturduklarını gördük. olimpiyat stadı'nda futbol oynamanın ne denli işkence olduğunu zaten biliyoruz.
bunun dışında takımın mıymıy oyununa geri dönmüş durumda. hamza hoca'nın ilk geldiğindeki o tempo kaybolmuş durumda. ilk yarım saat defansta sağ, sol, geri pasları seyrettik. insan seyrederken ne yapacaklarını bilmiyorlar diye düşünmekten kendini geri alamıyor. o ona, o ona pas veriyor ama biri de alıp iki pas yapıp, bir dribling yapıp topu ileri taşımıyor. kazayla ceza sahasına geldiğimizde aynı sorun baş gösteriyor ve kimse ceza sahası içine girmiyor ya da topu yollamıyor. futbol zekası olan tek adam sneijder. emre çolak'ın da tekniği var. ara ara saman alevi gibi parlıyor. onun dışında topu ileri taşıyıp, yaratıcılık konusunda kimsede galatasaray forması taşıma özelliğini göremiyoruz.
10 kişi kalan rakip takım bastırdıkça bastırdı. kaç kere rakipten fazla adamla ceza sahasına gittik ama saçma sapan işler yapıp pozisyonları harcadık. pozisyonların çoğunu tehlikeli hale bile getiremedik. böyle bir şey olamaz. pas vereceği yerde şut çeken, şut çekeceği yerde pas veren, sağda bomboş 2 adam varken, solda ofsaytta olan adama pas veren futbolcularımız 2. golü atıp fişi çekemediler. bizi de tv karşısında strese soktular.
takımın her şeyden önce bir planı yok. bu maç için hamza hoca'ya, takımın oyuncularına övgüleri gördükçe açıkçası şaşırıyorum. sabri'ye övgüler var; adamın bir ortalaması vardı, hiç bişi yapmasa koşar didinirdi. bunu görmemek için kör olmak gerekirdi. bugün sabri özellikle ilk yarı çok çok kötüydü. olay orta yapamaması değil. adamını kaçırıyor, basit pası atamıyor, boştaki yerine baskı altındakine top atıyor, orta açacakken geri dönüyor vs. bunca senedir izlerim bu derece şaşırttığını hatırlamam. selçuk hamza hoca'yla çıkışa geçti deniyor. diyecek bir şey bulamıyorum. umut ve burak aynen devam ediyor. deli deli koşular, kaymalar, düşmeler, el kol atıp gereksiz fauller vs. beni heyecanladırmayan adam rakibi nasıl korkutacak bilemiyorum. ayrıca sağ beki serkan kurtuluş olan bir takımı, bu yoldan nasıl dağıtamaz bir takım anlayamıyorum. iyi olan defansta semih - şecu ikilisiydi. birkaç hata dışında konsantrasyonlarını yitirmediler. telles elinden geleni yapıyor ama az biraz hareketli, güçlü bir kanat gelince dağılıyor. burada takım oyunu araya girmeli. mesela önündeki veya yanındaki adam kademeye girmeli telles'e yardım etmeli. ama olmuyor. yine olmadı. hamit birkaç pas hatası yaptı ki real madrid'de oynamış bir futbolcunun bu hataları yapmasını akıl almıyor.
sonuç olarak en azından istikrarlı bir kadroyu sahaya sürmenin avantajını yaşadık. devre arası oturun dersinize çalışın. bu takım bu kadar kötü dönemde bu kadar iyi bir pozisyonda bitiriyorsa ilk yarıyı heba etmeyin elinize geçen şansı.