245
bütün gece rüyamda uğraşıp durduğum italyan. eski ali sami yen'de maçımız var. beyefendi izlemeye gelmiş. stadyum da stadyuma benzemiyor, tarifi imkansız rüya garabetlerinden biri işte. neyse, ilk yarı bir kısım taraftar ''mancini mancini!'' diye tezahürat yapıyor. içimiz buruluyor arkadaşlarla bizim. fatih terim geliyor aklımıza...
devre arası oluyor bitiyor falan derken ikinci yarı başlamak bilmiyor. neden? mancini reyiz kuaföre gitmiş. başlamak için onu bekliyoruz. 45 dk. sonra teşrif ediyor. tribünden el kol yapıyoruz buna, bu da ''ne yapayım, saçımı kestirdim, ebel gübele...'' diye geveleyip yerine oturuyor.
neyse maç bitiyor falan. sonra ben, lütfü*, başgan, mancini reyiz oturmuş sohbet ediyoruz. lütfü diyor ki, ''antep bülent uygun'u 5 milyon avroya lazio'ya okutmuş!'' ''ahahahah!'' diye haykırıyorum. ''bülent'in beş milyon ettiği piyasada fatih terim yüz eder!''
''e fatih terim de iyi hoca tabe, eki eki...'' diyor mancini. ''iyi tabii...'' diyorum. ''dünya'nın en iyilerinden biri olmasının yanında, gönlümüzün de imparatoru o bizim! iyisi kötüsü, bir gün herkes gider bir şekilde, biz yine hep imparatorumuzu bekleriz!'' diye devam ediyor, mancini'ye de bir ''yerini bil'' bakışı fırlatıyorum. mancini manidar manidar gülümserken, perdeleri düğümleyip yaptığım halatla pencereden aşşağıya iniyorum!
inerken alt pencerede lazio başganıyla karşılaşıp bir dünya laf sokuyorum. ''lan allah sizi kahretmesin, burak yılmaz'a beş milyonu çok gördünüz de gidip bülent uygun'u mu aldınız? ashfihşjkhjk!'' diye diye kayıyorum perdeden.
peki şimdi soruyorum sevgili fatih terim ünal aysal ikilisi: psikolojisine bu denli atladığınız bu taraftar kitlesinin sonu ne olacak? yanan devrelerin sorumlusu sizsiniz. devlet buna bi şey yapması lazım.
devre arası oluyor bitiyor falan derken ikinci yarı başlamak bilmiyor. neden? mancini reyiz kuaföre gitmiş. başlamak için onu bekliyoruz. 45 dk. sonra teşrif ediyor. tribünden el kol yapıyoruz buna, bu da ''ne yapayım, saçımı kestirdim, ebel gübele...'' diye geveleyip yerine oturuyor.
neyse maç bitiyor falan. sonra ben, lütfü*, başgan, mancini reyiz oturmuş sohbet ediyoruz. lütfü diyor ki, ''antep bülent uygun'u 5 milyon avroya lazio'ya okutmuş!'' ''ahahahah!'' diye haykırıyorum. ''bülent'in beş milyon ettiği piyasada fatih terim yüz eder!''
''e fatih terim de iyi hoca tabe, eki eki...'' diyor mancini. ''iyi tabii...'' diyorum. ''dünya'nın en iyilerinden biri olmasının yanında, gönlümüzün de imparatoru o bizim! iyisi kötüsü, bir gün herkes gider bir şekilde, biz yine hep imparatorumuzu bekleriz!'' diye devam ediyor, mancini'ye de bir ''yerini bil'' bakışı fırlatıyorum. mancini manidar manidar gülümserken, perdeleri düğümleyip yaptığım halatla pencereden aşşağıya iniyorum!
inerken alt pencerede lazio başganıyla karşılaşıp bir dünya laf sokuyorum. ''lan allah sizi kahretmesin, burak yılmaz'a beş milyonu çok gördünüz de gidip bülent uygun'u mu aldınız? ashfihşjkhjk!'' diye diye kayıyorum perdeden.
peki şimdi soruyorum sevgili fatih terim ünal aysal ikilisi: psikolojisine bu denli atladığınız bu taraftar kitlesinin sonu ne olacak? yanan devrelerin sorumlusu sizsiniz. devlet buna bi şey yapması lazım.