resim
Okan Buruk
Görev:Teknik Direktör
Takım:Galatasaray
Yaş:51
Uyruk:Türkiye
  • 12726
    ne oynattığı oyuna uygun oyuncu alabilen, ne de aldığı oyuncuya uygun oyun oynatabilen teknik adam.

    daha kötüsü de oynatmaya çalıştırdığı oyundan çok, ortaya çıkan oyunu çözümlemekte olan başarısızlığı. oyunun içindeki eksikliklere, defolara dair hiçbir gaile gütmeden sukunetle devam ettiği her açıdan kusur fışkıran futbolundaki ısrarı artık sağlıksız bir hale geldi.

    seti geçiyorum, sahadaki herhangi bir top kaybına dair bir antitez dahi yok. kalecinin alalade şişirdiği bir top bile rakibi stoperlerle karşı karşıya bırakabiliyor.

    kötü mühendislik gerçekten her şeyi öldürüyor. sadece 2 transfer lazım olan takıma, yapılan 2 transferin ardından takımı toplamak için 3 transfer daha gerekmesi için direkt majör hatalar gerek. işin tuhaf yanı, ufak bir dizilim değişikliğiyle bir çok defoyu halının altına süpürebileceği bir kadro yaratmışken bundan imtina ederek, oturup göz göre göre gelmekte olan bu başarısızlığın evrelerini izlemesi.

    fatih terim'in de bu tarz inatları olabiliyordu fakat bir süre sonra yaratmak istediği şeyden çok, ortaya çıkan sonuçla ilgilenmeye başlardı. böyle bir şeye ilk defa tanık oluyorum.

    2 senedir rekor puanlarla şampiyon olmuş bir hocanın kendisini bu konuma sürükleyebilmiş olması inanılmaz bir durum.
  • 12728
    öncelikle neyi istediğimize karar vermemiz gerekiyor, her sene şampiyonluk mu? istikrar mı? ben istikrardan yanayım. bu sene geriye gidebiliriz, 3. olabiliriz bu dünyanın sonu değil. hayat inişler ve çıkışlardan oluşur, biz 'başarısızlığa tahammül etmeyiz bu yüzden büyüğüz' bakış açısını artık abarttık şımardık, en ufak tökezlemede bile istifa diyerek en hafif tabiriyle hadsizlik yapıyoruz. işini yılda %99.9 doğruluk oranıyla yaparsın ama en küçük bir hatanda şefin seni çağırır ve 'ne biçim iş yapıyosun' der şu an durum tıpkı bu. puan ve galibiyet rekorları kıran adamın kellesini almaya an kollar olduk. istikrar olmadan başarının kalıcı olmayacağını öğrenemeyeceğiz maalesef. evet eleştrilcek yönleri var, evet çözüldü, evet 4-2-3-1 sisteminden taviz vermiyor ama burda yapmamız gereken bizimde hocadan taviz vermememiz. elenelim, şampiyon olamayalım her ne olursa olsun ben hocamın arkasındayım, ben bizi puan rekoruyla şampiyon yapan, bayernin ağzına ağzına basıp elinden kaçıran adamın yanındayım, düşse bile kalkar.
  • 12729
    galatasaray'da hocalığının ilk iki sezonunda üst üste rekor serilerle gelerek şampiyonluk kazanmış olan çocukluğumuzun futbolcusu. üçüncü sezona girerken sahanın içinden başkanlık makamına kadar her tarafından sorunlar fışkıran, artık çoğu şeyin tolere dahi edilemeyip ayan beyan göründüğü bir ortamdayız. bu fırtınalı denizde gemisini doğru rotada tutup limana yanaştırıp yanaştıramayacağı, kendisinin önündeki yeni challenge gibi duruyor.

    sahadaki oyunun zayıf kaldığı, ne kadar insiyatif sahibi olduğu bilinmese de bazı transferlerin tartışmalı olup bazı ihtiyaçların hiç karşılanmadığı, bazı futbolcuların bariz geriye gittiği 2024-2025 sezon başı döneminde eleştirilmesi kadar doğal bir durum olamaz elbette.

    ama sorun olan konu, özellikle sosyal medyanın hayatımızın merkezine oturması sonrası, artık uçlarda yaşıyor oluşumuz. 10 saniyelik bir video sıradan bir insanı ülkenin en bilindik siması da yapabilir, her konuda tam ortadan ikiye bölünmeyi başaran toplumun tek vücut halinde nefret ettiği biri de yapabilir.

    çeşitli formatta içerik üretip yayınlamanın aşırı kolaylaştığı bu devirde, tüm bu imkanların çeşitliliğe yol açması beklenir. ancak tam ters şekilde, siyah ya da beyaz, evet ya da hayır, iyi ya da kötü şeklinde net ve keskin reaksiyonlardan ibaret oluyor. ılımlı ya da aklıselim yorumlar değil, aşırı uçlarda tepkiler ve reaksiyonlar ilgi görüyor. iyi anlamda ya da kötü anlamda fark etmez, bir şekilde lafınızın bir ağırlığı olup konuşulması için bunun olması gerekiyor. bu da uzun vadede insanların, bir şekilde kaba tabirle "sallanmak" için kendini bu şekilde hissetmek zorunda kalıp düşünme eğilimini de buraya yöneltmesine sebep oldu.

    maçları muhtelif sebeplerden dolayı göz ucuyla izleyebilen ve salonları bok eden futbol seyircisi olarak çok da bir şeyden anlama iddiası olmayan benim bile sayabileceğim onlarca şey var. bunların bir kısmı da elbette okan buruk ekseninde ya da onunla alakalı. ama öyle bir noktaya geliyoruz ki, en haklı eleştiri bile içindeki bir cümle yüzünden linç malzemesi olabiliyor. ya da genellikle "bıraksın gitsin" cümlesi kadar itibar göremiyor. öte yandan "bıraksın gitsin" cümlesi, sayfalarca mantıklı argümanla desteklense bile, sadece "bırakmasın" eksenli duygusal reaksiyon sebebiyle linç malzemesi olabiliyor.

    garip bir şekilde insanlar artık uzun yazı yazmayı, düşünmeyi ve argüman üretmeyi sadece karşısındakini bok etmek için kullanıyor. en yumuşak başlayan uzun yazı bile günün sonunda "pıçaklama" seviyesine gidiyor. sözlüğün ilk yılları demeyeyim, bir de "sözlük bozuldu yea" geyiği ateşlenmesin sabah sabah. ama bundan 10 sene önce mesela, biz birilerini övmek ya da destek olmak için de uzun yazılar yazardık. sadece canımız öyle istediği için yapardık. hiçbir yükümlülüğü de olmazdı, "fanboy" ya da "x savunucusu" gibi ünvanları kimse istemezdi bile.

    artık nefret ortamı bir kenara, nefret etmeyene ya da uçlarda yaşamayana da bir nefret var.

    bütün bunlar da birike birike bizi bugün "sosyal medya taraftarlığı" temalı debelenmelerin içine atan ortamı oluşturuyor.

    ha tüm bunların okan hoca ile alakası nedir, onu ben de tam bilemiyorum. zor bir dönemden geçtiğimiz aşikar. buradan toparlanabilir miyiz, önceki iki sezon gibi bir yerden sonra gaza basar mıyız bilemiyorum. olumsuz bir fikri kibarlaştırmak için bilemiyorum demiyorum, gerçekten bilemiyorum. bu da beni tedirgin ediyor ki muhtemelen farklı tonlarda eleştirileri yükselten taraftarın çoğunu da asıl rahatsız eden şey bu tedirginlik.

    umarım bir şekilde toparlarız...
  • 12730
    gün hocamızın arkasında durup destek olunması zamanıdır. her insan inişler ve çıkışlar yaşayabilir. unutmayın biz 2 sezondur başlangıçları çok iyi yapamadık ancak sonrasında takım alev aldı. lanet olası transfer sezonunun bitmesiyle her şey yoluna girecektir. öncelikle şu young boys maçını atlatıp bir an önce cl'ye kalmamız gerek. sonrasında takım günden güne yükselecektir. eminim ki hoca çok iyi niyetli bir insan ve kimseyi kırmak istemiyor. şu aşamada bu yönetimle kendisinden daha iyi hoca getiremeyiz. birkaç hafta dişinizi sıkın ve hocaya güvenin. 40 yıldır bu işlerin içindeyim ve adım gibi eminim ki birkaç üst üste galibiyet ile takım kendine gelecektir. şu ortamda ne oyuncularımızı ne hocayı ne de yönetimi gömmenin bir faydası yok. bekleyip görelim başarısızlık durumunda zaten eleştiririz ama önce sabır lütfen.
  • 12731
    daha önce kimisi galatasaraylı kimisi farklı takımlı çok fazla insanla konuştuğumda herkesin idealinde olan şuydu: bir hocamız olsun ve 5-6 sene aynı adamla ilerleyelim. bunun bir mantığı var, istikrar. hele ki türkiye gibi futbolun ip üzerinde yürümekten farksız olduğu ve en ufak bir tökezlemede kelle avına giden bu adını koyamadığım sürüncemede gerekli olduğuna inandığım bir şey. herkes bir alex ferguson istiyor, 20+ yıl aynı hocayla ilerlemeyi diliyor ve her sene sil baştan kadro, yönetim, idari heyet vs. zararlı görüyor. bunun bir sebebinin de dünya ve politik görüşünüz ne olursa olsun, ülkedeki siyasi konjonktürden etkilenmemiz. çok basit bir şekilde “ülkeyi yöneten adamlar 25 senedir burada, takımlarda bu niye yok?” tarzı bir savunma gerçekleşiyor. bu da savımı güçlendiriyor.

    geçtiğimiz günlerde -galiba linkedin’de- bir yazı okumuştum. insanlar uzun vadeli işlerde artık eskisi kadar verimli olamıyorlar. bunun çeşitli sebepleri var, kimisi mantıklı, kimisi gerçekten saçma. ancak bu bir tespit, eskisi kadar uzun süreli başarılı olamıyor. birçok yönetici, müdür, şef, idareci birkaç yıl eskisi kadar verimlilik gösteremiyor. artık metal yorgunluğu mu dersiniz, bıkkınlık mı, körleşme mi bilmiyorum. insanlar belirli bir düzeyde başarılı olduğu şeyleri, bir zaman sonra aynı verimde yapamamaya başlıyorlar. bu yüzden bunun adı mali beklentiler oluyor, işten sıkılma oluyor, yeni heyecanlar oluyor ama neticesi değişmiyor, o netice de ayrılık. çünkü değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir.

    siyasi olarak zaten değişimin geciktiğini düşünen birisi olarak, bu tarz uzun vadeli teknik direktör ilişkilerinin artık olmaması gerektiğini düşünüyorum. çünkü devir değişti. teknoloji, sosyal medya, günlük işler çok yüksek bir tempoda gidiyor. insanların birbirlerine tahammülü çok az. bir hatada hemen astığım astık, kestiğim kestik modu gözleniyor.

    üzgünüm ama, galiba bundan sonra hiçbir zaman 4 sene boyunca aynı hocanın çalıştırdığı bir takımı göremeyeceğiz. zaten fatih terim’in iki farklı 4’er yılı dışında böyle bir şeyi hiç görmemişiz. bundan sonra, hele ki bu sosyal medyanın da gücüyle böyle bir şeye tanıklık edeceğimizi zannetmiyorum.

    bu yazıyı da okan hocanın durumundan bağımsız yazıyorum. belki de değişim her iki taraf için de iyi gelebilir. ya da çok farklı bir hasar tespiti ve doğru müdahale ile işler yoluna girebilir. zaman gösterecek.

    her şey benim elime kalacak olsa şunu elbette isterim ki, okan buruk en az 5 tam sezon bizimle geçirsin ve ne yapmak istediğine karar verip onu uygulayabilsin. ancak ne bana soran var, ne de benim bunu yapabilecek kabiliyetim.
  • 12733
    son dönemde aşırı sinirli ve gergin gördüğüm hocamız. belli ki erden timur'un ayrılığı sonrası bizim de tahmin ettiğimiz üzere bazı problemler oluşmaya başlamış. hoca fazlasıyla gergin ve dolu görünüyor. yeni emekli olmuş hayata farklı bir pencereden bakmaya çalışan yaşlı dedeler gibi konuşuyor;
    hakem niye alman?
    bizde azeri hakem istiyoruz.
    neden sentetik saha?
    niye olimpiyat stadında oynuyoruz?
    bu adam niye burada park etmiş?
    belediye niye çöpleri almıyor. *

    okan hoca her ne kadar basın önünde "yönetimden memnunum" tarzı açıklama yapsa da gerçeğin böyle olmadığını temmuz 2024 galatasaray lecce maçı sonrası şu söyledikleri ile ortaya koymuştu.

    --- alıntı ---
    bu sene birçok mevkide tek oyuncumuz olduğu için 4 hazırlık maçına da benzer kadrolarla çıktık.
    --- alıntı ---
    burada aslında hocanın bir iç hesaplaşma içerisinde olduğu anlaşılıyor.

    bunlarla birlikte malum köstebek olayı. soyunma odasında olanların dışarıya sızdırılması, adam yönetime verdiği transfer listesinin bakkal defterine işlenmesi. kulübün resmi mühürlü belgelerinin malum kişilerin eline geçmesi vs. bunlar da muhtemelen hocanın konsantrasyonunu düşürüyor olmalı.

    ayrıca son dönemde futbolculara karşı olan yaklaşımını da doğru bulmuyorum. zaha konusu. bu kadar açık bir şekilde her şeyi anlatmasına ne gerek vardı?

    kerem konusunu basın toplantısında kabul etmesi ne kadar doğru?
    muslera benim olduğum yerde öyle bir olay olmaz derken çok daha güzel bir şekilde yanıtlamıştı bu soruyu.

    okan hocanın kerem'in kaptanlığının elinden alınmasına nasıl izin verdiğini de anlayamıyorum. kendisi futbolculuk zamanında bu tartışmaları yaşamıştı. tugay kerimoğlu'nun kaptanlığının elinden alınması nedeniyle camiayı terk ettiğini bilmiyor mu?

    yani sonuç olarak okan hocanın biraz yönetim desteğine ihtiyacı var. artık bu bir menajer olur, sportif direktör olur. ben bilemem. abdurrahim albayrak bence düşünülmeli.
  • 12734
    arka planda yönetimin takımın üzerinde hakimiyet kurmasını engellemeye çalıştığına bu yüzden takıma odaklanamadığına yüzde bir milyon eminim. kerem kaptanımız diyor bir yönetici üç gün sonra kaptanlığı elden alınıyor.

    okan buruk'a bu sezonu zehir ederler gibi. ne sara ne jelert birinci tercihi de değildir bana kalırsa ama bunu alabiliyoruz işine gelirse denmiştir. oyuncuların kötülüğünden değil yanlış anlaşılmasın tercih edilmesinden. kim isteniyorsa alınıyor hezeyanı bize ait bence. adamın olayı pres. ilerde pres yapmayı bilmeyen ofansif özellikli beklere ve orta sahalara ayılıp bayıldığını sanmam.

    ortalığa yabancı hayranları çıkmış, size şöyle söyleyeyim bunlar ne zaman ortaya çıksa sezonu çok çok geride bitiriyoruz. hele son donemde torrentçiler türedi galatasaraylılar arasında onlar dahi kafalarını çıkarmaya başlamış. sonun başlangıcına mı giriyoruz nedir...
  • 12735
    maalesef son bir buçuk yıldır hedef maçlarda sınıfta kalmıştır. her ne kadar kazansak da molde maçları, fc copenhagen maçları, sparta prag maçları, evimizde 70 dakika 10 kişi oynayan fenerbahçe maçı, süper kupadaki beşiktaş hezimeti ve 21 ağustos 2024 young boys galatasaray maçı kendisinin taktiğinin artık işlemediğini göstermiştir. artık bu saydığım maçlardan ders çıkarmalıdır. kendisinin istifa etmesini ya da kovulmasını istemiyorum ancak taktik ve oyun anlayışını düzeltmesini bekliyorum.
  • 12736
    insanın en zayıf anı, kendini en güçlü hissettiği andır. hoca 2 sezondur rekorlarla lig şampiyonu. burada şu ana kadar inanılmaz işler başardı. büyük maç kazanamıyor deniyor ya hakkında, işin en başında derbilerin kralıydı. ama bu kopenhag maçından beri final maçı kazanamama durumuna dönüştü ne yazık ki. bunun tek ana sebebi var. galatasaray çok tahmin edilebilir bir takım oldu. oyun planı çözüldü. hoca ise ana planına aşık oldu. bence bu güç zehirlenmesi. ben yıllardır city izlerim, guardiola'dan dolayı. guardiola'nın planı ve oyun sistemi futbol üzerinde en oturmuş sistem olabilir. bir şeye sınırsız güvenecekse en çok guardiola güvenebilir. ama inanın her sezon farklı başlıyor guardiola. rakiplerinin onları çözmelerine müsaade etmiyor. takımını diri ve konsantre tutuyor. premier lig gibi dünyanın vitrini bir ligde son 7 sezonda 6 şampiyonluk gelmez öteki türlü. guardiola kibirlidir, takıntılıdır bu arada. sevmeyeni de çoktur ama doğru bildiğinden şaşmadığı kadar, hatalarında ısrar etmeyen de bir adamdır.

    benim hocanın pres futboluna saygım sonsuz. kendisine saygım, desteğim de sonsuz. ayrıca o teknik direktör, ben değilim. ben sadece bir taraftarım. taraftar gibi davranmalıyım. bunu sadece taraftar olarak söylüyorum. okan hocam hatalarını görmezden geliyorsun. sana kibirli olmak da takıntılı olmak da yakışmıyor. ama o gerginliğinin sebebi de bu. hala gemi buzdağına çarpmadı ama çarpabilir, geriye dönmesi mümkün olmayan anlar gelebilir. o an gelmeden muhakkak kendini sorgulamalısın hocam. elbette herkes gibi benim de bir fikrim var ama futbolda tek doğru yol da yok. sana taktik de öğretecek değilim haşa. bu işi sadece sen çözebilirsin.

    27 ağustos 2024 galatasaray young boys maçında turladığımız gibi 1 ay daha zamanın olacak. muhakkak kendini gözden geçirmelisin hocam, muhakkak. tabi bunun için öncesinde turlamak şart.
  • 12737
    son basın toplantısında oldukça gergindi, sinirliydi de.
    bence fatih terim'in zamanında dediği gibi dışarısı yetmezmiş gibi içerisiyle de uğraşıyor.

    takım kaptanlarına müdahale edilmiş, okan hoca kendi müdahale etse zaten çıkıp açıklardı. şimdi icardi demez mi yarın bana da aynısını yaparlarsa diye? üstelik icardi kerem'i baya seviyor.

    takımın iç meselelerine okan hoca'dan başkası karışmaya başladıysa geçmiş olsun. mertens dahi oyundan alınırken tepki gösterir olmuş. teknik direktörden bağımsız kararlar ortaya çıkıyor ve olaylara etki ediyorsa o kadar kişiyi kontrol etmek daha zor hale gelir.

    okan hocam'ın yerinde fatih terim olsa çoktan yönetimle arayı bozmuş olurdu şu işlerden sonra.
  • 12738
    son kaptanlık meselesi ile "kendisini artık savunmasam bile çıkıp eleştirmem" çizgisinden çıktım ben de.

    yönetim müdahalesi ile kerem'in kaptanlığı mı alınıyor? yani yönetim tarafından takıma müdahale ediliyor? susmayacaksın o zaman hocam. susmayacaksın. yağlı bir kontratın hatrına susuyorsan ayrı sorun. yönetimin yanında olduğun için susuyorsan ayrı sorun. yönetim tarafından sindirildiğin için susuyorsan ayrı sorun.

    çıkıp çat çat açıklasan sana ağzını açacak, "hoca yönetimi yiyor" diyecek tek bir samimi insan bile yok. ama sen susuyorsun. sen göz göre göre takımın sabote edilmesine susuyorsun. sen göz göre göre takımı sabote edenleri koruyorsun.
  • 12739
    2 sene üst üste takımı şampiyon yaptı, ikinci şampiyonlugu ise rekor kırarak 102 puan aldı. iki sene boyunca fenerbahce milyonlarca euro harcayıp, hakemin de desteğini alarak penaltı rekorları kırdı. yeni sezon başladı, lig maçlarında iki de iki yaptı ve şampiyonlar liginde muhtemelen gruplara kalacak, ki playoffu kazanıp gruplara kalma sayımız tarhimizde cok cok az; fakat kupa maçında yenildi. şu resmi dünyanın neresinde çizsem ve üstüne; yalnız taraftar sürekli kendisini eleştiriyor ve gitmesini isteyenler de var desem, şaşkınlıkla yüzüme bakarlar diye düşünüyorum. adam dünya yıldızlarını yönetiyor, şampiyon yapıyor, bırakın da adam işini yapsın, sizden daha iyi bildiği kesin.
  • 12741
    kulüp içerisinde öyle bir kaos var ki yaşanan sorunları sadece saha içine indirgemek çok sert bir tavır.
    belli ki okan hoca bu kaos yaşanırken tek başına yeterli olamıyor. çünkü oyuncularımızın yarısından fazlası duygusal insanlar ve mental sağlık, ne yazık ki fizik ve yeteneğin önüne geçiyor. ne hoca ne de oyuncular şu an için futbol için tam konsantre değiller. başardıklarını hafife almak tamam yeter gitsin demek tüketim çılgınlığının ve yeni neslin mastürbasyonundan başka bir şey değildir. iyi ki bizimle beraber.
  • 12742
    cenk ergün bir geldi, okan hoca onca eksiğe rağmen 'şu transfer dönemi bir bitse de rahatlasak' dedi. geçen sene son anları bile değerlendirmeye çalışan adamı bile ne hale getirmişler.

    eksik gedik farketmez, adama korku gelmiş. elimdeki iyi oyuncuları da yiyecekler korkusu.

    dur hocam arkadan eray yazgan geliyor. yakında keşke her maçımızı deplasmanda oynasak diyeceksin.

    dahası da var bitmedi. harman alper var daha. keşke taraftarımız olmasaydı diyeceksin, çünkü sizin ulaşımınıza ultrasucukçular eşlik edecek. sövecekler, dövecekler.

    en son keşke başkan olmasa diyeceksin. çünkü ilk fırsatta seni harcayacak.

    (bkz: oynatalım uğurcuğum)
  • 12743
    fatih terim mi olacak yoksa hamza hamzaoğlu mu olacak kaderi kendi ellerinde olan hocamız. fatih hoca prime döneminde böyle durumlardan öyle bir güçlenerek çıkardı ki önünde kimse duramazdı. okan hoca gerekirse radikal bir şeyler deneyip sonuç almak zorunda. sonucu buradan da alırsa fatih terim olur yok yönetimi savunayım onu küstürmeyeyim bunu kırmayayım derse hamza olur. güveniyoruz hocam. arkandayız.
  • 12744
    açıkçası belli bir süredir devam eden sorunları halı altına süpürüp sorgusuz sualsiz savunanları gün geldiği zaman en azılı eleştirenleri olacak, bu hiç değişmedi değişmez. eğer kimse eleştirmesin sırf desteklesinse olay onu başka taraftar gruplarında bulabilirsiniz.

    ben kendisini çok seviyorum ama bu demek değil ki sorunları konuşmayalım. açıkçası herkes diyor aynısı ama haklılar gibi; tam ibb dönemi gibi oluyor. oyunu çözüldü, rakiplerine de net bir çözüm bulamıyor ve oyuncular ile arası da sosyal medyaya yollanan gülücüklü fotolardaki gibi değil.
    yani işler düzelebilir ama şu an için yönetim ile beraber yokuş aşağı bir profil var.
  • 12745
    sevdigim ve guvendigim hocamiz. hatalar, kusurlar, kotu gunler olacaktir. neticede robot degil, ozel hayatinda yasadigi seyler de oluyor, isini etkileyebilecek. adam gecen sene kimseye belli etmedi ama hayat arkadasindan bosanmis, o donem takim galibiyet serisi yapiyordu, avrupa'da iyi maclar cikarmisti. su an yasiyor olabilir o dususu misal, mazur gormekte, kredi vermekte fayda var. test olacak onun icin de bizim icin de bu surec.

    basariya ulasmak zor, ama korumak daha zor benim gozumde, hele de ulkemiz icin. sifirdan kurmak genelde daha kolay oluyor, ilk senemizde baslar haric harika bir goruntu verdi. hatta acik konusayim, hayatimda izledigimiz en iyi galatasaray takimi denebilirdi bence, yani uefa kadrosu ve 2011-13 arasi takimlarla kiyaslanabilir haldeydik rahatca. ben sirf bunun icin mutesekkirim. benzer bir durum o 2012'de de yasanmisti aslinda. ilk sene ujfalusiyle, elmanderle, engin baytarla alinan sampiyonluk, keyif farkliydi. sneijder ve drogba'nin eklenmesinden sonra o tad gitti, evet baska bir keyif aldik ki formamizi giymelerinden gurur duyuyorum ikisinin de, ama kesinlikle ilk yilki takim degildi. bilmiyorum bunun insan dogasiyla da alakasi olabilir, veya ilk seneki takimin beklentilerin, potansiyellerin ustunde performansiyla da. basarili sezondan sonra onu bozmadan dokunmalar yapmak, guclendirmek zor oluyor, riskli oluyor, keza 3.senede dagildik iste. simdi de 2.sezonda alinan yildizlar(!) bizi ilk sezondan uzaklastirdi, bazi konularda daha guclu olduk belki ama ilk sezonun takimindan kesinlikle uzaklastik, butunluk gitti. 3.sene yine kadro planlama ve uygulama hatalari var, saha icinde isler iyi gozukmuyor, care uretemeyen, bulamayan bir okan hoca var. ama guven duygum da var kendisine, umudum var, buralardan tekrar dogrultabilir. en iyi hocalardan klopp da harika bir liverpool yarattiktan sonra tepetaklak oldu ve cozum uzun sure bulamadi, kendisi de bulamazsa dunyanin sonu degil, cani sagolsun der yolumuza bakariz. umarim young boys rovansinda bir mesaj verir bunla ilgili, turu gecer ve tekrar moralleniriz.
  • 12746
    kazandığı iki şampiyonlukta yönettiği takımın galatasaray olmasının ve galatasaray'ın finansal fair play kısıtlamalarından çıkmış, kaliteli oyuncuları alabilmiş ve onların maaşlarını sorunsuz ödeyebilmiş olmasının önemli payı olduğu gözden kaçırılan, buna karşı 2023-24 sezonun sonu ve 2024-25 sezonunun başında galatasaray düzeyinin altında olduğu görünmeye başlayan teknik direktör.

    young boys karşısında daha ilk yarıda içeri 5-0 ile girebilirdik. beşiktaş'tan beş yedik. yıllarca kafamıza kakacaklar. 70 dakika on kişi oynayan fenere evimizde 50 bin taraftarımızın önünde ezildik, pozisyona giremedik. onlar da yıllarca kafamıza kakacak. o rezillik yüzünden şampiyonluğu biz hak etmiştik demeye devam edebiliyorlar, yaptıkları her türlü şikeyi ortaya dökmemize rağmen o maç yüzünden ağızlarının payını tam olarak veremiyoruz. azıcık fizik gücü ve taktik çalışması olan takımlarla her yeni maça yeni bir rezillik riski ile sahaya çıkıyoruz. ve en kötüsü hiçbir düzelme umudu yok çünkü okan buruk tüm bunlar karşısında bir değişiklik yapmaya yönelmiyor. demek ki hiçbir hata görmüyor oyun planında, antrenman anlayışında ya da tercih ettiği oyuncularda.

    renault symbol, fiat egea vb. gibi: ne ararsan yok!

    çalışılmış taktikler, oyun setleri: yok!
    bir avrupa takımı gibi üçgenler, organize paslar sonucunda oluşmuş gol izleyemeyecek miyiz biz?

    oyuna müdahale yeteneği: yok!
    önemli maçların hepsinde zamanında oyuncu değişikliği yapmadığı için maçı ya verdi ya da rakibi ortak etti. en sıradan taraftar tv'de maç izlerken görüyor, saha kenarında yanında antrenörlerle maç izleyen teknik direktör göremiyor.

    taktiksel esneklik: yok!
    bu dizilişle pozisyon üretemiyoruz ve pozisyon veriyoruz. olmuyorsa ısrar etmenin anlamı ne?

    fizik gücü yüksek takım: yok!
    young boys maçının daha ilk yarısında rakip bizden 65 km daha fazla koşmuştu. hangi maçta bizim oyuncular öyle koştu ki diyebiliyoruz? hangi maçta ikili mücadelelerde rakibe açıkça üstünlük kurduk?

    takım içi disiplin: yok!
    abdülkerim lakayt lakayt üç gol yediriyor. kırmızıyı yemese dördü de yedirirdi. kerem sürekli el kol hareketi, takım arkadaşına fırça atıyor, surat yapıyor.

    forma adaleti: yok!
    bu zaten açık.

    iki yıl üst üste şampiyon yapmasının büyük bir anlamı yok. son 35 yılın neredeyse yarısında zaten şampiyon galatasaray. iki kez şampiyon olması, iki kez yazı tura attığında doğru bilmek gibi bir olasılık. yüzde yirmi beş. hamza hamzaoğlu ile de şampiyon olduk, teknik direktörümüz olmadan da şampiyon olduk. aklı başında, çalışkan, insan ilişkileri kötü olmayan, biraz öz eleştiri yapabilen x bir avrupalı teknik direktörü al koy, o da kadrosunda icardi, torreira, muslera olan galatasaray'ı ligde şampiyonluğa oynatır.

    sürekli aynı oyuncularla sürekli aynı taktiği oynayıp oyun planında zerre değişiklik yapmadığı için kazanması gereken maçlarda kazanmayı bir yana bırak istikrarlı biçimde hezimet tabloları ile karşı karşıya bırakıyor.

    galatasaray'ın büyük hayallerine ayak uyduramıyor ne yazık ki.
  • 12748
    orada burada görüyorum. kendisini istifaya davet edenler var. tamam biz aza kanaat etmeyelim de "hayırdır?" diye sorarlar.

    seviyesi ortaya çıkıyormuş yavaş yavaş. sanki 2 senede rekorlarla dekor edilmiş şamiyonluğu getiren, bayern ve manu maçlarındaki topu oynatan aynı hoca değil? o kadroları oynatan aynı hoca değil. sanki fenerbahçe karşısına forvette barış alper yılmaz, orta sahada berkan kutlu'yla fenerbahçe'yi sahaya gömen aynı hoca değil.

    az öte durun. eleştiri kılıfı altında garip gureba laflar ediyor çoğu kişi. eleştiri kültüründen nasibini almamış hiçbiri.

    gelgelelim zurnanın zırt dediği yere.

    hocam!

    beşiktaş'tan 5 yemeyi hadi hazmedelim. yol kazası diyelim. ama young boys karşısında ilk yarından neredeyse beşlik olacak takımı ne yapalım? neredeyse hiçbir şey üretemeyen, tek oluru ileri şişirmek olan takımı ne edelim?

    sen de tribünden izledin. bizden biriydin. seyrettin mi iyice? takımın ne oynadı?

    dedik ki özeleştiri vermesi gerekir. vermedin. yani kamuoyu önünde vermedin. umuyorum ki kendine vermişsindir. bir şeyler olmuyor. gıcırdıyor.

    yahu hocam!

    takımdaki oyuncuların performansından bağımsız söyleceğim bunları. madem sadece ileri vuracağız. sen de seversin çift forvet oynamayı. neden bats'ı düşünmedik kerem a. yerine. evet, kerem a bizi birkaç pozisyonda kurtardı ama demek istediğim o değil.

