• 127
    daha önce hiç dikkatimi çekmemiş ama zannediyorum sosyal medyada varlığı bulunmayan lig.

    sonra marka değeri, bilinirlik, yabancının türkiye'ye arabistan muamelesi çekmesi, futbolcularımızın piyasasının oluşmaması vesaire bık bık. -tabii ki burada sadece buraya bağlamıyorum durumu. bu sadece bir göstergedir.-

    bari bir twitter, facebook hesabı falan açsaydıınız da, ligi, takımları, futbolcuları tanıtmaya çalışsaydınız. dünyadan güncelden bu kadar uzak olunur mu arkadaş?

    hayır, eminim federasyon çalışanlarının hemen hepsinin farklı mecralarda hesabı vardır. sporla ilgilendiklerini varsayarsak, yabancı liglerin yerel ve uluslararası hesaplarına denk geliyorlardır. "bizim niye yok?" diyen bir kişi de mi yok?
  • 131
    yabancı oyuncu sayısı kuralında 15/16 sezonundan itibaren yapılan değişiklikten sonra ligde görev alan yabancı teknik direktörlere bakalım.

    vítor pereira, dick advocaat, jan olde riekerink, igor tudor, marius sumudica, şota arveladze, zoran barisic, paul le guen, safet susic, phillip cocu, leonardo, krunoslav jurcic, anthony popovic.

    aralarında kupalara bakınca en kariyerlisi dick advocaat.

    mevcut yabancı oyuncu sayısı kuralından herkes memnun sanırım, belki alt liglerden yukarı çıkamayan vasat türk futbolcuları memnun değildir, bir de onların menajerleri. yani geleceği şüpheli olan mevcut kuralın etkin olduğu bu güzelim dönemde "ciddi" kariyerli, saygı duyulan bir yabancı teknik direktör ülkemize gelmemiş. bir de gelseydi ne olurdu acaba diye az önce kendime sordum. sonuçta geçmişte iyi hocalar ligimize geldiğinde yabancı oyuncu sayısı garabet bir halde idi ve ellerini bağlıyordu. bu dört sezonluk dönemde bir takım böyle birini getirip, sabredip iyi modern futbol oynamaya başlayabilirdi belki de. zira malumunuz, süper lig'de oynanan futbol edirne'den ötesinde nal topluyor.
  • 135
    tarihindeki en pahalı transfer hala mario jardel. 20 yıl olmuş. 20 milyon euro'yu bir baraj olarak kabul edecek olursak, bunu aşan bir kulüp ülke tarihinde yok. enflasyondu, o zamanki bonservis fiyatlarını, zamanla artan yayın gelirlerini, turnuva gelirlerini vesaire hesaba katacak olursak durum çok acayipleşiyor.

    az önce bunun jetonu düştü ve çok elim bir durum bu gerçekten, yanılıyor muyum bilmiyorum. futbol endüstrisinde her geçen gün kulüpler bonservise daha çok para veriyorken ve/veya vermek zorunda kalıyorken, bu durumun bizde böyle olmasının izahı nasıl yapılabilir ben bilmiyorum. ben anlamıyorum artık bu ülkede futbolu yöneten insanlar ne zaman kafalarını götlerinden çıkarıp ilerici şeyler yapmaya başlayacaklar.
  • 137
    1959 yılında istanbul, ankara ve izmir bölgesel liglerinden toplam 16 takımın katılımıyla milli lig adıyla ilk sezonu düzenlenen;
    1962-63 sezonunda türkiye 1. futbol ligi adıyla;
    2001-02 sezonu başından bu yana ise süper lig adı ile düzenlenen ve düzenlenmeye devam eden lig tarihindeki galatasaray şampiyonlukları...

    1961-1962
    galatasaray’ın profesyonel lig tarihindeki kazandığı ilk lig şampiyonluğuydu. gündüz kılıç’ın teknik direktörlüğünü yaptığı sezonda galatasaray 38 maçta 23 galibiyet, 7 beraberlik ve 8 mağlubiyet alırken 57 puan toplamıştı.

    1962-1963
    yine gündüz kılıç’ın teknik direktörlüğünü yaptığı galatasaray tarihin en uzun lig maratonunda oynadığı 42 maçın 28’ini kazandı. 11 maçta berabere kalan galatasaray 3 de mağlubiyet aldı. eleme grubunda 32 puan toplayan galatasaray final grubunda ise 35 puan toplamayı başarmıştı.

    1968-1969
    kaleperovic'in teknik direktörlüğünü yaptığı bu sezonda galatasaray üçüncü kez şampiyon oldu. 30 maçta 19 galibiyet, 8 beraberlik ve 3 mağlubiyet alan galatasaray, 46 puan topladı.

    1970-1971
    coşkun özarı ve brian birch'in çalıştırdığı galatasaray 30 maçta 17 galibiyet, 8 beraberlik ve 5 mağlubiyet aldı. 42 puan toplayan galatasaray dördüncü kez şampiyon oldu.

    1971-1972
    brian birch'in tek yetkili olarak takımın başında bulunduğu bu sezonda galatasaray 30 maçta bir önceki sezonda olduğu gibi 17 galibiyet, 8 beraberlik, 5 mağlubiyet aldı ve 42 puan topladı. bu ligdeki beşinci şampiyonluktu.

    1972-1973
    bu sezondaki şampiyonluk galatasaray’ın üstüste kazandığı üçüncü şampiyonluk oldu. galatasaray 30 maçta 19 galibiyet, 9 beraberlik ve 2 mağlubiyet aldığı bu sezonda 47 puanla şampiyon oldu. brian birch de türkiye’de üstüste 3 şampiyonluk kazanan ilk teknik adam oldu.

    1986-1987
    14 yıl aradan sonra jupp derwall yönetiminde kazanılan bu şampiyonluk galatasaray’ın profesyonel liglerdeki 7. şampiyonluğuydu. galatasaray 36 maçta 23 galibiyet, 8 beraberlik 5 de mağlubiyet alırken 54 puan toplamıştı.

    1987-1988
    mustafa denizli’nin teknik direktörlüğü üstlendiği bu sezonda galatasaray oynadığı 38 maçta 27 galibiyet, 9 beraberlik ve 2 mağlubiyet alırken ilk kez üç puan sisteminin uygulandığı bu sezonda 90 puan toplamıştı.

    1992-1993
    karl heinz feldkamp’ın teknik direktörlük görevini üstlendiği bu sezonda galatasaray 66 puanla şampiyon olurken, 20 galibiyet, 6 beraberlik ve 4 mağlubiyet almıştı.

    1993-1994
    hollmann'ın teknik direktörlüğünü yaptığı bu sezonda galatasaray, 30 maçta 22 galibiyet, 4 beraberlik ve 4 mağlubiyet aldı. 70 puan topladı. bu şampiyonluk galatasaray’ın lig tarihinde kazandığı 10. şampiyonluk olacaktı.

    1996-1997

    (bkz: birinci fatih terim dönemi)

    imparator fatih terim hocamızın teknik direktörlüğü üstlendiği bu sezonda galatasaray, 34 maçta 25 galibiyet, 7 beraberlik 2 de mağlubiyet aldı. 82 puan toplayan galatasaray böylece 11. kez şampiyon oluyordu.

    1997-1998
    34 maçta 23 galibiyet, 6 beraberlik ve 5 mağlubiyet alan galatasaray, 75 puanla 12. kez şampiyon oldu. bu sezona damgasını vuran gelişme ise galatasaray başkanı faruk süren’in “20:45’te şampiyonuz” mesajı olacaktı.

    1998-1999
    imparator fatih terim yönetiminde üstüste üçüncü kez kazanılan bu şampiyonluğa 34 maçta 23 galibiyet, 9 beraberlik, 2 mağlubiyet ile ulaşılırken 78 de puan toplandı.

    1999-2000
    üstüste dördüncü kez kazanılan bu şampiyonluk 34 maçta 24 galibiyet, 7 beraberlik ve 3 mağlubiyetle gelmişti. fatih terim hocamızın son kez teknik direktörlük görevini üstlendiği bu sezonda aynı zamanda uefa kupası da kazanılmıştı.

    2001-2002 *
    lucescu’nun teknik direktörlük görevini yürüttüğü bu sezonda galatasaray 15. kez şampiyon olarak üçüncü yıldızı takan ilk takım olacaktı.galatasaray bu şampiyonluğa 34 maçta 24 galibiyet, 6 beraberlik ve 4 mağlubiyetle ulaşmıştı.

    2005-2006
    eric gerets ile kazanılan bu şampiyonluk galatasaray tarihindeki 16. şampiyonluk olacaktı. fenerbahçe’nin son hafta denizli’de berabere kalmasıyla gelen bu şampiyonluğa 26 galibiyet,5 beraberlik3 de mağlubiyetle ulaşıldı. bu sezonun son maçı olan 3-0’lık kayserispor maçı ve o maçın bitiminden itibaren 16 dakika süreyle denizli’deki fenerbahçe maçının bitmesinin beklenmesi unutulmaz anlar olarak tarihe geçecekti.

    2007-2008
    feldkamp ile başlayıp, sezonun bitmesine 6 hafta kala istifa etmesiyle cevat güler'in teknik direktörlüğüyle tamamlanan bu sezonda galatasaray, sezon boyunca yaşanan birçok çalkantıya rağmen, çoğu ilk kez sarı-kırmızı forma giyen genç oyuncularının inanılmaz performansıyla 17. şampiyonluğa ulaştı. sezonun 32. haftasında fenerbahçe'yi yeni transfer nonda'nın golüyle 1-0 yendikten sonra liderliği de ele geçiren galatasaray, bu sezon müthiş bir çıkış yapan sivasspor'u da sahasında 5-3 yenerek liderliğini iyi pekiştirdikten sonra en yakın rakipleri fenerbahçe, beşiktaş ve sivasspor'a 6 puan fark atarak 79 puanla 17. şampiyonluğuna uzandı.

    2011-2012

    (bkz: üçüncü fatih terim dönemi)

    beklenen başarıdan uzak geçen dört yılın ardından görev başına gelen imparator fatih terim, yepyeni bir takım kurdu. özellikle ilk yarının ortalarından itibaren büyük bir yükselişe geçen ve 9 maçlık bir galibiyet serisi yakalayan bu yeni takım, 14. haftada ele geçirdiği liderlik koltuğunu sezon sonuna dek elinde tutmakla kalmadı, 34 haftayı lig tarihinin en büyük farkıyla, en yakın takipçisinin 9 puan önünde zirvede tamamladı. ancak bu göz alıcı performans, şampiyon olmaya yetmiyordu! sezon öncesi yaşanan şike skandalı nedeniyle yeni getirilen, 9 puanlık farkın bir anda ikiye bölündüğü play-off sisteminin de üstesinden gelmekteydi sıra... normal sezonda oynadığı 6 derbide bileği bükülmeyen takımımız, ligin ilk dört sırasındaki takımların katıldığı, süper final adı verilen 6 maçlık organizasyonda yalnızca bir kez, o da bir futbol mucizesiyle mağlup olurken, her şeyin sonunda ortaya çıkan tablo, tüm yaşananlar için "iyi ki" dedirtiyor; galatasaray, 18. şampiyonluk kupasını ezeli rakibi fenerbahçe'nin sahasında havaya kaldırıyordu...

    2012-2013
    spor toto süper lig'de sezona üst üste ikinci kez şampiyonluğa ulaşmayı hedefleyerek başlayan galatasaray, üçüncü haftada bursaspor'u 3-2 yenerek zirveye çıktıktan sonra üst üste 30 hafta lider kalmayı başardı. sezonun 32. haftasında evinde ağırladığı sivasspor'u 4-2 mağlup ederek bitime iki hafta kala en yakın rakibi fenerbahçe'nin 10 puan önünde lig tarihindeki 19. şampiyonluğunu ilan eden takımımız, son iki haftada oynanacak olan fenerbahçe ve trabzonspor maçlarını formalite hâline getirdi. sezon boyunca zirveden inmeyen takımının başında altıncı kez lig şampiyonluğunu kutlayan fatih terim ise kendi rekorunu geliştirdi. terim'in yardımcıları ümit davala, hasan şaş ve taffarel ise iki sezonda iki lig ve tff süper kupa şampiyonluğu yaşamanın yanı sıra uefa şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynama başarısı gösterdi.

    2014-2015 *
    spor toto süper lig'de sezona 4. yıldıza ulaşmayı hedefleyerek başlayan galatasaray, sezona italyan teknik adam prandelli yönetiminde ilk hafta maçında bursaspor’u 2-0 mağlup etti. iç sahada oynadığı ilk maçta ise ilk puan kaybını 0-0 eskişehirspor beraberliği ile alan galatasaray, ilk mağlubiyetini ise balıkesir deplasmanında yaşadı. galatasaray, 6. haftada ise fenerbahçe’yi 2-1’le geçerek sezonun ilk derbi zaferini yaşadı. 10. haftada trabzonspor’a karşı istanbul’da alınan 3-0’lık mağlubiyetin ardından cesare prandelli ile yollar ayrıldı.

    galatasaray’da hamza hamzaoğlu’nun göreve gelmesi ile birlikte ligde üst üste galibiyetler geldi. akhisar belediye, konyaspor ve mersin idman yurdu’nu mağlup eden galatasaray, sezonun ilk yarısını 38 puanla liderin 1 puan gerisinde üçüncü sırada tamamladı. sezonun ikinci yarısına 2-2’lik bursaspor beraberliği ile başlayan galatasaray; eskişehirspor, balıkesirspor, sivasspor ve kayseri erciyesspor’u mağlup ederek dört haftalık galibiyet serisi yakaladı. 21. haftada liderlik koltuğuna oturan galatasaray, 24. haftada ise ikincilik koltuğuna geriledi. 25. haftanın ardından oynadığı 9 maçta 8 galibiyet alan galatasaray 33. hafta itibariyle 76 puana ulaşarak ligin bitimine bir hafta kala şampiyonluğunu ilan etti.

    2017-2018
    iki senelik şampiyonluk hasretini sonlandırmak için sezona 10 yeni transferle giren galatasaray, uefa avrupa ligi ön elemesinde östersunds karşısında alınan sonuçlarla büyük bir hayal kırıklığı yarattı. ama galatasaray, isveç ekibi karşısında alınan skorların aksine süper lig’e fırtına gibi bir başlangıç yaptı. tudor yönetiminde başlayan sezona 8’de 7 ile giren galatasaray için takip eden haftalarda yaşanan form düşüklüğü teknik direktörlük koltuğunun değişmesine neden oldu. ligin 16. haftasında yeni malatya’ya 2-1 yenilen galatasaray’da hırvat çalıştırıcının görevine son verildi ve imparator fatih terim, 4. kez galatasaray macerasına atıldı.

    (bkz: dördüncü fatih terim dönemi)

    galatasaray, fatih terim ile birlikte çok farklı bir hava yakaladı. özellikle ligin ilk yarısında büyük maçlar konusunda sıkıntı yaşayan ve beşiktaş, trabzonspor, başakşehir yenilip fenerbahçe ile berabere kalan sarı-kırmızılılar fatih terim önderliğinde şampiyonluk yolundaki direkt rakiplerinden istediği sonuçları almayı bildi. 28. haftada gençlerbirliği’ne son dakika golüyle 1-0 yenildikten sonra ligin geri kalanında hata yapmayan galatasaray, 34 haftanın 26’sını lider tamamlayarak lig tarihindeki 21. şampiyonluğunu elde etti. galatasaray böylece şampiyonluk sayılarında en yakın rakibine ilk defa 2 fark atarken fatih terim de 7. kez şampiyon olma mutluluğunu yaşadı. türk telekom stadyumu’nun açıldığı 2011 yılından beri 4. kez yeni mabedinde mutlu sona ulaşan sarı-kırmızılılarda bafetimbi gomis de gol krallığı onuruna erişti. 29 gol atan fransız futbolcu böylece lig tarihinde bir sezonda en çok gol atan yabancı oyuncu olurken galatasaray’ın çıkarmış olduğu 16. gol kralı unvanına erişti. galatasaray da bu istatistikte en yakın rakibi fenerbahçe’yi geride bırakmayı başardı.

    2018-2019
    özellikle sezonun ilk yarısında sakatlılar ve cezalar ile mücadele eden galatasaray, liderin 8 puan gerisine düştüğü 2018-2019 spor toto süper lig lefter küçükandonyadis sezonu'nun 33. haftasında medipol başakşehir'i türk telekom stadyumu'nda 2-1 mağlup ederek 22. şampiyonluğunu ilan etti. teknik direktörümüz imparator fatih terim, galatasaray'ın başında 8. şampiyonluğunu yaşarken; galatasaray, türkiye kupası'nı da kazandığı 2018-2019 sezonunda yedinci kez duble yaptı. takıma devre arasında kasımpaşa'dan transfer olan mbaye diagne, attığı 30 gol ile gol krallığına ulaştı. bir sezon önce gomis'in kırdığı en çok gol atan yabancı oyuncu rekorunu eline geçiren diagne, galatasaray'ın çıkarmış olduğu 17. gol kralı unvanına erişti.

    şampiyonluk sıralaması
    ☆ ☆ ☆ ☆ galatasaray 22
    ☆ ☆ ☆ fenerbahçe 19
    ☆ ☆ ☆ beşiktaş 15
    ☆ trabzonspor 6
    bursaspor 1
  • 145
    hakemin oyun kalitesine katkısını ölçmek istiyorum ancak gerekli materyali hazırlayacak kadar vaktim yok.
    o yüzden fikir olarak yazmak istiyorum:

    şu an tüm dünyanın hemfikir olduğu 1 konu var: premier lig seyir zevki en yüksek, en hızlı top oynanan, en kaliteli taktiklerin uygulandığı messi, ronaldo, neymar, mbappe gibi top 5 oyunculara sahip olmadan overall'da en yüksek oyuncu kalitesine sahip lig.
    italya her ne kadar juventus hegemonyasında da olsa 2.lik 3.lük 4.lük yarışı kıyasıya geçen bir lig. burada da savunma taktiği olarak gözümüzün pasını silen takımlar gibi, son zamanlarda geçiş oyununu çok iyi oynayan takımlar çıkıyor. ilk 8 takımlarının maçları büyük oranla izlemesi zevkli, kalitesi yüksek maçlar oluyor.

    şimdi bu iki ligde verilen ve verilmeyen faullerin tamamını incelersek, türkiye'de verilen faul kararlarının ne denli anti-futbol kararlar olduğunu çok net bir şekilde görürüz.

    oyun akıcılığına en çok etki eden şey ise hakemlerin kolay faul çalması da bir standart değil, 2 dakika önce omuza düdük çalan hakem, bileğe basmaya devam kararı verebiliyor. şimdi bu fiziksel mücadeleyi tamamen bitiren bir şey.
    zaten dikkatinizi çektiyse kaliteli bir boğuşma görmüyoruz yıllardır. ya birisi nizami şarjla düşüyor faul çalınıyor, ya da absürt bir harekete devam kararı çıkıyor.

    bu kadar kaliteli oyuncu gruplarının bu kadar kötü top oynamasınının 1 numaralı sebebi hakemlerin bu hali.

    yoksa bu lig hem oyuncu hem teknik kadro konusunda altın çağını yaşıyor, hakemlerden kurtulduğumuzda yabancı sınırı kuralında zorunlu yerli kuralına geçtiğimizde milli takımın yaşadığı yükselişi süper ligde de gözlemleyeceğiz.
  • 146
    birinci ile sonuncu arasındaki makasın daraldığı lig. kalitesiz mi evet. top oynanıyor mu hayır. rekabet var mı var. mücadele var mı sonuna kadar. yabancı bir bahisçi olsam uzak dururdum. çünkü artık ligde herkes herkesi yenebilir. hele hele deplasmanlar artık herkese zor. kadro kalitesi olarak fark yaratmak isteniyorsa en az rakip kadar istemek arzulamak gerekiyor.
  • 148
    son yıllarda kısmı yabancı serbestliği sayesinde rekabetçiliğin arttığı, deplasmanların her takım için zor geçtiği ligimiz. bu iyi özelliklerin yanında vasat yöneticiler, kötü hakemler, plansız oyunlar ve standart teknik adamlar yüzünden marka değeri olmayan lig. sözün özü içimizdeki şu galatasaray sevgisi olmasa ancak bahis oynamak için takip edilenecek lig.
  • 149
    iddialı olacak belki de; dünyanın bütçe/oynanan(oynanamayan) futbol bakımından en kötüsü.

    harcanan saçma sapan paralar, olmayan organizasyonlar, günü kurtarmaya çalışmalar, milyon kazanan futbolcuların, senden benden daha az vergi diliminde olması, kulüplerin saçtığı paraların, bizim cebimizden vergilerinin silinmesi yoluyla finanse edilmesi...

    kötü gittiğimiz, futboldan iyice soğuduğum bu dönemde gözüme çok batmakta, üstüne de futbolu bilmeyen yönetici, hakem ve kötü niyetli oyuncularla, zırt pırt duran maçlarla çekilmez oluyor.

    bu aralar daha az futbol maçı, yorumu falan izleyip, diğer şeylere daha fazla vakit ayırıp, kafamın daha dinç olduğunu farkettim. bizim dışımızdaki derbileri bile izlemeyebilirim artık, gerçekten artık sıktı bu ülkedeki futbola benzer oyun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın