sevmek ya da sevmemek, iste tum mesele budedi galatasaray taraftari.
aysalcilar terime, terimciler aysala saldirir oldu. terimcilere hukumet yalakasi, guce tapan; aysalcilara yalaka, sinsi dusmanlar yaftasi yapistirildi.
butun bu kavga gurultuyu koparan da
galatasaray'in kendi taraftarlari oldu. hicbir rakibimizin veyahut ta kimilerine gore artik dusman olarak anilan bazi kurumlarin ne yaparlarsa yapsinlar galatasaray'a veremeyecekleri zarari, taraftari ikiye bolen terim aysal cekismesi verdi.
olan
cimbom'a oldu ve malesef bu surecte pek coklari olaya
galatasaray penceresinden bak(a)madi.
aysal'i ilk geldigi gunden beri seven biri degilim. ama mevzuya da hic bir zaman onu sevmek ya da sevmemek penceresinden bakmadim. nihayetinde galatasaray'in baskani olan birisi hakkinda bir dusunce ortaya konulacaksa
ayinesi istir kisinin lafa bakilmaz dedim hep.
gecmis donemde kendisine buyuk baskan diyen bircoklari, aysal'in galatasaray'i idari ve mali acidan ayaga kaldirdiklarini soyledi. defaatle bir cok kisiyle bu konuyu yuz yuze konustuk.
buyuk baskan
unal aysal'i goklere cikaran arkadaslarin hic birisi ne tesaduf ki halka acik bir sirketi olan galatasaray'in bilancolarina bir kez olsun acip bakmamislardi.
sirketin hisse satimlarinda yapilan usulsuzlukler, sermaye artiriminda
spk ile iliskilerin duzgun yonetilemeyisi ve devaminda iptal olan ikinci sermaye artirimi gibi belli basli problemler hep gormezlikten gelindi.
sirketin hisselerini satmakla rivayi satmak arasinda teorikte hicbir fark yok dediklerimiz, "bizle dalga mi geciyorsun" dedi. ancak bugun geldigimiz noktada, elde satilacak baska bir sey kalmadigi icin rivayi gozune kestiren aysalin, divan kurulundan olumu geri donus alamayinca yeniden secim karari almasina itiraziniz yoksa varsin caniniz sagolsun.
gerci aysalin baskin secimleri ilk kez gordugumuz bir durum da degil. kendisini rekor oyla sectiren ve son yillarin acik ara her anlamda en guclu
birinci yonetimini bir gecede dagitan da aysaldan baskasi degildi.
bu yonetimi dagitmasinin tek bir sebebi vardi. futbol takiminin basarilarini kimselerle paylasmak istemeyisi. o donemde butun ovguleri; kupa ustune kupa kaldiran terim, floryada gecesine gunduzune katan albayrak durust ikilisi ve ozellikle fenerbahce'ye karsi dik durabilen tek isim olan ozturk dortlusu aliyordu.
aysal bu durumu icine sindiremedi. aslinda bu noktada haklilik payi da vardi. cunku o bu kulubun baskaniydi. ortadaki basari bir ekip isiydi ve aysal da bu ekibin kurucusuydu. ancak hala aklim almiyor. madem basari bir ekip isiydi o halde aysal neden tum yonetimi dagitarak devaminda terimin kovulmasina kadar gidecek olaylari baslatan kirilmaya sebep oldu. sebebi basit. terimden asagi kalir yani olmayan egosu devreye girdi ve esas basarinin kendisinde oldugunu tum dunyaya ispat etmek istedi. acikca sizsiz de yaparim demeye getirdi. butun kerameti kendinde sandi. gercekte esas ve tek basarili olanin kendisi oldugunu gostermek istiyordu.
aysal ve sandelyeleri adli
ikinci yonetim kurulu zaten bunu ispatliyor. kendinden baska kimseyi istemedi yaninda.
kisisel menfaatlerini
galatasarayin onunde tutuyor dememiz hep bu yuzdendi. mevzu, aysal icin gercekten
galatasaray olsaydi kurdugu o basarili ekibi dagitmazdi.
devamli kurumsalliktan bahsedip insanlarin kafasini bulandiran bir kisinin her isine gelmeyisinde yonetimi degistirmesi nasil bir idari basaridir onu da sizlerin takdirine birakiyorum.
birkac gun once aysalin 'galatasaray'a sosyal sorumluluk projesi olarak bakiyorum" demesi ise gercekten traji komik bir durum ortaya cikardi. kendisine haksizlik yapmamak icin cok cabaliyorum ama; vakti zamaninda, basarili bir tuccar olarak galatasaray'in hisselerini elinde tutarak, 6.8 milyon dolari cebe indiren biri nasil olurda galatasaray'dan sosyal sorumluluk projesi olarak bahseder gercekten aklim almiyor.
hadi hakkini teslim de edelim. memur bir alieden gelip milyar dolarlik sirket kurmak gercekten kolay kolay herkesin harci degil. kabul etmek gerekir ki kendisinin sirket yonetimi uzerine ciddi bir zekasi var. ama gel gor ki
galatasaray bir sirket degil. malesef bu konuda da kimseyi ikna edemedik.
tafartarla musteri arasindaki derin farki bir turlu anlayamadi aysal. burasi bir sirket, biz de musteri olsaydik operasyon mudurunu kovdu diye kendisine sirtimizi donmezdik. ama isler hic te oyle degil. galatasaray egitim tandansli bir camia olmanin yanisira, bir asiri askin suredir de ulkesini ozellikle yurtdisinda temsil etmeyi misyon edinmis bir spor kulubu. tarihinden gelen bir kultur mirasi var. devrimci olmak ile camianin ayarlariyla oynamak arasinda ince bir cizgi var.
kuvvetle muhtemel aysal, hayati derecede muhim olan nuanslari idarak etmek noktasinda buyuk bir buhran yasadi ve halen daha yasmaya devam ediyor.
bu noktada yanlis anlasilma olmasin, aysal'a buyuk baskan demeye devam edilmesinin benim acimdan hic bir sakincasi yok. taraftarin kimi sevip sevmedigi beni hic ilgilendirmiyor. dedigim gibi benim esas meselem
galatasaray.
peki mali ve idari elle tutulur hic bir basarisi olmayan bir baskanin hala destekci bulmasininin sebebi nedir?
bu sorunun cevabi aslinda net. sportif basari. baskaca bir gorusu olan varsa da bizleri aydinlatmasini kendilerinden rica ederim.
ister istemez bu noktada terim mevzusuna bir parantez acmak gerekiyor sanirim.
* ayni aysalda oldugu gibi olaya artik sevip sevmemek noktasinda bakmayan, en azindan bunu deneyebilecek kisilerin okumaya devam etmesinde fayda var. muhim olan galatasaray'in menfaatleri, kisilerin degil.
simdi terim kendini kovdurttu, baksana aylar oncesinden tff ile gorusuyormus diyenler var. bilmem basarilabilir mi ama keske bir an icin terim'in kovulmasindan bir kac saat oncesine geri donulebilse. icten ice aysal'in da ayni seyi dusundugunu tahmin ediyorum.
oncelikle adi konulmasi gereken bir nokta var. terim'in kendini kovdurttugunu, galatasaray dusmanlariyla is birligi yaptigini soyleyenler var. haklilik payi da var bu argumani savunanlarin. ancak netice ne olursa olsun terim'in antrenmandayken, ustelik sahasinda kupa kaldirdiklarimin cocuklarina ciddi bir ustunluk sagladigi bir donemde evine noter onayli ibraname gonderilerek bu kulupten siktiredildigi gercegi malesef ve gercekten malesef ki onumuzde durmakta.
bu gercegi gormezden gelerek sonrasinda yasanilan hadiseler uzerindne birine saldirip, ki bu aysal da olabilir, bir digerine sempati gostermenin galatasaray'a bir faydasi varsa bilemiyorum.
ne terim ne de aysal benim icin onemli degil. ancak, ortada bir gercek var.
terimci aysalci bakis acisindan bir an olsun siyrilabilecek kardeslerime bir sorum var.
bu kulupte baskanlik sistemi oldugunu ve neticede son karari baskanin verdigini soyleyen biri, terim'in tff ile gorusmesine izin vermeseydi ne olurdu?
bu kulubu terim yonetiyorduysa bilemem tabii. ama eger oyle bir durum soz konusuysa da burda kabahatli yine aysal olmaz miydi?
gayri resmi olarak terimin tff ile gorusme iddalari da cok anaormal degil. bugun terim'in ozellikle yurt icindeki cevresi bu durumu normal kilmakta. pek tabii cevresinden birileri terime 'keske milli takimi sen calistirsan demis" olabilir. hatta galatasaray'i calistirirken baska baska ulkelerden teklifler almis ta olabilir. bu nokta uzerinden terime saldirip "goruyor musun haini" demek biraz insafzislik oluyor sanki.
aysal tarafindan yalniz birakilan terim butun bu gelismeleri elinde bir koz olarak tutmus olabilir mi? ya da tutmaya hakki var midir? mevzu bahis galatasarayken bence yoktur ama hayatinin son ve en onemli uretim caginda olan biri icin perdeyi kovularak kapatmak ta terim icin pek normal bir durum olmazdi.
gecen sene bu vakitlerde, aysal terime izin vermeseydi terim gidip te tupcuyle ayni masaya oturabilir miydi?.
terimi sev sevme, ama bu adami siksen gidipte boyle bir durumda, ustelik baskani izin vermiyorsa kendini o ortama sokmaz. sokuyorsa da bil ki istifa etmistir. istifa ettigi yerde de bir saniye bile duracak bir adam degildir.
galatasaray'in basinda bir hoca varken galatasarayla bile masaya oturmamis birinden bahsediyoruz. terimi vur, kir, parcala ama hakkini da ver. senelerce kaptanligini yaptigi, sonrasinda teknik adamliginda kupa ustune kupa kaldirdigi kulubun orf adetlerine senden benden daha fazla sahip cikar terim.
aslinda hepimiz biliyoruz ki, milli takim hadisesi aysal'in da isine geldi. zaten terimi gondermenin hesaplari icerisindeydi. yasananlar ona altin tepside bir firsat sundu.
terim'e nefret kusanlarin en cok kullandigi arguman, tupcuyle kader ortakligi yapmasi. disardan bakilinca gercekten cok sevimsiz bir hadise. ben de bazen aklima geldikce kufuru basiyorum. ancak su noktayi dusunmeden de yapamiyorum. seksen kusagi, tribune az cok girmis ve ozellikle altmis kusagindan epeyce etkilenmis bir taraftar olarak milli takim pek te umurumda degil. ancak kabul etmek gerekirki ulkenin yuzde doksani icin bu durum epey farkli. milli takim maclari sifreli yayinlandiginda baya baya bir halk ayaklanamsi oldu bu ulkede.
nasil ki aysal galatasaray'in menfaatleri icin tupcuyle yanyana siritabiliyor, o turgay cocuguyla adada pasta kesebiliyorsa, terim de pek ala milli takim icin bugun yonetimde olan kesimle birlikte olabilir. olusan tablo galatasaray taraftari icin cok cirkin ancak terim milli takima ilk kez ve ustelik tupcu yuzunden geldi gibi davranmak ta tarihle pek bagdasmiyor. ulkeyi (x), federayonu (y) yonetiyor diye terim milli takima gitmekten vazgecmez. vazgecmesini beklemek te pek mantikli degil gibi.
kafamizi bulandirma, romantikligin alemi yok derseniz kabulum. ama ben hala aysal terime yol vermeseydi neler olurdu dusunmeden edemiyorum.
hali hazirda ortada kovulmus bir teknik direktor olduguna gore ilk sorumlusunun da aysal oldugu konusunda kesin bir kanaatim var.
bana gore yonetmesi gerekn en onemli iliskiyi yonetemeyen bir baskan modeli var.
empati yapmayi cok sevmiyorum ama; eger biri, benim onu kovmam icin elinden geleni yapsa, ondan nefret etsem bile zugurt aga misali onu kovmamak icin elimden geleni yapardim.
bugun terim kendisi istifa etse, ya da en makulu kol biraz daha kirilip en azindan sene sonuna kadar, hadi hic olmadi devre arasina kadar yen icinde kalabilseydi bugun cok daha farkli seyler konusabilirdik.
ama olmadi, aysal gitti terimi kovdu.
3 seneyi biraz askin bir surede, ilk secildigi gun haric iki kez secime giden, 3 teknik direktorle calisip futbol takimini dibe surukleyen, mali olarak gelirleri 3 kat artmasina ragmen borcunu bir dolar bile dusuremeyen bir baskan bugun hala destekci bulabiliyorsa nedenleri gercekten tartismaya acilmali.
sahsen aysalin yeniden aday olmasini istemiyorum. ikide bir yonetimi degistirerek, kendisinden baska herkes sucluymus gibi davranan birinin de artik camiaya liderlik edebilecegine inanmiyorum. koskoca galatasaray camisasina aysaldan baska baskanlik edicek kimse kalmadiysa zaten yapicak birsey yok. ama biliyorum ki aysaldan daha nitelikli galatasaraylilar da var.
umarim secimin sonucu ne olursa olsun kazanan
galatasaray olur.