• 95
    galatasaray neden türkiye'nin batıya açılan penceresidir? neden ali sami yen stadyumu'nun vip tribünü ve sporcu girişinde "kapıkule" yazmaktadır?

    harita üzerinde avrupa kıtasında görünmeyen rakibine 2 maçta 10 gol attığı için mi? bir orta asya deplasmanı dönüşü "bizim buralarda ne işimiz var?" özlü sözünü kullanan bir başkana sahip olduğu için mi? avrupa'daki galibiyet sayısı, mağlubiyet sayısından fazla olduğu için mi? uluslararası turnuvalardan yeşilköy'e en fazla ve hatta tek avrupa kupası getiren kulüp takımı olduğu için mi?

    hayır sözlük hayır! yukarıda önermeleri yapılan sorular bir şekilde bu soruların yanıtı şeklinde değerlendirilebilir belki, lakin bunların tamamı sadece "başarı" olarak nitelendirilebilir, hepsi geliştirmeye açık, rekabet ortamında yaratılan günlük sonuçlardır. bizleri bu kadar mütevazi yapan; rekabeti gerçek anlamda destekleyen, rakipleri toplamda 3 defa çeyrek final oynadığında yeri-göğü sarsmış ve kelimenin tam anlamıyla "tesadüf" başarılar(!) elde etmişken, türk spor tarihinin en büyük başarılarını bile ekonomiyle harmanlayamayan, herkesin aslında bu gerçeği kabul ettiği ancak sesli söyleyemediği bu kavramları tarih kitaplarına yazdıran mentalitedir, ilk soruların cevabı.

    rakip başkanlar; hedeflerini yerel başarılar (neye güveniyorlarsa!?) ölçüsünde koyup, uygulamada bunu destekleyen hamleler yaparken, henüz 1 sezon önce dünyanın en prestijli kupasını kaldıran, teknik heyetindeki her bir "değeri" türkiye futbol federasyonu internet sayfasınca herhangi bir süper lig ekibinin teknik direktörü olarak gösterilebilecekken, hepsini toplayıp getiren bir vizyona sahip olmamızdır bu soruların cevabı.

    rakiplerinin soyunma odalarından çıkıp; sahaya giden koridorlarında, rahmetli islam çupi'nin özlü sözü "çayırspor büyüklüğü, şampiyonluk büyüklüğü değildir, çayırspor büyüklüğü başka bir büyüklüktür" gibi ne anlatmak istediği tam olarak anlaşılamayan sloganı(!) olan bir stada sahipken, "amacımız türk olmayan takımları yenmektir" sloganıyla, tarihe mal olmuş efsane kaptanlarının her başarısızılıkta kendilerini sorguladığı "kazan dairesine" sahip olmaktır, avrupa'ya kafa tutabilmenin sihiri.

    oynanan bir avrupa kupası maçında; oyundan çıkan bir avrupalı yıldızın * yerine başka bir avrupalı yıldızın * girmesi, takımın kaptanı olarak altyapıdan yetişen türk futbolunun tüm zamanlarda yetiştirdiği en büyük yeteneği * * oyundan çıkarken, en az onun kadar yetenekli ve oynadığı genç milli takımlarda avrupa tarafından takip edilmeye başlanmış bir başka altyapı oyuncusunun * * oyuna girmesi, hatta çıkanı aratmamasını sağlayan vizyona sahip olmaktır.

    ekonomik açıdan darda olduğu söylenen kulübe; sessiz sedasız atılımlar gerçekleştiren, çeşitli satış stratejileri ile maddi imkanlar yaratmaya çalışan ve bunların hepsini türkiye'deki bir çok takıma "role-model" olan avrupa görmüş yöneticilere sahip olmaktır. başkaları bunları belki taklit edebilir ama vizyon darlığından 3 ay sonra topunu kapının önüne koyarken üstelik!

    sadece galatasaray'ın büyüklüğünü anlatarak; giyim tarzıyla, giyinişiyle, saç stiliyle, ağırlığı ve duruşuyla, rakip taraftarlarının bile "ne arda'sı lan, haldun'u getirin delikanlıysanız" diyebileceği, her avrupa seferine çıkışında koluna 1 yıldız takıp getirme hünerini gösteren yöneticisinin önünü, -üstelik o genç yaşına rağmen- açmak suretiyle, belki de kendi kuyusunu kazacak değerleri ortaya sürmesiyle risk alan vizyona sahip bir başkana sahip olabilmektir, rakibi "türkiye'de 3 sezon 3 şampiyonluk" sözü(!) verirken üstelik.

    tüm taraflı spor medyası, photoshop mağduru olduğu her halinden belli ama türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük modacısı olduğu gerçeğini, onun avrupa'ya açılan bir başka yüzü olduğu gerçeğini, cinsel tercihleri nedeniyle üzerine "aslanların formasını" giydirerek ve bunu alay konusu ederek küçülürken; sahaya tereddütsüzce 18 mor formalı aslanı sahaya sürebilmektir. aynı şekilde; bu satırları yazan yazarın, artık klasikleşmiş maçları birlikte seyreden kuzenleri ekibiyle aynı anda galatasaray store'u ziyaret edip, adı geçen "çok da şık olmuş" formalara, maçı kaçırmak uğruna dakikalarca kasa kuyruğunda bekleyerek sahip olup, inadına hep beraber-omuz omuza takımını yorumlayan taraftar bilincine erişmektir.

    rakip taraftarlarının, başka bir avrupa maçında skor 4-0 lehine olduğunda, başka bir platform ortamında "birilerinin kulağının çınlayacağı maçtır" yorumuna bakıp, netanya maçının skoruna binaen "çınladı mı lan? bunun daha 10. haftası var" diyebilecek güvene, "kim çıkarsa çıksın, sahada 36'lık emre'nin varlığı bile yeter alayına" vizyonuna sahip olmaktır.

    maç mı dediniz? ne maçı yahu? sahada avrupalı galatasaray var! bu maçı yeteri kadar bizim adımıza yorumlayan "kutsal ittifak medyası" var zaten. esas olan, mor formayı sahada giyip, aynı rengi "birilerinin yüzüne" çalabilmektir. sizin "maç" dediğiniz de bunu yapmıştır, konuşulacak başka bir tarafı yoktur. sahadaki aslanlar, "gerçek yorumu" yeterince yapmışlardır. hepsine kurban olayım, herbirine helal olsun!

    (bkz: yürüyedur)
  • 106
    takımımızın attığı 6 golle bana 90 kontör kazandırdığı maçtır. dönemin operatörü avea'nın gol başına kontör kazandıran bir kampanyası vardı. haftalık 12 kontör karşılığında maç skorları mesaj olarak iletiliyordu. ligde attığımız her gol için 3, avrupa için 15 kontör veriyorlardı. eşleşmenin ilk maçında da 4 gol atınca bir yandan galatasaray'ımın zaferini kutlarken diğer taraftan telefonuma gelen 150 kontörün sevincini yaşamıştım. hatta rijkaard ile sezona güzel başlangıç yapınca bir süre daha bu kampanyanın tadını çıkartmaya devam ettim. *
  • 108
    fenerbahçe'nin 26 temmuz 2023 tarihinde zimbru'yu 5-0 yendiği maçtan sonra aklıma gelen şov yaptığımız ön eleme karşılaşmasıdır.

    shabani nonda ve aydın yılmaz coşmuş keita sezon içersinde yapacaklarının fragmanını sunmuştu. nonda'nın o sezon kontratı feshedilmiş, aydın yılmaz yokları oynamıştı.

    d smart ile imzalanan kaotik anlaşma sebebiyle izlediğimiz kıraathanede izlemek durumunda kalmıştık artık rijkaard hocamı kenarda görünce de bir yükselmiştik ki anlatamam sonu fiyasko oldu tabi.
  • 104
    gerek oynadığımız oyun, gerek skor olarak daha sezon başından şampiyonluk sinerjisi oluşan, rakipleri korkutan bir maçtı.* tribünler neredeyse sahadaki her oyuncunun ismiyle tezahurat yapıyordu. nonda'nın hat-trick'i, son gol de frikiktendi yanlış hatırlamıyorsam, pastanın kreması olmuştu adeta.

