resim
Roberto Mancini
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:60
Uyruk:İtalya
  • 4526
    öncelikle tazminat almadan gitmiş olması, gittikten sonra da taraftarla bağını koparmamış olması* ve karizmatik iyi kalpli bir adam olması sebebiyle ben dahil birçok galatasaray taraftarı tarafından iyi hatırlanacaktır. onun döneminde yapılan transferler, kurduğu tuhaf kadrolar, oynadığımız vasat futbol gibi faktörleri düşünürsek de çok iyi bir teknik direktör olduğunu düşünmüyorum. ama en azından kafasındaki başarılara bu takımla ulaşamayacağını öngörüp teşekkür ederek efendi gibi çekip gitmiştir, kesinlikle bu yönüyle saygıyı hakediyor benim gözümde.
  • 4528
    2015-2016 sezonunda görev yaptığı inter takımını 1-0-10-0 taktiğiyle oynatmakta olan eski hocamız...
    ortasahada görev yapan 10'lunun tamamının dmc - defansif ortasaha - önlibero kimliğiyle görev yaptığını hatırlatmama gerek yok sanırım.

    edit: işbu entry mancini sevgisinden ya da mevcut durumumuzdan bağımsız yazılmış, tamamen gözleme dayalı bir çıkarım içermektedir.
  • 4529
    hamzayı savunabilmek adına itin bir tarafına sokulmaya çalışılan adam gibi eski teknik direktörümüz.

    sezon ortasında takıma gelmiş, bizi şampiyon yapamamıştır. aynı sene uzun zamandır alamadığımız türkiye kupasını aldırmış, cl'de juventusu geride bırakarak gruptan çıkarmıştır. aynı juve bir sene sonra cl'de final oynamıştır.

    genel olarak deplasmanlarda çok kapanması ve galibiyet alamamamız nedeniyle şampiyonluğu kaçırmasına karşın aldığı kupa ve cl'deki başarısı nedeniyle iyi bir sezon geçirmiştir. ama bu taraftarın ona asıl sevgisi adam gibi adam olmasından kaynaklanır. giderken hakkı olan tazminatı almamıştır. galatasaray sevgisi ve saygısı olan karakterli biriydi. onu her zaman aşağıdaki resimle hatırlayacağım.

    http://store.donanimhaber.com/...B7D8EF997B7086EF.jpg
  • 4531
    çok çalkantılı bir dönemde galatasaray'ın başına geçip, ligi 2. sırada bitiren hoca. takım o sene şampiyonlar ligi'ne direk gitti. türkiye kupası'nı kazanmış, juventus'lu şl. grubu'ndan da üst tura çıkmıştır.

    türk ligleri'nde tek başarı kıstası şampiyonluk olduğu için, kendisi başarısızdır. ancak, 2013-2014 sezonunda fatih terim takımın başında kalmış olsaydı da, bence şampiyon olamazdık; zirâ, fenerbahçe'nin çok çok ekstra performans gösterdiği bir yıldı. hiç bir takım da her sene şampiyon olamaz zaten.

    oynattığı futbol bir boka benzemiyordu doğru; biz zaten mircea lucescu'yu da bu sebeple ülkeden kovan dahileriz. 70'ine geldi, hala dileniyoruz adama...

    kendisini italyan diye seviyor olabiliriz; keza biz çakma italyanları da çok seven bir topluluğuz.

    ontivero, burdisso, hajrovic üzerinden eleştirilir genelde. ne ilk ne de son tutmayan transferlerdi. hangi hoca, hangi yönetim hata yapmadı ki transfer konusunda?

    velhasıl kelam, adam iyi adam efendim. sevimli, vefakar, nankör değil... nesini sevmeyelim bu adamın?
  • 4532
    kendisine kimse düşman falan değildir. zira kulübün sıkıntılı halini görüp tazminat almadan giden adama düşman da olunmaz. anlatılmak istenen şey tam olarak şu. mancini hem bir bok oynatmıyordu hem de kadıköyde yenilmiş deplasman galibiyetine hasret bırakmıştı bizi ligin 2. yarısında. ama dany'yi sol bek burak yılmaz'ı sol açık oynatmasına amansız bir ceyhun ısrarına rağmen kimse eleştirmiyor herkes büyük saygı duyuyor.

