resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 1365
    sorunlu bir camia içine girdiğimin farkındaydım. bunun için şaşıranlar da oldu. bunun için de gerekli zamanı ayırmayı hesaplamıştım. vaktimin yüzde 80'inden fazlasını g.saray'a harcıyorum. çok şanslıyım iyi bir ekibim var. profesyonellerim iyi kendi şirketlerimde, ihtiyaç olduğunda beni arıyorlar.

    "ben bir vasitayim"
    ben 3 bin oyu 2 oyla kaçırdım. g.saraylılar'ın bir teveccühü bu. beklentinin yüksek olduğunu hissettim. gittikçe düşen kredinin ve heyecanın tekrar kazandırılması için bana görev verildi. g.saray'ın kendi gücünün bunu telafi etmeye yeterli olduğunu göstermeye çalışıyorum. g.saray'ın kendi enerjisi layık olduğu yere taşır. ben burada bir vasıtayım.

    "müjdeler vereceğiz"
    şu anda programımı biraz önden götürdüğümü söyleyebilirim. benim özellikle ilk mali genel kurula kadar yapmak istediklerimin büyük kısmını başlattık, bir kısmı neticelendi bir kısmı devam ediyor. mart'taki genel mali kurulda camiamıza önemli müjdeler verebiliriz.

    borç 27 milyon dolar azalmiş
    rakamsal olarak baktığımızda banka borçlarımız 150 milyon dolardan 120.7 milyon dolar kalmış. yeni banka borcu almamışız, borçlanmamışız. ilk 5 aylık ödemeler kulüp giderlerini karşıladıktan sonra 50 milyon dolarlık bir masraf olmuş. borçlanmadan karşılamışız. süresi gelen borçlar 59 milyon dolardan 44 milyon dolara düşmüş. genel borçlarımız 328 milyon dolardan 301 milyon dolara düşmüş. ayrıca bunları yaparken yeni transferleri de yapmışız.

    "mali kriterlere uyum tamam"
    mart ayından sonra g.saray uefa kriterlerine hazır. bugün bile hazır diyebilirim. ama mali kongreden sonra o kriterlerin tamamını karşılamaya hazır olacağız.

    transfer dökümü
    12 yeni oyuncu transfer etmiş, 17 oynucuyu göndermişiz. basketbol için erkeklerde 7, kızlarda da 7 yeni oynucu transfer etmişiz. voleybolda 8 oynucu transfer edip, 8 erkek 8 kadın 16 oyuncu almışız. transfer bedelleri olarak sattıklarımızla aldıklarımız arasında 7 milyon euroluk bir fark var. 7 milyon ödeyerek futbolcuları almışız. bütçeler olarak konuşursak. 2010-11'de bütçemiz 70 milyon dolarmış bu sene 62 milyon dolar olarak geri çektik.

    "iyileştirmeler yapiyoruz"
    gelir kalemlerini geliştirmek kulübün istikbali için çok önemli. finansal ve operasyonel gelirler olarak bunu ikiye ayırabiliriz. stadın kullanımı iyileştirme, sponsor ilişkilerini en yüksek düzeyde sağlamak ve yararlı halde tutmak içinyaptığımız çalışmalar, değişik cephelerde iyileştirmeler hedefledik ve yapıyorfuz.

    "ceo değil ombustman"
    fatih terim'in ceo olacağı konusunda, yazıldığı şekilde bir projemiz yok. fatih terim g.saray tarihinden gelen, g.saray'a hayatını vermiş deneyimli bir insan. ben de fatih terim'le çalıştığım için şanslıyım. bu iş ilişkisinin uzun süre başarı bazında devam edeceğine inanıyorum, inanmak istiyorum. fatih hocanın da kendi plan ve programları vardır. benim içimden geçen bir tek şey şu: fatih hoca g.saray tarihine malolmuş bir insandır. teknik direktörlüğü bıraktığında da g.saray'da daha yukarıda yer almalıdır. şu anda ben kendi görevim için kendimi yaşlı görüyorum. fatih hocanın tecrübesini kullanacağı, g.saray'a en yararlı olacğı pozisyonda kullanmayı söz ediyorum. futbola daha yararlı olabileceği bir görev.

