• 44826
    “hagi de yönetilmesi zor bir adamdı fakat sahaya çıktığında elinde merdiven ile gezerdi. merdiveni skor tabelasının önüne koyar tırmanır skoru istediği gibi değiştirirdi. hagi’yi idare edersin. mesut’un böyle bir durumu yok.”

    barış yurduseven

    az önce trt spor kanalında yayınlanan ileri 3’lü adlı programda söylendi. tam olarak böyle değildi, ben aklımda kalan şekilde kendi cümlelerimle yazdım fakat söylenmek istenen buydu. özellikle hagi hakkında yapılan benzetme çok hoşuma gitti, paylaşmak istedim.
  • 44830
    ''fenerbahçe maçı sonrası servet yardımcı’nın değerli hocamız fatih terim hakkında yaptığı saygısız bir ithamdan sonra sinirlenerek masaya yumruğumu vurdum. servet yardımcı yanlış anladın dedi. 5 şahidin olduğu ortamda gerçekleşti. servet yardımcı 'kötü ithamda bulunmak istemedim' deyince tff başkanı nihat özdemir araya girdi ve 'burak başkan, biliyorsun ben de buraya atandım. kurullardan falan da memnun değilim dedi. yani bu toplantı ve gösterdiğim tepki, iki kişi arasında geçen bir diyalog değil. benim dışımda beş şahidin de olduğu bir ortamda gerçekleşmiştir. bu sebepten dolayı tff’nin yaptığı açıklama gerçeği yansıtmamaktadır.”

    burak elmas
  • 44832
    "türk ligi çok zor olan bir lig. oldukça yüksek fiziksel mücadele vermek gerekiyor. futbolun çok ciddiye alındığı ve çok gol atılan bir lig olma özelliği var. fiziksel talepler yüksek."

    "galatasaray'da iyi anılar biriktiriyorsunuz çünkü eşsiz tutkusu ve aşkı olan bir kulüp. bu nedenle galatasaray'da oynayan tüm oyuncuların, bir sene olsun veya 5 sene olsun süreye bakmadan hafızasına bu eşsiz deneyim kazınır."

    bafétimbi gomis
  • 44837
    artık aramızda olmayan çok sevdiğim bir büyüğüm şöyle derdi:

    “hem dürüst olup hem de korkacağım öyle mi? o zaman neden yaşıyorum?”

    26 mart cumartesi günü gerçekleşen ve bana göre galatasaray tarihinde unutulmayacak yaralar açmış olan olağan genel kurul toplantısının üzerine, bu açıklamayı kaleme almak, gerek galatasaray camiasının, gerekse kamuoyunun bilmediği, ya da bir bölümünün işlerine öyle geldiği için görmezden geldiği bazı gerçekleri tüm yalınlığıyla paylaşmak istedim.

    19 haziran 2022 günü sn. burak elmas galatasaray spor kulübü başkanı olarak seçildi. üç gün sonra, mazbatalarımızın alınmasını takiben, başkanımızın talimatıyla florya’ya giderek son derece yapıcı ve verimli olduğunu düşündüğüm bir toplantı gerçekleştirdim. bu toplantı öncesinde, başkanımızın bana ilettiği, florya tarafından hazırlanan transfer listesi’ni de ayrıntılı bir şekilde çalışmıştım.

    toplantı sonrasında, 24 haziran tarihinde “transfer süreçleri hakkında” başlıklı bir rapor düzenleyerek, “gizli ve kişiye özel” başlığıyla başkanımıza takdim ettim.

    bu raporu, başkanımızın onay ve izniyle, içinde geçen bazı şahıs ve kurum isimleri çıkartılmış halde aşağıya alıntılıyorum:

    “gizli ve kişiye özel

    sayın başkan,

    bildiğiniz gibi 22 haziran tarihinde sn. fatih terim ile florya’da bir toplantı gerçekleştirdik. bu toplantıda hocamızın ifadeleri, kulübümüzdeki karar süreçleri, daha öncesinde benimle paylaştığınız 2 transfer listesi dökümanı ve futbol dünyasından duyduğum, gözlemlediğim olaylar ışığında, galatasaray’ın transfer süreçleri hakkındaki bu kısa raporu size takdim etmek istiyorum.

