*

  • 2
    teknik direktör sözleşmelerinin de maksimum 2 yıl olmasının bizzat nedenidir. zira hiç bir başkan, getirdiği teknik direktörün yükünü, olası bir değişimde yeni yönetim kuruluna bırakmak istemiyor. bu tercihten çok, bir nevi mekanikleşmiş bir kural gibi işleyen bir mevzudur. galatasaray'ın istikrarlı ve planlı yönetilmesinin önünde büyük engeldir.
  • 4
    çok mantıksız olup, başkanlığa seçilenleri kısa vadeli planlar yapmaya yöneltmektedir. sn.adnan polat yönetiminin yaptığı planlama hataları'nın en önemli sebebidir.

    gerçi sn.adnan polat kendi kaşınmıştır. 2006 seçimlerine kadar zımni olarak 4 yıl olan başkanlık süresi, sn.özhan canaydın'ın, adnan polat'ın desteğini alabilmesi ve başkanlığını sürdürebilmesi için derin galatasaray tarafından 2 yıllık resmi süre baz alınarak adnan polat'a bir sonraki dönemde başkanlık sözü verilip, özhan canaydın tarafından kazanılabilmiştir. bu adnan polat'a atılan büyük "kazık"tır.

    sn.adnan polat'ta o seçimde iki yıl sonraya verilen "başkanlık" sözü nedeni ile, "sonrası allah kerim" diyerek özhan canaydın'ın listesine girip özhan canaydın'ın kazanmasını sağlamıştır.

    adnan polat, başkan olduktan sonra bu yanlışı düzeltmek için herhangi bir çalışma yapmaya cesaret edememiş olup, gelinen nokta da hem kaosun müsebbibi hem de muhattabı olarak kucağındaki bomba ile oynayıp, kendisine atılan kazığın acısını çıkarmaya çalışmaktadır.

    önemli not: aslında en büyük mantıksızlık sezon ortası seçim yapılmasında. süresi iki yıl olan başkanlığı esnasında, seçilen kişi yarım sezonu kulübün başında geçirmekte ve sonraki sezon takımda gerekli değişiklikleri yapıp yola devam etmekte. yani aslında başkanlık iki yıl gibi görünse de, seçilen başkan ın etkili olduğu sezon sadece bir (1) sezondur.

    **************
    süper edi: yeterince açık şekilde yazmamışım. s3th'nin uyarıcı mesajı sonrasında entry'i tekrar okuyunca farkettim.

    -galatasaray kongreleri, tüzük gereği 2 yılda bir yapılmasına rağmen sn.selahaddin beyazıt zamanında yaşanan 3 yıl üst üste şampiyonluk esnasında(71-72-73), galatasaray tarihinde ilk defa 4 yıl üst üste başkanlık yapma şerefi sn.(selahaddin beyazıt)'a tanınmış olup, ardından mustafa tekin dönemi yaşanınca, bu 2 yıllık sürenin az olduğu keşfedilmiş ve bundan sonra galatasaray başkanları için en az (4 yıl) başkanlık yapması geleneği yaratılmıştır ve bu durum 35 senedir sürmektedir.

    -bu gelenek sonrasında, sırası ile durum şudur;
    *selahattin beyazıt : 1975-1979 (4 yıl) (ikinci beyazıt dönemi)
    *ali uras: 1979-1986 (7 yıl)
    *ali tanrıyar: 1986-1990 (4 yıl)
    *alp yalman: 1990-1996 (6 yıl)
    *faruk süren: 1996-2001 (5 yıl)
    *mehmet cansun: 8 ay başkanlık yapmıştır.
    *özhan canaydın: 2002-2008 (6 yıl)

    -işte bu minvalde galatasaray tarihinin liseli olmayan ilk başkanı sn:(faruk süren)'i (onun başkan seçilmesinde de başka hesaplar vardı. günü gelince onu da yazarız) bile dört yıl üst üte şampiyon'luğa, uefa kupası'na, süper kupa'ya rağmen başına çorap örerek koltuğundan eden derin galatasaray'ın sn.adnan polat'a tanıdığı süre sadece bir dönem ve 2 yıldır. bu derin galatasaray sözlükte hafife alınmaktadır ama sanıldığı kadar basit bir mevzu değildir. en basit haliyle örneklemek gerekirse, bu çevreler tüm olumsuzluklara rağmen 6 yıl başkanlık yapan özhan canaydın'a gösterdikleri hoş görüyü, sn.adnan polat'a göstermeyeceklerdir.

    "kısacası,
    -bu kulübün başına gelen kişi liseli ise başarılı olup olmadığına bakılmaksızın başkanlık süresi en az dört yıldır.
    -liseli değil ise, başarılı olursa başkanlık süresi 4 yıl, eğer başarılı olamaz ise kendisine tanınan resmi süre olan 2 yıl kadardır.

    bu durum değişir mi? görücez..

    edit: s3th diyorki; sn.ali uras ve alp yalman da liseli değildir. valla böyleyse bunu sadece ben değil türkiye de doğru dürüst bilen olduğunu zannetmiyorum. alp yalman'ı tanımam ama sn. ali uras abimiz bir dönem baya sık görüştüğüm birisi idi. adam 86 87 (on dört yıl sonra gelen şampiyonlukta) federasyon başkanı filan. saygımız acaip. bir de çok yardımsever filan birisi ama o kadar ekabir, o kadar galatasaraylı bir adamdırki yanında esas duruşta duruyorduk. üzerinden akan galatasaray asaleti nedeniyle "abi sen hangi liseden mezunsun" diye bir kez bile sormak aklıma gelmedi. tabi o zaman internet wiki filan yok. haaa.. internet te veya wiki de görsem, sorabilirmiydim!!! bende de o göt yok afedersin. du bakalım...
  • 6
    2 yıllık başkanlık süresi en iyisidir. başkanların kısa vadede başırılı işler yapmasına vesile olur, zira dört yıl çok uzun bir süredir. kötü işler yapan, yanlış kararlar veren, kulübü zarara uğrattığı düşünülen, başkanlar, ( adnan polat'ı kastedmiyorum ) kısa bir sürede, değiştirilmiş olur. en önemliside başta da belirttiğim gibi, belli projelerle gelen yöneticiler, kısa zamanda bu projeleri, hayata geçirmek ve meyvesini almak istemektedirler. buda kulüplere ve camiyalara ayrı bir dinamiklik getirmektedir. hata oranı en aza indirilmeye çalışmaktadır. başarı oranı arttırılmaktadır, yahut başarı gelmezse kısa zamanda değişikliğe gidilebilmiş olunur.
  • 7
    yanlış bulduğum uygulamadır. bununla ilgili uzun uzadıya yazılar yazılabilir, tartışmalar yapılabilir. günlük düşünen insanlar olmayalım, geçmişimiz tecrübe olsun ondan faydalanalım, bugünümüz fırsat olsun onu kullanalım, geleceğimiz tahmin olsun geleceğimizi planlayalım. planlayalım da, 2 senelik yapılan planlar uzun vadeli düşünmek midir?

    vaktinde bu ülkede 5 yıllık kalkınma planları yapılıyordu, hayata geçti, uygulandı uygulanmadı, onlar başka bir yazının konusu. hatta bizi ilgilendiren konular bile değil belki. buraya oturup yazsak, bizi ne ilgilendirir lan denip silinebilir bile.

    galatasaray dediğimiz kulüp, kurum, kuruluş, oluşum** bu ülkede, spor dendi mi, gündem belirleyen, gündemi oluşturan hatta, ülkenin vizyonunu oluşturan bir yapıysa eğer, bu kulübün başkanı, yöneticisi, sadece galatasaray'a değil, ülke sporuna da katkı sağlamak zorunda. vizyonunu genişletmek, uzun vadeli düşünmek, geleceği planlamak zorunda.

    şimdi daha çok bilinsin diye yazıyorum, bazı büyüklerimizin* dediği gibi (bkz: #313560) 2006 yılına kadar 4 senede bir olan ve 2006 yılından itibaren, kapalı kapılar ardında yapılan gizli anlaşmalar sonucunda 2 seneye düşürülen bir başkanlık seçimimiz yok. bu, galatasaray'ın en başarılı olduğu dönem olan, 1996 - 2000 döneminde de 2 seneydi, bugün de 2 sene. hatırladığım kadarıyla faruk süren 3 kere genel kurulda başkan seçildi*. ondan sonra yapılan 2001 seçimleri olağanüstü seçim olmakla beraber, seçimi kazanan mehmet cansun sadece 1 sene başkanlık yapıp 2002 yılında başkanlığı özhan canaydın'a devretti. özhan canaydın'ın da 2002 - 2008 arasında 6 sene başkanlık yaptığını ve 3 seçime girdiğini düşünürsek, sanırım derdimizi anlatabiliriz. *

    buraya kadarki bölümü yanlış bilgileri düzeltme olarak algılarsak, bundan sonraki bölümü de ne olması gerektiği olarak algılamak yanlış olmaz sanırım.

    şimdi 2 senelik başkanlık süresi, hepimize kısa geliyor, buna ben de dahilim. tabii burada şunu da sormak lazım, şu anda başkanımız özhan canaydın olsaydı, yine de uzasın der miydik başkanlık süresi? **

    yani burada 5 sene olsun başkanlık süresi, en az 4 sene olması lazım diyen arkadaşlara sesleniyorum. ülkede milletvekili seçimleri bile 5 seneden 4 seneye düşürüldü. sen kulüp başkanını mı 5 seneliğine seçeceksin ? kimse kimseyi kandırmasın, bu ülke uzun vadeli planların ülkesi değil!*

    bu ülkede yükselen adamın paçasından aşağıya çekerler. bunları herkes bilir, anlatmaya gerek yok. sen ne kadar başarılı olursan ol, vardır illa birileri, senin ayağını kaydırmak isteyen. bu senin dost dediğin adam da olabilir, düşman dediğin adam da olabilir. kim olduğu da önemli değil anlayacağın.

    şimdi yapılacak olan, yapılmak istenen, bir tüzük değişikliği ile, başkanlık seçiminin 3 seneye çıkarılması. nasıl beşiktaş ve fenerbahçe 3 senede bir seçiyorsa başkanlarını, galatasaray da onu yapmak istiyor. peki neden 3 sene? dernekler kanununun verdiği izin o sanırım. senin elinde olan bir şey değil.

    çok okuyan bir millet değiliz, o yüzden kısa geçeyim yine ;

    http://www.galatasaray.org/...ukTaslagi_052008.pdf . sayfa 15, madde 60'a bakın.

    adnan polat benim gözümde galatasaray'ın başkanıdır. bundan sonraki süreçte de başkan olması gereken adamdır*. komplo teorilerine inanıp, liseciler seçtirmez aga muhabbetlerine girmek de abesle iştigaldir benim gözümde. sen liselilerin hepsini beraber hareket eden bir güruh olarak görüyorsan, bu senin sorunun. benim yeğenim de liseli, gidecek oy kullanmaya, adnan polat'a verecek oyunu. diğer tarafta beraber hareket edecek liseliler elbet olacaktır ama bunları bütün liseliler olarak görmek ve adnan polat'ın seçilemeyeceğini düşünmek tamamen bir komplo teorisidir.

    başkanlık seçiminin 3 senede bir olması, senin seçilecek başkanının daha uzun vadeli* düşünmesini sağlayacak olmakla beraber, kulüp yönetimine daha rahat hareket etme imkanı sağlayacaktır. aldığı kararların, attığı adımların meyvelerini toplama şansını da mevcut yönetime verecektir. kısa vadeli planlardan ziyade, orta vadeli planların yapılmasını ve bunların meyvesini toplayan yönetimin bundan sonraki süreçte de elini kuvvetlendirir.

    bana sorsan, benim aklımdaki plan 3+2 yıllık başkanlık seçilmesi. 2. senenin sonunda veyahut 3. sene içerisinde yapılacak olağan genel kurulun güvenoylaması şeklinde olması ve eğer güvenoyu alırsa, opsiyonun uzatılması. 1 veya 2 sene daha yönetime devam etmesi yönünde. ha eğer güvenoyu alamazsa, 3. senesinde yapılacak olağan genel kurulun sürece uygun bir şekilde olağan seçimli kurul olması. belki böyle yapılarak dernekler kanunundaki 3 senelik kuralın üstesinden gelinebilir**(u: 2 tane hukuk dersi aldım sadece :()

    bu dakikadan sonra seçilecek başkan, ister adnan polat olsun, ister adnan öztürk olsun, zaten rayına oturmuş, işlemeye başlamış sürecin meyvelerini yiyecektir benim gözümde. yani adnan öztürk de seçilse bundan kötüsü olmayacak. benim adnan polat'ın seçilmesi istememin nedeni, zor zamanda elini taşın altına koyup, sorumluluk alan, ve ekonomik konularda kulübü rayına koyan birisi olarak, kendi ektiklerini biçmesidir. yoksa adnan öztürk'ün de boş adam olmadığını biliyorum. sadece ribery'i kulübe getiren yönetici olarak anılsa da, onun da polat'tan aşağı kalır vizyonu yoktur.*

    kim seçilirse seçilsin, galatasaray'ın geleceği aydınlıktır. geleceğe ışığı tutan adnan polat olsa da, seçim sonucunda, seçimi kaybetse bile, sadece elindeki feneri seçilen kişiye devredecektir. feneri yakan da kendisidir hakkını teslim etmek gerekir.

    adnan öztürk adaylıktan çekilir de, adnan polat'ın listesine girerse, o zaman çok şukela olur işte.
App Store'dan indirin Google Play'den alın