• 53
    5 yıllık bir hiatus sonrası herkese merhaba. uzun bir süredir bu xg hakkında canımı sıkan bir şeyler vardı ancak adlandıramıyordum. aslında basit bir sorunun karşılığını görmediğim için başlamıştı, böyle bir istatistikte olmamasına imkan vermediğim bir eksiklik: possession futbol ve transition futbol takımlarının oyun etkisi ve değişkenleri. işim gücüm yok gibi bu kaşıntıya artık karşı koyamayıp ufak bir araştırma yapmaya karar verdim ve sonunda geldiğim nokta, benim canımı sıkan xg değil, xg’yi şimdiki zamanda yorumlayan izleyiciymiş.

    önce biraz xg’yi açalım. bütün stokastik modeller gibi belli formüllere ve prensiplere dayalı. yani her ne kadar insan faktörünü içine koymaya çalışsa da kendi içinde kapalı bir durumu söz konusu. bunu gözönünde bulunduran istatistikçiler zaten xg’yi günümüzü yorumlamak için ortaya atmamışlar. xg temel olarak bir takımın uzun bir sürelik maçlarını (bir sezon gibi) ele alıp, gelecekteki ilerleyebileceği yolu çizmede fikir sunuyor. bunu yaparken ele aldığı temel veriler 4 adet: şut çekecek kişinin pozisyonu, neresiyle vuracağı (kafa, ayak), pasın türü (orta mı, ara pas mı, duran top mu) ve son olarak pozisyonun nasıl hayat bulduğu (buildup play, top kapma, defansın yerleşme şansı olmuş mu, driplingle devam edilmiş mi).

    buna stokastik model demiş olsam da aslında tek bir formülasyonu yok maalesef. bu nedenle farklı istatistik sitelerinde farklı sonuçlar bulabilirsiniz. en temel farklılık şutu çeken oyuncunun pozisyon yorumu. araştırdığım sitelerde callum wilson’ın southampton’a attığı bir golü örnek vermişler. boş sayılabilecek bir kaleye penaltı noktasında şut çekiyor. birçok sitede bu 0,5 ile 0,66 xg olarak işlenmiş. bunun sebebi referans pozisyon azlığı. o noktadan çekilen şutların sadece %3’ü önü açık olarak çekilmiş. bunu yorumlayan istatistik siteleri de farklı sonuçlara ulaşıyor. mesela statsbomb aynı pozisyonu 0.97 xg olarak kaydetmiş.

    tek bir doğru xg yorumu olmadığını söyledikten sonra şimdi yapısal eksikliklere gelelim. zincirleme devam eden pozisyonların istatistiği konusunda bazı sıkıntılar var. yine araştırdığım bir sayfada, bir nürnberg maçındaki pozisyonu örnek almışlar. oyuncu kaleci yerindeyken şut çekiyor xg=0,37, şutu defans karşılıyor top tekrar önüne geliyor bu sefer kaleci yerinde değil ama bir defans var xg=0,68, top direkten dönüp önüne geliyor bu sefer boş kale xg=0,81. şimdi ilk sorun: normalde düz bir şekilde pozisyon toplamları alınırken burada toplam 1,86 olmakta ki bu imkansız. çünkü bir pozisyonda sadece bir gol üretebilirsiniz. bunu aşmak için defans yapan takım üzerinden olasılık hesaplayıp bunu 1’den çıkartarak atak yapan takımın xg’sini hesaplamaya çalışmışlar. bu da her pozisyonu ayrı ayrı 1’den çıkartıp çıkan sonuçları birbiriyle çaraparak elde edilmiş. bu pozisyonda çıkan sonuç %3,83 oranında defans yapan takımın golü önleyeceği. atak yapan takımın xg’si ise 0,9617 olarak ortaya çıkmış.

    şimdi ikinci soruna gelmiş olduk. birbiri ardı zincir pozisyonda son gol pozisyonu ilkinden ayrı düşünülemez, ancak aritmetik olarak eklenemez de. referans veri elimizde olmadığında xg verileri tamamen normal çizgisinden taşıyor. bu örnekte pozisyon sadece 2-3 saniyede yaşandığı için ayırmış olabiliriz ancak top oyundan çıkmadan, 1-2 dakika süren ataklarda benzer şekilde xg hesaplaması yapıldığında durumu ayırt etmesi daha da zor. dediğim gibi bir pozisyonda sadece bir gol üretilir ama bir pozisyonu neye göre belirliyoruz? devam eden oyun içinde ardışık iki gol pozisyonunu sayarsak, ikincisi ilkinin sonucu doğmuşken, ilkini saymak ne kadar doğru?

    xg’nin yetersiz olduğunu uzmanlar ona desteklemek için başka istatistik arayışlarına girmişler. bunun için stokastik modellerden biri markov modelini kullanmışlar. bunu yapmak için non-shot expecting goals, nsxg, ve expected threat xt kullanmışlar. nsxg’yi şöyle açıklayabiliriz; bir oyuncu ortasahada taç çizgisine yakın topla dururken gol tehlikesi neredeyse sıfırdır. orta açarsa ve top rakipten dışarı çıkarsa korner kazanır ve bunun tehlikesi %4 diyelim. başlangıç noktası %1 iken bu futbolcu orta açarak %4 çıkarmıştır ihtimali. futbolcu katkısı %3 olarak işlenir ve bu nsxg olarak kaydediliyor.

    expected threat ise daha formülize bir yapıya sahip. ve bence xg yorumu, xt ile yapılmalı. böylelikle bir takımın hücum aksiyonları ve sonuçlandırması üzerine daha sağlıklı verilerle konuşulabilir. ​​

    şu linte ingilizce olarak açıklanmış. https://karun.in/blog/expected-threat.html
    kısaca ball progression’a yani topun ilerleyşine bakıyor ve her oyuncunun pozisyona katkısını hesaplıyor. evet, gerçekten hesaplıyor. belli bir formülü var ve tek tek hesaplanabiliyor. henüz tamamlanmamış bir çalışma, gelecekte off the ball hareketlerini daha iyi içine katıp en doğru takım analizi istatistiği haline gelebilir.

    şimdi benim sorduğum basit soruyor cevaplandıralım. hayır maalesef possession futbol ve transition futbolun xg çalışması olmamış. sadece kendi çıkarımlarımı söyleyebilirim. nürnberg golündeki örneği düşünün, bir takım pozisyon sonuçlandırmadan ne kadar önde pozisyon yaratmaya çalışırsa o kadar xg artıyor ancak aslında biz biliyoruz ki top oyundayken sadece bir gol atılabiliyor. possession futbolda amaç rakibi ters ayakta yakalamak, pozisyon hatası yaptırmak için topu dolaştırmak ise, transition futbolda ise amaç bunu top ayağında bile değilken yapabilmek. possession futbolda haliyle daha fazla xg çıkabilmekte. galatasaray derdimiz olduğundan onun örneğini alalım. galatasaray takıntılı şekilde possession futbol oynamaya çalışıyor ancak istatistikte çıkan xg’ye göre çok düşük gol üretiyor. normalde istatistik okuyan biri bunu galatasaray’ın doğru yolda olması olarak okuyabilir. sahada olan ise bambaşka bir şey söylüyor. benim canımı sıkan da işte bu noktada izleyicinin xg oranlarına bakıp bunu sanki galatasaray iyi oynuyor ya da oynayabilir diye yorumlaması. bu istatistiğe bakarak futbolun güzelliği veya doğrusu konuşulamaz. possession futbolumuz ve xg’nin henüz tamamlanmamış bir istatistik olmasından dolayı possession futbol oynayan takımların xg’si için tabiri caizse kıyak geçmesinden dolayı yüksek görünüyor. izleyicinin bakması gereken nokta galatasaray’ın takıntılı şekilde bu oyunu oynarken, buna asla uymayan şekilde sahaya konumlanması. bunu da başka başlık altında uzun uzun yazacağım.

    şimdi tekrar xg, nsxg ve xt’nin sorunlarına. iki önemli hatası var, ilki temel fizikle açıklayabileceğim momentum. basketboldaki gibi iki takımın bir güç olarak ele alınabileceği oyun momentumunu da sayabilirsiniz elbette ama benim anlatacağım topum momentumu. xg’nin 4 temel aldığını söylemiştik ancak bunlardan hiçbiri topun hereketin ele almıyordu sadece pozisyon değişimini ele alıyor. biliyorsunuz beyzbol ve tenis gibi sporların puan kazanımının temelinde topun dönüş hareketi vardır. teniste bazen atak yapan oyuncu, a, defans yapan oyuncuya, b, birbirinin neredeyse aynı toplar atar. iki farklı noktaya, hep aynı şekilde. bunun amacı defans yapan oyuncunun o vuruşa alışıp kendini bir sonraki vuruşa aynı şekilde hazırlaması içindir. a, 4-5 vuruş sonrası yine aynı noktaya topu atarken bu sefer topun dönüş hızını değiştirecek şekilde vurur. defans yapan oyuncu b ise topu bir önceki pozisyondaki gibi vurmaya kalkarsa top ya fileye takılır ya da fazla yülselerek çıkar. dışarıdan bakan bir izleyici için topun hareketinde belki fark yoktur ancak tenisçi için sonuç bambaşkadır. üst düzey oyuncular rakibi çalışırken onların her bir hamlesini ve vuruşu tekniğini ezberleyerek çalışır. bu nedenle üst düzeyde bu atağı yapmak daha zordur.

    beyzbolda topun dönüşü her şeydir dersek yanlış olmaz. futbolda da kullandığımız knuckleball beyzbolda da vardır. futbolda knuckleball şutun kontrolü zordur ve kontrol da etseniz topun gidiş şekli genelde tesadüfidir. beyzbolda ise birden farklı knuckleball atış vardır. bunu da topun dönüş hızını kontrol ederek yaparlar. bunun dışında slide veya change up gibi atışlar da vardır. change up topu gidiş ritmini değişmiş gibi görünmesini sağlayan bir top dönüş şeklidir.

    futbolda ise bunların hiçbirine bakılmaz. bu nedenle pasın isabeti yeterli görünse de aslında topun momentumu şut çekecek oyuncunun alacağı sonucu etkileyen en önemli faktörlerdendir. rakibin ayağını sıyırarak gelen bir şuta vurmakla, iniesta’dan gelen bir topa direkt vurmak arasında dağlar kadar fark olur.

    ikinci hatası ise stokastik model olarak aynı markov modeli gibi o anki durumu ele alırken ondan önce olan durumları göz ardı eder. stokastik bir model olarak önceki durumu ele almayarak aslında akışkan bir oyun olan futbolun direkt yapısına karşı geliyor. zaten bütün mesele de burada, futbol beyzbol değildir, akışkan bir oyundur. o nedenle ne kadar iyi istatistiki veri ele alsak da asıl olması gereken her zaman buildup play sırasında gerçekleşen milyarlarca olasılıklı durumlardır. ilk hatayı temel fizikle anlatmıştık, bunu da kuantum ile anlatabilirim ama o kadar derine girip kaybolmayalım:)

    3 cümle yazıp çıkacaktım, yine saçma uzun bir yazı olmuş. kusura bakmayın, long post here is potato “0”
  • 54
    defne yaprağı.

    güzel bir yemek gelir önünüze pişme şekli olsun, tadı, tuzu, suyu harikadır. aşçı kardeşimiz tabağın yanına yemeğin içinde de olan bir tane defne yaprağını "şef dokunuşu" olarak koymuştur. kimse o defne yaprağını yemez ve hatta damak tadınız gurme seviyesinde değilse defne yaprağı yemeğin içinde var mı yok mu fark etmezsiniz.

    italya 90'dan beri futbol izliyorum bir takımın gol beklentisini sayılara dökme ihtiyacını ve faydasal karşılığını kafamda oturamıyorum.

    muhtemelen "ölçemediğiniz şeyi düzeltemezsiniz" felsefesinin futbola yansıtılmış hali olabilir sözüm yok birilerinin işine yarıyordur illa ama ben bizim neden bu kadar kafaya taktığımızı anlamıyorum. tamam futbol gurmesi değilim ama bizim defne yaprağına gelene kadar incir yaprağı bulup açıkta olan yerlerimizi kapatmamız gerektiğini düşünüyorum. her anlamda esnaf lokantasındayız ama fine dining takılıyoruz. xg benim için tamamlayıcı bir veriden öte değil. muhtemelen benim eksiğimdir.

    asıl demek istediğim özellikle 3 yıldır galatasaray futbol takımının oynadığı oyunun umut vaadettiğini söylemek için hangi veriyi kullanıyorsanız kullanın tuik'in enflasyon rakamlarının halka yansıması gibi olur. ya da çılgınlar gibi büyüyoruz rakamları açıklanıp sokakta gezen vatandaşa mikrofon uzatıldığında "bu büyüme benim geçimime niye yansımıyor" sorusunu sorması kadar doğal bir şey yok.

    doğru başlıkta mı yazıyorum emin değilim ama uzun zamandır maç sonrası yapılan basın toplantılarında ya da youtube yayınlarında karşıma çıkan ve genelde bu tarz sayılarla desteklenen iyi oynadık, şu kadar topla oynadık bu kadar pozisyona girdik, bakın burada yazıyor denen maçları izleyen biri olarak ben acaba farklı bir maç mı izledim diyorum.

    aslında demek istediğimin kitabı var.
    "sayıların diktatörlüğü ve başarıyı ölçme saplantısı ve çözüm yolları" adında aslında çok severek okumadığım bir kitap ama tavsiye ederim.

    --- alıntı ---
    bu kitap ölçümün zararları hakkında değil; tecrübeye dayalı kişisel yargılar yerine standart performans ölçümlerinin konulmasının ister istemez doğurduğu olumsuz sonuçlar hakkındadır. problem ölçüm değil, aşırı ve uygun olmayan ölçümlerle bunlara duyulan saplantıdır.

    artan nüfus ve değişen iletişim dinamiklerinin de etkisiyle artık başarı, tecrübeden ziyade rakamlarla bağlantılı hale geldi. bizi ameliyat edecek cerrahın istatistiklerine bakıyor, oturacağımız yeri seçerken o bölgenin yıllık suç oranını inceliyor, çocuğumuzu okula yazdırırken okulun başarı oranlarına dikkat ediyor, bir kuruma bağış yaparken o güne kadar kaç kişiye ulaştığını araştırıyoruz. hayatımızdaki her şeyin ölçülmesini, analiz edilmesini ve şeffaf bir şekilde duyurulmasını talep ediyoruz. peki, ya o çok güvendiğimiz veriler doğru değilse? ya sonuçlar bizim dikkatimizi başka bir noktaya çekmeye çalışıyorsa?

    sayıların diktatörlüğü; eğitim, tıp, iş, finans, hükümet, polis, ordu ve sivil toplum kuruluşlarında çalışanların, “performans ölçümü” adı altında istatistiklerle oynamalarına nasıl teşvik edildiğine ışık tutuyor. kitabın yazarı jerry z. muller, kendi tecrübelerinden de yola çıkarak ölçülebilen her şeyin ölçülmesinin gerekmediğini; tamamlayıcı bir veri olmak yerine kesin bilgi sayıldığında sayıların ne kadar zorlaşabileceğini ve sorunu nasıl düzeltebileceğimizi açıklığa kavuşturuyor.

    --- alıntı ---
  • 57
    0.45 xg ile biz oynasak değil rakip kaleye gol atmak, üstüne kendi kalemize atardık. artık şans mı dersiniz, beceriksizlik mi dersiniz yoksa rakibin savunma performansı mı dersiniz bilmiyorum fakat fenerbahçe hiç bir şey oynamadan, toplam 3 isabetli şut ile 4 puanı cepledi son 2 maçta. en kısır maçlarımızdan biri olan malatya maçında bile 1 gol beklentisi vardı. göztepe'yi izledikçe kendi takımımızı izledim resmen. santrafor bölgesinin de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüm.

    https://twitter.com/.../1465395761009541124
  • 59
    tarih: $3,5

    askerliğimi adana'da yaptım. o zamandan kalma amele yanıklarım tecen peyniri gibi tene sahip ben için hâlâ bellidir.