    çıkamıyoruz. ve nelsson olduğu sürece bu sorunumuz devam edecek. hele geride garip bir şeyler olmuş apokerim'in mevcut hali, jelert ve köhn varken oyun kurmak neredeyse imkansız. bunu biliyor olman lazım. oyun öyle geliştiyi kabul etmem.

    evet. davinson sakat. ve bizim oyunumuz için çok değerli. hem hücumda hem oyun kurulumunda hem savunmada. ama bir oyuncunun yokluğu bu kadar etkilememeli.

    derler ki donanmada kadim bir gelenek vardır. her önemli geminin bir ikizi olur. çünkü o gemiye bağımlılığınız size savaş halinde çok şey kaybettirir. onun yokluğunu kaldıramazsınız.

    davinson gibi bir adama ikizlemek elbette kolay değil. belki de bizim içim imkansız. o zaman oyunu çiftleyeceksiniz. yapacak bir şey yok.

    savunmada duramıyoruz. orta sahamız yol geçen hanı. ileriden veya kanatlardan orta sahaya inip top alıp oyun kurulumunu rahatlatacak birini bulamıyoruz.

    yani icardi'ye gel demek veya mertens'e gel demek bu kadar mı zor? hadi kerem'i oralarda istemezsiniz ve belki de barış'ı. ama icardi de mertens de oraya gelip oyun kurulumunu rahatlatabilecek oyuncular. ve siz 45 dk izlediniz. ve biz 45 dakika diktik durduk.

    yani hocam!

    oyun kuramıyoruz, orta sahayı hemen her maçta veriyoruz.

    yani orta sahayu üçlemeyi bir kez olsun düşünemez misin? tor-berkan-sara-demirbay-kaan'dan üçü hiç mi olmaz mesela? hiç denemedin. ne ilk sezonunda ne de ikinci sezonunda. ve biz buna gereksinim duyduk. orta sahayı o kadar verdik ki bazen...

    hadi onu geçelim. çift forvet oynamayı seversin sen. hazır elinde bats - icardi gibi ilk günden birbiriyle uyumlu iki forvet var. dön hocam o zaman çift santrfora.

    3-5-2 dön mesela. kanat beklere köhn-barış-jelert'ten ikisini at. hayli teknik olan kaan'ı sahaya at. davinson yok. apokerim'in durumu belli, topu unutmuş mübarek. nel zaten belli. at hocam kaan'ı o zaman sahaya. üçlü oyna. ya da savunmayı üçleyen orta saha gibi kullan.

    sevmiyorsan, takım alışık değilse 4-4-2 oynayalım. sara'yı dörtlü orta sahanın sağına atalım mesela. ya da yunus'u at hocam. fatih terim'in emre çolak'ı kullandığı gibi. orta sahalaşan kanat oyuncusu misali.
    diğer kanada da barış alper yılmaz at. eğer hasta olsa da çok ihtiyacın varsa.

    hiç olmuyor. yine olduramıyoruz. berkan kutlu'yu at hocam kanada. tudor'un tolga ciğerci'yi kullandığı gibi.

    evet. anlıyorum. bir oyunumuz var. ama işlemediği ve işlemeyeceği belli olan maçlar oluyor. her maç bunu oyna demiyoruz ki. en azından bir maç, bir sekans farklı bir şey oynayalım diyoruz.

    yoksa a planının güçlü olduğunu biliyoruz. bize neler kazandırdıklarını da biliyoruz. o oyundan tabii ki vazgeçmememiz gerekir. hatta geliştirmemiz gerekir. ama o oyunun da oturması gerekir artık. ve bazı şeyleri kabul etmemiz gerekir.

    ben iki senedir, naçizane hocadan bir şey istiyorum. en azından bir maç, oliveira-tor-berkan-mids'ten üçü ile bir üçlü orta saha oynayalım. onu da oliveira'nın artık düşmeye başladığı zamanlarda söylüyordum. yani oliveira'yı da kaybettik. yani çok büyük kayıp mı? bilmem.

    ya da geçen sezon. yani bir kere olsun, tor-ndombele-demirbay yapabilirdik. bir kere ya, bir kere sadece. ndombele'den bir şey beklediğimden değil. belki bir şeyler alabilirdik diye. bir kere tor-demirbay-kaan görseydik hocam. bir kere tor-kaan-ndombele görseydik.

    yani kerem demirbay'ı bir kere olsun ileride düşünmeyişimize akıl sır erdiremiyorum. 4-2-3-1 oynayalım yine. ama kerem demirbay ile oynayalım bari. bir kere yahu! bir kere ya.

    bu takımın iyi futbol oynaması için transfere ihtiyacı falan yok. bu takımın young boys'u yenebilmek için transfere falan ihtiyacı yok. bu takımın beşiktaş'ı yenebilmek için transfere falan ihtiyacı yok.

    yok hocam, yok.

    elinizde bu var. yani bu var da. nalbur gibi var. haybeye yok. bayağı bayağı takım bu. hayır! elinizdeki malzemeyi de aslında iyi kullanan bir hocasınızdır. ama takkeyi öne indirmek vakti artık.

    gerekiyorsa topu bırakalım rakibimize. işin ilginç tarafı onu da çok iyi oynayacak oyuncularımız var ha. onu neden oynamıyoruz hiç, onu da bilmiyorum.

    elinde kerem, barış alper, zaha, bats, icardi falan olacak ve bu takım yaslanıp geriden tıklatamayacak öyle mi? madem onu oynayalım. madem dikeceğiz topu, yaslanalım, bekleyelim. rakip oynasın, dikelim topu, icardi istasyon olsun ya da direkt olarak kerem, barış veya zaha ile vuralım.

    doldum hocam. doldum.

    uzun süre sonra bir karar maçını iyi oynayalım. ya da oynamayalım ama kazanalım.

    özeleştirisini veriyordur umarım.

    eyvallah.
  • 12749
    10 kişilik fenerbahçe'den aldığı mağlubiyet ve malesef beşiktaş maçındaki hezimet tüm kredisini tüketmiştir. iki senelik emeklerin karşılığı iki maç. dikkat edersek sezon başı transferler olmadığı için okan buruk'a kol kanat geren yönetime sallayan topluluk şimdi yönetimi unuttu okan buruk'u gönderme peşine düştü. futbol böyle ama galatasaray'da daha bir böyle. hata hocanın yine de sahip çıkmaya çalıştı defalarca yönetime. şimdi bakın bakalım kendisine bir tane sahip çıkan var mı yönetimden?

    neyse okan buruk'un gidişi hiçbir şeyin çözümü olmayacak. iki sezon önceki beşiktaş maçına benzer bir maça çıkacak hoca. kazanırsa alır yürür yine fakat başarılı olamazsa iki senelik maceranın sonuna geliriz.

    okan hocanın hatırlaması gereken bir fatih terim sözü var;

    "kazanırken çıktığınız merdivenlerde kaybettiğiniz zaman dönüşte kimseyi göremezsiniz"

    hocam yapacak bir şey yok. kaderini tek maça sığdırdılar. kazanmaktan başka şansın yok.
  • 12750
    kazanılan şampiyonluklar, başarılar elbette ki çok değerli ve önemli ancak ligimiz özelindeki ikinci şampiyonluk iyi bir futbol anlayışıyla gelmedi. 102 puan, tabeladaki skorun karşılığı olarak kırılan rekorlar mükemmel ama hep aynı şeyi söylüyorum tabelayı kapatarak ve sadece oyuna odaklanarak izlenilen bir galatasaray geçen sezon kaç maçta keyfi verdi? çok az. sezonu üçe bölmek lazım. sezondaki maçların 1/3'ünde çok kötü futbol oynadık. diğer 1/3'ünde kötü ile vasat arası bir futbol oynadık. kalan 1/3'ünde de iyiye yakın ve iyi futbol oynadık. istediğimiz kadar kaçmaya, kabullenmemeye çalışalım; bu bir gerçek. 102 puan mükemmel ama 2022-2023 sezonunda kazanılan 88 puan kadar değerli değil. 2023'teki okan buruk futbolunun kazandığı 88 puanın altyapısı sağlamdı; takımın net, makul ve anlaşılabilir bir oyun planı vardı. 2024'teki okan buruk futbolunun kazandığı 102 puanın altyapısı zayıftı, büyük oranda bireysel yeteneklere dayanıyordu ve çok maçta net, makul, anlaşılabilir bir plan yoktu. doğaçlama gelişti pek çok galibiyet. birincinin 102, ikincinin 99, üçüncü 67, dördüncünün 61 puan topladığı bir sezondan bahsediyoruz. iki takım var sadece, gerisi yok. 2023-2024 sezonu üzerinden destansı hikayeler devşirmemiz ve çok büyük bir şey başarmış gibi hissetmemiz, bu yanılgıya ben de kapıldım, bizi bugünlere getirdi maalesef.

    okan hocadaki mesele, "iki maç kaybetti, bütün kredisi tükendi. nerede vefa?" üzerinden okunmamalı. okan hocanın galatasaray'ı ilk sezonunda hiçbir final maçında, ölüm-kalım maçında sıkıntı yaşamadı. ikinci sezonda ise tablo tam tersi bir hal almaya başladı ve bugün geldiğimiz noktada galatasaray'ın alışkın olduğu dinamikleri zorlar bir hale geldi. bizim bildiğimiz, tanıdığımız, inandığımız ve "istediği yerde istediği sonucu alır" mottosuna sahip olduğumuz galatasaray kopenhag'a grubun altıncı maçında yenilmemeliydi. bazı maçların telafisi yoktur, kopenhag maçı o maçlardan biriydi. "olabilir" dedik veya denildi. uefa avrupa liginde sparta prag ile eşleşildi. sparta prag'a elenemez galatasaray. elenmemeli. elenecekse bile, bu 4-1 kaybederek ve oyun olarak ezilerek olmamalı. bunun da bir mazereti, özrü yok. "buna da tamam, peki" dedik. geçtiğimiz sezon ligde hangi algılar ile mücadele etmek zorunda kaldığımızı, ligdeki tablonun galatasaray özelinde nasıl okunduğunu hepimiz biliyoruz, hatırlıyoruz. sondan bir hafta önce oynanan derbiyi fenerbahçe bir gurur maçı, onur maçı ve onların tabiri ile "gerçek şampiyonu gösterme maçı" olarak hedefledi. gerçek şampiyon, yalancı şampiyon vs. gibi şeyler komiktir ama rakibin bu kadar keskin, net ve agresif geldiği bir maçta galatasaray'ın hali içler acısıydı. maç derbi, maç şampiyonluk maçı, nasıl kaybedebilir bunu galatasaray? rakibi kalesine hapsedersin, top göstermezsin, bir atak yersin ve gol olur. ancak öyle kaybetmenin bir açıklaması mümkün; 2000'deki gibi, 2012'deki gibi. 19 mayıs akşamı öyle mi oldu? hayır. kopenhag maçını, sparta prag maçını tolere edebilecek nedenler vardı ama fenerbahçe maçında çaresiz oyun planının ve şahsiyetsiz futbolun hiçbir mazereti yoktu benim gözümde. o gün benim özelimde okan hocanın kredisinin yarısı çöp kutusuna gitti. bir maçla mı, evet bir maçla. çünkü gelişinin sinyalleri ayan beyan haftalardır/aylardır belli olan bir şeyi okan hocanın görememe gibi bir şansı yok. göremiyorsa, zaaf içindedir. yanılgı içindedir. galatasaray şampiyonluk maçını o şekilde kaybedemez. bunun affı yok bende. bu sezondaki tablo erden timur'un yokluğuna bağlanıyor ancak bugün yaşadığımız sorun ile fenerbahçe, kopenhag, prag ve hatta molde maçlarında yaşadığımız sorun aynı. birebir aynı. bu saydığım maçlarda erden timur vardı, florya'da her şey mükemmeldi, peki neden bu maçlarda galatasaray'ın genetik mirasına çok ters sonuçlar alındı? çünkü sonuçların moralle, keyifle, motivasyonla bir alakası yok. sonuçların tek sebebi oyun planındaki ve oyuncu tercihlerindeki kalite eksikliği, düşünce yetersizliği. "erden timur gitti böyle oldu" diye bir şey yok. erden timur var iken de 2023-2024 sezonunda durum bundan ibaretti.

    bu sezona gelelim. bir teknik direktörün sinyalleri, mesajları doğru algılaması lazım. 2022-2023 sezonunda okan hoca bu konuda gayet iyiydi. son bir senedir ise bu konuda berbat. molde maçında anlamadı. kopenhag maçında anlamadı. ama artık fenerbahçe maçında oyun planının iflas ettiğini anlamamanın hiçbir anlaşılabilir tarafı yok. galatasaray şampiyon olduktan sonra oyun planını değiştirmek zorundaydı çünkü plan her yönü ile çökmüştü. fenerbahçe maçında nasıl bıraktıysak, yaz kampında o bıraktığımız yerden devam ettik. duesseldorf yendi, linz yendi, parma yendi. insanlar orta sahaya önem vermemekten kaybediyoruz dedikçe, okan buruk orta sahada fantastik denemelerinin dozunu daha da arttırdı. birkaç hazırlık maçında kerem demirbay-yunus akgün orta saha ikilisine başvuruldu. bu deneme kusura bakılmasın, galatasaray'la dalga geçmektir. bu dalgayı hazırlık maçlarda geçen hoca bununla da yetinmedi, aynı ikiliye bir süper kupa finalinde başvurdu. her zaman söylüyorum, bazı maçların özrü yok. 50 bin taraftar önünde şampiyonluk maçını kaybetmenin bir özrü yok. rakip 2-0 maçı bitirmeye razı konumda iken, insanların zekası ile alay edercesine galatasaray'ın beşiktaş gibi çirkin bir rakibinden 5 yemesine sebebiyet vermenin özrü yok. böyle şeylerin affı da yok, olmamalı. beşiktaş maçına "hocanın canı sağolsun, yola devam" mantığı ile yaklaşıldı ağırlıklı olarak ama açık söyleyim, ben o safta değilim. çünkü iki oldu bu. hoca bu ikinci ile de yetinmedi, aynı bakış açısı ve oyun yaklaşımı ile galatasaray'ı şampiyonlar ligi ön elemesine çıkardı. günay, direk derken maç 3-0 olmak üzereydi. herkes o pozisyonda kaldı ama ilk yarıda 2-0'dan sonra muslera'nın sakatlandığı pozisyonda da durum 3-0'a gelebilirdi. adam dışarı attı boş kale yerine, biz soyunma odasına da 3-0 mağlup girebilirdik. kopenhag, prag, fenerbahçe, beşiktaş; bir teknik direktörün anlaması, idrak edebilmesi için daha ne olması gerekiyor? öyle 1-0, 2-1 veya başa baş oyun ile de kaybetmiyoruz üstelik. kopenhag ezdi, prag 4 attı, fenerbahçe 10 kişi ile şampiyonluk maçının içine etti, beşiktaş 5 attı. bir teknik direktörün bütün bunlara sebebiyet veren bakış açısını zerre değiştirmeden young boys maçına çıkması kabul edilebilir hata değildir. ne değişmesini, neyin farklı olmasını bekliyor okan buruk, anlayabilen var mı? young boys da diğerleri gibi ezdi ve 3 attı, 5 de atabilirdi. şimdi deniliyor ki ali sami yen'de her şey farklı olacak. ben de söyleyim o zaman, ali sami yen'de aynı mantalite ile oynarsak, her şey farklı olur ama bizim aleyhimize farklı olur. orta saha güvenliğini boşverip, "yürüyün ulan" diye maça çıkarsak, iki uzun topla fişimizi çekerler. ali sami yen'in büyülü bir gücü yok, futbolun bir gücü var sadece. farklı bir oyun, farklı bir yaklaşım ile tur bizim olabilir ancak. bugüne kadarkiler ile aynı oyun, aynı anlayış ile rakip takım turu alır, isviçre'ye döner. bunu anlayabilmek için defalarca bizi yerin dibine sokan futbol anlayışını bu kez de sami yen'de young boys'a karşı denemenin bir anlamı yok. bu testten defalarca kaldık, "haydi bir daha" demek salaklık olur bu noktada. umarım bu salaklığı yapmaz ve farklı bir yönteme başvururuz salı günü.

    belki de çok uzattım ama durum böyle. iyi değiliz. doğru bir oyun planımız yok. "erden gitti", "kerem çok üzüldü", "florya'nın keyfi kaçtı" vs. bunlarla elbette ki kendimizi avutabiliriz, farklı hayaller kurabiliriz ancak bir sonuç elde edemeyiz. florya'nın keyfinin kaçması lazım evet çünkü galatasaray'ın genetiğine çok ters bir şekilde final maçlarını, hedef maçlarını kaybeden bir galatasaray futbol takımı oluşturdular. oturup bunun üstünde düşünmeleri lazım. kerem çok üzgün. olabilir, benim konum değil. galatasaray'ın konusu da değil. sevenlerini, ailesini ilgilendiren bir konu. profesyonel destek alarak sorunlarını çözebilir. erden timur yok. evet yok ama geçen sezon vardı. molde bizi elemek üzereyken erden timur vardı. kopenhag bizi elerken, sparta prag bizi elerken, fenerbahçe 10 kişi ile şampiyonluk maçında yenerken erden timur vardı. demek ki mesele erden timur değil. mesele futbol. mesele oyun. mesele saha. yetmiyorsa bazı şeyler için mevcut oyun, değiştirmek gerekir. gönlüm hala ister ki bu değişikliği okan buruk yapsın. kendi anlasın, görsün, uyansın artık. çok geç bir uyanma olur bu ama hala şansı var. ama artık bu son şansı. ben elenirsek gönderileceğini vs. düşünmüyorum ama bir güven eşiğini yerle bir edeceği aşikar. galatasaray'ın oyuncuları değiştirmek veya yeni oyuncular eklemek yerine, oyunu değiştirmeye odaklanması lazım. oyunu değiştirmek istenmiyorsa, bu konuda bir direnç varsa, o zaman maalesef geriye tek bir çözüm kalıyor. umarım o noktaya gelmeyiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın