• 115
    nihayet maç için yazabileceğim. ctesi pazar yazamadım zira izleyememiştim. sözlük sağolsun tekrarını izleyebildim. ilk yarısını izlediğim ve benim için önemli olan ilk yarısı olduğu için sadece ilk yarıyı yorumlamak durumundayım. öncelikle hamza'yı tebrik etmek lazım. zira emre ve umut ısrarı takdire şayan. ilk mağlubiyetin faturasını futbolculara kesmedi ve kaldığı yerden devam etti. sürpriz yapmadı. yorgun bruma'yı kenara aldı ve melo selçuk emre orta sahasıyla dinamizm getirdi.

    takım savunmasında umut'tan itibaren göbek sağlam. umut her ne kadar ileride tek adam olarak görünse de ruh hastası bir manyak olduğu için gücünün yettiği her yere pres yapmış. böyle olunca haliyle konyanın birçok atağı ortasahamızda erimiş. melo'nun sol kanadımıza verdiği muazzam destek telles ve sneijder'in savunmasına yaramış. tabi dönem dönem umut'un yaptığı pres o bölgeye de yaramış. yine de selçuk'un mental olarak pres'e çok yatkın olmaması ve defansa yaslanmayı seven oyun anlayışı ortasahada kapılabilecek topların kapılamamasına sebebiyet verse de defansta muhtemel eksik kalma durumlarını engelleyebilmiş diyebilirim. sağ kanat çok sağlam gibi gözükse de ne yazık ki sabri'nin çoğu pozisyonda geriye dönememesi ilerisi için tehlikeli. yine de emre'nin dinamizmi ve umut'un zaman zaman verdiği destek konyaspor'u sneijder'lı, telles'li kanattan oynamaya itmiş.

    hücumda biraz dağınık gibiyiz. defanstan çıkışlarda konya'nın karşısında küçük üçgenler kurulmuş ve hızlı oynanmaya çalışmışsa da ileriye top şişirmekte bulmuşuz çareyi. bu gibi oyunlarda işte elmander, hakan gibi topu saklayan forvetlere ihtiyaç duyuluyor. ne yazık ki ne umut ne burak bu işi layığıyla yerine getiremiyorlar ve b planı devreye giriyor: pres. presle kapılan topların neticelendirilmesi çok önemli. bir yerde fatih terim presi gibi ama hamza'nın presinde ben biraz kalli kokusu aldım. ne de olsa kalli tozu yutmuş diyebilirim. burak ise bildiğiniz gibi. sadece atmaya devam ediyor. övülebilecek yegane pozisyon kabze'nin sert pasını tutamayan defansa uyguladığı koşu ve takipçilik. bakın takipçilik neticesinde attığı gol demiyorum. takipçilik diyorum. çünkü bence nereye vurduğunu bilmiyor sadece vuruyor.

    halen dizilişi 4-4-2 zanneden arkadaşlar üzülecekler ancak takım oyunun hiçbir bölümünde 4-4-2 oynamıyor. hücumda sabri ve telles zaten ortasahada oynuyor. ortasahadan minimum 2 oyuncu ileriye kayıyor. yani, hücumda 2-5-3 hatta 2-3-5 savunmada da 5-4-1 bazen de 4-5-1 oynuyor. kimi zaman umut ortasahayı 5'liyor kimi zaman selçuk ya da melo defansı 5'liyorlar. bana sorarsanız bir şekilde bruma'ya forvette yer açılmalı burak'ın yerine. daha çok basan daha çok pas yapan daha çok gizli golcüsü olan bir takım oluruz.

    hakem fıstık gibi maç yönetmiş ilk yarıda. burak ve melo'nun inmez 8'e hareketlerini doğru süzebilmiş ve ezbere kararlar vermemiş. keşke daha çok böyle hakem olabilse ligimizde. neyse keşkelere girmeyelim, bitmez.

    son olarak 90'larda yaptığı her ortada bizi çileden çıkaran hamza, emre ve umut ısrarıyla takıma "koşun basın yoksa gidersiniz" mesajı vermeye devam ediyor. biz de 1.5 senedir top oynamamış adamların değişimine kızgınlıkla karışık şaşırmaya devam ediyoruz. hayır devre arası gelse hamza dicez ki kondüsyon yükledi. o da yok. neyse cimbom kazansın da varsın biz yeniçeriler oynamazken küfredelim bir tarafımızı yırtalım oynasınlar diye.
App Store'dan indirin Google Play'den alın