• 285
    bu maçın sonrasında "kötü günümüzdeydik, eskişehir gibi zor bir deplasmandan 1 puanla ayrıldık. önümüze bakalım." demek yerine, çok önemli ayaklara sahip olmamıza rağmen koca 90 dakikayı neden tek bir gol pozisyonuna bile giremeden ve rakip kaleye isabetli tek şut atamadan bitirdiğimizi sorgulamamız gerek. çünkü yanlışlarımızı, eksiklerimizi bu şekilde bulabiliriz. aksi takdirde ilk bahsettiğimiz bakış açısı her ne kadar pozitif olsa da bize katacağı pek bir şey yok. çünkü galatasaray gibi bir takımın, sahaya sürdüğü futbolculardan bağımsız olarak, o 90 dakikayı bu derece çaresiz, ezik, silik bir oyunla bitirmeye hakkı yok.

    kimisi, sezon sonunda şampiyon olduğumuzda eskişehir deplasmanında kaybedilen 2 puanı hatırlamayacağız bile şeklinde yaklaşıyor konuya. ben kaybedilen 2 puanı değil ama sayemizde bambaşka bir görüntü çizen eskişehirspor'u hatırlayacağım. eskişehirsporlu oyuncuların topu aldığında herhangi bir baskı görmedikleri için topu çok rahat kullandıklarını, orta sahamızı adeta yürüyerek geçtiklerini hatırlayacağım. aynı şekilde biz hücuma çıkma şansı yakaladığımızda rakibin baskı kurması üzerine üst üste 2-3 isabetli pası bile başaramadığımızı ve düştüğümüz çaresiz durumu hatırlayacağım. tıpkı şu an en yakın rakibimizin 5 puan önünde lider durumda bulunmamıza rağmen sahada futbol adına hiçbir şey göstermediğimiz orduspor, mersin idman yurdu, karabükspor, trabzonspor maçlarını unutmadığım gibi.

    bu maç özelinde söylemek istediğim, önümüzde yaklaşan schalke maçının* provasını yapma gibi büyük bir şans varken bunu neden kullanmadığımızdır. çünkü ben fatih hoca'nın, almanya deplasmanına bu veya buna benzer bir kadroyla çıkacağını sanmıyorum. nedeni çok basit; elimizde sağ açık oynayabilecek bir oyuncu yokken 4-2-3-1 dizilişi ile sahaya çıkıyoruz ve orta sahayı selçuk - melo (üstelik melo en son 27 ocak tarihinde maça çıkmıştı) ikilisine bırakıyoruz. fatih hoca'nın, ciddi maliyetinden ötürü amrabat'ı yedekte tutmak istemediğini anlayabiliyorum fakat sırf amrabat'ı oynatmak için de takımı yakmanın alemi yok. zararın neresinden dönülürse kar mantığı ile elimizdeki tek kanat oyuncusu olan amrabat üzerine bir taktik oluşturmaya çalışmak yerine amrabat'ı takımdan kesmeliyiz. kaldı ki bugüne kadar sahada bulunduğu maçlarda, performans olarak vasat düzeye bile ulaşamadı.

    diyoruz "rakip kalede tek bir pozisyona bile giremedik. eskişehirspor galibiyeti kaçırdı." diye. maçtaki bu görüntünün tek sebebi de yanlış bir mantaliteyle sahaya çıkmamızdı. defalarca söylemekten dilimizde tüy bitti ama doğruyu bulana kadar da dile getirmek boynumuzun borcu: eğer sneijder - burak - drogba üçlüsünden birini feda etmek arzusunda değilsek -drogba veya burak kesilebilir ama sneijder, varlığı ile bu takımın beynidir ve kadro onun etrafında oluşmalıdır- takımın sahadaki dizilişi mutlaka 4-3-1-2 temelinde oluşmalıdır. aksi takdirde eskişehirspor maçında gördüğümüz üzere burak ve drogba'nın değişmeli olarak sağ kanada gelmesi, hem onların verimini düşürüyor hem de bizim sağ kanadımızı etkin kullanamamamıza neden oluyor. üstelik, sneijder - burak - drogba üçlüsü bile takım savunmasının direncini düşürmeye yetiyorken bunlara bir de amrabat'ı eklemek fazlasıyla çılgınca bir düşünce. bu sayede, eskişehirspor maçının genelinde gördüğümüz üzere hücum ve savunma arasındaki bağlantı kopuyor, takım olmaktan uzaklaşıyoruz.

    sonuç olarak eskişehir deplasmanında, hak etmeden kazandığımız 1 puanın yanında schalke maçı öncesi önemli bir avantajımızı kullanamadığımızı düşünüyorum. şimdi önümüzde yalnızca gençlerbirliği maçı* kaldı ve henüz ideal kadro dizilimini oturtabilmiş değiliz. ligde ise yürüye yürüye şampiyonluk ipini göğüslemeye gidiyoruz ama rakiplerimize oyunumuzla net bir mesaj veren bir görüntü içerisinde değiliz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın