bugün galatasarayımızla ilgili hoş bir yazı yazmıştır kendileri.
---
alıntı ---
galatasaray enerjisi
florya'ya gitmeyeli yıllar oldu. ilk gittiğimde hissetmiştim florya'nın kendine has, fark yaratan enerjisini.. kimi zaman yönetim kadrosuyla, çoğu zaman oyuncu topluluğunun, profesyonelliğe ilaveten galatasaraylı karakteriyle açıklanan bir elektrik dolaşırdı havada; uzaktan izlerken de hissettik florya enerjisini. bugün acaba hâlâ aynı hava dolaşıyor mu o gökyüzünde?
o büyük tılsım. ali sami yen'deki büyük ateşin de kaynağıydı yıllar yılı..
florya'da takımı yakından izleyenlere sormak lazım şüphesiz, hislerimiz ise, enerjinin yok olduğunu söylüyor. yılın bu mevsiminde sezon başı hedeflerinden ikisinin tamamen uzağında, birinin ancak hayalinde kalan galatasaray, üzerinde çalışılmaya değer bir konu haline geldi.
lincoln hadisesi ile ayyuka çıkan bir bozulma mıdır?
efsane olan kadronun gönül kırıklıklarıyla bezeli bir incelme midir yoksa?
arda turan'ın enfes röportajında hissettirdiği gitmek(!) isteğine ne sebep olmuştur?
arda turan bir yeniden doğuşun sembolü olarak dururken, neden barcelona olmayı hayal eden bir kulüpten gidebileceğinin sinyallerini verir?
sorumlunun sadece hollandalı teknik kurmaylar olduğunu düşünmek saflık olur.
yönetimsel bir eleştiri yapmanın akıllıca bir tarafı da yok ayrıca.. kim bilir belki de galatasaray değişiyor?
bu cümleyi "galatasaray değiştiriliyor" şeklinde de kurabiliriz.
işte bu yüzden acımasız eleştirileri, tatsız öngörüleri erteleyip zamana bırakmak sağlıklı bir duruş olur.
peki şu sorgulanamaz mı?
şampiyonluk potasında hızla ilerlerken, meira'yı satmak. yine en güçlü aday konumundayken cazibesi uğruna kewell'ı tutup nonda'yı göndermek. büyük iki hata değil midir?
bilhassa kewell'ın nisan ayında döneceğine inanıp manevi bir hayranlık, cilalı bir imaj uğruna takımı santrforsuz bırakmak nasıl açıklanır?
atılamayan gollerin, tutulamayan topların bu oyunun kaybedenini belirlediği bir gerçekse, son iki hamle son iki şampiyonluğu kaybettirmiştir.
rijkaard eleştiriliyor. gönderilmesi isteniyor. hakimiyeti olmadığı, futbolu bilmediği bile iddia ediliyor. birçoğu abesle iştigal saplantılı yorumun hedefine haksızca oturtuluyor. öte yanda ayağı yere basan doğru tabanlı destek ve acımasız kalemlere tepki dolu yazılar okuyoruz.
taraftarın vereceği manevi karar çok önemli belki ama yönetimin devam edeceğiz açıklaması gerçekten de galatasaray'ın değiştirildiği düşüncesi uyandırıyor.
kâğıt üzerinde bakarsanız, hedefleri gerçekleştirememiş bir teknik adam başarısızdır. yine kâğıt üzerinde barcelona günleri ve oradaki benzer başlangıcın ardından aldığı mesafe, istanbul günleri için kuvvetli bir referanstır.
yeni stadıyla, yeni bir yüzyıla adım atmaya hazırlanan galatasaray bir değişim geçiriyorsa, ne âlâ; ille de rijkaard üzerine birkaç satır gerekirse, mourinho'nun çalıştırdığı her takımda yarattığı farkın üzerinden gidebiliriz.
teknik direktörün takıma değil, kulübe verdiği enerjiyle açıklanabilir bir durum sanki.. peki bunun türkiye'de olabilirliği var mı?
sanıyorum yok ve asıl ihtiyaç duyulan, bizim ülke şartlarında ve galatasaray geleneklerinde florya'nın enerjisidir.
galatasaray değişiyorsa, yeniden yapılanıp, yeni şartlara uygun bir ayar aranıyorsa, kaybedilen her hedef için bir teselli bulunur.. sonuçta ne olursa olsun asla bilinen enerjisini göz ardı etmemelidir. galatasaray'ı galatasaray yapan o tılsımı göz ardı etmeyin.
---
alıntı --