• 1
    galatasaray yönetimlerinin bir türlü kurtulamadığı büyük delalet. geçmişte bu kadar kazıklanma, bu kadar verimsiz transferler ortada iken neden hala bile bile lades diyoruz anlam vermek çok güç. aynı şeyi yapıp farklı sonuç bekleyecek kadar kapasitesiz insanların olmasına gerçekten tahammül edemiyorum. üstelik futbolcu piyasası bu kadar genişken, anadolu takımlarının çingene yöneticileri ile muhattap olmayı seçmek neden?

    bakın galatasaray'ın ve diğer takımların anadolu takımlarından yaptıkları transferlerden ilk aklıma gelenleri söyleyeyim:

    batista - gaziantepspor - galatasaray
    saidou - istanbulspor - galatasaray
    donk - kasımpaşa - galatasaray
    dany - gaziantepspor - galatasaray
    fernandao - bursaspor - fenerbahçe
    bilica - sivasspor - fenerbahçe

    örnekler çoğaltılabilmekle beraber sonuç değişmeyecektir. bahsi geçen isimlerin transfer oldukları takımda yaptıkları da hayal kırıklığından ibaret.

    kaldı ki senin isminden ve kendi oyuncusuna talip olmandan ötürü anadolu takımı oyuncusu için ederinin belki 2 katını talep edecek ki bunda da çok haklı. fakat sen işbilmezlik yapıp ederinin fazlasını vermeye, kulübün kaynaklarını savurmaya kalkarsan burada kabahat tamamen sende oluyor.

    sözün kısası anadolu takımından yabancı oyuncu transferi yapılamaz kuralı acilen kulübün tüzüğüne eklenmeli ve bu bir kulüp geleneği haline getirilmeli.
  • 4
    sen git anadoludan donku al danyi al, sonra anadoludan topçu alan enayidir san. hayır, donku, danyi alan sen enayisin. enesi 5 milyon euroya alan city enayi mi? bakambuyu 8 milyon euroya alan villareal enayi mi? ya da 15 milyona cengizi alan roma enayi mi? hatta bajiçi 5 milyona alan udinese enayi mi? şu anadoludan iyi topçu çıkmaz ezberinden vazgeçmek lazım. sen gidip doğru adamı doğru fiyata alırsan faydalanırsın. valla hangi anadolu takımının sol beki caroleden kötü? sırf scout transferi diye carole e 2 senedir sabrediliyor.

    not: 2005-2006 sezonu şampiyonluğunda saidounun katkısını, ertesi sezon kendisi nantes'a transfer olduktan sonra orta sahanın halini ve 30 puan eksik toplamamızı hatırlayanlar bilir.
  • 5
    seviye farkı olduğu için gelen 10 oyuncudan biri ikisi başarılı olabiliyor. şimdi anadolu takımında adamı görüyoruz bir iki maçına denk geliyoruz adam uçuyor kaçıyor falan sanıyoruz ki muhteşem topçu. anadolu takımı bizi yenince karşı takımın daha iyi oyunculardan kurulu olduğu hissiyatına kapılıyoruz. anadolu takımında maç başına 5 dakika topla oynama şansı yakalayan adam başarılı gibi gözüküyor ama galatasaray'da bu kadar topla oynama şansın olmuyor. bizi iki maçta da sirkülase eden osmanlıspor 13. bizim ölümüz 4. oldu. ortada mutlaka bir seviye farkı var. bizim transferleri seviyemize yakın oynayabilen takımlardan yapmamız gerekiyor. o durumda gelen futbolcunun tutma oranı artıyor. 10'da 8lere çıkıyor. bu konuda eboue örneğini vermek istiyorum. sabri'nin yerine anadolu'dan veya yurtdışından patlama yapacak diye düşünülen bizden daha alt seviyelerde futbol oynayan takımlardan kaç tane adam alındı ama her seferinde sabri forma giydi. bir eboue geldi sabri forma yüzü göremedi. mesela şimdi carole var. çocuğun futbol oynayabildiği seviye fransa 2.ligi. oranın sıradan bir oyuncusu. fakat oranın çok büyük yıldızı olur, oyuncu seviye atlayacak kıvama gelir basar parasını alırsın ancak fransa 2.liginden sessiz sakin oynayan bir adama galatasaray forması verince, 1-2 maç yetenek gösteriyor ama uzun vadede senin seviyeni düşürüyor maalesef. bunu sadece anadolu takımı olarak da sınırlamamak lazım. paok'tan aldığın oyuncu da aynı kategoriye giriyor. tutma olasılığı var mı var evet ama maalesef düşük.
  • 6
    doğru noktalara, doğru ücrete doğru adamlar transfer edilirse sıkıntı yaratmayacak hadisedir. sorunun kaynağına baktığımızda temel sıkıntının etmeyecek adamlara etmeyecek rakamlar ödenmesi ve/veya oyun tarzı dikkate alınmadan adam alınması olduğunu görüyoruz.

    misal veriyorum; bu sene badou 7 yerine 2 m euro'ya gelse, maaşı da 1 m euro olsa bu başlık açılmazdı. hepimiz iyi transfer gözüyle bakardık. katkı versin yeter derdik. oysa şimdi 7 m euroluk katkı vermesi beklenecek.

    badou üzerinden yürümeyelim sadece; başka örnek vereyim amrabat. yeteneksiz bir adam değil ama primadonna karaktere sahip bir adam; yani sürekli beslenmesi, bir nevi takımın etrafında kurulu olması, ataklarda kendisinin dominant ve daha çok kullanılan kanat adamı olması lazımdı. bu düzende kayseri'de iş yaptı; ancak bize geldiğinde daha az top kullanmak zorunda kaldı (haliyle) ve performansı düştü. kendisine 8.4 değil de 3 verse idik yine bile kötü bir transfer olmazdı.

    konuyu değiştirip şöyle anlatayım; az maliyetli, maliyetini çıkaracak performans alacağını bildiğin yabancı oyuncu transferi seni üzmez.

    misal, eren'i okutsak 3-5 m euro'ya; gidip 500k bonservis 800k yıllık ücret ile 2 seneliğine kweuke alsak rahatsız olur musunuz? ben olmam, ligi bilen 7-8 gol katkı verip aldığı yıllık ücreti çıkartır 2 maç alarak. yine mesela de jong ve donk yerine 1 m euro bonservis 800-900k maliyet ile jean jacques gosso alınsa idi "gönderin" der miydiniz? demezdiniz çünkü rotasyonda bu adam iş yapar. bugün bile gelse tolga'dan fazla iş yapar.

    benim vizyonum genç türkler (potansiyelli) + 7 dominant yabancı + 3-4 tane toplam maliyeti 3-4 m euro olan 30+, diri, ülke futbolunu bilen kaşar yabancıdan kurulu bir 24 kişilik takımdır. doğru formüle edilirse sıkıntı yaratmaz.
  • 12
    anadolu kulüplerinin açgözlülüğü sebebiyle karşı olduğum olay. iyi oyuncunun nereden geldiğinin önemi yok ama bonservisinin var. 3'lük topçuya 5, 5'lik topçuya 10 istedikleri için gelen oyuncu genelde verilen bonservisin altında eziliyor. yabancı oyuncuda arz türk oyuncu gibi sınırlı da değil. yani bu oyuncuların hiçbiri bulunmaz hint kumaşı değil. benzer özellikli oyuncuyu norveç'ten bosna'ya, brezilya'dan rusya'ya, israil'den belçika'ya dünyanın birçok liginde bulabilirsiniz. o sebeple anadolu kulübünden yabancı oyuncu almaya sıcak bakamıyorum.
  • 13
    oyuncu iyiyse, sistemine uyacaksa ve yurt dışı muadillerine nazaran daha ucuz ise alınabilir. yakın zamanda yaşanmış olaylar ile örnekleyecek olursak: abdülkerim bardakcı'yi çözdüğümüz paraya yerli ve aynı kalitede başka oyuncu çözemeyiz mesela. ya da badou ndiaye' yüksek fiyata alıp yine yüksek fiyata satma başarısı gibi. bu bir kumardi ve tuttu. ama mbaye diagne gibi sahada katkı vermesine rağmen zarar da ettirebilir. ve bu konunun son zamanlardaki en iyi örneği, türk futbolunun seyrini değiştiren olay diye lanse edileni, selçuk inan transferi.

    lafın kısası, her oyuncuya karşı kesin ve ön yargılı yaklaşmamak gerek.
  • 18
    daha önce avrupa'nın büyük liglerinde kendini gösterip anadolu'ya geldiyse (adanolu'ya büyükler harici tüm süper lig takımları olarak bakarsak) çok da büyük bir kumar değildir. pierre webo, ryan donk, ryan babel akla ilk gelenler. örneğin fabio borini de sezon başında bir büyüğe gitmiş olsa önemli katkı verebilirdi. keza antalya'daki fernando aynı şekilde.

    anadolu'ya no-name bir oyuncu olarak gelip de anadolu takımında parlayan yabancıdan uzak durmak mantıklı. bambaşka bir oyun oynuyor bu takımlar. örnekleri saymakla bitmez. iasmin latovlevici, jesse sekidika bizim hatalarımızdan ilk akla gelenler.

    fakat oyuncu zaten belli bir kalitedeyse, kendini ispatlamışsa yabancı takımdan almaktan pek farkı yok.
  • 19
    son yıllardaki en iyi örneği bakasetas'tır. trabzon'un 2022 şampiyonluğundaki en iyi 3-4 oyuncusundan biri olmasının yanında 2022-2023 sezonunda en iyi oyuncusu olarak devam ediyor. benzer mevkiye yurtdışından alınan enis bardhi'den ve yurtdışından geri gelen yusuf yazıcı'dan çok daha iyi ve yararlı. siopis'te yine şampiyon kadronun parçasıydı.

    beşiktaş'ın 2021 sezonunda wellinton - n'skala yine kadronun as oyuncularıydı. galatasaray'ın 2018 ve 2019 sezonlarındaki şampiyonluklarında donk ve badou ndiaye yine as oyunculardı.

    mesela alanya'dan çok oyuncu saydık ama alanya'dan şampiyonluk adayı takıma giderek en kötü performans gösteren yabancı vagner love oldu. kariyeri gayet iyi, alanya'da fizik olarak da zinde gözüken gol kralı adam fecaat performans yaptı.

    zaten her büyük takım kendi liginden transfer yapıyor. man. city'de liverpool'da yapıyor. bayern münih, real madrid falan da önemli olan oyuncunun kalitesini, mental durumunu ve oynadığı takımın oyun şeklini iyi değerlendirmektir her transferde olduğu gibi.
  • 20
    fenerbahçe'nin zamanında yaptığı elvir baliç transferi bu eyleme örnektir. bursaspor'dan alıp real madrid'e yollamışlardı. 26 milyon euro'luk transferi fenerbahçe takımın bildiğim kadarıyla satış rekoruydu.

    yine daha çok bilinen örnek bizim badou ndiaye transferimiz. kendisini osmanlıspor isimli dinozor külübünden alıp premier league'e yollamıştık. stoke city'e 16 milyon euroluk transferi külübümüzün satış rekorunu elinde tutmaktadır.
  • 22
    anadolu takımından elbette bir yabancı oyuncu transfer edilebilir fakat yüksek bonservis bedelleri öderseniz büyük bir risk almış oluyorsunuz. badou ndiaye hariç 3-4 milyon eurodan fazla para ödenen bir transferin para kazandırdığına veya ödenen parayı hak ettiğine şahit olmadık. diagne ayrı ezildi, emenike ayrı ezildi, tabata ayrı ezildi.

    vedat muriç, bakasetas, dany nounkeu gibi oyuncular 2.5-3 milyon euro bandında transferlerdi ve faydalı oldukları zaman taraftarın onları benimsemesi çok daha kolay oldu. fayda vermedikleri zaman da kimse o kadar sinirlenmedi, oyunculara psikolojik bir baskı kurulmadı. bu oyunculara yüksek bonservis ödenseydi, ilk tökezlemelerinde bozuk para gibi harcanacakları muhakkaktı.

    dolayısıyla yerli veya yabancı olsun, anadolu takımından yüksek bonservisli oyuncu almak büyük bir risk. avrupa'da kendini kanıtlamamış bir oyuncuya 3-4 milyon euro'dan fazla bonservis ödemek çok istisnai durumlarda gündeme gelmeli.
  • 23
    bayern münih'in bundesliga'yı sömüre sömüre şampiyon olması diye bir şey var. yani vurgulandığı üzere oyuncunun anadolu'dan geleni, asya'dan geleni olmaz. iyi oyuncu vardır, kötü oyuncu vardır. sana uyan oyuncu vardır uymayacak oyuncu vardır. ayrıca bu transfer işi aritmetik işlemi olmadığı için nereden alırsan al biraz şansa ihtiyaç duyarsın. gelen oyuncular birer insan. istediğin kadar scouting yap, insanların davranışını belirleyen binlerce kriterden kaçını doğru raporlayabilirsin? yapabileceğin en iyi şey, kulübünde bir sistem, bir kültür oluşturarak gelen oyuncunun kendini başarmasına yardım etmek. aksi takdirde şansa normalden daha fazla ihtiyaç duyarsın. şu tarz şanslar:
    mesela sakatlanmaması için
    (bkz: tobias linderoth)

    mesela iyi olmasının dışında karakterli de olması için
    (bkz: cassio lincoln)

    mesela türk tipi ultra gelişmiş antrenmanlara ayak uydurması için
    (bkz: wout weghorst)
  • 25
    doğru analiz, scouting ve fayda maliyet analizi yapıldığında hiç bir sakınca görmediğim etikettir.

    futbolun en güzel yanı, yeteneğin dünyanın her köşesinden çıkabilmesidir. bir futbolcunun anadolu’dan, uganda’dan, kenya dan ya da dünyanın herhangi bir yerinden gelmesi onun kalitesini belirlemez. önemli olan, oyuncunun doğru analiz edilip edilmediği ve sahada takıma ne kadar katkı sağlayabildiğidir.

    hep kötü örneklere odaklanılıyor ama iyi örnekler de var badou ndiaye gibi. osmanlıspor’dan transfer edilip 1 sezon da fark yarattı ve kulübe tam 16 milyon euro kazandırdı. bu, anadolu kulüplerinden gelen bir oyuncunun doğru analizle nasıl büyük bir başarı hikayesine dönüşebileceğini gösteriyor. belki o zaman için 8 milyon euroya transfer edilmesi eleştirilebilir ama bu başlı başına "anadolu takımından topçu alınmaz" etiketinin doğru olmadığının göstergesidir.

    yine diyorum scouting, analiz ve fayda maliyet. hemen aklıma bir çırpıda iki örnek daha geldi vedat muriqi ve burnumuzun dibinde biten borja sainz.

    sonuç olarak, bir futbolcunun anadolu’dan ya da daha az bilinen bir ligden geliyor olması, onun potansiyelini veya galatasaray seviyesinde oynayıp oynayamayacağını belirlemez. önemli olan, oyuncunun özelliklerinin doğru değerlendirilmesi ve sisteme uygun olup olmadığının analiz edilmesidir. kaliteli futbol her yerde bulunur; mesele onu keşfedip doğru zamanda doğru takıma kazandırmaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın