201
sonunda amk trt'sinin yayın haklarını alabildiği lig. ben seviyorum bu ligi. herkesin ne yapması gerektiğini bildiği, topsuz oyunla kafayı bozduğu için topla oynamayı bir kenara bırakan, maç başı 800 tane geri pas yapılan, beklerin garanti oynayacağız diye ceza sahasının içinde bile geri pas attığı, kanat forvetler dışında çalım atan oyuncu olmayan modern avrupa futbolundan bıktım. oyuncular sistemin içinde olacağız diye özgün olamıyorlar. böyle 5 tane futbolcu yok. napayım ben öyle futbolu. bakın türkiye 1. ligi gerçek mücadelenin olduğu yerdir beyler. arada çamur deryası olur, bozuk zemin olur. ama herkes bildiğini okur. geri pasları bile isabetli atamadıkları için her an aksiyon vardır. rakip yarı sahaya atılan topların yüzde 90'ı uzun top olduğu için topla oynama üstünlüğü yoktur. bu sayede maçı açık ara üstün götüren taraf 10 dakika içinde geri düşerek hezimete uğrayabilir. takımlar birbirine üstünlük kuramaycağını anlayınca oyunu kilitlemez, güreşmeye başlar. bilirsiniz biz türkler ekranda kavga dövüşü severiz. bul ligde muhammet reis vardır, murat akın, ahmet şahin, osman özköylü, yakın gelecekte yuvasına dönecek hüseyin kalpar vardır. takımların oyuncusu yoktur, oyuncuların, hocaların takımı vardır. profesyonellik yoktur. hayatın ta kendisidir 1. lig. avrupa'nın en özgün liglerinden biridir. müdavimleri bellidir. haftasonları trt spor'da öğlen 12.00'da başlayan devrim çetin ve hayri adlı bir yorumcunun yer aldığı programın verdiği zevk başkadır. yani sözün kısası 1. lig alışkanlık yapar arkadaşlar. ya hiç bulaşmayın ya da adam gibi sevin.