    öğle yemeği içtiması sonrası uygun adım yemekhaneye yollandık. herkeste bir süzülme, mayışma, mıymıntılık. bu lakayıtlıkla ayaklar uygun adım vuramıyor, diller "muhaberecinin bir bakışına" diye gırtlak yırtarak bağıramıyor. neyse malumdur, süründük biraz. tâ yemekhaneye kadar, yolu uzatarak asfaltta. sonunda yemekhaneye vardık.

    o zaman çok beyefendi, ağzında küfür eğreti duran bir tertibim vardı. annesi üniversitede istatistik hocasıydı. babası imamdı. zaten kavrulmuştu hepimiz gibi.

    giresun-ordu civarından olanlar bilir. çifte kavrulmuş fındığın tadı başka olur. asfaltta da bir güzel kavrulunca göğe baktı. yüzündeki teri sanki amin derken yüzü mesh edermiş gibi sildi. dua etmiş mübarek herhalde diye düşünürdünüz. heyhat! beddua ediyormuş. kan ter içinde bir feveranla içten bir sinkaf koyverince anladık:

    "bu güneşin anasını skrm hâ!!!"

    küfür bir insanın ağzına bu kadar yakışmazdı. tabii adamın dili zikre alışkın. biz şaşkın. komutan güldü. termometreyi gösterdi. sadece 30 dereceyi gösteriyordu namussuz!

    termometreyi görünce fısıldadı:
    "nereye 30 derece yrrmmmm! öldük de cehennem'e geldik sanki!? benim ne işim var amk cehennemde. namazında niyazında adamım amk."

    o gün net 50 dereceydi. hiç kimse beni 30'a 40'a falan inandıramaz. don dayanmıyordu don! don hırsızlığı başlamıştı ulan!

    bu xg olayı güzel de... sanki bir şey eksik.

    sıcaklık vs hissedilen sıcaklık gibi...

    tamam. xg hesaplanıyor bir şekilde, yüksek yüksek sayılar falan çıkıyor. müthiş bir olay. bize bazı şeyler anlatıyor, anlamak istiyorsak ve anlamlandırabiliyorsak. ama yahu sahada olanlar hiç öyle hissettirmiyor.

    garip şey.

    neden böyle oluyor acaba? bilen biri varsa hemen entri'nin sağ altındaki "on"a basıp favlamayı unutmasın. mesaj yeşili de güzeldir.

    hakemler kötü bu arada.

    evet.

    cia aravederci.
  • 63
    bu istatistiğe inanmıyorsanız istatistiğe değil, maça bakmanız yeterli olacaktır. başakşehir tüm maç boyunca 1 kere geldi ve attı. onda da kaleci faciası. sen sadece diagne ile 2 net pozisyon harcamışsın, bir o kadar son paslarda hatalı tercihler ile hücum öldürmüşsün ve bu dediklerimi maçı izleyen herkes görmüştür. ben kesinlikle çok iyi oynadık, hak ettik gibi şeyler söylemiyorum ancak "bakın xg bir şey ifade etmiyor" baya absürt bir yorum olur çünkü xg senin atamadığın toplardan sorumlu değil. bunu da kimse bahane olarak kullanmıyor. bu takımın bitiriciliği kötü bu bir gerçek, bunu söylemek bahane olmuyor. bunu söylemek mükemmel oynuyoruz, kusursuz oynuyoruz anlamına da gelmiyor ama bu takımın bitiriciliğinde sıkıntı var hemen her maç görüyoruz bunu.

    (bkz: 18 aralık 2021 galatasaray başakşehir maçı)
  • 64
    sacma sapan birileri kendince ekmek yesin diye uydurulan bir arguman daha. digeri de asist pasi. yok bilmem kiminki fazlaymis da berikinin ki dusukmus. ayni adamla mi oynuyorlar tırrek! belki o dusuk olan yuksek olan adamin oynadigi adamlarla oynasa daha cok asist pasi verecek. neyse!

    takim olarak senin kaleye sutun yoksa, xg isterse arşa degsin! gol yok lan gol gol! hani puan getiren! 3 puan veriyorlar rakipten cok atarsan? bildin mi? hah ondan. hani kale cizgisini nizami sekilde gecince hakem orta noktayi gosteriyor ya? ıste ondan. bu kadar basite indirebiliyorum anlamayanlar varsa hala diye. ha bir de boyle elleri kollari kaldiriyor herkes seviniyor. ıste o zaman gol oluyor bak!

    arkadas atilan gole bakilir, alinan puana bakilir, sonunda alinan kupaya bakilir.

    xg 3 milyar 750 melyon olsun isterse sen ne yaptin? sen?

    kupayi mi aldin sampiyon mu oldun? ona bakilir.

    edit: kaleye sut derken de kalecinin ustune degil cercevenin icine. cizgiyi gecen anlaminda. yanlis olmasin.
  • 65
    18 aralık 2021 galatasaray başakşehir maçı ile aynı saatte oynanan 18 aralık 2021 alanyaspor adana demirspor maçında, kiralık futbolcumuz yunus akgün’ün iki asist yaptığı pozisyonların vuruş anı ekran görüntüsüyle diagne’nin vuruş anlarının görüntüsünü koydum.
    xg filan boşverin, sade bir futbol izleyecisine şunları göstersen diagne’nin pozisyonları daha net der.
    hayır bunu söyleyince takımın iyi oynadığını iddia da etmiş gibi bir algı oluşuyor.
    kötü de oynasan iyi de oynasan şunları atamıyorsun, çok basit yani.
    1.21 xg var, yani aslında en az 2 gol atmamız gerektiğini söylüyor.
    hayır xg filan olmasa da şu maçı izleyen herkes en az 2 gol atardık der zaten.
    gol kaçırıyoruz demek, süper uçuyoruz demek değil.
    hani kötü oynarken de kazanmak var ya, biz onu beceremiyoruz.

    https://gss.gs/LsT.png
    https://gss.gs/2KC.png
    https://gss.gs/GHJ.png
    https://gss.gs/BDP.png
  • 66
    belhanda için sürekli “asistin asistini yaptı” diye savunan bir kesim vardı. aynı kitle şimdi bunu savunuyor.

    istatistiklerle kavgalı değilim, ancak bu tek başına bir şeyleri açıklamaya yetmiyor. henüz çok ham bir veri. daha fazla işlenip, daha net bir veri haline getirmek gerekebilir. xg’si 3-4 olan bir takım o maçı kazanamıyorsa bu istatistiği ben ne yapayım. topla oynama yüzdesi de öyle, 90 dakika boyunca topu ayağında tut, kaleden içeri sokamadığın sürece ne anlamı var?

    meşhur celtic- barcelona maçında celtic ve barcelona’nın xg’leri kaçtı merak ediyorum.

    https://gss.gs/zMq.png
  • 69
    artık bir çeşit krediye dönüşmüştür. bozdurup bozdurup harcıyoruz.
    işin aslı, rakip topu bize bırakınca, ismimiz de galatasaray olunca burda iyi puanlar yakalamamızdan daha doğalı yok. minimum beklenti bu olmalı zaten. kaldı ki ads maçında yenik duruma düştükten sonra geldi o puanların çoğu.
    belirleyici olansa kadro mühendisliği ve doğru dokunuşlar.
    avrupa'daki defansif eforlu geçişli futbol dışında planımız yok gibi.
    (bkz: 21 aralık 2021 adana demirspor galatasaray maçı)
  • 71
    gol beklentisi...

    beklenti...

    bir çeşit olasılık; realite değil.

    herkesin bildiği üzere futbol da tıpkı diğer spor dalları gibi bir netice oyunu, salt istatistikle açıklanamaz. tarih de topu kaleye sokanı yazar, daha çok pozisyon bulanı değil.

    öte yandan, teorik bilim her zaman doğru olsa idi insanoğlu şu an hiv'le, sars'la boğuşmuyordu, bu da böyle bir bilgi işte. :(
  • 72
    takım puan kaybettiğinde taşak geçilmesini anlamadığım istatistik.
    yenildiğimiz için çok sinirliyim ancak takım bugün gerçek anlamda altı pasın içinden atamadı kaleye. bayağı bayağı pozisyon buldu.
    (bkz: 21 aralık 2021 adana demirspor galatasaray maçı)
    iyi mi oynadık? elbette hayır ancak öne geçecek pozisyonları da buldu takım.
    xg demek iyi oynamak değil pozisyon bulduğunun göstergesi. anlaması aslında çok zor değil.
  • 74
    milletin bu kadar takık olmasının sebebi xg'nin galibiyetten önde tutulması. neticede istatistik ciddiye alınır. bu takım kötü oynuyor kötü, adamlar buna bakmayıp xg'miz yüksek ama atamıyoruz şans yok diyor. arkadaş burada real madrid'le, city'le falan oynamıyoruz senin bütçenin 10da1'i takımlar oynuyorsun pozisyona onlardan fazla girmen doğal. 7 maçtır galibiyet alamayan öncesinde top oynamayan takım xg ile övülmesin artık bir zahmet.
App Store'dan indirin Google Play'den alın