    "imanim tam, makina gibi olursak..."
    bu bir çok kimseye ters gelebilir. yükü taşıyacak kadar mesuliyet isteyen herkese bu imkanı tanırım. fatih hoca bunu yapıyorsa ve başarılı oluyorsa ona kapıyı açarım, daha fazlasını istiyorsa onu da veririm.
    şu anki haliyle futbol takımında eksikler var ama bu takımla çok önemli işler yapacağız. benim buna imanım tam. çok kaliteli oyuncular var, onları bir arada oynatabilmek ayrı bir sorun. makina gibi beraber oynadığımız vakit de önlerinde kimsenin duramayacağı çok açık.

    "transfer yapacağiz"
    transfer için çok erken ama fatih hoca benden şu anda böyle birşey istemedi, istemese de ben ondan isteyeceğim. oturup bir görüşme yapacağız. sezon başı fazla vaktimiz olmadı ama bu dönem önümüzde daha iyi değerlendirme yapacak bir süre var. en iyisini yapacağız.

    "fatih hocayla iyi bir ilişki oldu"
    bu işin standartı teknik direktörün eksik gördüğü bölgelere uygun oyuncuları yönetime önermesi şeklindedir. ama transferi yönetim yapar, teknik ekip yapmaz. bizde de bu iş böyle olacaktır. bundan önce de böyle oldu. fatih hoca mümkün olduğu kadar ekonomik davranmak istedi. fazla aceleci ve masraflı olmasın istiyordu, biz de öyle istiyorduk. iyi bir beraberlik oldu. biz yeşil sahaya girmiyoruz, fatih hoca da bizim sahamıza girmiyor. iyi bir işbirliği doğdu. kimse kimsenin sahasına girmiyor.

    "yöneticilerle kirginlik yok"
    burada eldiven giymeyeceğim çok açık konuşacağım. bizim yönetim kurulumuz birbirine benzemeyen 16 kişiden oluşuyor. herkes farklı branşlardan ve farklı yöntemlerden geliyor. bir hizmet yarışı başladı, herkes en iyisini yapmaya çalışıyor. biz de futbolcular gibi bir koordinasyon dönemi geçirdik. aslında kavga dövüş olmadı, dargınlık da olmadı. herkes birbiriyle konuşuyor, ediyor. belki toplantılarda tatmin olmayan arkadaşlarımız oldu. son derece sıcak şekilde devam ediyor.

    "hiç itiraz görmedim"
    benim yönetim anlayışım disiplinli, saat gibi işleyen, herkesin birbiyle yardımlaştığı ancak destek olurken önünü kesmeyen bir sistem. insiyatif kullanmayan bir başkan başkanlık yapamaz. g.saray geleneklerinde bu görev verilmiştir. ben yetkilerimi sonuna kadar kullanırım, yetki kullanmaktan kaçınmam. ama herkesi dinler kararı veririm. hiç bir zaman yönetim kurulundan itiraz görmedim. arkadaşlar bana destek verdiler.

    "şeffafliktan kaçamayiz"
    bu çağı iyi anlamamız lazım. hepimizde cep telefonu ve sanal bir sistem var. şeffaf olmaktan başka bir seçeğimiz kalmamıştır. şeffaf olmanın avantajını da kullanacağız. madem ki kol kırılıp yen içinde kalamıyor, o kırık kolu en iyi şekilde tamir edeceğiz. bugün ben bunu yapıyorum. çünkü biz taraftar için varız, taraftar bizim için var değil. taraftardan olaylar gizleyerek yönetemeyiz. ilerde bütün kulüpler bu noktaya gelecek.

    "iyi oynayan kazansin"
    derbi konusunda samimiyetle söylüyorum. hangi takım iyi oynuyorsa kazansın. ikisi de bizim saydığımız rakiplerimiz. her ikisiyle de oynamadık, oynayacağız. iyi oynayan kazansın. bunu şablon olarak değil, gönülden söylüyorum.

    drogba konusu
    çok iyi bir oyuncu. g.saray için de son derece faydalı olabilecek bir oyuncu. ancak hocam bana şu anda önermedi. ondan tavsiye bekliyoruz. ama bana soruyorsanız. drogba benim son alternatifim olur. drogba hakkında benim aldığım lansmanlara baktığım vakit, bu takımın dengesine uyamaz. maliyet olarak değil, karakter olarak uyamaz. drogba'nın yapısı itici, yırtıcı, uyumsuz bir oyuncu yapısı. böyle bir yıldız oyuncu olayın şeklini değiştirebilir. böyledir demiyorum belki sonunda gidip drogba'yı alıp getirebiliriz.

    isimler konusunda o kadar şeffaf olamam getiremeyebilirim. taraftarımızı hayal kırıklığına uğratmak istemem. ben görüşümü söylerim belki hocayı da ikna ederim ama hocadan görüş gelmesini beklerim. ingiltere'de oynayan bir oyuncu belki de. iri yapılı, beyaz tenli, güçlü, yakışıklı diyebilirim.

    başarinin 1. etabi avrupa
    bizim artık türkiye liglerinin dışında ismimizi duyurabilecek hali gelmemiz lazım. bunun birinci etabı avrupa. ne kadar çok kulübümüz oynarsa o kadar çok puan alırız. en büyük endişem kulüplerimizin yurt dışına çıkamama durumunda kalması. o yüzden de şike olaylarında mümkün olduğunca federasyona bu uyarılarla yaklaştık. ama türk sporuna ve federasyona bir zarar gelmesin, ona gelirse bize de gelir. tahmin ediyorum bugün geç de olsa uyarılarımız algılandı.

    "bizi yanliş anladilar"
    başlangıçta bir fikir ayrılığı oldu. yanlış algılamadan dolayı bizim diğer kulüplerimize karşı bir pozisyon aldığımız sanki durumdan istifade etmek istediğimiz düşüncesi doğdu. belki daha açık olmalıydık. yaptığımız uyarıların türk futboluna yönelik olduğunu belki yeteri kadar anlatamadık. o gün o kaos içinde bu yeteri kadar anlaşılmadı. ama bugün iyi bir uyum içindeyiz, diğer kulüpler. benim işlerimin çokluğu nedeniyle başkan yardımcısı kulüpler birliği'nde bizi temsil ediyor.

    "taraftara güveniyorum"
    ,mecidiyeköy'de 23 bin kişiyle oynuyorduk. 54 bin kişilik stadın tamamını doldurmak kolay değil. taratfarımız bize güvendikçe inandıkça, bu heyecanı paylaştıkça stat dolacaktır. ben uzun süre full oynayacağımız dönemin yaklaştığını düşünüyorum. taraftara güveniyorum.

    "yeni zemin geliyor"
    zemini malesef biz kontrol edemiyoruz. değiştiriyoruz, tırlara yüklenmiş geliyor. böyle bir zeminin maliyeti 300 bin euro civarında. her gün değiştirme gücü ve imkanı olmaz. yeni bir stat, federasyon bütün maçları oraya yıktı. biz maçlarımızı orada oynuyoruz. konserler oldu. özellikle bu tür faliyetler sahayı bozdu. avrupa'da sahaya gazetecileri bile çıkartmıyorlar. statlara ek gelir sağlamak lazım ama o geliri sağlarken getirisinden fazla götürüsü olmaması lazım. biz 2 futbolcumuzu kaybettik. sakatlandı. devam etsek daha fazlası da olabilirdi. astarı yüzünü geçiyor.

    hangi futbolcu heyecanlandiryor?
    g.saray'da beni en çok kim heyecanlıdırıyor, çok zor bir soru. ancak şu anda g.saray'da melo bu tarife biraz uyar gibi. ama şu anda her hangi bir yerden topa vururken beni çok heyecanlandıran bir oyuncu yok. işte bunu bulmamız gerekiyor. takımda eksiğimiz bu.

    "istikbalimiz gençlerde"
    g.saray'ın istikbalini gençlerde görüyoruz. hem fiziklerinin hem beyinlerinin g.saray'a göre model edilmesi, bu kalıba girmesi çok önemli. o sporcularla g.saray'ın istikbalini hazırlayabiliriz. yoska dışarda hazırlanmış 30 yaşına gelmişi almak kolay. g.saray'ı bir oyuncu fabrikası haline getirmeliyiz. bizim kultürümüzde bu var.

    işin çelebi'nin disipline sevki
    g.saray'da eşyanın tabiatı böyle. basında camiayı rencide eden konuşmalar olursa biri gelip bunu disiplin kuruluna verebilir. böyle bir şikayet de türker aslan'dan geldi. o imzayla geldi. burada bizim durumumuz üstü bıyık altı sakal durumu. bir tanesi eski yöneticimiz, eski başkanımız için de geldi. biz onu orada kapattık. bir başkan için böyle bir şeyle bize gelmeyin dedik, kapattık. işın çelebi için de geldi, biz disipline sevketmedik. bir yazı yazdık, "arsasında değilim, maksadını aştı, yanlış anlaşılma var" deyin dedik. herhalde bize yardımcı olacaktır.

    olay inan kıraç olayı değil, camia buna reaksiyon gösterdi. ankara'dan ters görülen bir zatın kendisini ankara'ya gönderin şeklindeydi. böyle bir şeyi ne g.saray yapar ne ankara bizden ister. böyle bir şey g.saray'ın şahsına olan hakarettir.

    biz bir denetleme yaptırdık ama işi teslim aldığımızdaki rakamlar nedir diye tespit yaptırdık ve orada kaldık. bu çok ivedilikle yepaldı. zaten 2 ay sürer, 1.5 ayda bitirdi bu ekip. araştırma uzun süreli bir araştırma 7-8 ay sürmesi lazım. bir sharlo holme hikayesi bu. bazı farklılıklar gördük ama bunlar kasti değil. 2 ayrı firma araştırma yaparsa böyle küçük sapmalar olabilir.

    tekrar aday olacak mi?
    genel bir odit yaptırıyoruz, kendimize yaptırıyoruz. kendimizi denetletiyoruz. kurumsal yapılaşmanın bir gereği olarak yapılıyor. finansal ve kurumsal yapının kurulması gerektiğini söylemiştim. 3 sene sonra buradan ayrıldığımda bir sistem kurduysam bu bozulmadan devam etmeli. bunu garantiye almak için yaptırıyorum.

    "en iyi yönetilen departman basketbol"
    basketbol en iyi yönetilen departman. çok iyi transferler yapıldı. az önce bahsettim erkeklerde 8, kızlarda 7 oyuncu alındı. futbolda olduğu gibi hepsi çok isabetli seçimler. basketbol bu ivmeyi çok iyi yakaladı. ben çocuklarımızın eurolegaue'de başarılı olacağına inanıyorum.

    "önceliğimiz marka değeri
    büyük tabloya baktığınız vakit, dünya ekonomisi çok değişti. evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. bizim elimizde bu işleri değiştirecek sihirli değnek yok. mutfağımızdaki her şeye bakıp bunları çok iyi kullanmalıyız. sözünüzü tutamıyorsanız güvenilir değilsiniz. g.saray'ın ismi ve marka değeri milyonlarca dolarla ölçülmez. bu bizim önceliğimiz.

    "camiaya sözüm var"
    benim verdiğim bir söz var. bizim g.saray'ın hisse senetleri hemen hemen ingiliz sistemi değidimiz, temettüden ziyade değer artışından alıcıların para kazanıp kaybettiği bir sistem. eskiden öyle değildi. g.saray eskiden bütün geliri üzerinden temettü dağıtmak zorundaydı. bugün gerçek anlamda bir piyasa şirketi haline geldi. banka faizleri yüzde 9-10 biz hiç kredi almadık. kredilerden de kurtulmamız lazım. bunun da bir tek nedeni, hisse senetlerini geçici olarak paraya çevirip, kullanmak ve daha sonra bunu yeniden camiaya kazandırmak.

    benim kongrem bunu istiyorsa ben de görevimden ayrılmadan önce ne kadar hisse senedi verdiysem onları bulup geri alacağım.
  • 1373
    tam bir beyefendi olduğunu an itibariyle lig tvde yaptığı konuşmalarla kanıtlamaktadır. bu sezon galatasarayın şampiyon olup olmayacağı sorulduğunda şansının büyük olduğunu fakat daha önemlisinin ligi avrupada oynayacak pozisyonda bitirmesi olduğunu açıklamıştır.
    arda konusunda ise avrupaya gitmesinin kendisi için iyi olduğunu ve eğer galatasaraya dönecekse biraz deneyim kazandıktan sonra gerçekleşebileceğini söyledi.
    radyoculuk deneyimi olmasından mıdır bilmiyorum ama ses tonu çok iyi.
    takımın yaş ortalamasının 26.8 olduğunu ve her yıl takımı daha da gençleştirmeyi hedeflediklerini de ekledi ayrıca sayın başkanımız.
  • 1374
    büyük konuşmak istemiyorum -zira adnan polat'ın kazandırdığı bir şey sağ olsun- fakat bundan seneler sonra çok güzel şeylerle hatırlanacağına inandığım, galatasaray başkanlığının gereklerini fazlasıyla yerine getiren başkandır.

    şimdi bu adamın yaptıklarını bir düşünüyorum da; ilk olarak taraftara umut dağıtarak taraftarda oluşan o olumsuz havayı dağıtarak işe başladı. fatih terim'in başa gelmesi ile başlayan bu süreç yapılacak transferlerin müjdesi, kurumsallaşma adına yapılacak hamleler, "başarı,başarı,başarı." sözü ile devam etti.

    düşünüyorum ulan ünal aysal dönemi ile neler değişti diye. tüm somut gelişmelerden ziyade, dış etkenlerden bağımsız olarak galatasaray duruşunun topluma yansıtılış biçimi yapılan en güzel iştir bana kalırsa. nedir mi bu duruşun örnekleri?

    -şike operasyonu karşısında federasyon'a karşı sergilenen duruş: galatasaray gelenekleri doğrusunda dürüstlüğün her şeyden önce geldiğinin bilincinde olarak federasyon'un uyarılması, doğrunun yapılması için acele edilmesi gerçeğinin hatırlatılması ve federasyon'un tehditlerine rağmen kulübübn açıklamalarının aynı doğrultuda devamlılık göstermesi.

    sonuç mu, uefa geldi ve gerekeni yaptı. yani dürüst ilkeleri benimsemiş olan ünal aysal yönetimi'nin akılcı hamlesinin haklılığı, taraftarın takdirinin toplanması ve uefa'nın aldırdığı karar sonrası perçenlendi. ünal aysal'ın eylül ayı divan konuşması:

    --- alıntı ---

    futbol federasyonu'nun, beklentilerin aksine (hiçbir karar almıyoruz, hiçbir adım atmıyoruz) açıklaması karşısında, sürecin iyi yönetilmemesi halinde ülke futbolu olarak başımıza gelebileceklere dikkati çeken, bu ateş üfleyerek sönmez, çözüm zamana yayılamaz bildirimizi yayınlamak zorunda kaldık.

    aynı bildiride, karar almamanın doğru bir karar olmadığını, evrensel hukuk kurallarına uygun olarak gerekli kararların acilen alınması gerektiğini hiçbir kulüp adı ve de hiçbir cezadan söz etmeksizin dile getirdik. spor kamuoyunu derinden sarsan hatta ülke imajımızı etkileyen, uefa nezdinde işi çözmüyoruz, kendimiz yönetemiyoruz intibası veren bir tutumun daha ilerde tüm futbol dünyamızı ve kulüplerimizi etkileyebilecek sonuçlar doğurabileceğinin altını çizdik. gelişmeler malumunuz. mesajlarımız tam ve net olarak algılanamadı ve kendi dostlarımız arasından bile bizi fenerbahçe düşmanlığı yapmakla suçlayanlar oldu. (gbkz: tek önceliğimizin, türk sporunun önünün tıkanmasını önlemek olduğunu ısrarla vurguladık.)

    --- alıntı ---

    - play off sistemi karşısında gösterilen sorgulayıcı tutum: 1 gece içerisinde resmen yemek sırasında kulüplere zarf aracılığı ile sunulan play off sisteminin ne derece doğru olduğu, bu sistemin uygulanmasının türk futboluna neler katacağı sorularını soran yapıcı tutum ünal aysal yönetimi tarafında sergilendi. dünyanın hiç bir yerinde futbol adamlarına danışılmadan, eğrisi doğrusu konuşulmadan, eksileri artıları tartışılmadan tamamen yayıncı kuruluş'un zararını karşılamak adına böyle bir karar verilmemiştir. bu süreçte de verilmek istenen bu kararı yukarıda bahsettiğim sorunların tamamını gündeme getirerek soran, sorgulayan bir yönetim vardı.

    sonuç mu, kazanılacak olan maddi gelirin kölesi olan ahmak kulüp başkanları'nın aksine galatasaray yönetimi her ne kadar resmen aceleye getirilen ve zorlama ile kabul ettirilen bir karar olsa da play off kararı karşısındaki, sorgulayıcı tutumu ile taraftarın kalbini kazanmıştır.

    - şiddet yasasının değiştirilmesine karşı gösterilen tutum: geçen sene öve öve bitirilemeyen, taraftar taşkınlıklarının önüne geçilmesinin ön planda olduğunu düşünen bazı kulüp başkanlarının; yasanın değiştirilmesi gafletinde bulundukları bir dönemde galatasaray'ı kulüpler birliğinden dışlamaya kadar kin güttükleri ortamda galatasaray'ın bir yıkılmaz duruş içinde bulunması taraftarların göğsünü kabartan bir etken olmuştur. ne yazık ki başkanların yasaya olan bakış açılarının değişmesi; yasanın şike boyutunun kendilerine dokunması ve yıllardır hiç bir muhalefet olmadan rahatça oturdukları koltuklarını tehdit etmesindendir. yine bu konuda ünal aysal'ın eylül 2011 divan kurulu konuşması:

    --- alıntı ---

    dik, ilkeli ve vizyoner duruşumuzu, evrensel hukuk konusundaki hassasiyetimizi, suçun olduğu yerde orantılı cezanın da olması gerektiğini aksi takdirde kuralları olan bir yarışmadan değil, bir kaos ortamından söz edilebileceği konusundaki uyarılarımızı doğru okumakta zorluk çekenler,bizi muhbirlikle, hatta ihanetle suçlayanların gözlerindeki bağlar açıldı. iletişimin gücü ve zaman bizi haklı çıkardı.

    --- alıntı ---

    -efsanelere saygı günleri: adnan polat dönemi'nde yapılan transferlerin imza aşamasında galatasaray'a hizmet etmiş efsane isimlerin yer alması gibi güzel bir hareketten sonra türk telekom arena'daki maçlar öncesinde kulübümüze hizmet eden efsanelerimizin vefa duygusu ile taraftara karşı onore edilmesi.

    - fenerbahçe başkanı'nın metris'te bulunmasından ötürü ünal aysal'ın bir beyefendi gibi davranarak sürekli aziz yıldırım adına üzüldüğünü belirterek başkan seçildiği gece bahsettiği "tüm taraftarlar birlikte maç izleyebilsin, futbolda barış ortamı oluşsun." hayalini gerçekleştirmek istercesine yaptığı beyanlar.keza fenerbahçe yönetimi'nin galatasaray'ı uefa'ya şikayet etmiş gibi gösterilmesi karşısında sağ duyu ile davranarak herhangi bir gerginlik ortamının oluşmasına mahal vermemesi galatasaray duruşu'nun sergilenmesinin, diğerleri gibi olmayışımızızn en güzel örneğidir.

    sonuç mu, evet bazı taraftarlar fenerbahçe hakkında yapılan bu ılımlı açıklamalara anlam veremese de ben ünal aysal'ın daha ilk gününden bahsettiği hayalini gerçekleştirmek adına yaptığı bu hamleleri gayet güzel, başarılı ve galatasaray duruşuna uygun buluyorum. bu pis ortamda sırf bu yüzden bile parıl parıl parlayan, güzel kalmayı becerebilen, umut saçan ve bize değerlerimizi hatırlatmaya devam eden bir adamdır ünal aysal. bu bağlamda ünal aysal'ın eylül ayı divan kurulu konuşması:

    --- alıntı ---

    "galatasaray olarak tüm spor dallarında, altını çizerek söylüyorum gerçek bir fair-play ortamının oluşması vazgeçilmez ilkemiz. bu nedenle ne pahasına olursa olsun cesaretle başlatılan bu sürecin doğru, adil ve uygar bir biçimde sonuçlandırılmasının destekçisi ve savunucusu olduk ve olmaya devam edeceğiz. hiçbir fırsatçılığa ve rekabet duygusuna kapılmadan, ancak türk futboluna ve de galatasarayımızın istikbale dönük, (gbkz: özellikle yurtdışı başarı hedeflerine zarar verecek her türlü karar ve davranışlara muhalefet edip), aktif mücadelemizi ve bunu savunan kurumlara desteğimizi sürdüreceğiz. kuşkusuz ilkelerimizi korurken, galatasaray'ın hiçbir açıdan zarar görmemesi en doğal görevimizdir. ancak süreçte, uzun vadeli stratejilerimizi koruyarak bunlara öncelik verdik ve (bu işin ekonomisi zarar görürse, biz de bundan payımızı
    alırız) gibi kısa vadeli yaklaşımlara prim vermedik, tevessül etmedik. etmeyiz, edemeyiz."

    --- alıntı ---

    şimdi galatasaray duruşu'nun sergilenmesinden sonra bir de şahsi olarak 2. planda tuttuğum somut adımları inceleyelim.

    - tüm medya organlarıyla iç içe bir yapıya büründü galatasaray. yeri geldiğinde hakkını gayet iyi savunurcasına gerekli programlara bağlanan, hatta telegol'de serhat ulueren'e verdiği ayar ile bu günlerin haberini veren bi ünal aysal vardı seçildiğinden beri. yalan yanlış haberler çıkmıyor mu, tabi ki çıkıyor ama bu konuda da galatasaray.org'dan haberlerin anında yalanlandığını görebilirsiniz eğer gözleriniz kör değilse. eski yönetim ile karşılaştırdığımda basın ile olan ilişkilerin daha iyiye gittiği ve yönetimin de olumsuz haberleri yalanlaması konusunda çok daha aktif olduğuı bir gerçek.

    - taraftarın sesini dinleyen bir yönetim var. forumların takip edilmesi, taraftar tepkilerinin ölçülerek karar verme mekanizmasında bir unsur oluşturması, sorunların duyarlılıkla cevaplandırılması daha önceki yönetimlerde pek karşılaşamadığımız bir durumdu. örneğin ebru köksal aracılığı ile kulüple ilgili pek çok soruya cevap alındığı veya şikayetlerin iletilidiğine şahit oldum. keza türk telekom arena'daki ulaşım sorunu adına kulübübn gerekli mercilerle görüşmesi ve sonrasında gerekli yardım alınamamasına rağmen kulübün kendi imkanlarıyla çözüm yoluna gitmesi de taraftar sesine verilen önemin en güzel göstergesidir.

    -basketbol şubesinde adnan polat dönemi ile temelleri atılan* * yeni bir anlayışın hakan üstünberk ismi ile devam edilmesi sonucunda başarılı sonuçların elde edilmesi ünal aysal yönetimi'nin başarısıdır. burada temel olan nokta hakan üstünberk ismi ile devam ediliyor olması tabi ki.

    - kulübübn mali durumundaki ilerleme divan kurulu toplantısında ünal aysal tarafından açıklandı.

    --- alıntı ---

    ünal aysal, mayıs ayı sonu itibariyle 149,6 milyon dolar olan kısa ve orta dönemli banka borçlarının 132,8 milyon dolara indirildiğini söylerken, "59 milyon dolarlık muaccel borçlar ise son 115 günün giderlerinin eklenmesine rağmen 57 milyon dolara indirilmiştir" ifadelerini kullandı.

    --- alıntı ---

    --- alıntı ---

    bir başka önemli işimiz stat gelirlerimizin ciddi bir bölümünü paylaşmak zorunda kaldığımız kuruluşla olan uzun vadeli ve oldukça pahalı olan anlaşmamızı feshetmek oldu.

    --- alıntı ---*

    isg nedir diyenler için: http://gss.gs/gv

    - futbol takımı transferleri'nin kulübünün mali yapısı göz önünde alınarak yapılması, hiç bir avrupa yarışmasında yer alınmamasına rağmen büyük isimlere oynanması yönetimin izlediği transfer vizyonunun büyüklüğünün gözler önüne sermektedir. varsın bahsettiği oyuncular gelmesin fakat kulübün içinde bulunduğu mali ve avrupa kupaları konusundaki durumu göz önünde alındığında transfer edilen oyuncular büyük kazançtır.

    fakat bu konuda ünal aysal'ı başarısız bulursanız bu da sizin bileceğiniz iş. şimdi zahmet edin ve yukarıda yazılanları okumaya çalışın. en azında konu başlıklarına bakın, sonra da elinizi vicdanınıza koyun ve yapılanlar ve yapılmayanları tartın. evet bu yazı ünal aysal'ın ilk 100 günde gerçekleştirdiği icraatler üzerine temellendirildi dolayısıyla kurumsallaşma adına profesyonel isimlerin kulübü yönetmesi, söz verilen transferlerin gerçekleştirilmemesi gibi tek tük olumsuz konuya değinmedim, değinmem de.

    taraftarlığı maddi etkenlere, sadece başarıya* bağlayan; transfer yavşaklığı ile ortalığa fitne tohumları eken, yapılan güzellikleri görmekten aciz nankörlere inat ben (gbkz: yapıl(a)mayanlara) değinmedim.

    şimdi istediğin transfer yapılmadı diye ortalığı karıştırma misyonu gütmüş olan kişi veya kişiler, mümkünse bu ortamı daha fazla kirletmeden kendiniz bırakın yazarlığı. çünkü yapamıyorsunuz. sadece bok atarak, farklı olmak adına resmen entry ishali ile insanların sabrını zorlayarak, argümansız şekilde konuşarak elde edeceğiniz şey yaratmak istediğiniz kaos ortamı değil, ben butonuna bastığınızda göreceğiniz vecihi sıfatıdır.

    son bir şey, içeriğini bu yazı ile ilgilendiğim için bilmediğim bir konuşma yapıyor şu an lig tv'de ünal aysal. kim bilir benim yazdıklarımı geçtim, en azından şu adamı dinleyip sırf transfer başarısızlığını öne sürmekten pişman olanlar vardır.

    ha bir de az önce haber araştırırken rastladım, hentbol ve tenis şubelerimiz açılıyormuş. hayırlı olsun.

    teşekkürler ünal aysal..

    edit: anlatım bozukluğu.
  • 1375
    o kadar rasyonel bir insan ki, kendisinden beklentileri olan milyonların duygularını hep ön planda tutarak hareket edebiliyor. apandisit olmuş galatasaray'ın apandisini ameliyatla çıkarıp taburcu edecektir kendisi. 3 yılda yapabileceğini öngörüyor. şu ana kadar beklentilerinden hızlı hareket eden çok nadir adamlardan biri olduğu için bunu başarması işten bile değildir zannımca. başkanlığı bırakınca da yıllar sonra bir cerrahın günlüğü diye bir kitap çıkarır artık.
    edit:imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın