kız kardeşim ile muhabbetimize konu olmuş olan canım ülkem. kardeşim fırsatını bulduğunda yurt dışına gidip, yerleşmek istiyor. daha onceden erasmus ve work and travel ile abd deneyimleri yaşadı. oraları gezip gördü. ben ise hiç yurt dışına çıkmadım. artık burada kalmanın bir anlamı olmadığını, ülkede mutsuz olduğunu dile getirdi. kendisine hak da verdim. kim olursa olsun, insanların kendi içerisinde ne yaşadıklarını, nasıl hissettiklerini, neler yaşadıklarını, onu yaşayanlar kadar iyi anlayamazsınız. ama benim gitmeyeceğimi, kalıp savasacagimi söyledim. haliyle bana biraz kızdı. "neyi kurtaracaksınız, burada telef olup gideceksiniz" serzenislerinde bulundu.
aklımın bir kenarında carl sagan' in o müthiş dünya tasvirinden bir parça bulunur: " şu noktaya tekrar bakın. orası evimiz. o biziz. sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor.". benim için de tam olarak budur. tanıdığım herkes, kaybettiğim ve kazandığım her insan, tüm sevinçlerim, hüzünlerim, yaşamımın her saniyesi, döktüğüm tüm mutluluk ve keder göz yaşları... hepsi bu topraklarda, vatanımda, evimde can buldu.
ve aklıma
gazi mustafa kemal atatürk' ün, atamın sözleri geliyor:
" şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin.
kurtarıcı kendiniz olun."
bıkmadan, usanmadan savaşmaya devam edeceğim. burası benim vatanım, benim evim!