    hamza da belki çok parlak futbol oynatmıyor. ama kimse mancini'den kötü oynattığını da iddia edemez. çok çok iyi oynattığını da iddia edemez. ama futbol bir sonuç oyunu ve hamza bir şekilde daha iyi sonuçlar alıyor. en basiti mancini'nin eboue, melo ve drogba'yla yenildiği kadıköyden sabri, bilal ve umut ile puan aldı.

    taraftarın kızdığı nokta mancini'yi hala öve öve bitiremezken hamza'ya düşman olunması(bakın eleştirilmesi de demiyorum) ve herşeyin şansa kadere falan bağlanması. dolayısıyla saygı duyma konusunda örnek verirken mancini döneminden güzellemeler yapılıyor. ama bu durum mancini düşmanlığından değil galatasaray taraftarının tutarsızlığından kaynaklı.
  • 4533
    mancini kadıköy deplasmanına çıktığında galatasaray'ın en iyi iki oyuncusundan yani muslera ve sneijder'den yoksundu. karşısında son yılların en iyi fenerbahçesine sahip olan ersun yanal vardı. kendisini kadıköy'de yenildi diye eleştirmek dünyanın en boş eleştirisi olacaktır herhalde.

    bize yapısı uymuyordu çünkü bu adam bizim ligi serie a gibi zannediyordu. her maç ayrı bir taktiği ve ayrı bir 11'i vardı. takım savunmasına çok kafa yoruyordu ve bu noktada elindeki 6+0+4 kuralına göre olabildiğince çözümler üretti. bir kısmı tuttu ama bir kısmı tutmadı. neticede en az şampiyonluk kadar değerli bir ikinciliği takımına kazandırıp gitti. bize yapısı uygun değildi ama bizle mesafe katediyordu, galatasaray taraftarının istediği bir takıma doğru bizi getiriyordu.

    bursa'ya ve akhisar'a 6 tane, trabzon'a 4, kopenhag ve eskişehir'e 3 tane attırmış bir teknik direktör olarak oynattığı futbolun da yanlış hatırlandığını görüyorum. bu adam arenada hamzaoğlu'nun tersine düzenli ve keyifli bir futbol izlettirmiştir. deplasmanları evet faciaydı ama yavaş yavaş alışıyordu. neticede kendisini kovmadık, birtakım terim manyakları dışında düşmanı da yoktu. asla kötü hatırlanmayı hak etmiyor.
  • 4537
    zaman geçtikçe büyük maç oynatma başarısı artıyor. manchester city'deyken ferguson'a karşı aldığı 1-6'lık united galibiyetini hatırlıyorum. bize gelince ayağının tozuyla torino'dan 1 puan çıkartması, malum karlı maç, fener'i ve beşiktaş'ı 1-0'la geçişimiz, kupayı yine 1-0'la alışımız bunun örnekleri zannımca. bizdeyken başarısız olduğu tek büyük maç chelsea deplasmanıydı. şimdi de inter'le sene başından beri milan, juve, roma üçlüsünden 7 puanla çıkmış. biraz daha tecrübe kazandıktan sonra mancini bir milli takımla uluslararası kupalarda büyük işler yapabilir.

    bizdeyken mağlup olduğu fener ve madrid deplasmanlarını yazmamamın nedeni kalede eray'ın oluşu. kalede eray'la saraçoğlu'na ya da bernabeu'ya gitmek haksız rekabettir.
  • 4542
    galatasaray'da yeterli zamanı bulamamış antrenör, beyefendi kişilik. kendisinin veya ünal aysal'ın izet hajrovic ve ontivero transferlerini istediğine inanmak komik bence. birisi dünyadaki en kaliteli ve çıkışta oyunculara dünya kadar para harcatan birisi, diğeri ise drogba ve sneijder gibi 2 markayı buraya getiren kişi. o nedenle ne işleri var bu adamların bu 2 gereksiz topçuyla.

    kendisine dönersek; şampiyonlar ligi'nde başarılı mıydı diye sorarsam kendime, evet başarılıydı diyebiliyorum ama düşünerek diyorum, çat diye dedirtmiyor adama. bu gözler chelsea deplasmanında bir maç izledi, inanın gözlerim eriyordu. hiç bir takıma o kadar ezik oynamadık biz ki o maça 1-1 ile gidilmişti. chelsea elerdi bizi büyük ihtimalle ama oynanan oyun can sıkmıştı ki birdaha top 16 round maçına çıkarız orası muamma. neyse grubuna dönersek, içeride müthiş bir kopenhag maçı oynandı. galatasaray'ın fatih terim'in 11-12 senesinden sonra oynadığı en iyi oyundu bence. 2. yarı takımımız cıvımasa veya burak'a çalışmasak 6-7 olurdu. organizasyon, pres, hırs inanılmazdı. bence mancini'nin tepe maçıdır. belki bursa ve akhisar'a goller yağdırmıştır ancak bu iki maçta da fırsatçılığımız sayesinde skora girmiştik. kopenhag maçında ise gerçek anlamda ezmiştik rakibi.

    rövanşı ise bence şanssızlıklar silsilesi ve mancini'nin deplasmanda takım yönetememesi bizi 3 puandan uzaklaştırdı. ayrıca drogba-burak ikilisinde o dönem için konuşursak burak'ın bitiricilik becerisi drogba'dan kat kat yukarıdaydı. burda bir eleştiri gelebilir ancak drogba'nın türkiye kariyerine baktığımızda çoğu golü kafa vuruşu ile ve meşhur real topuğu var malumunuz. arsenal'e attığı 2. golde bu kategoriye girebilir tabii ki. iyi bitirici değildi drogba ama oyunu öne yığmak için olağanüstü bir silahtı 34 yaşında olmasına rağmen. o deplasmanda iyi bir golcü takıma 3 puanı getirebilirdi. ayrıca burak o aralar inanılmaz gol kaçırıyordu. ligde 5-6 hafta atamamış, sanırsam kayseri deplasmanında attığı golle orucu bozmuştu. bir türlü o forveti koyamadık ya zaten sneijder önüne.

    neyse, juve maçı ise tam anlamıyla kör dövüşüydü ve biz çıktık ordan.

    içeride oynadığımız maçlara bakarsak güvenliydik bence. mancini içerde bir şekilde kazandırıyordu ve gerilmiyorduk izlerken maçları. ligin sonlarındaki kayseri ve paşa maçlarını saymıyorum. zaten 13-14 senesinde oynanan kayseri, rize ve antalya maçları kanser olmak için 3 sebep adlı kitabı içeriğini rahatlıkla oluşturabilir.

    bu adamın sorunu maalesef deplasmandı. tarihimizde rekordur büyük ihtimal, 4 ay maç kazanamadık dışarıda. erciyes maçının ardından elazığ deplasmanına kadar galibiyet alamamıştı takım. gerek şanssızlıkları, gerek kendi hataları bu 3 puana engel oldu.

    1 sene daha kalsa ne olurdu?
    herkes buna farklı fikir üretebilir, bol keseden sallıyoruz sonuçta. ama kendi açımdan bakarsak, ekim 2013-haziran 2014 sürecindeki kısa galatasaray antrenörlüğü süresinde benim sevgimi ve saygımı kazandı kendisi. üvey evlar muamelesi gördü, ünal aysal tarafından kandırıldı ama adam tek bir yamuk yapmadı.

    galatasaraylı futbolcularda inter maçında mükemmel bir jest yaptılar kendisine ki yolda görse elini öpecek bir ayıya karşı verilecek en güzel cevabı vermiş oldu, dolaylı yoldan hesabı kapatıp kapağı evine yolladı şikecilerin.
  • 4543
    bana kalırsa futboldan pek çakmayan teknik direktör. gram top oynayamıyordu galatasaray onun zamanında. melo, sneijder ve muslera' nın en formda zamanlarıydı o zamanlar. ama hakkını yememek lazım sneijder' i ilk parlatan mancini idi. bence kötü değil de normal bir teknik direktör. hamza hamzaoğlu seviyesinde olduğunu düşünüyorum daha fazlası değil kesinlikle. fenerbahçe nisan ayında şampiyon olmuştu öyle puan farkı vardı. beşiktaş' la ikincilik için yarışıyorduk daha 2 ay önceden.

    burada boşu boşuna öven bir sürü adam var. mancini döneminin entrylerine bakın yüzde 99' u git artık hoca şeklindedir. ama delikanlı gibi gitmesini bilmiş hocadır.
  • 4544
    2013-14 şampiynolar ligi b grubu'ndan çıkması net bir başarı olan teknik direktör.

    terim'in 1-6'lık mağlubiyette takımın dizginlerini tutamaması nedeniyle büyük suçu olduğunu düşünsem de burada kopenhag'ı ve juventus'u yeneceğine hatta gruptan da çıkabileceğine inanabilirim. hatta lucescu da muhtemelen bu başarıyı gösterebilirdi. ama malum ki galatasaray'ın bu esnada bir teknik direktörü vardı, o isim de mancini'ydi. bu durumda gruptan çıkma başarısı da hocalar farklı olsaydı üzerinden yapılan bir kehanet oyunuyla hocalara dağıtılamaz, mancini'ye verilir.

    örnek: 99-00'de galatasaray'ın kadrosu uefa kupası'nı alacak yeterlilikteydi. muhtemelen o sezon başımızda lucescu ya da van gaal olsaydı da kupayı alırdık. peki bu terim'in başarısını küçültür mü? elbette hayır.

    eğer katı savunma yaparak 3 puanı almakta olduğumuz sırada amrabat'ın yaptığı gereksiz penaltıyla berabere olan, ardından olmayan bir faulden yediğimiz ikinci gole bir dakika sonra umut'un cevap vermesiyle hakkımız olandan azını aldığımız juve maçında terim ve dolayısıyla hücum futbolu olsaydı 3 puan alırdık tezine katılmak mümkün değil. defansta ve ofansta pek bir numarası olmadığı söylenen juve'nin ertesi sezonun cl finalisti olduğunu hatırlatmanın yanı sıra terim'in şuursuz hücum taktiğiyle sadece iyi kontra yapmayı beceren braga'ya bile yenildiğimizi, real'den barnebau'da 3 yediğimizi ve elbette malum 1-6'lık maçı hatırlatmak isterim. galatasaray juventus'un sahasında cesur oynamak gibi bir hata yapsaydı sonuç muhtemelen bir önceki senenin barnebau deplasmanıyla aynı olurdu.

    3-1'lik kophenhag maçına zaten olumsuz bir yorum gelmemiş. o maça terim, van gaal, skibbe ya da klopp'le çıksaydık muhtemelen sonuç değişmezdi. ama dediğim gibi bu gereksiz bir beyin fırtınası. istanbul'u yavuz sultan selim'in de en az fatih sultan mehmed kadar alacağını söylemek gibi.

    --- alıntı ---

    bana göre mancini'nin bu grupta az çok farkını ortaya koyabileceği maç danimarka'daki kopenhag maçıydı. neden? şu ana kadar şampiyonlar ligi tarihimizde grupta 2 maçta da yendiğimiz takım yoktu. hala da yok. demek ki bu oldukça zor bir iş ve o maçı kazansak mancini zor bir işi başardığını gösterecekti.

    --- alıntı ---

    bu kısım neredeyse tamamen hatalı bir argümana dayanıyor. şampiyonlar ligi'nde 2 maçta da yendiğimiz bir takımın olmaması, bunun çok zor bir iş olduğunu göstermez. cluj ve özellikle astana gibi rakiplerin de olabildiği şampiyonlar ligi'nde bir takımı hem içerde hem dışarıda yenebilmek takımın seviyesine bağlı olarak gayet mümkün olabilir. cluj konusunda hava muhalefeti ve kabus gibi geçen maçtan ötürü terim'e suç bulamasam da astana'nın iki maçta da yenilmesi gerektiğini ve bunu yapan hocanın çok büyük bir iş başarmış sayılmaması gerektiğini düşünürdüm. çünkü bu büyük bir iş değil.

    bunun dışında bence bir hoca "fenrbahçe kırmak üzereyken tanımlanan rekorlar" benzeri üzerinden değil direkt tabelaya yansıyan başarısı üzerinden tanımlanmalı. mancini'nin başarısını sınayacağımız ortam derbi kaybetmemesi değil lig kupasını kazanması olmalıdır, bir rakini hem iç hem de dışta yenebilmesi değil grubu geçmesi olmalıdır.

    kophenhag'dan kalite olarak fersah fersah üstte değildik ve juventus'un da gösterdiği gibi kopehnag sahasında yenilmesi zor bir takım. juve'nin kophenhan beraberliği için şans, bizim beraberliğimiz için ise yetersizlik demek sanıyorum adil değil.

    ronaldo'suz, benzema'sız oynadığımız real'e karşı sneijder ve en önemlisi muslera'sız çıktığımızdan bahsetmemek ciddi hata olacaktır. o muslera'nın eksikliği ki elit teknik direktörler toplantısına katılan tüm hocalar ortak bir defans planı çizse yine gol yemeyi başarabilecek, dünyanın en kötü kalecisinin barnebau'da ilk on bir çıkmasına neden oldu. bu konuda bale'nin golünü hatırlatmaktan başka örneğe ihtiyaç duymuyorum ve iddia ediyorum o maçtan dünya üzerinde puan alacak tek bir hoca çıkamaz.

    son maç denildiği gibi değişik bir maç. yine de hoca başarısı küçümsenecek bir maç değil. karşı tarafın kulübesinde conte gibi bir isim varken karşı tarafın oyuncuları seninkilerden biraz daha kaliteliyken rakibi yeniyorsan burada hoca olarak senin de başarın vardır. en azından maç öncesi mind game'le, motivasyonla etkide bulunmuşsundur.

    sonuç olarak mancini bizi gruptan çıkarmıştır. drogba önemli bir faktör olsa da yine 99-00 örneğinin hagi'si hatırlatılabilir. hagi'nin varlığı nasıl terim'in başarısını küçültmezse drogba'nınki de mancini'ninkini küçültmez. şans konusunda ise elit bir hocanın sözünü hatırlatmak yeterli olur:
    "başarı tamamıyla şans işidir. inanmıyorsanız başarısızlara sorun."

    dört takımın birbiriyle oynadığı ve iki tanesinin çıkış bileti alacağı gruptan çıktıktan sonra birinci takımın ismini onu hiç yenmesen de vermek tuhaf değildir. burada bahsedilen gruptan çıkması ilk planda beklenen real madrid ve juventus gibi iki kulübün olduğu gruptan ilk ikiye girerek -yani birini saf dışı bırakarak- çıkmaktır. örneğin grupta real madrid yerine norwich'in olduğunu düşünelim, bu durumda norwich'in adını anmak gereksiz olur çünkü onların iki takımlık gruptan çıkma kontenjanında yer edinmesi zaten beklenmeyen bir durum olacaktır.
  • 4545
    kendisinin 2013-14 sezonunda şampiyonlar ligi başarısını aldığı toplam puan yerine juventus'tan alınan puanlar üzerinden değerlendirmenin doğru olacağı teknik direktör. başka bir teknik direktör de kopenhag'dan alınacak 6 puanla aynı puana ulaşabilirdi. ama gruptan çıkmamızı sağlayan juventus'tan alınan 4 puan oldu. bir başka deyişle doğrudan rakibimiz olan juventus'a sadece 1 puan verdik. hatta mancini o dönemde bazı maçlardan önce ve sonra o maçların çok da önemli olmadığını söylediğinde büyük tepki almıştı. mancini hedef maç olarak ikincilik mücadelesi verdiğimiz juventus karşılaşmalarını seçmişti. dolayısıyla taktiksel başarının ötesinde işin matematiğini çözüp bunun üzerinden başarıya ulaştı. ayrıca gelir gelmez ilk maçına juventus deplasmanında çıktığını hatırlarsak başarısının önemi daha da net anlaşılacaktır.

    chelsea ile londra'daki maç özelinde eleştirilmesini haksız buluyorum. o maçta drogba başta olmak üzere takımın büyük bölümü sanki formalite maçına çıkar gibi bir havada takılmışlardı. o maçta oynayan muslera ve melo dışındaki tüm futbolculara hala kızgınlığım var. bunun ötesinde o maça ilişkin olarak mancini'nin eleştirilecek bir hata yaptığını düşünmüyorum. ama ilk maçta gol yemememiz önemli olduğu ve takıma da iyi savunma yapmayı öğrettiği halde hiç beklenmedik şekilde kanatlarda hajroviç-sneijder forvette burak-drogba tercihleri yapması büyük hataydı. zaten ilk yarıda hajroviç'i çıkartarak hücumcu sayısını azaltmak zorunda kalmıştı. o maçta 1-1 yerine 0-0'lık bir sonuç alınması ikinci maça her türlü beraberliğin bize yarayacağı bir ortamda çıkılmasına neden olacaktı. ilk11 tercihi nedeniyle belki de önemli bir avantajı kaçırdık.

    bu arada aynı sezon şampiyonlar ligi'nde iki maçı kalede eray işcan ile oynadığımızı da hatırlatmak isterim.
  • 4546
    2013-2014 sezonunda şampiyonlar ligi'nde kesinlikle başarılı olduğunu düşündüğüm teknik direktör. o dönemki havayı hatırlayan vardır mutlaka. juventus deplasmanından önce neredeyse umut yoktu ve egemen görüş fatih terimli takımın 2-3 farklı mağlubiyet alacağı yönündeydi. adam geldi ve 2 gün sonra çıktığı maçta çok iyi takım savunması yaptırdı. juventus tek kale oynamasına rağmen gol yemeyeceğimizi düşünüyorduk ki amrabat penaltı yaptırdı, bence penaltı yoktu ama neyse. kopenhag deplasmanında iyi oynamadık. ilk yarıda burak altıpasın içinden bomboş kafa vuruşunu kaleciye nişanlamasaydı belki kazanabilirdik. içerideki juve maçında ise kötü oynadık, gol atma umudu yoktu. zaten fiziksel üstünlük karşı takımdaydı. tamamen drogba ve sneijder'in kişisel becerisiyle kazandık. ama o juventus deplasmanında verilmeyen 2 puan mancini'yi başarılı yapar. chelsea deplasmanından bahsetmek istemiyorum tarihimizin en sinir bozucu maçlarından biriydi zira. zaten chelsea'yi elememiz çok zordu. bunu daha sonraki turda psg maçında görmüştüm. çok hızlı ve dalga dalga geliyorlardı. bizim maçta bunu yapmaya gerek kalmamıştı. yine de mücadele etsek iyi olurdu tabi.
  • 4547
    elediği, bir sezon sonra şampiyonlar ligi finalisti olacak juventus iki sezon üst üste uefa finalisti olan benfica'ya elenmiştir ki şu an grubumuzdaki benfica bu başarıyı gösteren kadrosunun en önemli parçalarını ve jorge jesus'u kaybetmiş durumda. buna karşılık yine futbolda "umut'la yasin gol atsaydı"üzerinden yapılan bir kehanet oyunu gereksizdir. bu durumda yine sevdiğimiz hocaların bütün başarılarını "henry altıpastan gol kaçırdı.", "semih o golü atsa fener alırdı, zaten maçta bir şey oynamıyorduk.", "hollanda osursaydı"lara indirgeyebiliriz ki bu yanlı ve yanlış bir değerlendirme olur.

    kophenhag deplasmanının ise kolay bir maç olmadığını yine bir sonraki senenin şampiyonlar ligi finalisti juventus'un da bizim gibi takılmasından anlayabiliriz. kaldı ki juventus'un kalesinde eray da yoktu.
  • 4548
    futbolda "halamın şeyi olsa amcam olurdu" olayı işlemez. sen kalkıp da "2 sene önce benfica juve'yi eledi, ama hamza bu benfica'dan 2 maçta 4 puan alıyordu." diyemezsin. o zaman fener de geçenlerde şampiyonlar ligi şampiyonu ajax'tan 4 puan aldı.

    kısacası mancini'nin o dönemki başarılarını şu şöyle olsaydı falan diye küçültemeyiz, tıpkı hamza'nın geçen seneki başarısını küçültemeyeceğimiz gibi.
  • 4549
    mancininin gruptan cikarmasi net bir mancini basarisidir. ancak başarı kopenhagi içerde yenmek yada juveyi icerde yenmek degildir. muhtemelen terim de bunları yapardi. ancak terim torinoda o juveden 2 tane yer, muhtemel 2-0 yada 2-1 yenilir gruptan da cikamazdi. ancak mancini ordan beraberlik almak icin çıktığı yolda kati bir savunmayla amrabatin abuk penaltisina ragmen 1 puani aldi ve grubun anahtarini eline gecirdi. haa ligde hatalıydı doğru, ancak gruptan çıkışın birebir kahramaniydi. bunun da sebebi dedigim gibi disardaki juve maciydi. her teknik adamin yapamayacagini yapti, ordan puani alip ikinci tura uctu.
  • 4550
    yine taraftarlarımızın bir kısmı beni övmüş bir kısmı yermiş *

    mancini'yi çok severim, kendisi iyi bir taktisyendir. ama bir gerçek var ki o da galatasaray ile kendisinin kimyasının bir senede uyuşması mümkün değildi. mancini stratejik hamlelerle real madrid-juventus grubundan çıkmayı başardı. türkiye'deki deplasmanlara ise çözüm bulamadı. çünkü türkiye o kadar anlaması kolay bir ülke değil. adamın önce türk futbol mantalitesindeki yat yere pisliğini çözmesi, sonrasında fenerbahçe kollanmasını çözmesi, hakemlerin kollamasını çözmesi, hakemlerin salak hatalarını çözmesi, satılık futbolcuları ve teknik adamları çözmesi falan lazım. bunlar bize çok kolay gibi geliyor ama hiç kolay şeyler değiller. biz burada yaşadığımız için hemen anlıyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın