83
bence bu başlık artık kilitlenmeli çünkü olay futboldan çıkıp tamamen başka bir şeye dönüştü. gerek burada gerek ekşi sözlük ve hatta bütün sosyal medya kanallarında konu hukuki noktaya gelmiş durumda. burada "kendini mi korudu ?" , "kaç fenerli saldırdı ?" ya da "olay tamamen şöyleymiş" diye bir nokta yok. benim de inancım eğer yusuf ortak'ın bıçağı olmasaydı en azından linç edilecek noktaya gelip bunun gururla anlatılacağı yönünde ama işin vicdanı kısmı öyle değil. size şöyle bir örnek vereyim ;
bundan 7-8 sene önce lise yıllarımda ben de holigan gibi yaşıyordum. kadiköy'de galatasaray tişötleriyle bağırmalar , maç çıkışı 2 kişi fenerbahçe otobüsünü beklemeler , kafamıza göre mekana gidip tezahüratlar etmeler. o zamanlar babam -ki fanatik ötesi bir adamdır- bana "olum fenerbahçe maçlarına gitme" diyordu. beni her maça yollayan , her maç sonrası arayıp maç sohbeti eden adam derbilerde yüreği ağzında maç izliyordu benim yüzünden. o günlerde benim de başıma gelebilrdi burak yıldırım'ın başına gelenler , ben de ölebilirdim. evet ben dayak da yesem bıçak saplamazdım kimseye ya da 5-6 arkadaşımla bir fenerbahçe taraftarının üstüne yürümezdim asla ama o ya da bu şekilde hayatımı kaybetseydim ailem için bunların hiçbir önemi olmazdı , katil yine onlar için katil kalacaktı.
bildiğiniz gibi burak yıldırım'ın babası cenaze törenine fenerbahçe ürünleriyle gelinmesini istememiş. nedeni bu kadar işte , bir babanın oolayı bakışı budur. zaten bu noktada yapılması gereken adaletli davranıp , vicdani bir hesaplaşmayla iki gencin de en çok zarar görenler olduğunu bilmektir. fakat o televizyona çıkıp yalan yanlış demeçler veren -yine çok afedersiniz- şerefsizi asla ve asla affetmiyorum. emniyet güçleri o adamı bulup yanlış ifade vermek , yanlış kamuoyu oluşturmak ya da her neyse bir şekilde yargılasın. ayrıca fenerbahçe taraftarları da o burak yıldırım'ı oraya yollayıp kaçan bütün şerefsizleri dışlasın. umarım hayatları boyunca bunun vicdan azabını çekerler.
artık şiddete dur diyelim , bu bir rekabet olmaktan çıktı.
bundan 7-8 sene önce lise yıllarımda ben de holigan gibi yaşıyordum. kadiköy'de galatasaray tişötleriyle bağırmalar , maç çıkışı 2 kişi fenerbahçe otobüsünü beklemeler , kafamıza göre mekana gidip tezahüratlar etmeler. o zamanlar babam -ki fanatik ötesi bir adamdır- bana "olum fenerbahçe maçlarına gitme" diyordu. beni her maça yollayan , her maç sonrası arayıp maç sohbeti eden adam derbilerde yüreği ağzında maç izliyordu benim yüzünden. o günlerde benim de başıma gelebilrdi burak yıldırım'ın başına gelenler , ben de ölebilirdim. evet ben dayak da yesem bıçak saplamazdım kimseye ya da 5-6 arkadaşımla bir fenerbahçe taraftarının üstüne yürümezdim asla ama o ya da bu şekilde hayatımı kaybetseydim ailem için bunların hiçbir önemi olmazdı , katil yine onlar için katil kalacaktı.
bildiğiniz gibi burak yıldırım'ın babası cenaze törenine fenerbahçe ürünleriyle gelinmesini istememiş. nedeni bu kadar işte , bir babanın oolayı bakışı budur. zaten bu noktada yapılması gereken adaletli davranıp , vicdani bir hesaplaşmayla iki gencin de en çok zarar görenler olduğunu bilmektir. fakat o televizyona çıkıp yalan yanlış demeçler veren -yine çok afedersiniz- şerefsizi asla ve asla affetmiyorum. emniyet güçleri o adamı bulup yanlış ifade vermek , yanlış kamuoyu oluşturmak ya da her neyse bir şekilde yargılasın. ayrıca fenerbahçe taraftarları da o burak yıldırım'ı oraya yollayıp kaçan bütün şerefsizleri dışlasın. umarım hayatları boyunca bunun vicdan azabını çekerler.
artık şiddete dur diyelim , bu bir rekabet olmaktan çıktı.