ilk zamanlar... küçük bir çocuk, bir hayli küçük hem de. araba ile köprü geçilir, üst yoldan seyrederken
ali sami yen'in duvarları babam tarafından işaret parmağı ile gösterilir şahsıma. o ilk olmuştur. az bir parça görülen çimleri ise mest etmiştir beni. öylesine mutluluk hissetmiştim ki tarifi imkansız. 4 ve 5'li yaşlarımı hatırlarım, dilimden şunlar dökülmüştü; aslan, cimbom! yeyeye yayayaya gassay gassay cimbom! gooööl...
dediğim gibi yıllar önceydi, o an umre'yi tamamlamıştım. hac vakti ise gelip çattığında birkaç yıl daha büyüdüğümü söyleyebilirim. o zamanlar tabi baba omuzunda; rerere rarara gassaray gassaray cimbombom! diyebiliyorduk. maç boyunca güldük ve eğlendik babam'dan duyduğum; '' aslan oğlum'' nidaları ile. hacca da gittik, o da tamamlandı. daha sonrası böyle gelişti işte.. kanımıza işleyen sarı-kırmızı aşk bir daha çıkmıyor bildiğiniz gibi. bir kez gitmek bin kez daha gitmeyi garantilemektir sami yen'de. bakalım 1000. maçı ne zaman devirebileceğim.. hedeftir bu bana. az kaldı, geliyorum.