    anılarda yolculuk yaptım biraz da, aklıma geldi. bu maçta yıldızlaşan bir diğer isim de serdar eylik idi. o zamanlar altyapıdan en umutla baktığımız isimlerdendi, cidden iyi de oynuyordu. şimdi nerede ne yapıyordur acaba serdar :).
  • 76
    ali sami bey'lerin, hasnun galip'lerin, metin'lerin ecdadıyız. ta galat'lardan geliyoruz tarihlerin yadıyız. mor forma bu anlama geliyor bu yıl. biraz tuhaf olduk, ancak gözümüz alıştı. ve nihayet hazırlık maçları angaryası bitti. şu peşin belli oldu ki, ali sami yen'de takım antrenman bile yapsa tıklım tıklım olacak. geçen yıllarda sadece fener maçında dolu görebildiğimiz yeni açık alt bile doluydu. yeni açığın kapalıyla birleştiği köşeye bir şeyler yapmışlar, daha doğrusu yapıyorlar. belki de dünya'nın en iğrenç lüks tribünü olur orası. bana bedava koltuk verseler oraya gitmem.
    maç olmasına maç da, takım demeye dilim varmıyor. böyle takımları her maç 5 lik 6 lık yapacaksın, birde dövüp göndereceksin. yuh ulan 5-0 olmuş yatıyorlar, kaleci topu oyuna geç sokuyor. doğru yapıyor aslında, ateş düştüğü yeri yakar, hezimetler kalecilerle hatırlanır. 5 yeterdi, bizimkilerde ayıp ettiler, gol atamayan manda yiyicisi'nin eline düştüler bu garibanlar. gariban dediğim futbol garibanı.
    top kaptana değmeden durum 2-0 oldu. galatasaray kaptanı seyredecek değildi ya, kornerlerden attıracağı golleri sayacağız bu sene. bu sene çok değişik şeyler seyredeceğiz, bir kere her maç bir futbolcu gündeme oturacak. bu maç, feda edilmeye ramak kala aydın'ın maçı oldu. 3 banko asist, bir asist öncesi pas ve baros olsa asist rekoru kıracağı nice paslar.
    keita'ya merhaba dedik, golle beraber akrobasi seyrettik. bence takla makla atmasın, bir düşse her tarafı kırılır. linderoth sakatlanmadıysa, bu yıl ki büyük transfer sayabiliriz. rakip çok zayıf ancak oyun önceden kurulmuş oyun. belli oluyor, aşırı pas trafiğinde bir anda bir futbolcu bom boş kalıyor. geriden oyun kuruluyor, leo'dan uğur'a geçen pasla, uğur aydın'a derin pas attı. vitesi büyüten aydın, nonda'ya cillop gibi bir gol attırdı. aynı şekilde kaleye çok rahat vuracağı topu kewell, nonda'ya indirdi. takımda bencillik yok, dandik de olsa, 6. golde bile nasıl sevinildiğini gördük. maçtan çok daha önemli olaydı bu. barış özbek'in attığı gollerde desibel düşüktü, insan golü çok sevilen futbolcunun atmasını istiyor. nonda 3 gol attı ama benim için aynı, çok maçta ayağına top bile gelmeden maçı bitirir.
    emre'lere ne güzel yakıştı geri tarafımız. emre aşık bu takımın sembol futbolcusudur. isterse bütün bir sezon oynamasın, son maça çıkar aynı oyununu oynasın göklerin hakimi. uuuuuu'muz da yavaş yavaş sağ tarafta bıraktığı yerden cirit atmaya başlayacak. bir ara kapalının önünde aydın, uğur, arda paslaştılar, 10 yıldır birlikteler, ne mutlu onlara. ve ne mutlu bizlere, bu kadar büyük transfer yaptık, yine de bir bakıyoruz sahada galatasaray'lı çocuklar oynuyor.
    bu sene kesin eminim, galatasaray'lı futbolseverler, futbola doyacaklar. taraftarlar içinse çok coşkulu geçecek. kaleciye top gelsin diye bekledik, bir kere alay eder gibi uzaktan şut çektiler o kadar.
    neyse çocuklar, neticede 300. golü atmak keita'ya nasip oldu. bu maçlar ne kadar kolay olursa olsun istatistik, puuan maçlarıdır. bu maçta attığımız gollerle kazandığımız puan ilerdeki maçlarda işimize yarayacak.
    karşıdan surinam'lıya ve ekibine bakmaya doyamıyorum. bari bu sene futbola da doyayım. maçın sonu mu? ayıp ettiniz çocuklar, bu kadar da atılmazki.
  • 78
    en büyük transfer haldun üstünel tezahüratı çok hoştu. tribünlerdeki tobol maçında yaşanan kopukluklar bu maçta yaşanmadı. skor da lehimize olunca, haliyle, çok eğlenceliydi tezahüratlar.

    oyun olarak bütün futbolcular başarılıydı tabii ki ama, ben arda'yı * hariç tutarsak keita'yı* çok beğendim. ilk yarı oynamış olmasına rağmen, o hırsı, isteği, hareketleri çok etkileyiciydi. güzel oyununu golle de süsledi. epeyce sevindik. bir de tabii aydın'ı * es geçmemeliyiz. sihirli değnek değmiş gibi ona. aslında bütün takım için söyleyebiliriz bunu. evet rakip de zorlu değildi belki; ama takım çok farklı, çok sağlam geliyoruz. (tamamen objektif bakarak söyledim bunu:) )
App Store'dan indirin Google Play'den alın