176
maçın kazananı ve gönlümün kazananı ozan kabak olan maç.
bu maçın benim gözümde tek önemli kazanımı ozan'ın kazandıkları ve tecrübe ettikleridir.
başka da bir şey söylenecek bir maç değil.
yine geri düşünce isyan etmeyen bir takım.
177
"erken" seansında olduğu için güç bela uyumadan tamamlayabildiğim karşılaşma. o kadar sıkıcı, bayık ve bitmesi için yalvarırcasına oynadık. göbekte oynayan futbolcular biraz canlansa bir ilerdeki parsele geçemedik. kanatlardan bir atraksiyon denediğimizde göbekten açık verdik, üstelik açık yakalayıp üzerine gitmeye mecali ve hevesi olmayan bir rakibe karşı. bir şekilde ileriye gitsek bu defa kale önünde etkin olabilen kimse yoktu. kontrol edip abanacağı topa kafaya yatıp ulaşmaya çalışan falan bir şuursuzluktaydık. rakibin ilk golü tamamen şanssızlıktan kaynaklanan bir pozisyondu. ikinci golde ise eren'in top kaybı sonrası yapabildiği belki de en iyi şeyi yapıp hızlıca çıkıp golü attılar. bizim kalabalık ve set oyunuyla gelip gevelediğimiz pozisyonlara inat adamlar 2-3 kişiyle maksimum 1 dakikalık aksiyonlarla sonuca gittiler.
sonuç itibarı ile bu maça üç puan yazıp schalke galibiyetiyle birlikte son maçta ikinci tur hesapları hayaliyle doksan dakikaya başlamışken son haftaya dördüncülüğe düşmeme hesaplarıyla giriyoruz. dördüncü olursak eleneceğimiz kesin ama üçüncülükte kalır avrupa ligine dümen kırarsak neler yaşayacağımız tam bir bilinmez...