resim
Elvir Baljić
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:50
Uyruk:Bosna-Hersek
  • 76
    real madrid’in fenerbahçe’nin eline euro saymasına vesile olmuş futbolcu. tek sorun o tarihlerde euro denilen bir para biriminin olmaması. artık ne kadar öngörülü bir kulüpse bu fenerbahçe real madrid’e ödemeyi euro olarak yapın demiş ısrarla. real yöneticileri çok şaşırmış ama o vakitler ömer çavuşoğlu bu para ileride çok değerlenecek diyerek ısrarcı olmuş. bitcoine 1 dolardan giren yatırımcı gibi olmuş fenerbahçe.

    o yüzden türkiye ile sınırlandırmamak lazım bu transferin büyüklüğünü. geçerse belki bellingham filan geçer bu transferi.

    yok ya nerden baksan galaksinin en büyük transferidir elvir baliç’in real madrid’e transferi. hatta transfermarkt verilerine göre samanyolu da değil baya andromeda galaksisinin en büyük transferi.
  • 73
    fenerbahçe kökenli olup da direkt veya dolaylı olarak galatasaray'a gelen ve galatasaray'da fenerbahçe'de oynadığı süreden daha uzun yıllar forma giyen futbolcular fubolu bıraktıklarında, ağızlarında anında bir değişme/gevşeme oluyor. galatasaray'dan fenerbahçe'ye giden futbolcularda ise bu yok mesela. semih yuvakuran örneğin. semih 1984-1990 arası galatasaray'da forma giymiş ve kariyerindeki en büyük başarıları galatasaray'da yaşamış bir eski futbolcu. 1990'da olaylı bir şekilde fenebahçe'ye geçmiş ve 1996'da futbolu fenerbahçe'de bırakmış. galatasaray'da oynadığı süre ile fenerbahçe'de oynadı süre aynı. forma giydiği maç, kazandığı kupa sayısı galatasaray'da fersah fersah fazla. ama kariyerinden bahsederken adamın ağzından fenerahçe'den başka takım adı çıkmıyor. "ölümüne galatasaraylıyım" dese inanmam, kimse de inanmaz ama galatasaray'ın adını ağzına dahi almıyor. fatih akyel, emre belözoğlu da öyle. emre son yıllarda biraz "kariyerimi galatasaray'a borçluyum" minvalinde bir şeyler mırıldanmaya başladı ama "galatasaray" bile diyemediği onlarca röportajı var son 10 senede. fatih akyel bugün dahi "galatasaray'dan ayrıldığına pişman mısın" sorusunu cevaplarken eveleyip geveleyip sonunda "pişmanım diyemem"e bağlıyor cevabını. bunun belki de tek istisnası tanju çolak. 5 sene galatasaray, 2 sene fenerbahçe kariyeri var tanju'nun ama son 20-25 senedir açık açık "ben galatasaraylıyım" diyebiliyor. fenerbahçe'de oynarken bambaşka ve tahrik edici konuşmuş ben de biliyorum ama futbolu bıraktıktan sonra taraf olduğu takımı açıklamaktan beis görmemiş. tanju haricinde galatasaray kökenli hatta direkt galatasaray taraftarı bildiğimiz oyuncuların fenerbahçe yıllarında çok hızlı bir şekilde "fenerbahçelileşmesi"; fenerbahçe kökenli olup da florya'ya gelenleri bizim bir türlü "galatasaraylılaştıramamamız" benim için hep merak edici bir konu olmuştur. dikkatimi çekmiştir, böyle devam ettiği sürece de çekmeye devam edecektir. bu durumun bence en net örneği de elvir balic'tir.

