• 599
    eurosport.com internet sitesine özel bir röportaj vermiş;

    --- alıntı ---

    (gbkz: siena, efes ve beşiktaş'ta üç kupalı sezon... galatasaray'la 23 sene sonra kazanılan şampiyonluğu kariyerinizde nereye koyarsınız? bu soru farklı şekillerde birçok kez size soruldu, elbette hepsi sizin için farklı anlam ifade ediyordur ama? )

    ''bütün şampiyonlukların ayrı değeri, ayrı anlamları var. bunların arasında ayırım yapmak çok zor ancak tabii ki galatasaray'la yaşadığım şampiyonluk aralarından en yenisi olduğu için farklı bir konumda duruyor. galatasaray, türkiye'de ekol olmuş bir kulüp; 23 yıl aradan sonra böyle bir camianın şampiyonluğa benim koçluğum döneminde ulaşması da mutluluk verici bir olay. galatasaray dediğim gibi bundan sonra 23 yıl beklemez, 11 ay sonra yine şampiyon oluruz.''

    (gbkz: oktay mahmuti dönemindeki euroleague macerasının galatasaray taraftarını basketbola motive ettiğini hatırlıyoruz. mahmuti dönemiyle, sizin galatasaray'ınızı karşılaştırırsak öne çıkan yapı elastiklik mi? )

    ''final serisinde sürekli doğru beşi arayan ataman'ın son iki yılla tamamen tezat oluşturduğu bir gerçek.
    şimdi öncelikle şu saptamayı yapmak gerek. galatasaray'ın basketboldaki yükselişi benimle beraber başlamadı. benden önce görev alan oktay mahmuti'nin bu atılımda büyük emekleri var. oktay, galatasaray'ı önce ligde finale çıkarttı, sonra euroleague'de çok başarılı bir sezon geçirdi. ikinci sene yarı finalde benim takımım beşiktaş'a elendiler ama bu iki senelik periyotta galatasaray'ın önceki yıllara oranla daha ileriye gittiği bir gerçek.''

    her antrenörün kendine has bir stili var. oktay mahmuti daha çok klasik beşlerle oynamayı seven, takımda çok fazla değişiklik yapmayı tercih etmeyen bir koç. o böyle bir tarza sahip ve başarılı da oluyor. benim sistemim farklı çünkü her maçı, farklı bir maç olarak görüyorum. her maçı öncekinden daha farklı oynuyorum. benim için maç başı, ikinci periyodun ortası, devre arasından sonraki bölüm… hiç fark etmiyor, benim felsefemde maçın tamamı aynı öneme sahip. oyun planımı rakibe göre kurarım ve benim takımlarımda sezon boyunca dönem dönem farklı beşler izlemenizin sebebi budur. bazen deplasman / iç saha farkını gözeterek oyuna farklı beşler de çıkartabilirim. söylediğim gibi, benim sistemim bu.''

    son beş sezondaki üç şampiyonluğu nasıl tanımlarsınız? tbl'de dominasyon mu?

    ''sonuçlar onu gösteriyor. sonuçlar, türkiye basketbol ligi'nde son beş sezonda en başarılı koç ergin ataman diyor. ligi iyi tanıyorum, oyuncularımın neler yapabildiğinin ya da yapamadıklarının farkındayım. tbl'deki diğer takımların da teknik taktik olarak ne tür hamlelerde bulunabileceklerini öngörebiliyorum. sonuçta da başarı geliyor. ancak benim felsefemde "domine etti değil, bundan sonrasını domine edecek" kısmı önemlidir. tabii ki bu felsefenin sadece türkiye'yle sınırlı kalmayıp euroleague bazında da başarıya ulaşması elzem.''

    (gbkz: gezi parkı olaylarının başında oktay mahmuti ve erman kunter'le beraber sizi aramıştım, "yurt dışındayım henüz detaylı bilgim yok, daha sonra konuşalım" demiştiniz. spor dünyasında sizin gibi rol model teşkil edenler olaylara biraz sessiz kaldı, şimdi tüm bu yaşananlar sonrası bir şey söylemek ister misiniz? )

    ''tabii ki bu hususta söylemek istediklerim var. bu konuyla ilgili ilk beni aradığında italya'daydım ve tam hakim değildim olaya. yabancı tv'lerde gösterilenler kadarıyla bilgim vardı. gezi parkı olaylarının başladığı gün eşimi aradığımda da "bir şey yok burada, televizyonlar hiçbir şey göstermiyor" dedi. meğer yurt dışında gösterilenler daha fazlaymış. o anda sen de beni arayınca şaşırdım açıkçası, "türkiye'de medya göstermiyorsa herhalde yoğun çapta olaylar yoktur" çıkarımını yapmıştım.''

    ''birincisi, gezi parkı'ndaki ilk bu olayların başlangıcını yapan gençleri o düşüncelerinden dolayı tebrik etmek lazım. türk gençliği yıllarca bastırılmıştı, bizde de bu sebeple tarihte toplu bir demokratik hareket hiç yoktur. hep bir politik amaçlı, hep sağ-sol çatışmasının öne çıktığı eylemler gerçekleştirildi. işte bakıyorsun 80'lere, hep politik görüşlerle alakalı bir kavga var. ancak ilk kez bir yeşillik alan için, politikayla çok alakası olmayan birçok genç toplantı ve olanları tamamen iyi niyetle protesto etti. buradaki sıkıntı ise gençlerin iyi niyetinin anlaşılamamasıydı. polis halkın eylemini "terör eylemi" olarak yorumladı ve hata yaptı. her zamanki yöntemlerini kullandı ve bence yanlıştı. ilk baştaki eylem algılanması gerektiği gibi algılanmadı. polis ilk başta müdahale etmekte hatalıydı.''

    ''medya ilk başta gençlerin bu hareketini küçümsedi. görmezden geldi. avrupa'da aynı yunanistan, italya ve fransa gibi ülkelerde yapılan iyi niyetli bir protesto, türkiye'de gerçekleştirilince yanlış anlaşıldı. benim de kızlarım taksim gezi parkı protestolarına katıldı mesela. ortam sertleşmeye başlayınca geri döndüler.''

    ''devam edeyim, daha sonra bu durum polis tarafından algılandıktan sonra da malesef türkiye'deki iyi niyetli gençlerin yanına yasa dışı örgütler yanaştı ve taksim'de bir kaos ortaya çıktı. devletin zaman zaman çok sert girişleri de oldu, olaya yumuşak da yaklaştıkları dönem de vardı. baktığımız zaman bugün devlet erkanı birçok kez eylemcilerle görüştü. bülent arınç bir heyet çağırdı, görüştü. başbakan bir heyetle görüşme talep etti, orada fikirler söylendi. istanbul valisi, dolmabahçe'de gençlerle bir oturum yaptı.''

    ''burada acı olan nokta, bizim gencimiz, politikacımız, polisimiz, hangi ideolojik görüşte olursa olsun, hepsi türk insanı. hepsi türk milleti. işte maçlardan önce bazı polis arkadaşlarla konuşma fırsatı elde ediyorum, gayet entelektüel ve eğitimli kişiler. sen iletişim okuyorsun, onlar da gidip polis akademisi'nde eğitim alıyorlar. orayı kazanmış, orayı okumuş. ideolojik bir durum yok ki ortada. tabii ki onların da üstleri var, emir alıyorlar ve bunu yerine getirmek zorundalar. en çok üzüldüğüm nokta bu oldu. o gençlerle polis karşı karşıya kaldı. buna hiç, hem de hiç gerek yoktu.''

