• 827
    2. golü bulunca maçı kapatıp ortalarda dolaştım. iyi ki kapatmışım, şimdi özete baktım 90'dan sonra 2 kere net pozisyon vermişiz. bu artık saçmalık değil savunma yapmayı bilmemek.

    gömülü haldeyken şişirilen top nasıl oluyor da kanattaki adama bomboş vaziyette geliyor? hadi geldi o adam içeri çevirince muslera olmasa arkadaki adam bomboş gol atacak. o adam nasıl bomboş arkadaş?

    yetmemiş 1 dakika içinde ikinci kez aynı pozisyonu vermişiz. bu defa lemina olmasa yine gol yiyeceğiz. allah korumuş yemin ederim. o golü yemiş olsak tepetaklak giderdik.

    artık ne yapar ne eder bilemem ama okan buruk'un acilen temel savunma tekniklerini çalıştırması lazım. bari en basit halini ortaya koyalım bu nedir ya!
  • 829
    0-45 dk arası: 3412
    45-60 dk arası: 442
    60-85 dk arası: 4231
    85-90+ dk arası: 541

    oynadığımız maç. ligin iyi ve formda ekibi rizespor teknik direktörü ilhan palut’un açıklaması bütün şifreyi bize veriyor aslında.

    maç sonu ilhan palut: takımımdan sadece 60-80 dk arasında memnun değilim. lemina girip sara öne gelince daha olgun bir rakip takım izledik. defanstan çıkamadık, top tutup pas yapamadık.
  • 830
    psikolojik açıdan zor bir maçtı. hem rize deplasmanı, hem az deplasmanından 4 yemiş ve geçen sene yaşanılan tramvanın aynısını yaşamış bir takım. galibiyet bu açıdan önemliydi ve galibiyetin son dakikalarda gelmiş olması, takımdaşlığı arttıracağı için az alkmaar maçı öncesi iyi bir sonuç oldu. maç esnasında olumlu şeyler çok konuşamayacak olsak da, alınan 3 puan olumlu. hayırlı olsun.
  • 834
    maçı alacağımıza olan inancım hep vardı ama dakikalar ilerledikçe stres de arttı tabi ki. 70. dakikadan sonra bu böyle olmaz dedim ve uyku saati geçmiş totemime oyuna girmeye hazırlanmasını söyledim. bu hamle başarılı oldu ve son dakikalarda attığı gol ile altın değerinde bir 3 puanı hanemize yazdırdık. önümüzdeki maçlara bakıyoruz.

    https://gss.gs/tSc.jpg
  • 835
    bu var ya bu... öyle bir galibiyet ki... 3 puandan çok daha fazlası. galatasaray eğer 24/25 sezonunda şampiyon olduysa dün akşam oldu.

    bu tarz maçlar vardır. galibiyet momentumu, ligi birçok şeyi değiştirir. bu maç da öyle bir maç oldu. en başta derbinin havasını etkileyecek bu maç. mesela 96. dakikada kazandığımız trabzonspor maçı bile böyle değildi. çünkü orada puan bırakma lüksün vardı, dün akşam yoktu.

    doğru dersleri alalım yeter ki. galibiyet kadar önemli bir şey de galibiyetin gelme şekli. hocanın mertens'te ısrar etmeden devre arasında alması ve yine inadından vazgeçip 3'lü orta sahaya dönmesi çok önemliydi. son dönemde içerdeki maçlarda bile kuramadığımız hakimiyeti dün akşam zor bir deplasmanda kurduk. mesajlar alınmalı.
  • 836
    bize çok şeyler öğretmiş maç. lemina çok üst düzey bir oyuncu ancak o yoksa bile, orta sahayı kalabalık tuttuğumuz zaman, oyunun kontrolünü de ele geçirdiğimizi gördük. ister 3-5-2 ister 4-4-2 her durumda bunu uygulamalıyız. yeri gelir berkan yeri gelir cuesta, eyüp de çok net o pozisyonu oynar.

    rakibi hapsettiğimiz zaman pozisyonlar otomatik olarak geliyor, rakibi yormuş oluyoruz, kendimiz daha az yoruluyoruz. bu hem daha az gol yemek demek, hem daha çok pozisyona girmek demek.
  • 837
    maalesef yaratıcılık anlamında sınıfta kaldığımız bir 90 dakika oldu lakin buna rağmen osimhen'in 2 kafa golü ile kazanmayı başardık. şans nispeten yanımızdaydı desek yanlış olmaz çünkü bölüm bölüm kaybettiğimiz toplar kalemizde ciddi pozisyona döndü. rize'nin direkten dönen topunun yanında tercih hataları nedeni ile faydalanamadığı birçok pozisyon da mevcut. sanırım sonucunda 2-1 kazanmış olsak da oyun olarak kaybettik.

    aslında yaratıcılığımızın azaldığını son maçlarda birçok kez gördük. eskisi gibi rakip 18 içine kamp kuran galatasaray göremiyoruz artık. bunda birçok etmen var, en barizi sanırım yunus'un formunun düşmesi ve şimdi sakatlığı, bir de barış ve sallai'nin yaratıcılıktan uzak, düz oyuncular olması. yunus'un topu alıp 70 metre top sürdüğü ve sonunda gole çevirdiği pozisyonu veya al-ver yaparak pozisyon yarattığı anları gözünüzün önüne getirin, ne dediğim daha iyi anlaşılacak.

    nihayetinde en çekindiğim ve dönem itibari ile de üzerimizde baskı olan bir dönemde rize deplasmanında 3 puanla çıkmayı başardık.

    lemina ve franky de tekrar hoş gelmiş.
  • 839
    baris ve mertens'in en azindan bir sure dinlenmesi gerektigini bir kez daha gosteren mac. artik mertens yerine sara mi olur, yunus mu olur birileri gelmeli ve ondan emekli olana kadar artik hamle oyuncusu olarak faydalanmaliyiz. 90 dakikayi birak, bir devreyi cikarmakta bile zorlaniyor artik.
    baris'a ise en azindan 2-3 hafta bir hamle oyuncusu gorevi vermek takimi da kendini de yukari ceker. yetenekleri sinirli da olsa sallai takimin enerji seviyesini cok daha fazla arttiriyor ve oyunun rakip sahaya yikilmasinda etkili oluyor.

    frankie ile kaan ve sagbek sorununu cozdugumuzu dusunuyorum. kaan bence hala iyi bir stoper ya da defansif orta saha yedegi. frankie yoksa ve uclu sistem deveam ediyorsa artik yatirim yaptigimiz jelert sans bulmali. cuesta ise uclu sistemde bile hala soru isareti ki icimden bir ses sezon sonuna kadar 4-2-3-1 ile gidecegiz diyor.
  • 840
    "tribünler bir şairin kalbi gibidir; bazen coşar, bazen susar ama asla hissetmekten vazgeçmez." diye çok beğendiğim anonim bir söz vardır...
    futbolcular, hocalar, başkanlar gelip geçen yolcudur da, tribünler ise daimi hancıdır... iyi gün, kötü gün fark etmeden, hep oradadırlar...

    sevdanın peşindedirler.

    hele ki de deplasman yaparlarsa... en unutulmazı da odur...

    dün gece de galatasaray, rize deplasmanında şampiyonluk yolunda çok kritik üç puan kazanırken, sahanın yıldızı osimhen, maçın yıldızı da bir dakika dahi susmayan galatasaray taraftarı oldu...

    az alkmaar yenilgisi sonrası herkes gömecek bir oyuncu bulmuş, "kaos ateşine" bir odun atıp alevi körükleme telaşındayken, yağmurlu ve soğuk havada istanbul ve diğer illerden kalkıp rize'ye gelen galatasaray tribün emekçilerine selam olsun...

    taraftar inanmıştı da topçularda durum nasıldı?
    okan hoca, "tadı damağımda kaldı" dediği tottenham maçındaki formasyonu sürekli oynatmak istiyor topçulara da, ıcardi'den sonra yerine koydukları onun boşluğunu dolduramayınca, maalesef her deneme de hüsran oluyor.

    rize'de de ilk yarı böyle geçti. musera kaleyi korurken, üçlü savunmada çiçeği burnunda stoper cuesca , sanchez ve abdülkerim vardı. onların önünde torreira ve sara yer alırken, barış ve başka bir yeni transfer frankowski kanatlarda oynuyordu. mertens takımın oyun aklı, ahmed de osimhen'e bağlantı noktasındaydı...

    ahmed'in savunmanın da hatasından yararlanıp kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda galatasaray golü erken bulabilse çok farklı bir maç seyredecektik ama olmadı. 7 dakika sonra da kartlarda galatasaray'a cömert, rize'ye cimri zorbay küçük, osimhen'in gole giderken düşürülmesine düdük çalsa, rakip eksik de kalabilirdi ama bu sezon galatasaray her maçta hakemleri de yenmek zorundaydı, öyle de oldu.
    rize'nin en tehlikeli atağında sowe topu direğe nişanlarken abdülkadir'in torrera'ya yaptığı faul gözükmüyor, ikinci yarı önce sara'nın olawoyin tarafından itirilmesi, sonra kaleci tarık'ın top yerine osimhen'in kafasını yumruklaması penaltı ile cezalandırılmıyor.

    golsüz ve nispeten etkisiz geçen ilk 45 dakika sonrası okan buruk ikinci yarıya mertens ve sarı kartla oynayan cuesca'nın yerine sallai ve eren elmalı ile "dörtlü" savunmaya, yani galatasaray'ı iki sene arka arkaya şampiyon yapan dizilimle başladı. hal böyle olunca da, çok geçmeden frankowski ilk asistini yaptı, osimhen parçalı formayla 13. golünü attı.

    galatasaray tribünleri tezahüratın coşkusunu arttırmış, fener'e küfürler başlamışken, rizeliler de plaka şovunu yaparken, üç gün önce alkmaar maçında barış'ın penaltı yaptırdığı pozisyonuna başında olduğu gibi sarı-kırmızılı savunmacılar uyudu, rakip uyanıktı ve sowe, eşitliği sağlayan golü attı..
    gol lazımdı, galibiyet gerekliydi ve okan buruk bir başka yeni transfer lemina'yı sahaya sürdü. eski galatasaraylı lemina da sanki takımdan hiç ayrılmamış gibi, yabancılık çekmeden, sahaya tecrübesini koydu, maçın iplerini eline aldı oyun birden tek kaleye döndü: galatasaray bastırıyor, rize savunuyor...

    lemina'nın oyuna dahil olmasıyla sara 10 numara devşirildi, pozisyonlarda da adı vardı: bir şutu az farkla auta gitti, apokerim'in asist olacak ortasında kafayı ıskaladı, bir penaltısı da "güme" gitti...
    sara gol atamadı ama kullandığı kornerde lemine kafayla asist yaptı ve "özcimbomlu" osimhen skoru belirleyen golü filelerle buluşturdu... gole sevinirken mi yoksa maç içinde pas isterken bağırmaktan mı bilinmez de maç sonu osimhen röportaj verirken, sanki ultraslan tribünden çıkmış gibi boğuk sesle konuşuyordu...

    galatasaray zor da olsa maçı kazanırken, hakemin uzatmaların uzatmasını oynattığı dakikada zeqiri'nin boş pozisyonda sowe'a kafayla attığı pası muslera tecrübesiyle kurtarıyor, "ben daha ölmedim" mesajı veriyordu...

    üç puan kazanılmış... keyifler yerine gelmiş ve dikkatler derbiye çevrilmişti... tabii, arada kazanılması gereken bir az alkmaar rövanşı da vardı...

    maçı konuştuğumuz podcast linki de burada: karalama defteri#156

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...r1-2galatasaray.html
  • 841
    ıcardi osimhen’in vizyon, bitiricilik ve baskı yönlendirme eksikliğini hissetirmezken, osimhen de ıcardi’nin fiziksel noksanlarını kapatmıştı. ıcardi bambaşka bir futbolcu. o formdayken yanında oynayan barış alper, kerem aktürkoğlu hatta rashica performanslarına bakın bir de yanında değilken ki performanslarına bakın. aradaki uçurum onun saha içerisindeki akıl büyüklüğü gösteren en küçük örneklerden biri…

    okan buruk ıcardi’nin yaptıklarını önce batshuayi’den bekleyerek bats’ı kaybetti. ardından onu değiştirerek morata’dan ıcardi’cilik oynamasını isteyecekti ki morata sakatlandı. barış alper ve ahmed kutucu’dan bekledi aynı performansı ardından. “ne yapsam oluyorculuk” oynamaya başladı uzunca bir süredir.

    hoca evet zor zamanlarda gemiyi güzel yanaştırdı limana, sigara paketinden furbolcu da yaptı ama futbol bir takım oyunu. takım oyunun harcını da teknik direktör karmalı, karamıyorsa yani elimdeki malzemenin altında bir performans gösterirse eleştirilir. doğal bir sonuç.

    hagi eğer arkasında okan emre suat, önünde hakan, arif olmasaydı hagi olabilir miydi? onlar hagi’yi fiziksel olarak taşırken, hagi de işin bitiricilik, bağlayıcılık, kalite kısımlarıyla ilgilendi. bunun tam tersi de geçerli. hagi’nin sihri olmasaydı uefa’yı almamız ya da 4 sene üst üste şampiyon olmamız çok mümkün olur muydu?

    ahmed kutucu, osimhen ve mertens 3’lüsü nasıl önde baskı yapabilir? solda barış sağda frankowski varken rakip sahaya nasıl yerleşebilirsin? abdülkerim’i orta sahaya çıkarılmış bir defans 3’lüsünün soluna atarak açık alanı savunmasını beklemek delilik değil mi?

    bu takım 2 senedir doğru dürüst bir kaç maç yaptı. sebebi bence oturmayan kadrolar, oturmamış kadro üzerinde alınan büyük kararlar, o gelsin, bu gitsin zihniyeti. harcın formülü belli. biraz yaratıcılık biraz mücadele ve bunu dengeli bir biçimde oyun tarzına göre bükebilmek. pres yapacaksan ahmed kutucu, osimhen ve mertens’i 1-2 şeklinde dizmek intihardı. herkes elfsborg ve tothennam gibi sonsuza kadar pas opsiyonu denemiyor. ki ıcardi gibi baskı yönlendirme uzmanı, ütopik bir bitirici ve top tekniği de yok elinde.

    neyseki 2.yarı başında yanlışlardan dersler alındı. ve çok şükür ki golü yiyince doğrulardan vazgeçilmedi. zira bu konuda da daha geçen az maçında rezillik çıkmıştı. hatta üzerine koyarak lemina’yla öldürücü darbe vuruldu.

    bu kadar futbolcu sirkülasyonuna gerek yok. osimhen mertens’in varsa barış ve yunus’u dinlendirebilecek 2 kanat oyuncusu yeterdi. yine mertens’i yeri geldiğinde rotasyona sokabilecek 1 futbolcu daha ekleseydin yine yeterdi. sol bekin sakatını bulup getirmesen yine yeterdi. sağ bekine önce as oyuncu getirip sonra geleceğe yatırım yapsaydın yine yeterdi.

    ama biz kibri seçtik, fırsat transferini seçtik. fenerbahçe ile ligde mücadelenin yöntemi bu, katılıyorum. ama sen galatasaray’sın, öncüsün, fenerbahçelileşmemelisin. sürdürülebilir bir başarı için istikrar gerekiyor, düzenli olmak gerekiyor.

    tüm bunlara rağmen osimhen, lemina, torreira, davinson, sara, frankowski, mertens, barış, abdülkerim bardakçı çok üstün kalıyor lig için, böyle bir kadroya sahip olduğumuz için çok şanslıyız ve inşallah şampiyon olup daha aklı başında sezonlar geçireceğiz. son 2-3 aydır defalarca tekrar ettiği üzere gibi dersler almamız gereken maçlardan biri oldu yine.
App Store'dan indirin Google Play'den alın