    balic 1998 yaz'ında bursaspor'dan rekor bir bonservisle fenerbahçe'ye geldi. 1999 yazında da rekor bir bonservisle fenerbahçe'den real madrid'e gitti. fener'de bonservisiyle oynadığı süre 1 sene. 2000'de real madrid'ten kiralık olarak fenerbahçe'ye tekrar transfer oldu balic ama 2000-2001 sezonundaki şampiyonluklarına kayda değer bir katkısı yok. o dönem hatta mustafa denizli'nin kızıyla olan ilişki dedikoduları, gaziantespor maçından oyundan çıktığı için devre arasında stadı taksiyle terk etmesi vb. nedenlerle de nisan 2001'de kadro dışı kalmış bir futbolcu. efsane falan değil. güzel bir şekilde de ayrılmadı oradan 2001'de. o balic 2002 temmuz'unda fatih terim'in isteğiyle 28 yaşında galatasaray'a transfer oldu. fenerbahçe, beşiktaş gibi bir seçeneği yoktu. galatasaray tek ve son şansıydı ve biz camia olarak ona bu imkanı verdik. terim de, daha sonrasında hagi de ona hep güvendi. ben imza töreninde de, "eski açık sarı desene" belgeselinde de balic'in galatasaray'la ilgili neler dediğini çok iyi hatırlıyorum; "avrupa'nın en büyüğüne geldim" dedi imzası esnasında mesela. belgeselde, 8 mart 2003'teki 2-0 kazandığımız fenerbahçe maçının anlatıldığı bölümde devre arası soyunma odasında "kesin 5 olur" diye de balic. 2,5 sezon galatasaray'da oynayan, 100.yıl kadrosunda birçok sakatlık sürecinin ardından hagi tarafından güvenilip şans verilen adam, çıkıp kırılma anı programında "türkiye'nin en büyük kulübü tartışmasız fenerbahçe" diyebiliyor. başka bir programda denk geliyorum kendisine, "6-0'lık maçta sakattım, iyiki kadıköy'de değildim keh keh keh" diye arsız arsız gülüyor. kızmak geliyor içimden, kızmak da istiyorum ama balic örneğine benzer diğer futbolcular da aynı ağızla konuşuyorlar futbolu bıraktıklarında. fenerbahçe'de 3, galatasaray'da 5 sezon oynayan servet çetin bile bugün röportajlarında anılarından bahsederken aziz yıldırım'ı, daum'u, samandıra'yı anlatıyor. servet galatasaray'da 2008 şampiyonluğunu yaşadı, taraftar adıyla ali sami yen'i inletti o sezon, son 6 hafta teknik direktörsüz cevat güler döneminin içindeydi florya'da, soyunma odasında. ne daum'u, ne aziz yıldırım'ı? galatasaray yıllarına dair konuşulacak efsanevi bir dönem, kült bir şampiyonluk var. o kulübün havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez ama samandıra'nın suyundan bir avuç içen sonrasında ne yaşarsa yaşasın o şımarıklıktan, o küstahlık kokan havalardan bir türlü sıyrılamıyor. aklı hep o yıllarda kalıyor. florya'ya gelmek, florya'nın(galatasaray'ın) havasını solumak da fayda etmiyor.

    balic örneğinde ve diğer bütün yerli/yabancı futbolcu örneklerinde yaşanan bu tezat durumun benim açımdan tek bir sebebi var: galatasaray çok güzel bir kulüp. florya'sı da, soyunma odası da fenerbahçe ile karşılaştırılamayacak derecede büyük. ama aynı zamanda sorgulayan bir kulüp. ünal aysal, faruk süren gibi başkanlarını da; 8 şampiyonluk ve türk futbol tarihinin en büyük avrupa başarısını kazanmış teknik direktörünü de; hagi gibi, sneijder gibi üst düzey futbolcularını da eleştirebilen bir bir kulüp. burada kimsenin bir dokunulmazlığı, bir ayrıcalığı yok. dokunumazlığı kulüp üyeleri kimseye vermiyorlar. taraftarın da "dokunulamaz, eleştirilemez" gördüğü bir başkan/teknik direktör/futbolcu yok. fenerbahçe'de ise durum tam tersi. orada ciddi bir ayrıcalık söz konusu. "fenerbahçe'de olmak ayrıcalıktır" bakış açısıyla kimseye toz kondurulmuyor o camiada. bu da en başta futbolcularının işine geliyor, özellikle de galatasaray'dan oraya gidenlerin. öncesi fenerbahçe olup sonrasında yolu florya'ya düşene ise galatasaray'ın baskısız ama eleştirel yapısı ters geliyor muhtemelen. hoşuna gitmiyor, dokunumazlık arıyor o futbolcu çünkü florya'da/statta. balic ve onun gibiler de muhtemelen aradılar ama bulamadılar. fatih gibi, emre gibiler ise samandıra'ya girdikleri anda "fenerbahçe dokunulmazlığı ve küstahlığı" ile tanıştılar ve bu çok hoşlarına gitti. işlerine de geldi. kimsenin sana dokunmadığı, kimsenin sen ne yaparsan yap seni eleştirmediği bir kulübü kim istemez ki? bu yüzden de saydığım futbolcuların hepsi düşük profilli futbolcular olarak kaldılar. o yüzden de hemen hepsinin ağzından "türkiye'nin en büyük takımı fenerbahçe" cümlesi eksik olmuyor. çapları, vizyonları o kadar. galatasaray onlara fazla.

    iki takımda da oynamış futbolcuların galatasaray'a ve fenerbahçe'ye bakış açıları ve özellikle futbolculuk yılları sonrası söylemleri bugün biz galatasaray taraftarına bir şeyi net olarak anlatabilmeli. balic belirgin örnek olduğu için o'na ait başlığı kullandım ama asıl niyetim biraz başka. farklı bir konu başlığında da söylediğim gibi; biz "hep destek tam destek" kulübü değiliz. eleştirmek, sorgulamak bizim genlerimizde var. örneklerden de görüldüğü üzere galatasaray'ın bu yapısı özellikle iki takımda da forma giymiş futbolcular tarafından pek hoş karşılanmıyor ve onlar fenerbahçe daha büyük zannediyorlar. varsın öyle olsun. biz buyuz. biz bu olduğumuz için türkiye'nin en başarılı kulübüyüz. iyi olanı, doğru çalışanı, görevini eksiksiz yapanı her zaman desteklemeliyiz. bu yüzden galatasaray çok güzel ve çok büyük bir kulüp. ama yanlış yapıldığını gördüğümüz bir şey varsa da bunu söylemeliyiz. ağzımızı açmalıyız. yanlışı/eksiği olanın galatasaray çatısı altında olması bizim ağzımıza bir bant yapıştırmamalı. bu mantık çerçevesinde devam ettiğimiz sürece türk futbolundaki konumumuzu ve büyüklüğümüzü her zaman koruyabileceğimizi düşünüyorum. bu mantığımıza dair yaşanabilecek bir gevşemenin ise bize bir faydası olmaz, bizi sadece fenerbahçelileştirir. bunu da tahmin ediyorum hiçbir galatasaraylı istemez, hoş da görmez.
  • 100
    beinsports stüdyoda trabzon muhabbeti yapılıyor, türkiye'ye gelen balkan kökenli futbolculardan ve bu futbolcuların neden 30'dan sonra çok çabuk çöktüğünden falan bahsediliyor, kendisi de az önce rebic'e ne oldu anlamadım falan dedi hatta.

    fakat kimsenin aklına gelmiyor ki kendisi bize 28 yaşında geldiğinde zor yürüyordu. bu eski futbolcular kendi kariyerlerini düz unutuyorlar galiba.
  • 69
    buram buram nostalji kokan futbolcu. 90’lar fenerbahçesi. baliç, boliç bir de moldovan. ama en çok da baliç. bana 90’ları çağrıştırdıklarından mı, yoksa o dönem ligi domine ediyor oluşumuzdan mı bilmiyorum ama bende olumlu hisler uyandırıyor bu isimler.

    ancak baliç’le ilgili şöyle iki gerçek var ki çok şaşırtıcı, hatıralarla pek örtüşmüyor.
    1. galatasaray kariyeri, fenerbahçe kariyerinden uzun.
    bizde 2,5 sezon oynamış. fb’de ise biri kiralık olmak üzere yalnızca 2 senesi var.

    2. 186 boyundaymış.
    daha çok pırpır 1.76lık bir forvet gibi kalmış aklımda. boliç de 186’ymış misal. bunlar garip şeyler.
  • 86
    --- alıntı ---

    elvir baliç: "samsunspor fenerbahçe maçındaki samsunspor'un mücadelesi ile galatasaray maçındaki mücadelesi oyunu isteği aynı mıydı ? mesela emre kılınç, okan koçuk, taylan antalyalı istekli miydi ? değildi."

    --- alıntı ---

    devlet televizyonu trt'de bu yorumları yapmış boey'in lig satış rekoru kırdığı gün aslında kendisinin daha pahalıya gittiği ispat edilmeye çalışılan eski futbolcu.

    güzel tanım bence.

    bu adamlar devlet televizyonunda bu yorumları nasıl yapabiliyor? birisi açıklasın. futbol ortamını aha da bunlar toksikleştiriyor. ya bu size normal geliyor mu? böyle bir kepaze bir lig de yok kepaze bir sezon da yok. olur da bu sene şampiyonluğumuzu çalarlarsa tebrik de ederiz fenerbahçe'yi herhalde.

    bu arada lig satış rekoru kırdıktan bir sene sonra kiralık olarak fenerbahçe'ye dönmüş.*
  • 82
    paylaşılma zamanını bayağı manidar bulmakla beraber bir nokta da ben ekleyeyim.

    aziz yıldırım ali koç atışmalarını elimde çerez izleyen bir galatasaraylı olarak, real'de oynadığı dönemdeki baliç'in yıllık ücretini fenerbahçe ödemiştir.

    yani atıyorum real madrid, fenerbahçe ile a bonservis, baliç ile b yıllık ücretten 4 yıl anlaştıysa, fenerbahçe'ye a + 4b bonservis ödenmiştir. fenerbahçe her yıl real madrid oyuncusu olacak baliç'in eline b miktarda para ödemiştir.

    peki o yıllarda acaba ispanya'daki vergi oranı türkiye'ye kıyasla kaçmış? fenerbahçe baliç'e ödediği para ile ilgili vergiyi nereye ödemiş veya ödemiş mi? aziz başkanım aradan zaman geçince çevirdiği dolapları ne tatlı anlatıyor değil mi?
  • 14
    baliç e benden selam olsun :

    yaklasık bir buçuk sene evvel kartepe greenpark hotel otaparkına sağa sola göz atarak ortamın neyi var neyi yok kavrayarak giriyordum . malum tatil için geldiğim yerin havasına alışmam lazım. işte bu benim için ilk önce araç park yerinden başlar. hatta afedersiniz dişi popülasyonu ne alemde onu da merak ediyorum ne de olsa belli bir müddet buradayım zaman geçmez kardesim zoraki gelmişim zaten diyorum kendi kendime. ' şaka tabi şaka ' . ben sağa sola bakarken yönümü düzeltmiş gidiyordum ama aniden tekrar sola baktım evet baktığım yerde büyük bir takım otobüsü üzerinde istanbulspor amblemi ve yazısı.

    ani bir bakışla etrafa bakıverdim tekrar .sırasıyla : diyarbakır spor , yozgat spor, falan spor ,gereksiz spor şu spor bu spor diye sıralanmış araçlar vardı.

    evet otel fazlaca yüksek bir dağa kurulmuş sapanca gölü desen manzara dahilinde atmosfer nefes kesici durumda. hatta ilk iki gece uyuyamadım bir oram tıklıyor bir buram tıklıyor basınçtan dolayı...

    bu güzel ortamda takımların faydalanabileceği tesisler, mesela : farklı boyutlarda sahalar minyatüre kadar çesitlilik gösteriyor . sonra sauna havuz, fitness derken neyse asıl konu şu idi baliç . evet evet balic . zaten istanbul spor ' u görünce en ilgimi çeken onlar olmuştu. ve dedim kendi kendime git dedim (k.j) git ve balic abinle muhabbeti kur hatta eskileri yâd et duygulan galatasarayda oynadığı dönemlerden bahsetsin yaşananları anlatsın ve bundan büyük haz al diyordum kendime.

    lanet olsun gittim ilk gece ortam şahane mi şahane otele tatile gelenler bir yana takım olarak gelen futbolcuların komedisi bir yana idi.
    bıraktım laptopu lobide, gittim bilardo masasının taa dibine dibine ...
    balic ve arkadasları amerikan oynarken aradan aradan süzdüm çok fena oynuyordu samimiyim çok fena oynamaktaydı hakikaten sağlam vuruşlar yapıyordu.espriler de cabası...
    dayanamadım balic naaaaber dedim nasılsın ya diyerekten oyunlarına dadandım biraz biraz . anlayıslı adammış direk sıcak muhabbete başladı bir yandan bilardo bir yandan ben iyi zorluyorduk kendisini.

    o gün orada başlayan muhabbet ertesi gün okeye dördüncü olarak devam etmemle sürmüştü . gene espriler hahahalar kikikiler tavan yapmıstı .
    şuana kadar her şey hoş güzel ama adamdan geçmişti artık be futbol . geçirdiği talihsiz sakatlık değilmiydi onu yüzyılın en kötü transferi konumuna getiren r. madrid adına .
    zaten toparlayamamıştı o sakatlıktan sonra kendisini bir de üzerine galatasaray alınca dediği lafı da yedirtmiştik kendisine ama neyse adama ayıp etmeyeyim şimdi tatil günlerimin hatrına .*

    dediğim gibi bir kaç antrenmanına da baktım hatta bir çok takım oradaydı turnuvalar olmustu kendi aralarında ama balic o baliç değildi.

    son olarak soruverdim . yahu dedim jubile ni yapacak olsan hangi takımda yapmak isterdin diye.
    bakarsın fenerbahçe , galatasaray sana bir şeyler ayarlar ya da istanbul spor adına da son noktayı koyabilir misin ? dedim.
    cevabı şöyleydi :
    - valla nereden teklif gelirse ...

    bunun üzerine yanımda bulunan ufaklık demezmi yok daha neler ne galatasarayı ne fenerbahçesi ne jübilesi sen gel anca bizim mahalle takımımızda veda et futbola .

    gene tebessüm etmişti baliç ...
  • 85
    reel satis fiyati 17 milyon dolardir.

    --- alıntı ---

    elvir baliç'i 19-20 milyondan aşağı satmayacağız diye bir şey çıktı ağzımdan. real madrid ile pazarlık yapıyoruz, 17'den fazla vermeyiz diyorlar. balic'e 2 milyon maaş vereceklerdi. dedim ki 19 milyona alın balic'in maaşını ben ödeyeceğim. 2 milyon doları kendi cebimden verdim, 19'a sattık.

    --- alıntı ---

    aziz yildirim

    https://twitter.com/.../1672223149335670785
  • 28
    türkiye'de ilk oynamaya başladığı zamanlarda baliç yerine baljic denirdi kendisine. baliç türk vatandaşlığına geçtikten sonra kendisine reva görülen soyad. sayısız futbolcu gelip türk vatandaşı oldu ve soyad değiştirdiler. ne onlara ne de onların soyadlarını değiştirmede sınır tanımayan zihniyeti anladım türkiye'de. bir insan senelerdir taşıyageldiği soyadının değiştirilmesine neden, nasıl rıza gösterebilirdi. evet baliç'te de olmuştu bu. o sene yanılmıyorsam inter-toto kupası ilk kez oynanmaya başlamıştı. esas mahiyeti uefa kupasına dahi katılma hakkı elde etmemiş takımlara bir teselli ikramiyesi olmaktı. henüz baliç olmamış baljic'li kadrosuyla fırtınalar estiriyor o sene inter-toto'da bursaspor. ercüment var, mususi var. timsah yürüyüşü dedikleri o yürüyüş yine yanılmıyorsam o kupa müsabakalarında ortaya çıktı. gol ayakları sağlam. bomba gibi bir takım bursa. kale'de yine yanılmıyorsam ganchev var. bursaspor yöneticisinden bir beyanat verilmiş gazetelere: "baljic'i milan'a barcelona'ya dahi satmam". haberi okuduktan sonra ybsg muadili bir söz edip başka bir habere geçmiştim. gün geçti, zaman geldi adam dünya'nın en büyük kulübüne gitti, hem de real madrid'e. acaba toschak olmasa, gözüyle görmese baliç real madrid'e gidebilir miydi? hiç sanmıyorum.

    baljic'li bursaspor efsane bursaspor'du. baljic'i izlemek muhteşem bir şeydi. fenerbahçe'ye transferi ise koskocaman bir burukluktu. para'ya güce lanet okumaktı. tarık çıkar, fener alır; ertuğrul çıkar, beşiktaş alır; ayhan akman ünlenir, beşiktaş alır. biz de bakardık arkadaş. o tür sansasyonel transferlere galatasaray pek rağbet etmedi. 2000 yılında elde ettiği başarının iskeletini oluşturan futbolcuları da hep sessiz sedasız aldı. hakan ünsallar, ergün penbe'ler hep o dönemin ürünleriydiler. hiçbiri de futbolcu kaçırma benzeri yollarla galatasaray'a kazandırılmamışlardır. çoğu potansiyelli gençlerden ibaretti onlar. onları yıldız yapan galatasaray oldu. hakan ünsal'ın başını çektiği ekip her ne kadar başarılarının kendilerinden geldiğini düşünseler de. popescu, hagi, taffarel gibi yıldızlar olmasaydı; dünyanın en büyük kulüplerinde forma giymiş bu adamlar olmasaydı acaba çıktıkları avrupa maçlarına o kadar rahat çıkabilirler miydi? motivasyonları o derece iyi olabilir miydi? yine hiç sanmıyorum. işte o dönemlerde (1996-2000) sansasyonel transferin adı baliç olmuştu. biz ise bugün fenerbahçelilerin baktığı gibi bakakalmıştık.

    o baliç yıllar sonra altın zamanlarımızın artık geride kaldığı bir dönemde geldi galatasaray'a. ara ara bazı iyi şeyler vaadeden kıvılcım çakıp yüzümüzü hafiften aydınlattıysa da saman alevinden öteye gidemedi varlığı. yetenek olarak hiç şüphesiz döneminin en büyük yeteneklerinden biriydi. ne yazık ki fiziği yeterli olamadı. gelişi de bir burukluktu aslında. dışarda kalmış da donmak üzere olan bir kuşun evin içine alınıp yeniden eski canlı haline dönmesini beklemek gibiydi onun o kırık gelişi. olmadı ama, sarıp sarmalayamadık baliç'i. ne kadar çabaladıysak da olmadı.
  • 80
    bugün itibariyle açılması manasız olarak bulsam da türk futbol tarihinin en pahalı futbolcusu olduğunun doğru olduğu kanaatindeyim.

    burada kıyaslama yapılan unsur 35 ve 21'nin sayısal karşılıkları değil. 2000'li yıllarda bu paralara ulaşmak imkansız gibi bir şeyken şu an kulüplerin artan gelirleri ile daha ulaşılabilir durumda. yani ne demek istediğimi biraz daha açayım. mesela benim için dünyanın en pahalı futbolcusu ne neymar da silva santos junior ne de kylian mbappe lottin'dir. benim için en pahalı futbolcu zinedine zidane'dır. sebebi ise basit zidane juventus fc'den real madrid'e transfer olurken real'in yıllık gelirinin tamamı 150 milyon dolarmış. real zidane transferine ise 70-75 milyon avro gibi para harcamış. yani tüm bütçesinin yüzde ellisini sadece bir kişiye harcamış. bu tarz kulüplerin yıllık bilançoları artık milyar milyar avro olduğu düşünülürse demek istediğim daha doğru anlaşılır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın