• 1328
    önümüzdeki aylarda ve senelerde dünyada oluşacak (pandemi ve ukrayna savaşından dolayı) global kıtlık krizi ve bununla birlikte bir çok ülkede çıkacak karmaşadan dolayı çok daha büyük göçe maruz kalacak ülke.

    ınsanlar açlıktan ölmemek için doğudan (pakistan, afganistan) ve güneyden (afrikadan) türkiye üzerinden daha zengin ülkelere gitmeye çalışacaklar. ülkemizde bu göç güzegahi üzerinde bulunduğu için maalesef bu sıkıntıları yaşayacak.

    sorumlu kim mi; bir çok sorumlu var ama en büyük sorumlu, bu ülkelerin doğal kaynakların sömüren, savaş ve krizler çıkarıp bu ülkeleri kaosa sürükleyen ve bundan fayda sağlayan güç odakları.

    aslinda bir çırpıda ukrayna'ya 30 milyar dolarlık silah yardımı yapabilen bir ülke istese, aynı imkanlarla yüz milyonlarca insanın bulundukları ülkelerde geçim ve güvenlik şartlarını rahtalikla düzeltip göç etmelerini önleyebilirdi.

    zarar görenler: göçe zorlanan insanlar ve göç alan ülkeler.

    edit: yorum almanya’da yaşadığım için almanya bakış açısı ile yapılmıştır.
  • 1329
    emlak konut piyasasının acayip noklara gittiği ülke. geçen gün biz de bir ev alabilir miyiz acaba diye istanbul'da bir ofisine gittim. bir projede 3+1 110 m2 var dediler biz de sorduk. peşin alırsan 4.2 milyon tl. borçlanarak alırsan 1.5 milyon peşin veriyorsun sonra aylık 50.000 ödüyorsun. arada da ödemeleri falan var 300 bin 300 bin. bu ev boğaza 40 km uzak. herhangi bir merkeze yakın değil. kadıköy değil, bostancı değil, beşiktaş değil, şişli değil, bebek değil. villa değil, bahçeli değil. 110 m2 göt kadar odalara sahip bina manzarası olan bir daire. aylık 50 bin lira ödeme ile kim alıyor ? milletvekili bile 25 bin lira alıyor. haydi büyük şirkette direktör oldun desen 30-40 bin lira alırsın. yine alamıyorsun. karı koca doktor olsan yine alamıyorsun. cumhurbaşkanı bile 5 senelik görevinde yemese içmese anca alabiliyor bu dandik daireyi. peki bu evleri kim alıyor ? katarda aylık geliri 3500 dolar olan bir arap alıyor. milletin korkup da giremediği esenyurtta 600.000 lira evler.

    peki ne olacak ?
  • 1331
    bütün partilerin fikirsel ve siyasi olarak %95 seviyesinde aynı doğrultuda olduğu ülke. çok kaba bir çerçevede ve üstükörü nitelikte de olsa muhalif bir düşüncenin toplumun hiçbir kesiminde karşılık bulma ihtimali yoktur. yaşadığı bütün buhranların, açmazların ve sorunların temelinde bu durum yatmaktadır. siyasi tartışma diye yaşanan olaylar kişisel çekişme ya da kişisel olarak öne çıkma çabaları sonrası yapılan dedikodu formatlı yaygaralardan ibarettir.

    hal böyle olunca olduğu yerde sayması bile büyük bir başarı olacaktır. her daim olduğu yerden geriye gitmesi ise, farklı görüşlere karşı genetik tahammülsüzlüğü sebebi ile kaçınılmazdır. o yüzden ne kadar "kötü"ye gitse de normal dışı bir durummuş gibi ekstradan üzülmek biraz beyhudedir. mevcut düzende bir şekilde kitleselleşmiş yapılardan bu gidişatı "düzeltecek" birinin çıkmasını beklemek gibi...

    insanlara yapabileceğim yegane tavsiye var olan sınırlı sayıda gücünü de bu kaçınılmaz duruma üzülüp ziyan etmek yerine hayatta kalabilmeye harcamaları yönünde olur.
  • 1332
    oturduğum ev sahile yakın sahile iniyorum oradalar, avm'ye gidiyorum oradalar koruya gidiyorum oradalar, yokturlar belki diye belgrad ormanına gittim adamlar orayı bile parsellemişler.

    başımızdaki kişiyi düşündükçe bunların hepsinin planlı yapıldığı belli. verebildikleri kadar vatandaşlık verip 2023 seçimlerin de oy toplamak derdindeler. muhalefet ne zaman derin uykudan uyanacak merak ediyorum.
  • 1333
    kız kardeşim ile muhabbetimize konu olmuş olan canım ülkem. kardeşim fırsatını bulduğunda yurt dışına gidip, yerleşmek istiyor. daha onceden erasmus ve work and travel ile abd deneyimleri yaşadı. oraları gezip gördü. ben ise hiç yurt dışına çıkmadım. artık burada kalmanın bir anlamı olmadığını, ülkede mutsuz olduğunu dile getirdi. kendisine hak da verdim. kim olursa olsun, insanların kendi içerisinde ne yaşadıklarını, nasıl hissettiklerini, neler yaşadıklarını, onu yaşayanlar kadar iyi anlayamazsınız. ama benim gitmeyeceğimi, kalıp savasacagimi söyledim. haliyle bana biraz kızdı. "neyi kurtaracaksınız, burada telef olup gideceksiniz" serzenislerinde bulundu.

    aklımın bir kenarında carl sagan' in o müthiş dünya tasvirinden bir parça bulunur: " şu noktaya tekrar bakın. orası evimiz. o biziz. sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor.". benim için de tam olarak budur. tanıdığım herkes, kaybettiğim ve kazandığım her insan, tüm sevinçlerim, hüzünlerim, yaşamımın her saniyesi, döktüğüm tüm mutluluk ve keder göz yaşları... hepsi bu topraklarda, vatanımda, evimde can buldu.

    ve aklıma gazi mustafa kemal atatürk' ün, atamın sözleri geliyor:
    " şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin.
    kurtarıcı kendiniz olun."

    bıkmadan, usanmadan savaşmaya devam edeceğim. burası benim vatanım, benim evim!
  • 1334
    futbol da olmasa insanın kendisine zaman ayıramaya imkanı olmayacak olan cennet vatanım. galatasaray ile ilgileniyoruz ama galatasaray da canım ülkem gibi, sorun üstüne sorun dert üstüne dert yaşıyor. kafa dağıtmak için izlenen bi spords bile kulübün muhasebecisi gibi davranıp ne olacak bu takımın hali triplerinle girip üzülüyoruz. hayat pahalılığının getirdiği it gibi çalışma zorunluluğu ve uzun mesai saatleri yüzünden insanların yorgunluktan harap olduğu bi yer haline geldi türkiye, kafa dağıtmak isteseler spor izlemekten uygun baska bi sey kalmadı artık. sabah saatlerinde yola düşüp saatlerce çalışan insanlar akşam döndüğünde mutsuz, enerjisiz, üç kuruşla geçinmeye çalışan, umut ışığı sönmüş bi haldeler. insanların mutluluğu ve yaşama sevinci sökülüp alınmış. spor müsabakalarını izleyip daha da stres oluyorlar. ne hakemi biter ne ekonomik sıkıntıları biter ne kavgaları biter bu müsabakaların. her alanda yaşamanın zorlaştığı bi ülke oldu güzel ülkem, dilerim bugünleri de atlatırız yoksa sonumuz hiç iyi değil.
  • 1335
    adaleti kuma yazılı bir sözcük olarak görenlerin, adil yargılanma gibi en doğal insan hakkını bile siyasi emellerine alet edenlerin yönetim işgali altında olan memleketim.

    fakat devran dönüp o kürsülere sanık olarak çıktıkları gün adalet isteyecekler, ve o gün geldiğinde kendi getirdikleri düzenle yargılanmalarını keyifle izleyeceğim. intikam ya da rövanş istediğimden değil, sırf hak, hukuk ve adalet yerini bulsun istediğimden, olması gerekip de çoktan geciken hakikat yerini bulsun istediğimden.
  • 1338
    terör ve terörist kavramının yeniden değerlendirilmesi gereken ülkem.

    fetö terörist,
    hizbullah terörist,
    pkk terörist.

    fethullah ile foto çektiren bakan,
    hizbullah'ın iltisaklı partisi ile güneydoğu'da işbirliği yapan iktidar,
    pkk'lı ile görüşen, serbest bırakan, bildirisini okutan, tv'de röportaj yapan değil de fransa'da öldürülen pkk'lı bir kadın ile ilgili 9 sene önce tweet atan kaftancıoğlu 9 sene sonra terörist, terörsevici.

    bu en basit tabirle ikiyüzlülüktür.
  • 1339
    2000lerin basindaki ekonomik yapilanmayi devam ettirmeyerek ve demokrasiden gun gectikce uzaklasarak cok buyuk bir firsati kacirmis ulkedir. yukselen asya ulkeleri ile birlikte yukselen ekonomik yildiz olarak gosterilen ulke su an fakirlik ile cebellesiyor. zaten fasizm ve islamcilikla cebellesmis bir tarihe sahip oldugundan yine fasizm, islamcilik ve milliyetcilik akimlarina kapilan ulkedir. medeni ulkeler daha da gelisirken ve dogu asya ulkeleri kendilerini yarismaci avantajlar saglayarak dunyaya kendini kanitlarken, bugun turkiye okumus insanini goce zorlayan, kalitesiz goc alan ve insan haklarinin yok sayildigi bir ulke haline geldi.

    bu millet bu zihniyeti 20 sene iktidarda tuttu. kim bilir, belki de daha fazla tutacak.
  • 1340
    sağlık anlamında bitmiş olan ülkedir. özeli ayri devleti ayrı kanser eder. bu bitmişlik hem doktorların hem de hastaların hakli olduğu bir bitmişlik. tıpkı emlak sektörü gibi. hem ev sahipleri hem kiracılar haklı.

    sağlık sistemine gelirsek, bir yandan eknomik koşullar insanlara "sikerler" dedirtiyor ve işlerine olan saygılarını azaltıyor, öte yandan suçsuz günahsız insanlar sağlık hizmeti alamıyor.

    son 10 yılda bir hastalığa teşhis alabilmek için aynı alandan en az 4 doktora görünmem gereken 3 ayrı hastalık yaşadım. hepsinde de tedavi geciktiği için sonunda teşhis alıp ameliyat olduğumda gecikme olduğu için komplikasyonlarla boğuştum.

    bilen bilir, sözlükta "göt şairi", "götçü yazar" olarak biliniyorum, zira acımı hafifletmek için divan şiiri tarzında şiirler yazdım. konu da kıl dönmesi, perianal apse, anal fistül gibi boktan boktan konulardı. son 10 yıl içinde alayını geçirdim, alayından ameliyat oldum. sözlükteki hekimlerden kimle konuşsam çok iyi niyetli yaklaştılar, zaman ayırdılar, yardım teklif ettiler. hepsine sonsuz müteşekkirim. o yüzden biraz sonra söyleyeceklerim bir genelleme değil. genel bir sitem daha çok.

    şu anda yine götümde fistülle oturuyorum dostlar. evet yine. üstelik 2 yıldır bu lanetle yaşıyorum. neden mi? çunkü acibadem'inden amerikan hastanesi'ne, istinye devletten, bilumum irili ufaklı diğer özellerine kadar bir allahın proktoloğu ve genel cerrahı sorunu anlayamadı da ondan. bu arada fistül: göte yakın ciltle bağırsak arasında oluşan anormal tünel. artık utanmam, arım, namusum kalmadı, o yüzden soylüyorum, bu tünelden bildiğin bok akıyor agalar.

    2020'de geçmek bilmeyen apseler nedeniyle tüm yil çile çektim. 6 kere anestezisiz götümu kestiler diri diri. hepsinde dişimi sıktım, kendi araştırmalarımla fistül diye bir lanetin varlığıni öğrendim. saygısızlik etmeden doktorları bu ihtimali değerlendirmeye teşvik ettim. alayı saygısızlik olarak aldı, beni azarladı.

    nihayetinde kendi çabamla mr çektirdim, radyolog abiler bi bokun yok siktir git dercesine konuştu benimle. neden mi radyoloji odasına kendim girdim? çunku mr sonuçlarini birden çok yere gösterdim, hepsinden ayni yanitı aldım ve en sonuncusuna kendim de girdim amk. neden mi? cünkü bu ülkede sağlık sistemine guvenmiyorum.

    hepsinden bir bokun yok muamelesi gördükten sonra sözlüğümüzdeki gibi işinin öneminin bilincinde, insan hayatını ilk plana koyan bir hastaneye denk geldim. gittim utanmadan, hadsizce dedim ki bende fistül olduğuna eminim, mr'da çıkmadı, beni kovdular, ezdiler, hor gördüler, ama nacizane şu karedeki tünelimsi görüntünün fistül olduğunu düşünüyorum. evet onu da yaptım. mr görüntüsunu kare kare inceledim, anormal gordüğüm kareleri ayırdim, utanmazca oyle gittim hastaneye. ve ne oldu bilin.

    evet dediler ya lan. evet burada fistül var dediler. e şimdi ben bunu görmeyen, sallamayan, bana ukala muamelesi çeken sözde doktorların alayına ne diyeyim?

    bu sırada bu olurken de götümde 6. apse var. ne oturabiliyorum ne kalkabiliyorum. kıl kökü iltihabı diyen mi ararsın, senin götün çok ameliyat gecirmekten follofoş olmuş ondan oluyor diyen bi ararsın.

    ameliyata girdim, çıktım bir daha da apse mapse oluşmadı. yapan hocanın adinı veririm isteyene.

    derkeen, bu sefer apsesiz akıntılar başladı. kıl dönmesini de 4 kere geçirdiğim için (yaşım 28) ondandır sandım, gittim kıl dönmesisin dediler. başkasına gittim, ameliyata bağlı komplikasyon dediler. başkasına gittim bi bokun yok siktir git çektiler.

    bir yıl boyunca devam etti böylece. sonunda yine kendine saygısı olan bir hocaya denk geldim de mr istedi ve fistül tracktıni olduğu gibi gördük. ilk ameliyatı yapan hoca körlemesine giriştiği için içerde kalan, normalde olmaması gereken tünelcikler varmış. bakin, o ilk ameliyati yapan hocayı suçlamıyorum. en azından hayat kalitemi artırdı. apse sorununu ortadan kaldırdı. mutlaka zor iştir, gözden kaçan vardır vs vs bilemem. ama sen sorunlu adama sorunun yok diyip gönderemezsin be. sağlıkta bunu yapamazsın. kendin uğraşmak istemiyorsan da en azından bilene yönlendirirsin. bir şeyin yok muamelesi çekip insani paranoyak hissettirmezsin.

    ben zaten hastayım abi, hasta psikolojisindeyim. elbette psikolojik destek beklemiyorum da en azından tedavimi geciktirme be saygısiz, duşüncesiz, yetersiz insan. ulan 10 yıldır bir tanı ve tedavi alabilmek için her sorunda en az 4 hocaya görünmem gerekti, böyle bir skandal var mı? çoğu da özel ha, devlette sıra gelmiyor cünku, gelirse de köpek çekilip eve dönüyorsun. tüm samimiyetimle söylüyorum, asla kaba olmadım. kendi süphelerimi de hep "hocam naçizane böyle böyle okudum, bu da benziyor gibi" diye dile getirdim. her seferinde de azarlandım, savsaklandım eve döndüm, o sırada olması gereken ameliyatı aylar yıllar sonra olabildim. çünkü inanıyorsun da bu yetersizlere anlıyor musun? bir şeyin yok denince kuruntu yapıyorum sanıyorsun, peşine düsmüyorsyn semptomlar tekrar sertleşene kadar.

    e bu düpedüz insan hayatına kasıt değil mi? doktorların halinden anlıyorum da benim halimden kim anlayacak? hasta olan benim, eğitimsiz olan, muhtaç olan, acı çeken benim. benim halim nolacak aq? bir ego bir ego ki sanki hepsi nobellik prof amk. ulan de ki sen yine de daha teçhizatli bir yerde görün. ne diye beni yanlış yönlendiriyorsun? hangi birine hesap soracaksın da dava açacaksın. 10 yıl içinde 30 kez yaşadım bu durumu en az.

    ooooof. her haltta olduğu gibi sağlık konusunda da bitişlerdeyiz, uçurumun kıyısındayız. harcadigım paraya ev alınırdı, götüm bana kalsaydi bari be. üstüne bi de yemediğim azar kalmadı, hala da akıyor amk götü.

    bu entry silinirse ekime silinmezse götüme kadar. ben artik dikiş tutmam, öptüm.
  • 1341
    kadına şiddetin normalleştiği, istanbul sözleşmesi'nin feshedildiği, ülkeye giren çıkanın belli olmaması sebebiyle kadınların sokağa çıkarken bile taciz ve tecavüz riskiyle yaşadığı ve sadece kadın olarak dünyaya gelmenin bile bir yaşam mücadelesine dönüştüğü bir ortamda kendi içinden önce dünya boks şampiyonları, sonra da voleybolda avrupa şampiyonları çıkartan memleketim.

    türk kadınının gücünü tüm dünyaya gösteren, kadınlarımızın yaşam mücadelesini dünyaya sporun evrensel diliyle haykıran ve ülke kadınlarına rol model olup zor günlerde yüzlerimizi güldüren tüm sporcularımıza teşekkürler. hakkınız ödenmez, gurur duyuyoruz.
  • 1342
    ilgilenmediği her spor branşında istikrarlı başarı yakalayan ülke. varını yoğunu koyduğu futbol da ise durum adeta bir bataklık. kimsenin ilgilenmediği voleybol, basketbol gibi branşlarda kupaları sürklase eden kulüplere sahipken, boksta, halterde, güreşte madalyalara abone olurken. ulan artistik jimnastikte bile, okçulukta bile madalya alırken. gece gündüz uğraştığımız, kafa yorduğumuz futbolda ise her yıl geriye gidip şampiyonumuz 3. dünya ülkesi gibi ucl’de ön eleme oynuyor. acaba bir müddet ilgilenmeyi bıraksak mı?
  • 1345
    bu topluma dahil olan her türkiye cumhuriyeti vatandaşı varsa isteklerini, düşüncelerini yasa güvencesinde özgürce açıklayabilir. "silivri soğuktur" lüzumsuzluğu bu ülkenin vatandaşlarının sindirilip, yok sayılmasına giden yolun ilk adımı oldu ne yazık ki. hepimizi birden susturamazlar. toplum buna alıştırıldığı için haksızın sesi gür çıkarken, haklı her yerden sürgün ediliyor.
  • 1349
    spor sözlüğünde entry girerken bile pesimist bir dünya görüşünü düstur edinmeme vesile olan canım vatanım. sahi bir gün fabrika ayarlarına döner miyiz ? bak muasır medeniyet seviyesinden bahsetmiyorum. çok basit lan valla bak. din ve devlet işleri birbirinden ayrılsın. erk tek elde toplanmasin güç ayrılığı ilkesine sadık kalalım. bir de insanlar birbirine düşman gözüyle bakmasın saygı duysun. bu mk. zaten açlık sınırında yaşamaya alıştık bari motive olabilecek birşey verilsin fazla şey mi istiyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın