77
çocukluğumdan beri avrupa maçlarında türk takımlarını her kim olursa olsun desteklerim. bu benim içimden gelen duygu. ancak desteklemeyene de saygı duyarım. o da o şekilde hissediyordur. buna karışamam.
ancak bu hislerime bir şerh düşmek isterim. eğer fenerbahçe bir avrupa maçında 3 farklı mağlup duruma düştüyse bende dalga geçme durumu otomatikman başlar ve artık farkın daha da artmasını bekler ve talep ederim. bunun dışında hep destek tam destek.
78
değil sadece avrupa’da, arjantinin patagonya yaylalarından uzak doğunun yağmur ormanlarına, kuzeyin eskimolarının yaşadığı ve hatta safarinin yamyamlarının fenerbahçe’ye rakip olduğu yerde dahi her daim rakibi desteklerim.
79
sene 1996. henüz çocuğum. babam, ibrahim erkal'ın canısı albümünü dinliyor. derken bir anda müzik sesi kesildi. yerini maç sesi aldı.
- baba kimle oynuyoruz?
+ fenerbahçe.
- galatasaray - fenerbahçe maçı mı var?
+ hayır. macabi tel aviv - fenerbahçe maçı var.
o an fark ettim ki babam fener'in rakibini tutuyor. aklımın ererek desteklediğim ilk türk takımının rakibi, israil takımı macabi'ydi. sonra bu yolda kimleri desteklemedik ki... mtklar, panathinaikoslar, lyonlar, valerengalar, liverpoollar. he bir ara denizlispor'u, gençlerbirliği'ni avrupa'da desteklemişliğim var ama fb, bjk falan çok zor.
80
fenerbahçe ve beşiktaş söz konusu ise geçerli olmayan durum.
özellikle fenerbahçe güney kıbrıs rum kesimi takımı ile oynasa bile karşı takımı tutarım. israil takımı ile oynarsa maçla hiç ilgilenmem.
ne fenerbahçe'yi ne de fenerbahçelileri sevmiyorum.
81
türk milli takımına oyuncu göndermeyen (basketbol) bir takımı türk takımı olarak değerlendirmek tamamen milli bir şuursuzluk.
kim koyarsa koysun.