58
öncelikle allahtan rahmet diliyorum kendisine. ölümün rengi, ırkı, dini, dili olmaz; insan canı, her koşulda ve her zaman en değerli olan şeydir. tabii gencecik bir canı alabilen bu caniyi de allaha havale ediyorum. yaşadığına benzer bir olayı, bir fenerbahçe - galatasaray ve göztepe - karşıyaka maçlarının aynı güne denk geldiği bir tarihte ikamet ettiğim izmir'de yaşamıştım. yanımda üzerinde montu, içinde de montun fermuarı açık olduğu için dışarıdan görünür bir halde galatasaray forması ile gezen arkadaşım vardı ve karşıyakalı holiganlar bir anda yolumuzu bıçakla kestiler ve formanın göztepe forması olup, olmadığına baktılar. göz göz forması olmadığını anlayınca da "yanlış olmasın, adamın şeklini bozarız" deyip uzaklaşıp gittiler. o anda göztepe forması giyiyor olsaydı arkadaşım, muhtemelen kafayı esrarla bulmuş olan o psikopatlar tarafından bıçaklanacaktı ve araya girmek isterken o kalabalık grup tarafından bana da bir şekilde zarar verilecekti. burada bu canilerin karşıyakalı, göz gözlü, fenerli ya da galatasaraylı olmasının hiç ama hiç önemi yok. burada o cani ruhların, bütün sosyal ezilmişliklerinin acısını, o formanın içine girince çıkarmak istemeleri yatıyor. tüm beklentisi kurtlar vadisi tarzında bir hayat yaşamak olan tipler, suçsuz ve günahsız insanların canlarını alıyorlar. bu tür şeyler ancak bir toplumsal uzlaşı ile çözülür. lakin ölen bir fenerli olunca, tüm galatasaraylılar katil, ölen bir galatasaraylı olunca da tüm fenerliler katil olduğu için, bu noktada da kutuplaşıyoruz ve en ortak meselemiz olması gereken "can ve mal güvenliği" meselesinde dahi anlaşamıyoruz. şunu unutmayalım, renkler insanı hayata bağlar, hayattan koparmaz. sarı - kırmızı bana yaşama isteği ve heyecan verirken, sarı - lacivert de bir başkasına aynı duyguları yaşatıyor. bu kadar saf ve masum olan bu duyguyu, nasıl bu kadar canileştirebiliyoruz? sporla cinayeti nasıl birbiri ile bağdaşır hale getiriyoruz, anlamak mümkün değil. umarım bu sefer ölen öldüğü ile kalmaz ve toplum olarak bu yaramıza merhem bulabiliriz...