45
hagi'yi olduğu kadar çocukluğu özlemek. kafanın hiçbir boka basmadığı, hani herkesin arkadaş, hani oyunların sürdüğü yıllara duyulan doyumsuz hasret.
babanın binbir yalvarmayla, o da genellikle en osuruktan maçlarda, götürdüğü kahvehane köşelerinde ekrana bön bön bakıp hagi ne zaman birşeyler yapacak diye beklenen o günlere. en büyük taktik analizin "bizde hagi var oğlüüm"dan ibaret olduğu, en büyük üzüntünün mahalle maçının en heycanlı yerinde eve çağırılmak olduğu, şampiyonlar ligi marşının notalarını duyabilmenin bile çok büyük bir hadise olduğu o güzel yıllara...
(bkz: i love you hagi)
(bkz: doksanlı yılların galatasaraylı çocuğu olmak)
babanın binbir yalvarmayla, o da genellikle en osuruktan maçlarda, götürdüğü kahvehane köşelerinde ekrana bön bön bakıp hagi ne zaman birşeyler yapacak diye beklenen o günlere. en büyük taktik analizin "bizde hagi var oğlüüm"dan ibaret olduğu, en büyük üzüntünün mahalle maçının en heycanlı yerinde eve çağırılmak olduğu, şampiyonlar ligi marşının notalarını duyabilmenin bile çok büyük bir hadise olduğu o güzel yıllara...
(bkz: i love you hagi)
(bkz: doksanlı yılların galatasaraylı çocuğu olmak)