    ''daha önce bu konuda görüş bildirmedim çünkü o dönemde ortaya çıkmak popülizm olacaktı. biz mesela şampiyonluk kutlamasını yapmadık. sadece galatasaray derneği'nde mütevazı bir kutlama tertiplendi çünkü o gece gezi parkı'ndaki olayların doruğa çıktığı, müdahalenin yapıldığı geceydi.''

    ''türkiye'de gençler ilk kez gerçek anlamda, herhangi bir ideolojik etki olmadan birleştiler. gezi parkı'nda eminim sağcısı da vardı solcusu da. oradaki gençlerin tamamının komünist olduğunu zannetmiyorum. bir kere tüm türkiye'de olduğu gibi oradaki gençlerin yüzde 99'u müslümandı. bunların bazıları belki daha fazla muhafazakardı, belki de daha az. gençler o parkta fikirlerini ortaya attılar ve bak hangi noktaya gelindi? türkiye'de ilk kez devlet geri adım attı ve ben referanduma gideceğim dedi. gençlerin bu demokratik hareketinden sonra devlet kendini adım atmak zorunda hissetti. bu kazanımdır.''

    (gbkz: beşiktaş'taki şampiyonluk sonrası yaptığımız röportajda siena'dan ve dönemin başkanı ferdinando minucci'den tebrik geldiğini söylemiştiniz. galatasaray'la elde ettiğiniz başarıdan sonra italya'yla ya da başka bir yerle benzer etkileşiminiz oldu mu? )

    ''siena'da başkan ferdinando minucci görevde değil gibi gözükse de, montepaschi siena basketbolunu halen o yönetiyor. hatta bu sabah beni aradı, oyuncularla alakalı biraz konuştuk. galatasaray'la şampiyon olduktan sonra ilk 15 dakika içinde tebrik edenlerin arasında siena koçu luca banchi geliyordu mesela. biz luca'yla hep paylaşırız, çok yakın arkadaşımdır o benim. italya'yla sürekli etkileşim halindeyim, orayla bağım kopmaz.''

    (gbkz: barselona'daki euroleague antrenörler buluşması'nda neler konuşuldu? jordi bertomeu uzun süredir köklü değişikliklerin sinyalini veriyor, somut bir gelişme var mı? )

    ''benim için bu buluşmada önemli olan nokta, euroleague'deki diğer antrenör arkadaşlarımın iki gün boyunca bana gösterdikleri sevgi ve saygıydı. yeni kurulan takımlarla dört yılda üç tane şampiyonluk hakikaten zor bir olaydı ve bunun sonucu barselona'daki buluşmada arkadaşlarım beni takdir ettiler. iyi bir havadaydım orada. çünkü şöyle, mesela orada euroleague'de final four oynayan koçlar vardı, a lisansı olan diğer antrenörler de gelmişti, öte yandan domestik liglerde final kaybedenler de buluşmaya katılmıştı ve bir de liglerinde şampiyon olmuş messina, pedoulakis gibi koçlar vardı. arkadaşlarımın bana gösterdikleri ilgi, galatasaray'da bu sezon ne kadar önemli bir iş başardığımızın kanıtıydı. güzeldi.''

    ''euroleague ceo'su jordi bertomeu'nun bu iki günlük toplantının başından sonuna kadar bizle beraber olup, ortaya koyduğu felsefe beni çok etkiledi. euroleague, kulüpleri başkanların, gm'lerin yönettiğinin bilincinde ama aynı zamanda başantrenörlerin de kendi patronları üzerindeki etkisinden, nüfuzufundan haberdar. barselona'daki bu toplantı süresince finansal konular, pazarlama, televizyon hakları ve euroleague'e yeni gelecek olan sistem üzerinde bütün koçlar beyin fırtınası yaptı. euroleague koçlara "işte siz takım çalıştırın, burada da alan savunması nedir, daha iyi nasıl hücum edeceğiz gelin bize gösterin" diye bakmıyor. aşmışlar. bunu çok büyük bir vizyon olarak görüyorum, farkındalık bence çok önemli bir husus. katılımcı olmamız isteniyor.''

    ''toplantıda hangi konuların konuşulduğunu özetleyeyim. euroleague'in ilk hedefi, önümüzdeki iki-üç sene içinde nba modelini uygulayıp ligi kapalı hale getirmek. böyle bir ideal mevcut ve ciddi adımlar atılıyor. teknik bazda da bazı değişiklikler olacak. bir kere euroleague artık fiba kurallarını tanımıyor. ligin kendine özel kuralları olacak, bunlardan kastım mesela molaların kullanımının değişmesi gündemde. son iki dakikada nba gibi bir tane normal mola, bir tane de kısa mola olacak 20-30 saniyelik. periyot aralarında, aynı nba'deki gibi, saha kenarı röportajı dediğimiz koçların görüşleri naklen euroleague'in yayıncı kuruluşuna aktarılacak. ayrıca periyot aralarının biraz daha kısaltılması, 2 dakika değil de 1.30 dakikaya indirilmesi konuşuldu. yine devre arasının 15 dakikadan 12 dakika çekilmesi fikri ortaya atıldı. euroleague yönetimi maçın daha dinamik hale gelmesini istiyor, fiba'dan da "maçın son iki dakikası, 15 dakika sürüyor" şeklinde bir itiraz varmış. hakikaten de öyle, sen üç molanı saklıyorsun rakip de üç molasını saklıyor sonra bir bakmışsın maçın son bölümü bitmek bilmez bir hal almış. ayırca koçların görüşlerine takriben paylaşılamayan top ve diğer pozisyon kararlarının değişeceği konuşuldu. euroleague'in yeni kurallarında muhtemelen eskiye, hava atışına geri dönüş olacak. ok işareti nereyi gösteriyorsa pozisyon hakkı o tarafta olmayacak, ki bu koçların en çok yakındığı konulardan biriydi. maçın en kritik bölümünde paylaşılamayan top kararı sonrası ok işaretinin gösterdiği taraf önemli bir avantaj sağlıyordu, şimdi artık öyle olmayacak.''

    ''toplantıda domestik liglerdeki yabancı kuralları önemli bir yer teşkil etti, bu konu uzun uzun konuşuldu. ben de bu tartışma esnasında türkiye'nin diğer ülkelere göre ne kadar dezavantajlı bir konumda olduğunu gözlemledim. bizdeki 3+2 kuralını uygulayan bir tek rusya vardı bugüne kadar, onlar da gelecek sezonla beraber 6+6 kuralına geçiş yapıyorlar. yani altı yabancı, altı rus. sahada da sınırsız yabancı oynayabiliyor, herhangi bir kısıtlama olmayacak. türkiye'de uygulanan kural malesef ülkemizin takımlarının avrupa kupalarında elini zayıflatıyor. ispanya'da beş avrupalı, iki abd'li oynayabiliyor. italya aynı şekilde, yunanistan 6+6 kuralıyla, fransa zaten açık… euroleague bazında tek ülke biz kaldık. bu konuda nasıl bir girişim yapılabilir bilmiyorum ama ben galatasaray yönetimine bu kuralın değişmesi yönündeki düşüncelerimi ilettim. türkiye'deki diğer antrenör arkadaşlar da kendi yönetimleriyle bu konuyu konuşuyorlardır. bu kuralın değişmesi gerekiyor.''

    (gbkz: fatih terim'in bu tür toplantılarda genelde jose mourinho'yla olan ilişkisi basın tarafından speküle edilir. sizin de barcelona'da iki günlük süre boyunca samimi olduğunuz bir koç var mı? )

    ''bütün avrupalı koçlarla aram çok iyi, hepsi benim arkadaşım. italyanca bilmemden kaynaklı olarak ettore messina'yla çok iyiyiz, scariolo'yla yakınız. david blatt'la yıllardan beridir konuşurum zaten. bak aklıma geldi, daha önce hiç gündeme gelmemiş bir husustan bahsedeyim..''

    ''halihazırda kulüp takımı çalıştırmayan zeljko obradovic ve dusan ivkovic dışında euroleague'in en yüksek profilli koçları masadaydı, yıllardan beri birbirleriyle rekabet halinde olan antrenörlerin davranışlarını yakından gözlemleme şansı buldum. barcelona koçu xavi pascual iyi ingilizce bilmiyor mesela, onun yanında messina oturuyordu. pascual'in tercümanlığını ettore messina yaptı. aynı şekilde panathinaikos'un koçu pedoulakis de ingilizce bilmiyordu, olimpiakos'tan bartzokas onun tercümanlığını üstlendi. dusko vujosevic hiç ingilizce konuşmuyor. ona da başka sırpça - ingilizce bilen bir koç toplantıyı tercüme etti. yani burada bakıyorsun panathinaikos - olimpiakos rekabetinde birbirine giren taraftarlara karşı koçlar arasında böyle bir ortam var. benim de zaten oradaki herkesle birebir, yakın ilişkim var. bu da gayet doğal.''

    (gbkz: harun erdenay'ın yaptığı "ergin ataman'a teklif giderse hayır diyeceğini düşünmüyorum" açıklaması mı, yoksa sizin "kimsenin yedeği olmam" beyanınız mı? hangisi şu an milli takım koçluğu için yapılan görüşmelerin gidişatını özetliyor? tbf'yle görüşüyor musunuz?)

    ''bugün ayın kaçı? bildiğim kadarıyla 17 temmuz'da milli takım eurobasket için toplanacak. 20 günden az bir süre kaldı, bana gelen hiçbir teklif yok. kimse benimle gelecek dönemde türk milli takımı'nın koçluğunu yapmam için görüşmedi. "kimsenin yedeği olmam" konusunda beni rahatsız eden, bazı yabancı antrenörlerin ismi anılırken "işte bu koçlar olmazsa ergin ataman hazır" beyanlarıydı. tabii ki her federasyonun böyle bir görev için alternatif isimleri vardır. zaten ettore messina'nın alternatifi olmak beni rencide etmez, herhangi bir sıkıntım yok o konuda. basın bu 'yedeklik' konusunu yanlış yorumladığı için benim tepkim onlaraydı. yoksa federasyonun tabii ki alternatifleri olacaktır.''

    ''bugüne kadar bana milli takım koçluğu için bir teklif gelmiş olsa seve seve kabul ederdim. nasıl bogdan tanjevic, akdeniz oyunları'nı kazandıktan sonra açıklama yapmış "federasyondan teklif gelirse seve seve kabul ederim" diye, ben de aynı düşüncedeyim. tanjevic, türk milli takımı'nı, türkiye'yi ne kadar seviyorsa ben de o kadar seviyorum. o kadar gönülden bağlıyım. türk milli takımı'ndan gelecek her türlü teklifi seve seve kabul ederim.''

    (gbkz: menajeriyle görüşmelerin sürmesinden ziyade, carlos arroyo'nun takımda kalmasını istiyor musunuz? bu konuda yönetimden bir talebiniz oldu mu? )

    gayet tabii ki carlos arroyo'nun takımda kalmasını istiyorum. ancak onun da takımda kalmak istemesi lazım. carlos hem beşiktaş'ta hem galatasaray'daki takımlarımda şampiyon olmuş, sistemimde çok önemli yer teşkil eden bir oyuncu. neden gitmesini isteyeyim ki?

    ''kulüplerin bütçeleri vardır, o prensipler dahilinde carlos arroyo bu kulüpte kalmak istiyorsa, kalacaktır. benim mesela carlos'la aramda çok duygusal bir bağ var. ayrıca takım arkadaşlarının da onu sevdiğini biliyorum. ancak şunun anlaşılması gerekiyor, burada işin artık profesyonel kısmındayız. kazanılan şampiyonlukla beraber galatasaray kulübü, carlos arroyo'nun sözleşmesinde bir iyileştirmeye gidecek. ancak bunun da bir sınırı var. arroyo eğer astronomik bir ücret talep ederse, onunla yollarımızı ayırmaktan başka çaremiz kalmaz. eğer uzlaşmacı bir tavır sergilenirse arroyo'nun kulüpte devam etmemesi için hiçbir neden yok.''

    ''kaldı ki arroyo'nun bir sene daha devam etmesi ya da etmeme tercihi için sözleşmesinde bir opsiyon maddesi var. bu opsiyon her iki taraf için de geçerli. galatasaray, carlos arroyo'nun sözleşmesindeki opsiyon maddesini kullanarak oyuncuyu bırakmayı düşünmüyor. biz eğer bu maddeyi kullanacaksak carlos'un takımda kalması yönünde kullanacağız. menajeri zaten şu an istanbul'da, görüşmelerimizi sürdürüyoruz. arroyo'nun gelecek sezon galatasaray forması giyme şansı şu an %50 - %50.''

    (gbkz: israil basınında çıkan "ergin ataman, jamont memnun değil ve planinic - arroyo arka alanını tercih ediyor" haberi doğru mu? planinic gelirse, gordon gidecek mi? )

    ''zoran planinic bize teklif edildi, ekstradan ben de transferiyle kişisel olarak ilgileniyorum. ancak jamont gordon'u istemediğim, onu gelecek sezon takımda düşünmediğim konusu spekülasyondan ibaret. gordon, galatasaray'ın bu seneki şampiyonluğunda, özellikle playoff dönemindeki performansıyla büyük pay sahibidir.''

    t''ransfer dönemi ne getirir bilemem ama biz gordon'ı gönderip planinic'i alacağız diye bir kaide yok. pekala zoran planinic, jamont gordon, carlos arroyo, manuchar markoishvili ve henry domercant'i de gelecek sezon kadromuzda bir arada bulundurabiliriz. daha bunun kararını vermedik.''

    ''planinic için bahsi geçen 1 milyon 200 bin avroluk rakamlar gerçekçi değil, bunları menajerler ortaya atıyor. oyuncuyla ilgileniyoruz ve görüşüyoruz ama o rakamlara çıkmayız.''

    (gbkz: hem dört, hem beş numaraya transfer düşünüyor musunuz? milan macvan'ın sezon içi rotasyonunda yedinci - sekizinciliğe düşmesinin nedeni neydi? sezon başı planlamasında macvan'a bu rolü mü biçmiştiniz? )

    ''evet, düşünüyorum. hem boniface n'dong'un yerine bir transfer yapma planımız çünkü elimizde 5 numara olarak sadece furkan kaldı; hem de 4 numaraya ben yeni bir isim bakıyorum. dört numara pozisyonu için şutör bir ismi transfer edeceğiz, hem 3 hem de 4 oynuyor olması benim için önemli. çalışmalarımız o yönde devam ediyor.''

    ''macvan konusunda şöyle bir gerçek var, carlos arroyo - jamont gordon ve markoishvili üçlüsünün birlikte çok fazla süre alması milan'ın takımdaki konumunu etkiledi. avrupa kupaları'ndan elenmemiz ve ligdeki yabancı sınırı nedeniyle rotasyonda öne geçen ersin dağlı'nın artan performansı da macvan'ın dediğin gibi planlarda biraz geriye atılmasına sebebiyet verdi. macvan'ın dakikaları düşünce, performansı da düştü bu bir gerçek. ancak rotasyon tercih meselesidir, kritik dakikaları üç kısa yabancıyla oynayıp ersin-furkan ikilisini pota altında kullanınca ortaya böyle bir sonuç çıktı.''

    milan macvan'la ilgili henüz bir karar vermedik. galatasaray'la bir yıl daha kontratı var, kendisi şu anda oyuncumuz.

    (gbkz: vassilis spanoulis transferinin çıkış noktasının ünal aysal olduğu doğru mu? süreci biraz daha açar mısınız? )

    ''durumun nasıl geliştiğini anlatayım. başkan ünal aysal'ın çok büyük bir vizyonu var. bana "nasıl avrupa'da şampiyon oluruz?" diye sordu, şu anda avrupa transfer piyasasında bir numaralı isim de vassilis spanoulis. kendisinin bu sorusuna cevaben spanoulis ismini söylediğimde o da bu transfere sıcak baktı. ancak şu anda spanoulis'in transferinde kendi kulübü olimpiakos, cska moskova ve barcelona devrede. bu kulüpler arasında galatasaray'ın da dezavantajlı bir konumda olduğunu söylemek mümkün.''

    ''vassilis spanoulis'in galatasaray'a transferi için şu anda konuşulan rakamlar 3 milyon avro civarında. bu çok yüksek. spanoulis'in geçen sene olimpiakos'tan aldığı para 2 milyona avro. transferde tavan/taban ilişkisini gözetelim, öbür tarafta yine takımın çok önemli bir parçası kyle hines, aldığı para 500 bin avro. bu tip farklar olacaktır, takımda herkes aynı ücreti alacak diye bir kaide yok. önemli olan takım içi dengelerden ziyade oyuncuyu doğru fiyata alabilmek. yoksa ne olacak verirsin spanoulis'e üç yıllık 10 milyon avro, imzalarsın gider. transferin bir ekonomisi olması lazım; o açıdan galatasaray şu anda spanoulis'i takip ediyor. doğru rakamlar oluşursa neden olmasın.''

    (gbkz: gsbonus'u beşiktaş antrenörüyken almıştınız, şimdi daha çok kullanıyorsunuzdur herhalde... )

    ''beşiktaş'ta görev yaptığım zaman da gsbonus kullanıyordum, şimdi de aynı şekilde devam ediyor. galatasaray'ın o dönemdeki pazarlama sorumlusu hakan aydınol, kartın ilk çıktığı dönemde gsbonus'u bana hediye etmişti. halen kullanmaya devam ediyorum. kartın avantajları var. hep de gsbonus tercih etmiyorum tabii ki, duruma göre.''

    (gbkz: david hawkins'in yasaklı madde kullanması, işin teknik yanının haricinde, kişisel olarak sizi nasıl etkiledi? bu konuda hiç konuşmadınız, hayal kırıklığınız çok mu büyüktü? )

    ''hayal kırıklığım çok büyük. david bir kere benim kişisel olarak çok sevdiğim, onu galatasaray'a alırken de saha içinde diğer oyunculara mücadelesiyle örnek olabileceğimi düşündüğüm biriydi. o açıdan böyle bir maddenin wada testinde çıkması beni ciddi derecede hayal kırıklığına uğrattı.''

    ''teknik açıdan da david hawkins, sezon öncesi transferde bir numaralı hedefimizdi. fenerbahçe, hawkins'i transfer etmek üzereyken ciddi fedakarlıklar yaparak son bir hamleyle david'i kadromuza kattık. beşiktaş'a bonservis ödedik, bizim için maddi külfeti çok fazla oldu bu transferin. nitekim avrupa kupaları'ndan elenmemiz de o an yaşadığımız şokun neticesinde gerçekleşti. kimse beklemiyordu böyle bir olayı. gerçekten hayal kırıklığım çok, çok büyük.''

    ''hiçbir şeyden pişmanlık duymam ama beni sezon içinde çok üzen iki tane maç oldu. birincisi, istanbul'da kaybettiğimiz unics kazan maçıydı. bütün maçı önde götürmüştük, o maçı kaybetmek bizi grupta sallamıştı biraz. hawkins olayından bir hafta sonra da ulm'e 21 sayıyla kaybetmemiz ve bu farkın son çeyrekte bir anda, benim müdahale edemeden gelmesi "tufa" deriz biz ona, beni çok üzmüştü. ulm maçında girdiğimiz türbülanstan çıkamadık. o türbülans da bizi avrupa kupaları'ndan etti. çünkü biz takımın o istikrarını yakaladıktan sonra eurocup'ta da ileri gideceğimizi final, şampiyonluk görebileceğimizi öngörüyorduk. tbl'de normal sezonun son dört-beş ayındaki galatasaray, bunu başarabilirdi. beni en çok üzen bu iki maçtı ama kişiliğimde de şu var: hiçbir zaman geriye dönüp, bu kayıpların yasını tutmam.''

    (gbkz: zamanında çok konuşulmuştu; galatasaray'la anlaşmadan önce sadece unics kazan'la mı görüştünüz? )

    ''beşiktaş'la sözleşmem sona erdikten teklifler almıştım. bunların arasında unics kazan ve ciddi olarak montepaschi siena'yla görüştüm. gelecekte yeniden avrupa'da çalışma konusunda gelince de; türkiye basketbol ligi, artık türk antrenörlerin "gidip de italya ya da ispanya'da takım çalıştırayım" diyecekleri bir konumda değil. tersine, avrupa'daki antrenörler tbl'ye gelip burada çalışmak istiyor. bugün birçok antrenör türkiye'ye gelip, türk takımlarında çalışmak istiyor.''

    ''ben italya'ya gittiğim zaman durum farklıydı, o dönem italya basketbol ligi, avrupa'nın en önemli ligiydi. kinder, fortitudo, benetton, manu ginobili, marko jaric, alphonso ford… herkes oradaydı. şimdi kendime yunan, italyan ya da ispanyol takımlarını çalıştırmak gibi bir hedef koymam. benim hedefim, avrupa'da en üst düzeyde zirve yakalayacak takımlarda antrenörlük yapıp başarı kovalamak olur. bu bir türk takımı da olabilir, yabancı da. şu anki tek hedefim galatasaray'la türkiye'de yakaladığım başarıyı avrupa'ya taşımak.''

    (gbkz: gelecek sezon euroleague faktörüyle beraber galatasaray'ın bütçesinde fazla oynama olacak mı? henüz netleşmediyse bile bir aralık verebilir misiniz? )

    ''bizim geçen yılki bütçemiz 12-15 milyon dolar civarındaydı. bu sezonki bütçemiz de aşağı yukarı o civarda, fazla artış yok. tabii ki mesela spanoulis transferi gerçekleşirse bu bütçe artar, ekonomik getiriye dayalı olarak yeni bir tavan belirlenir. sponsor ve forma geliri bazındaki değişimlerle belki biraz oynama olabilir. ancak 20 milyon dolar seviyesine falan çıkmaz, ben de euroleague'deki ilk sezonda bunu istemem zaten. en fazla çıksa çıksa geçen yılki bütçeden %10 daha artar.'

    (gbkz: abdi ipekçi'de para sallanarak protesto edilmenizin ardından beşiktaş taraftarına dair görüşleriniz değişti mi? ne hissettiniz? )

    ''benim sağduyulu beşiktaş taraftarına çok büyük sevgim ve saygım var. beşiktaş tarihinin en başarılı sezonunda biz hep beraberdik. onun için abdi ipekçi'de fanatizmin etkisiyle bana karşı yapılan tepkiyi anlayışla karşılamaya çalışıyorum. bir hakaret, bir küfür olmadığı sürece benim konuya yaklaşımım değişmez. olabilir, öyle düşünmüşlerdir. ancak ben beşiktaş'tan ayrılma sürecim için vicdanen çok rahatım. olay kamuoyuna farklı yansıtıldı ve beşiktaş taraftarının da bu tepkisini doğal karşılıyorum. türkiye'de hep kötüler ortaya çıkıyor.''

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın