27
dünyada son 10 yıla damgasını vurmuş iki futbol kültüründen ilkinin doğmasına sebebiyet vermiş barcelona'nın yeni teknik direktörüdür. proaktif futbolla birlikte bu futbola karşılık mourinho önderliğindeki reaktif futbol uzunca bir süre domine etti global arenayı. ancak almanya'da dortmund-bayern ve bir alt sınıf olarak schalke 04 önderliğinde başlayan ve şimdi de ispanya'da athletico madrid ve sevilla ile devam eden transition futbolu baskın gelmeye başladı. bunlar çok normal, ekoller gelir etki yapar ve tepki bekler, tepki gelir iki ekol çarpışır ve ortaya yeni bir ürün çıkar. ama tiki taka boktan, catenaccio sikko? futboldan gıdım anlamayan ve arenadaki gladyatörün kellesi uçurulsun diye avazı çıktığı kadar bağıran romalı gibi davranarak kendini bir şeye ait hissetmeye çalışanlar sırf sevmiyorlar diye bok atarlar. daha başka bir tanım aklıma gelmedi. çünkü olan bu. her neyse luis enrique'den bahsediyorduk ama bu konunun aradan çıkması gerekiyordu. tekrar ediyorum. bir şeyi sevmiyorsun diye o şeyin kötü, çirkin, kaka, pis, kafir, ayyaş, israil olması gerekmiyor bilmem anlatabildim mi? proaktif futbol vardır, reaktif futbol vardır, şimdi de geçiş futbolu yükselişte. hele bir de underdog bunu başarıyorsa daha bi seversin. dortmund örneği ve şimdi de atletico örneği. ilüzyon daha da kuvvetlenir bir alt sınıfta ve sana daha yakındır çünkü. simulasyon evreni böyle bir şey.
tekrar luis enrique... pep barça'yı bırakacağını açıkladığında luis enrique görev bekledi. ama pep yoldaşı tito'yu işaret etmişti bir kere. o sırada barcelona b'yi 2. lige çıkaran luis enrique ile ilgili bir tasarrufu olmamıştı. bu da kendini pep sonrası barcelona'ya hazırlayan l. enrique için ayrılık işareti oldu. kendi sırasına biraz daha vardı ama beklemek istemiyordu. önce gitti roma'ya. yanına da bojan'ı aldı. avrupa kupalarına götürmeyi başaramayınca istifa etti. bojan da ajax'a geçti. aslında arada iyi sinyaller veriyordu roma futbol olarak ama biraz da rijkaard-galatasaray projesinin başarısızlığına benzedi. roma'nın da kadrosu yetersiz kaldı, luis enrique de oldukça uyumsuz kaldı.
celta vigo'yu da 1 sene çalıştırdı luis enrique. takımı 9. sırada ligi bitirdi ki bana göre iyi bir derece. ama en önemli başarısı muhtemelen real madrid'in şampiyonluk şansını yokettikleri 2-0'lık maç oldu.
ve bugün fc barcelona'nın başına geçti. yuvaya döndü. aslında yuvaya 2. dönüşüydü bu, zira o zamanki adıyla barcelona athletic'in başına geçtiğinde şöyle demişti: "yuvaya döndüm. futbol oynamayı burada bıraktım ve şimdi burada futbol oynatmaya geldim". 96'da florentino perez'in figo'yu barcelona'dan koparmasına misillemeydi luis enrique belki de. ama aşı tutmuştu. futbol aklıyla çok önemli bir takım parçası olduğunu kanıtlamıştı hep. van gaal barcelona'sında ve sonrasında başarıyla görev yaptı. ilginç bir parantez: 97-2000 dönemi barcelona'sının futbol iq'sunu gözler önüne serecek bir durum var bu yıl: luis van gaal manchester united'ın başında, pep guardiola bayern münih'te, jose mourinho chelsea'de ve luis enrique de barcelona'da. tarihteki en akıllı takımlardan biri muhtemelen :)
teknik direktörlük kariyerinde şu ana kadar tek başarısı barcelona b takımını 11 yıl aradan sonra 2. lige çıkartmak olan luis enrique ne yapabilir barcelona'da? aslında ilginç olan şey bu. bu takım, bu eksik kadrosuyla her daim şampiyonluğa oynar. ancak şampiyon olması ve tekrardan avrupa'nın en üstünde yer alması için karizmatik bir lidere ve motivatöre ihtiyacı var. tabi kadronun takviye edilmesinin dışında :) luis enrique bunu başarabilecek kişi mi? bunu zaman gösterecek. kesin olan bir şey var ki o da barcelona'nın tiki-taka futbolu kısmi değişikliklere uğrasa da temelden değişmeyecek. başka takımlarda başarısız olsalar da katalonyadaki futbol kültürü farkıyla her daim kendi çocuklarını hep birlikte başarıya ulaştırabilir bu takım. bu yönüyle bizim bülent korkmaz'ı ve hagi'yi başa getirdiğimizi düşünün sürekli. ya da illa fatih terim'i istememizi. bizim duygusal bağ ile kurduğumuz şey ile barcelona'nın futbol aklının denkliği ile oluşan bağ o kadar benziyor ki birbirine. his takımı olmak böyle bir şey. laporta sonrası bu fazlasıyla bozuldu. bunun en büyük sebebi rosell'di, neyseki o da gitti (adnan polat) yine önü aydınlık barcelona'nın luis enrique önderliğinde. işi hiç kolay değil, kadro son 3 yıldır cepten yiyordu. bu sene omurgayı tekrar baştan yaratması gerekiyor. elinde bu yaratım için gerekli bütçe de olacak. bakalım nasıl bir dönem geçirecek luis enrique ve fc barcelona.
dilek: zubizaretta'nın da en kısa zamanda gitmesi dileğiyle. begiristain'i çalan manchester city'nin şeyhlerine ateşler yağsın, yaya'ları ayrılsın!
edit: athletico değil atletico olacak uyaran asy'ye teşekkürler.
tekrar luis enrique... pep barça'yı bırakacağını açıkladığında luis enrique görev bekledi. ama pep yoldaşı tito'yu işaret etmişti bir kere. o sırada barcelona b'yi 2. lige çıkaran luis enrique ile ilgili bir tasarrufu olmamıştı. bu da kendini pep sonrası barcelona'ya hazırlayan l. enrique için ayrılık işareti oldu. kendi sırasına biraz daha vardı ama beklemek istemiyordu. önce gitti roma'ya. yanına da bojan'ı aldı. avrupa kupalarına götürmeyi başaramayınca istifa etti. bojan da ajax'a geçti. aslında arada iyi sinyaller veriyordu roma futbol olarak ama biraz da rijkaard-galatasaray projesinin başarısızlığına benzedi. roma'nın da kadrosu yetersiz kaldı, luis enrique de oldukça uyumsuz kaldı.
celta vigo'yu da 1 sene çalıştırdı luis enrique. takımı 9. sırada ligi bitirdi ki bana göre iyi bir derece. ama en önemli başarısı muhtemelen real madrid'in şampiyonluk şansını yokettikleri 2-0'lık maç oldu.
ve bugün fc barcelona'nın başına geçti. yuvaya döndü. aslında yuvaya 2. dönüşüydü bu, zira o zamanki adıyla barcelona athletic'in başına geçtiğinde şöyle demişti: "yuvaya döndüm. futbol oynamayı burada bıraktım ve şimdi burada futbol oynatmaya geldim". 96'da florentino perez'in figo'yu barcelona'dan koparmasına misillemeydi luis enrique belki de. ama aşı tutmuştu. futbol aklıyla çok önemli bir takım parçası olduğunu kanıtlamıştı hep. van gaal barcelona'sında ve sonrasında başarıyla görev yaptı. ilginç bir parantez: 97-2000 dönemi barcelona'sının futbol iq'sunu gözler önüne serecek bir durum var bu yıl: luis van gaal manchester united'ın başında, pep guardiola bayern münih'te, jose mourinho chelsea'de ve luis enrique de barcelona'da. tarihteki en akıllı takımlardan biri muhtemelen :)
teknik direktörlük kariyerinde şu ana kadar tek başarısı barcelona b takımını 11 yıl aradan sonra 2. lige çıkartmak olan luis enrique ne yapabilir barcelona'da? aslında ilginç olan şey bu. bu takım, bu eksik kadrosuyla her daim şampiyonluğa oynar. ancak şampiyon olması ve tekrardan avrupa'nın en üstünde yer alması için karizmatik bir lidere ve motivatöre ihtiyacı var. tabi kadronun takviye edilmesinin dışında :) luis enrique bunu başarabilecek kişi mi? bunu zaman gösterecek. kesin olan bir şey var ki o da barcelona'nın tiki-taka futbolu kısmi değişikliklere uğrasa da temelden değişmeyecek. başka takımlarda başarısız olsalar da katalonyadaki futbol kültürü farkıyla her daim kendi çocuklarını hep birlikte başarıya ulaştırabilir bu takım. bu yönüyle bizim bülent korkmaz'ı ve hagi'yi başa getirdiğimizi düşünün sürekli. ya da illa fatih terim'i istememizi. bizim duygusal bağ ile kurduğumuz şey ile barcelona'nın futbol aklının denkliği ile oluşan bağ o kadar benziyor ki birbirine. his takımı olmak böyle bir şey. laporta sonrası bu fazlasıyla bozuldu. bunun en büyük sebebi rosell'di, neyseki o da gitti (adnan polat) yine önü aydınlık barcelona'nın luis enrique önderliğinde. işi hiç kolay değil, kadro son 3 yıldır cepten yiyordu. bu sene omurgayı tekrar baştan yaratması gerekiyor. elinde bu yaratım için gerekli bütçe de olacak. bakalım nasıl bir dönem geçirecek luis enrique ve fc barcelona.
dilek: zubizaretta'nın da en kısa zamanda gitmesi dileğiyle. begiristain'i çalan manchester city'nin şeyhlerine ateşler yağsın, yaya'ları ayrılsın!
edit: athletico değil atletico olacak uyaran asy'ye teşekkürler.