    gelen ve giden transferlerde tam bir yetki ve iletişim karmaşası yaşanmaktadır. kimin hangi süreci, hangi yetki ve belirlenen hangi çerçevede götürdüğü hiçbir yazılı veya yazılı olmayan prosedüre bağlı değildir. kararlar tamamen kişilerin o anki şahsi inisiyatiflerine göre alınmakta, herhangi bir sistematik raporlama metodu izlenmemektedir.
    muhatap olduğumuz kulüplerle/temsilcilerle/futbolcularla olan iletişimde galatasaray’a yakışmayan büyük bir sorumsuzluk söz konusudur. nitekim sn. fatih terim de bu konuyu dile getirmiş, kimi zaman üçüncü taraflardan kulübümüze gelen telefonlara veya yazılı muhaberata hiçbir dönüş yapılmadığına ilişkin şikayetlerini ifade etmiştir.
    yapılan transfer listelerinde, tff harcama limitleri, ffp kuralları ve bankalar birliği anlaşmasındaki taahhütlerimiz tamamen göz ardı edilmiş durumdadır. uymakla mükellef olduğumuz yükümlülükler yokmuşçasına planlama yapılmaktadır. dün yaptığımız görüşmede __________ bu konuyu hocamıza zaman zaman aktarmaya çalıştığını ancak teknik direktörümüzün bu konu gündeme geldiğinde sinirlendiğini, hatta dün de konuyla ilgili olarak “s.kerim limitini” (kendi ifadeleridir) dediğini söyledi.
    kulüpler, futbolcular ve temsilcilere verilen yetkiler kaotik ve dağınık vaziyettedir. bu yetki belgelerinin kimler tarafından ve hangi onaylarla verilmiş olduğu bilinmez ve kanaatimce kontrolsüz bir durumdadır.
    mali etki arz eden kararların onay mercii, normal bir futbol yönetişim sisteminde olması gerektiği gibi yönetim kurulu’na değil, teknik direktörümüzün onayına tabi durumdadır. dün ______’la yaptığım görüşmede de kendisi bu durumu teyit etmiştir. (örneğin, _____’ten 1 sene sözleşmesi kalan _____ için gelen ve _____ bey’e göre kabul edilmesi gereken 2 milyon euro’luk teklifin reddedilmesi ve ______ tarafından 4 milyon euro istenmesi gibi.)
    ilaveten, ______ dün yaptığımız görüşmede, bitirilen transferler hakkında kap açıklamalarının yapılmaması gerektiğini, orada anlaşılan futbolcu ücretlerinin görülmesinin diğer oyuncularla yürütülen pazarlıklarda kendilerini zor durumda bıraktığını, bu durumu yönetim kuruluna defalarca ilettiğini ifade etmiştir. kendisine spk’nın ilgili kurallarını kısaca izah ettim ancak seçim sürecinde camiamıza şeffaflık adına verdiğimiz sözler hakkında ayrıca bir açıklamada bulunma gereği duymadım.
    hedef futbolcuların bulunduğu transfer listesi, hem şeklen ve hem de içerik açısından son derece özensiz, gayriciddi ve galatasaray’ımıza yakışmaz durumdadır.
    şekli yanlışlara birkaç spesifik örnek vermek gerekirse, ekli 2 sayfalık transfer listesi dokümanında birçok oyuncunun temsilci adı eksik veya yanlıştır. temsilci ____’ın adı yerine tv spikeri _____’in adı yazılmıştır. iki oyuncunun (_____ ve ______) resmi temsilcilerinin (tff sitesinden teyit edilebilir) adı değil, “__” yazmaktadır.
    listedeki isimler veya görüşülen diğer futbolcular her gün belirli bazı sosyal medya hesaplarında veya konvansiyonel medyada birebir yer almaktadır. sizin de çok iyi bildiğiniz gibi normalde bu tür sızmalar temsilciler tarafından ticari fayda edinme adına yapılmaktaysa da, kamuoyunda adı geçen isimlerin adeta ekteki transfer listesiyle birebir örtüşüyor olması, listenin kulübümüz dışında yer aldığını düşündürmektedir.
    içerik açısından ise durum çok daha düşündürücü durumdadır. mevkilere göre kategorize edilmiş uzun listede (ekte) bir temsilcinin (_____) ve onun yurtdışı network’ünde birlikte çalıştığı bilinen isimler normalde olması gerektiğinin çok üzerinde bir ağırlık taşımaktadır. bu kişilerin diğer kulüp ve futbolcularla yaptıkları görüşmelerde, “galatasaray’a bir oyuncu alınacaksa kendileri üzerinden gidilmesi gerektiği” yönünde ifadelerini bazı yurtdışı futbolcu temsilcilerinden duyduğumu, üzülerek ifade etmek zorundayım. maalesef bu durum idari kadroda çalışan arkadaşların, transfer edilecek oyuncuların listesini belirlemede eşit mesafede olmadığını düşündürmektedir.
    birkaç örnek vermek gerekirse, ___k listemizde bulunan _______ oyuncusu ______, şahsen ______ tanımaktayım ki kendisi aynı zamanda sözleşmeli oyuncumuz ______ da temsilcisidir. bu kişinin bana ifadesine göre, ______ adı galatasaray’a geçtiğimiz aylarda sohbet esnasında zikredilmiş, bu konuşmadan hemen birkaç gün sonra bir menajer (______) kulübümüz adına aradığını söyleyerek oyuncuyla temasa geçmiştir. kulübümüzden bu temsilciye yetki belgesi verilip verilmediğini henüz bilmiyorum. konuyu muhatabı bizzat teyit etmiştir ki bu kişi ayni zamanda ____ gibi bir oyuncunun da temsilcisidir. dilediğiniz an size teyit etmeye hazırdır.

    bir başka örnek, ______ takımında oynayan santrafor _____’i menajer ______’in ortak iş yaptığı bir temsilci arayarak menajerliğini kendilerine vermesi halinde galatasaray’a transfer edileceğini ifade etmiştir. ancak bu oyuncunun resmi temsilcisi dünyanın en büyük ve ciddi ajanslarından olan _______’tur ve bu grubun en üst düzey temsilcilerinden _______ durumu bana aktarmıştır. isterseniz teyit ettirebilirim.

    maalesef örnekler bitmiyor.. . transfer listesinde adı bulunan ve temsilcisi ______ olarak belirtilen ____ isimli oyuncunun bonservis bedeli 2-2,5m euro olarak belirtilmiş olmasına rağmen, oyuncunun 500 bin euro bedelle serbest kalabileceği öğrenilmiştir. ayrıca bu konuşmada _____’in ortağının (______), galatasaray’daki duruma ilişkin olarak “yönetimin değiştiğini, hollanda’dan bir yöneticinin geldiğini (beni kastederek) ancak kendi adamlarının (2 isim vererek) devam ettiğini ve kontrolün değişmediğini fütursuzca ifade etmiştir. bu konuşmanın muhatabı da diyaloğu size teyit etmeye hazırdır.

    yine aynı grup, halen kadromuzda sözleşmeli futbolcumuz olan ______’in transferi sürecinde devreye girmiş, oyuncuyu kendileri üzerinden çalışmazsa galatasaray’a transfer ettirmeyeceklerini açıkça söylemiştir. oyuncunun, gerek kulübümüze kendi temsilcisinin kim olduğunu yazılı olarak bildirmesine rağmen vazgeçmemeleri, ____’a anlaşılmasına rağmen transferin _____’a bitmesine neden olarak açıkça kulübümüzü zarara uğratmışlardır. ben bu sürece ilişkin belgeleri ve iletişim kopyalarını bizzat gördüm, bir kısmı bende de mevcut. başkan olarak dilerseniz ______’i yanınıza çağırarak tüm süreci kendisinden direkt dinleyebilirsiniz.

    önümüzdeki günlerde son dönemlerde temsilcilerle yapılan sözleşmeler, tahakkuk eden ve ödenen tutarlar ile mevcut borç bakiyelerini mali işler departmanı’ndan talep ederek ayrıca göndereceğim.

    bir başka sakıncalı durum daha mevcut: transfer listesindeki oyuncuların videoları, ______ adlı, üyelikle girilen bir websitesinde yer almaktadır. kulübümüzün ıt departmanına bu alan adının kulübümüze ait olup olmadığı sorulmuş ve böyle bir alan adından veya sistemden haberdar olmadıkları yanıtı alınmıştır. (alan adının kime ait olduğu görülmemektedir.) dolayısıyla bu sistemi kimlerin işlettiği, kimlerin erişim hakkı olduğu kulübümüzce bilinmemektedir. zannediyorum fazlaca bir yorum eklemeye gerek yok.
    bu gözlemlerim ve tespitlerim ışığında, size daha önce şifahen arz ettiğim gibi, ne yazık ki transfer operasyonlarının bu çerçevede yürütülmesi, son yıllarda olduğu gibi bu dönemde de ileriye dönük ciddi riskler taşımakta ve galatasarayımızın avrupa futbolundaki imajını yerle bir etmiş durumdadır.
    sayın başkan,

    şampiyonlar ligi ön eleme maçlarına çok az bir zaman kalmış olmasını göz önüne bulundurarak, bildiğiniz gibi dün gece sizin onay ve talimatınızla florya’da çalışan _____’a mevcut duruma ilişkin raporu ve 24 haziran (bugün) tarihinden itibaren süreçlerdeki bu dağınıklığın toparlanması için gerekli önlemleri içeren bir e-maili (ekte) gönderdim. bu maili yazdığım saat itibariyle herhangi bir dönüş olmadı.

    sonuç olarak, özetlemeye ve örneklendirmeye çalıştığım emareler, futbol şubemizde çok acilen ciddi tedbirler alınması gerektiğini göstermektedir. söylemeye dilim varmıyor ancak ne yazık ki galatasaray’ın transfer işlemleri adeta bir çete tarafından kontrol altına alınmış görünmektedir.

    bu nedenle, alınacak tedbirlere ek olarak son yıllarda yapılan tüm işlemlerin bağımsız ve suiistimal olasılıklarını da muhakkak içerecek şekilde özel kapsamlı bir denetime tabi tutulması gerektiğini işaret etmektedir.

    saygılarımla,

    ö. ışıtan gün
    yönetim kurulu üyesi
    galatasaray spor kulübü derneği”

    değerli galatasaraylılar,

    bu rapordan sonra futbol şubemizde yaşanan gelişmeler tüm kamuoyunun malumudur. nitekim, başkanımızın iradesi, çok sevgili asaf savaş akat hocamız başta olmak üzere denetim kurulumuzun özverili çabaları ve nihayet uluslararası bir bağımsız denetleme kuruluşunun incelemeleri sonucunda, kulübümüzün son 5 yılındaki transfer faaliyetlerine yönelik bir denetleme raporu hazırlanarak, başlıca bulguları, önümüzdeki yönetimlerin de devam etmesini umduğum bir uygulama olan üye bilgilendirme toplantılarının sonuncusunda bizzat başkanımız tarafından üyelerimizle paylaşılmıştır.

    uzun yıllardır spor yöneticisi olarak görev yapmakta olan ve futbol yönetimi üzerine 5 yıldır yurtdışında ders veren bir galatasaraylı olarak söylemek zorundayım ki, basında cılız bir seviyede yer alan söz konusu raporun bulgularının tüm spor kamuoyumuzda bir infial yaratmamış olması, galatasaray camiası içinde on yıllardır kendilerini dürüstlük ve şeffaflığın hamisi olarak konumlayan sözde duayen, özde galatasaray siyaseti bezirgan “abilerin” bu raporun bulguları hakkında ne divan kurulu toplantılarında, ne genel kurul’da tek söz dahi etmemeleri, açıklanan bulgulardaki akıllara durgunluk veren uygulamalara imza atan ve normal bir spor ikliminde sokağa dahi çıkmaması gereken kişilerin camia içindeki yaşamlarına devam ediyor olması, camiamızdaki ve genel spor iklimimizdeki samimiyetsizliğin kahredici bir tezahürüdür.

    yeri gelmişken başkanımızın açıkladığı bu rapordaki ana başlıkları hatırlatmak isterim. raporda,

    inceleme döneminde kulübümüz toplam 40,5 milyon euro tutarında menajerlik harcaması yaptığı,
    futbolcu, teknik adam, temsilci ve ı̇lişkili işlemlerde tespit edilen istisnai durumlar sebebiyle ortaya ilave maliyet ve yükümlülükler çıktığı tespit edilmiş,
    kulüp altyapısında yetişen 11 sporcunun profesyonel futbolcu statüsünde başka kulüpler tarafından transfer edildiği ve kulüp’ün yetiştirme tazminatlarından ettiği feragatlara dikkat çekilmiş,
    futbolcu sözleşmelerinde istisnai menajer komisyon maddeleri vurgulanmış ve
    futbolcu sözleşmesinden sonra düzenlenen temsilci sözleşmeleri tespit edildiği ifade edilmiştir.
    aynı raporda,

    incelenen dönem içinde toplam 19 transferde kabul gören %10 seviyesinin çok üzerinde komisyonlar ödendiği,
    birçok durumda bir futbolcu için iki, hatta üç menajere ödemeler yapıldığı, karşı kulüplerle direkt müzakere etmek yerine araya sürekli belirli menajerlerin konulduğu,
    incelenen dönemde tek bir temsilciye 5,5 milyon euro’nun üzerinde ödeme yapıldığı gibi somut bulgular ortaya konmuştur.
    çalışma kapsamında, kulübümüz tarafından menajerlere verilen yetki belgeleri de incelenmiş ve aynı vahim tablonun bir başka versiyonu ile karşılaşılmış ve bu konuyla ilgili aşağıdaki ana bulgular vurgulanmıştır:

    yetkilerin çok büyük oranda birkaç grupta toplandığı tespit edilmiştir.
    yapılan transferlerde ve transfer görüşmelerinde, muhatap kulüplerle doğrudan görüşmek yerine menajerler aracılığıyla müzakerelerin yürütüldüğü görülmüştür.
    halen kadromuzda olan bir sporcumuzun eski kulübüne doğrudan transfer teklifi yapılırken, aynı gönderide bir menajerin de kulübümüz adına müzakereye yetkili olduğunu gösterir belgenin de gönderilmesi gibi olağan dışı uygulamalar tespit edilmiştir.
    ayrıca, yakın dönemde bir temsilcinin tüm transfer dönemi için geçerli olmak üzere, kulübümüz adına futbolcu ismi zikretmeksizin tüm transferlerde yetkili kılındığı da görülmüştür.
    başkanımız, üye bilgilendirme toplantısında son maddede atıfta bulunulan belgenin görüntüsünü üyelerimizle paylaşmıştır.

    eşi benzeri görülmemiş bu belgeye imza atan dönemin, sadece falcao transferinde 3 ayrı menajere am 3,75 milyon euro’yu kulübümüze ödetmiş yöneticisi, camiamızın tepkisizliğinden güç alıyor olsa gerek, 26 mart günü yapılan genel kurul’da büyük bir samimiyetsizlik örneği sergileyerek burak elmas yönetimini mali açıdan ibra etmeyen oyunu haziruna göstererek atmış ve 5 saat boyunca sandıkların etrafında cansiperane bir şekilde üyelere de aynı yönde oy kullanmaları yönünde telkinde bulunmuştur. bu davranışı, galatasaraylıların ortak vicdanına havale ediyorum.

    değerli galatasaraylılar,

    kendimi bildim bileli camiamızın resmi ve gayri resmi her ortamında, menajerlik giderleriyle ilgili pek çok konuşma yapıldığına hepimiz şahit olmuşuzdur.

    şahsi görüşüm, kulübümüzün tarihinde bir ilke imza atarak, bu çok speküle edilen bu konunun üzerine büyük bir yüreklilikle giden başkanımız burak elmas’a camiamızın içten bir teşekkür borçlu olduğudur.

    çünkü umuyorum ve inanıyorum ki, genel kurul’da galatasaray siyasetinde rol almaktan başka gayesi olmayan bazı kişilerin ve organize grupların bu cesur adımı külliyen yok saymalarına ve başkanımızın tabiriyle “cambaza bak” yapmayı tercih etmelerine rağmen, bir milat teşkil eden bu adım, galatasaray’ımızın kıt kaynaklarının önümüzdeki dönemde bu şekilde israf edilmesinin önünde ilelebet bir engel oluşturacaktır.

    sevgili galatasaraylılar,

    bu uzun girizgahtan sonra kendimle ilgili konulara da açıklık getirmek isterim.

    öncelikle “neden bu açıklamaları genel kurul toplantısında yapmadığım” şeklinde bir soruyla muhatap olacağımın elbette ki farkındayım. samimiyetle ifade etmek isterim ki bu, son derece makul ve meşru bir sorudur. ancak bununla birlikte, ne yazık ki son derece keskin fay hatlarıyla kırılmış olan camiamızda bu konuların ağır bir şekilde ajitasyon ve provokasyon güdüleriyle kullanılacağını başkanımızla birlikte öngörmüştük.

    nitekim, genel kurul’da söz alma talebinde bulunan 62 konuşmacının hemen hiçbirinin, yukarıda açıklamaya çalıştığım hakikatlere değinmeyerek, sadece yıpratmak amacıyla hayali senaryolar, dedikodular ve geçersiz varsayımlar üzerinden söylemler ortaya koyması bu öngörünün ne kadar isabetli olduğunu gözler önüne sermiştir.

    dürüst bir şekilde söylenmesi gereken gerçek, 26 mart günü genel kurul salonuna organize olarak gelen seçim kaybetmiş iki grup ve henüz ekim ayındaki genel kurul’da ibra olmak için mevcut yönetimimize ve ekibimize her türlü şirinliği sergileyen önceki yönetimimizin başını çeken simaların, dönemlerine ilişkin gerçeklerin açıklanmasından duydukları rahatsızlık ve intikam hırsları nedeniyle, genel kurulumuzun konusu olan 6 aylık dönemde hiçbir usulsüzlüğe, tüzük veya mevzuat ihlaline imza atmamış, yakın tarihimizde bir ilk olarak kulübümüzün mali borçlarını 1 kuruş artırmamış olan yönetim kurulu’muzun ibra edilmeyeceğinin zaten belli olduğudur.

    bu nedenle, “söz uçar yazı kalır” gerçeğinden hareketle bu açıklamaları, başkanımızın da bilgisi ve tensibiyle zaten gergin olan genel kurul ortamımızın daha da gergin olmaması nedeniyle bu şekilde yapmayı uygun gördüm.

    geniş bir açıdan değerlendirme yapmak gerekirse, hakkımdaki itibarsızlaştırma harekatının, futbol şubemizde süregelen ve denetim raporuyla da tescillenmiş israf düzenine çomak sokulmasına vesile olmamla eş zamanlı başlamış olduğu, yadsınamaz bir gerçektir. bu kampanyanın, tek bir merkezden sevk ve idare edilen binlerce sosyal medya hesabı üzerinden yürütülmesinden daha da üzücü ve ibretlik olan, seçim kaybetmiş olmanın verdiği kişisel hırs ve eziklik nedeniyle camianın bazı diğer aktörleri tarafından da benimsenmiş ve desteklenmiş olmasıdır.

    “kadın istemezse erkek tecavüz edemez” diyen medya şovmenlerinin, seçim sürecinde “kadınlar da insandır” diyen bir başkan adayının, ekibimizdeki kadın arkadaşlarımıza “sizin yeriniz kocalarınızın yanı, kulüp işlerine nasıl zaman bulacaksınız” diye sorabilen tıp doktoru bir üyenin, yönetim kurulumuzun devir teslim töreninde bir kadın çalışanımızın imza edilecek dosyaları karıştırması üzerine 20 kişinin önünde “kadından müdür yaparsan işte böyle olur” diyen bir eski yöneticinin (ki bu sözler üzerine ben yönetim kurulu odasını terk ettim), galatasaray spor kulübü başkanı için “kasedi var herhalde” diye yazabilen bir gazetecinin paylaşımını beğenenlerin ahlak bekçiliğine soyunduğu bu samimiyetten uzak ortamda, kendimi savunmak zorunda kalmış olmaktan büyük üzüntü duyuyorum.

    10-13 yıl önce, henüz whatsapp’ın bile bulunmadığı, kullanıcı adımın farklı olduğu ve sosyal medya hesabımın kilitli olduğu bir dönemde, karşılıklı takipleştiğimiz 4-5 arkadaşımızla espri mahiyetinde yaptığım paylaşımları, elbette ki mazur göstermeye çalışmıyorum. hayatının hiçbir aşamasında hiçbir kadına saygısızlık yapmamış biri olarak, yönetim kuruluna aday olmamla birlikte eski paylaşımları kontrol etme gereği dahi duymamış olmam, muhakkak ki bir ihmaldir. bu konuda galatasaray camiasından dilediğim özrü yineliyorum.

    bununla beraber, her geçen gün zorla muhafazakarlaştırılan toplumumuzda bu eksende ilerlenmesi halinde, 1990’lı yıllarda ferhan abi vasıtasıyla tanıdığım boris vian kitaplarının, charles bukowski’nin hikayelerinin yakılacağı günlerin de yakın olduğuna dair endişemi de ifade etmek istiyorum.

    mağazacılık konusundaki haksız ve mesnetsiz iftiralara gelince…

    bu, galatasaray’a bir faydam olsun diye iyi niyetle çıkılan bir yolda, hem mağdur olmanın hem de suçlu ilan edilmenin bir hikayesidir. adım kadar eminim ki, merhum başkanımız mustafa cengiz hayatta olsaydı, beni iyi tanıyan ve konunun her aşamasına vakıf bir galatasaraylı olarak bu çirkin ithamlara asla müsaade etmezdi. bu konu hakkında 22 mart 2022 tarihindeki divan kurulu öncesinde, önceki ve mevcut denetim kurulu’na, divan başkanımıza ve sayın başkanımıza uzun bir mektup yazarak, önceki denetim kurulu raporundaki maddi hataları ayrıntılarıyla ve referanslarıyla ortaya koydum.

    bu açıklamam her nedense divan kurulumuzda gündeme gelmedi. ancak, son derece titiz bir çalışmayla bahsi geçen konuyu irdeleyen mevcut denetim kurulu da, kendi dönemlerinde ne florya’da gerçekleşen ve hali hazırda savcılığa intikal etmiş ürün hırsızlıkları hakkında, ne de yukarıda izah edilen ve kulübümüzü on milyonlarca euro zarara uğratan transfer işlemleri hakkında kılını dahi oynatma gereği duymayan önceki denetim kurulu da herhangi bir usulsüzlüğün olmadığını açıkça ifade etmişlerdir.

    bu gerçeğe rağmen, yine başta başkanımıza olan kişisel hınçlarıyla hareket eden kimi üyelerimiz, konuyu somut gerçeklere taban tabana zıt bir şekilde yansıtmaktan zerre kadar utanmayarak, samimiyetsizliklerini tarihe geçirmişlerdir. bunun da ötesinde, muhteris ve seçim mağlubu bir üyemiz, ülkemizde tartışılması güç ender kişilerden biri olan asaf savaş akat gibi bir ismin raporuna genel kurul huzurunda “muvazaalı” deme küstahlığını ve ucuzluğunu gösterebilmiştir.

    görünen o ki, genel kurul kürsüsünde dürüstlük ve galatasaray menfaatleri hakkında nutuk çekmek için ya saadet zinciri yöntemleriyle varlık elde etmiş ve sosyal medyada itibar kazanmış olmak, ya da yöneticisi olduğunuz ticari bir kurum üzerinden galatasaray’ımızın eğitim kurumlarına icra göndermiş olmak ve geçmişinizde “ihaleye fesat karıştırmaktan” dosyalar bulunması gerekmektedir.

    sevgili galatasaraylılar,

    maddi varlık anlamında mütevazı, ancak manevi değerler açısından son derece zengin, dört kuşak üniversite mezunu bir ailenin mensubuyum. biz, yolda para bulduğunda bile hak etmediğimiz için almayan bir anlayışla büyüdük, bundan sonraki kuşaklarımızı da aynı değerler ile büyütüyoruz.

    herkesin bilmesini isterim ki, hayatımın hiçbir aşamasında canım kadar sevdiğim galatasaray’ın zarar etmesine neden olabilecek bir işin içinde olmadım, olmasına da asla müsaade etmedim.

    kulübümüzde profesyonel olarak görev yaparken dahi kendi paramla kombinemi almaya devam ettim. bu dönem zarfında hiçbir izin kullanmadım. kulübümüze bir tek masraf formu vermedim. kulübümüzün imkanlarıyla hiçbir deplasman müsabakasına gitmedim. görevde olmayan başkanımız sn. ünal aysal’ın istifasını takiben görevime devam etmem için gelen telkinlere rağmen, bugün ortada dolaşan ve isimlerini hepimizin bildiği, yüklü tazminatlar alıp sonra kulüpte görevlerine dönenlerin aksine, hiçbir tazminat arayışı içinde olmadan 18 ay daha yürürlükte olan sözleşmemi yırtıp attım. dursun özbek başkanımız ve o yönetimde görev alan büyüklerimiz de bunların birebir şahididir.

    benim için, örneğin çok sevip saydığım, bana göre bu topraklarda yayınlanmış en zengin işlerden biri olan gelişim spor dergisi’ndeki işlerini bile takip etiğim sn. fatih altaylı, “menajerlere yakın” diye yakıştırmalarda bulundu, bulunuyor. canı sağ olsun, iyi niyetli olduğunu bildiğim için üzülmüyorum.

    evet, sn. altaylı, uzun yıllardır futbol sektörünün içindeyim, menajerlere de yakınım, sportif direktörlere, kulüp sahiplerine, başkanlarına ve ceo’larına da yakınım, pek çok ülkedeki federasyon başkanlarına da yakınım, uluslararası konfederasyonlarına da yakınım. bazıları için sporla uzaktan yakından ilgisi olmayan yöneticiler daha makbul olabilir ama kimlerin kimlerle ne işleri olduğunu işte tam da bu yüzden yakından görüyorum, biliyorum. galatasaray’ımıza yakışmayan, galatasaray’ımıza zarar veren uygulamaları ve kişileri, kendilerinden dahi iyi tanıyorum.

    örnek olması adına, sizlerle bir transfer hikayesi paylaşmak isterim. kulübümüzde kiralık olarak iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda resmi müsabakada oynamış bir yabancı futbolcunun transfer hikayesi. bu futbolcunun menajerine, önceki kulübüyle, galatasaray ile, oyuncuyla ve 200 bin euro tutarındaki menajerlik ücreti üzerinde tüm anlaşmaların yapıldığı esnada bir telefon geliyor. arayan bir başka menajer, kendisinin de bu transfere dahil olacağını, bu transferden anlaşıldığı üzere 200 bin euro değil, 350 bin euro alacağını, ayrıca kendisinin de bu işten 350 bin euro alacağını söylüyor. işlem tam da bu şekilde tamamlanıyor. işte bu sürece imza atanlar, bu süreçleri denetleme gereği duymayanlar, şu anda ibra olmuş durumda ortalıkta dolaşmaya devam ederken, bu uygulamalara isyan eden, bu çarpıklıklara son veren, modern futbol yönetişiminin gerektirdiği bir yapılanma için kararlılıkla adım atan burak elmas ve arkadaşları çarmıha geriliyor. bugün galatasaray’ın geldiği nokta işte budur.

    yaşadıklarım, ülkemizde pek çok alanda artık ne yazık ki alıştığımız dürüst ve yetkin isimlerin usandırılarak ve/veya hedef gösterilerek sistem dışına itilmesinin acı bir örneğidir.

    bununla birlikte yaptıklarımızın en azından bu kirli düzene karşı bir farkındalık oluşacağına dair ümidim ve inancım tamdır; umuyorum ki benim de çok sevdiğim galatasaray’a hizmetim bu olarak akıllarda kalsın. onun dışında kişiliğime yönelik çirkin kampanyanın kurucularına da, tetikçilerine de diyebileceğim tek şey şu: yalanlarınızı ve iftiralarınızı umursamıyorum, isimlerinizden ve ilişkilerinizden çekinmiyorum, kalabalık olmanızdan korkmuyorum.

    geride kalan süreçte hakkımda iftiralarda, hakaretlerde bulunan bazı şahıslar hakkında hukuki yollara başvurdum. aziz yargımızın takdir etmesi durumunda bu girişimlerden çıkacak her türlü tazminatı, pırıl pırıl gençlerimizin galatasaray’a yaraşır bir şekilde gelişebilmeleri için altyapımıza bağışlayacağımın bilinmesini isterim.

    bu uzun açıklamada, son paragrafı da başkanımız burak elmas’a ve mevcut yönetim kurulu üyelerine ayırmayı vicdani bir sorumluluk olarak görüyorum.

    uzun sayılabilecek bir dönemdir kulübümüzün yönetim kurullarıyla mesai vermiş ya da en azından ucundan kıyısından da olsa dokunmuş bir galatasaraylı olarak gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim ki, yönetim kurulundaki arkadaşlarımız ve diğer ekip arkadaşlarımızın her biri galatasaray’ın yakın tarihindeki en samimi, özverili ve yetkin kişiler arasındadır. böyle bir ekipte görev almış olmaktan her zaman kıvanç duyacağımın bilinmesini isterim. beni tanıyan ve meselelerin özünü bilen yol arkadaşlarım olarak özellikle şahsımla ilgili konularda gösterdikleri, mert ve tavizsiz duruşları için kendilerine ömür boyu minnettar kalacağım.

    başkanımız, hayatımda tanıdığım ve birlikte çalıştığım en nazik ve içten kişilerden biri olarak, son ana kadar seçim dönemi boyunca defalarca vurguladığı galatasaray siyaseti tacirlerine ve “biz senin iyiliğini düşünüyoruz” palavralarıyla seçim şantajı yapanlara karşı net ve asil duruşuyla çok özel bir yerdedir, kardeşliğimiz nefes aldığım sürece bakidir.

    değerli galatasaraylılar,

    “anna karenina” romanının ilk cümleleri, birçoklarınca edebiyat tarihinin en iyi açılışı olarak gösterilir. tolstoy sözlerine şöyle başlar:

    “bütün mutlu aileler birbirine benzer, ama her mutsuz ailenin kendine has bir hikayesi vardır.“

    bu tespitin spor kulüpleri için de geçerli olduğunu düşünmüşümdür. sportif sonuçlardan bağımsız olarak, uzun yıllardır galatasaray ailesi olarak son derece mutsuzuz, çünkü birbirimizi sevmiyoruz, gerçekleri bütün çıplaklığıyla konuşmuyoruz, adeta bir madde bağımlısı gibi transfer bağımlısı haline getirilmiş bünyemizi nasıl rehabilite edeceğimizi tartışıp bir mutabakat sağlayamıyoruz. vuku bulmuş yanlışları konuşmuyor, ipe sapa gelmez senaryoları gerçek kabul edip onun üzerinden siyaset yapmayı tercih ediyoruz. galatasaray’ın borcunu nasıl sıfırlarız, özkaynaklarıyla rekabetçi hale getiririz diye ortak akıl aramıyoruz. kesintisiz 24 saat süren genel kurul’da spor adına neredeyse tek kelime edilmemiş olması bu kaybolmuşluğun en açık göstergesidir.

    yurt dışında yaşadığım uzun yıllarda, bana “galatasaray nasıl bir kulüp?” diye soranlara hep, “galatasaray her şeyden önce birbirini seven, iyi insanların kulübüdür” diye cevap verirdim. bugün ise kürsüde belagat şehvetiyle bir nefret sarmaşığının tohumlarını beslediğimizi görüyorum. bu sarmaşığın, kısa zamanda bütün iklimimizi sararak kendisinden başka hiçbir şeye yaşama şansı vermediği bir noktaya doğru gidiyoruz.

    bu karamsar tabloya rağmen tabii ki ümitsiz olmayacağız. samimi olmaya ve doğruları söylemeye devam edeceğiz, kim ne derse desin bu durumdan tek çıkış yolumuz, bu cesareti ve samimiyeti göstermektir.

    dilerim ve inanıyorum ki yaşanan bu süreç, galatasaray’ımızda:

    zır cehaletin ve değil, cesaretin ve sevginin,
    hamasi söylemlerin ve hayali mağduriyetlerin değil liyakatin,
    “ben kimseye hesap vermem” diyen zihniyetin değil, sorumluluk hissedenlerin,
    iç siyaset ve egolar uğruna doğruluktan şaşmakta beis görmeyenlerin değil, ne pahasına olursa olsun doğruların ve dürüstlüğün peşinde olanların,
    “ben içinde yoksam galatasaray başarılı olmasın” arabeskliğinin değil, “yeter ki galatasaray iyi olsun” diyebilenlerin, bunu yaşayabilenlerin,
    herkesle her zaman kavga arayışında olan ve hep haklı olduğunu iddia eden çatık kaşların değil, sevgi ve gülümsemeyle çalışanların,
    kibrin ve “ben bilirim”ciliğin değil, bilim ve aklın,
    galatasaray meselelerinin “-miş’ler -muş’lar” değil, hakikatler ve somut gerçekler üzerine tartışıldığı,
    ve son olarak “düşmanımın düşmanı dostumdur” prensibiyle dün en ağır hakaretleri ettiği kişilerle bugün müttefik olanların artık önemsenmediği bir dönemin hakim olmasına vesile olur.
    saygılarımla,

    ışıtan gün
  • 44840
    "maalesef bizim için iki oyuncumuz sakat döndü: mostafa ve feghouli. tabii ki istediğimiz tüm oyuncular dahil değil ama 21 oyuncumuz var. arda dönebildi. maalesef sağ beklerimiz bugün yok. ama tabii ki bu bahane değil. biz elimizdekilerin en iyisi ile oynayacağız ve maça kazanmak için çıkacağız. pratikte barcelonaya karşı oynayan takım. nando oynayacak inaki yerine ki ikisi de kaliteli oyuncular. sadece farklı profildeler. antep maçında semih'i oynatmıştık pozisyonu olmamasına rağmen bu sefer pozisyonu olmamasına rağmen hızlı bir bek olması nedeniyle ömer ile oynayalım dedik."

    2 nisan 2022 galatasaray fatih karagümrük maçı öncesi domenec torrent
  • 44841
    "milli takımdan sonra bu maça odaklanmanın önemini oyunculara anlattık. dikkat edin kerem milli takımdan gelip sakatlandı. mostafa ve sosa da. taylan ve cica da daha fazla oynayamayacağız hocam değişiklik istiyoruz diye bana söylediler. teşhisleri yarın yapcağız. zamanımız var. fenerbahçe maçı için en iyi şekilde hazırlığımızı yapacağız. kim oynarsa oynasın, mücadelemizi edeceğiz. soso ve mohammed için hiçbir oynama ihtimali yok."

    2 nisan 2022 galatasaray fatih karagümrük maçı sonrası, yayıncı kuruluşa domenec torrent
  • 44842
    "aslında planladığımız durum ilk 15 dakikayı atlatıp, oyuna hakim olmaktı ama neticesinde verilen penaltı, yediğimiz gol, 2-0 geriye düştük. bu statta, bu seyirci önünde işiniz zorlaşıyor. ilk yarı bitince değişiklikleri yaptık ve oyunu ele geçirdik. ortada geçen bir maçtı. penaltı ve yediğimiz ikinci gol ile 2-0 oldu. sonrasında oyunun hakimi bizdik. penaltı da yakaladık ama değerlendiremeyince, sonuçta türkiyenin en büyük 3-4 takımından bir tanesine bu kadar fırsat yakalayıp atamazsanız mağlup olmanız normal.ilk yarıdaki oyundan kısım kısım memmnunum ama yetmiyor. yukarıdaki kulüplerle, büyük camialarla mücadele etmek istiyorsanız daha iyi mücadele etmeniz lazım."

    2 nisan 2022 galatasaray fatih karagümrük maçı sonrası, yayıncı kuruluşa volkan demirel
  • 44848
    "galatasaray'da bir takım aristokrat grubu var. onlar olduğu sürece gs kulübünde tekrar birlik ve beraberliğin olacağını düşünmüyorum."

    "kulübün kasasını artıya geçirmiştik. bizi ibra etmediler, çilek mevsimi geldi. ünal aysal kulübün tüm kaynaklarını varlıklarını yok etti. kendi işlerini de batırdı. tüm bankalara borcu var." (radyo gol)

    ışın çelebi
  • 44849
    yaklaşık 3 aydır türkiye'de. galatasaray'ın başında. bu süreçte takımın hangi yönleri kafasındakine yakın bir seviyeye geldi ve oyunun hangi bölümüne daha çalışmaları gerektiğini düşünüyor?

    ''biz özellikle pozisyon oyununu geliştirmeyi başardık. herkes kendi pozisyonuna sadık bir şekilde oynamaya başladı. topla çıkışları doğru bir şekilde yapalım. top kaybında iyi bir şekilde baskı yapalım. ama hala geliştirebiliriz bunları.

    galatasaray'da oyuncular, torrent'in sistemine çabuk uyum sağlayabildi mi, sistem konusunda oyunculardan sahada beklediği reaksiyonu aldı mı?

    ''hayır, bu konuda hiç memnun değilim aslında. çok daha geliştirmemiz gerekiyor. oyuncuların sahada çok daha kendilerini göstermeleri gerekiyor. açıkça çok memnun değilim ama zamana da ihtiyacımız var.''

    oyuncularınız bazen sahada sizin çizdiğiniz şablona göre hareket ediyor. çaykur rizespor maçında atılan üçüncü gol büyük takdir almıştı. ancak bazen de sahada işler yolunda gitmiyor. oyuncu grubu sizin çizdiğiniz şablonun ne kadarını uygulayabiliyor?

    ''bu konuda bazı maçlarda benim sistemime ve şemama uygun bir şekilde oynadılar. fakat bu konuda da geliştirmemiz gerekiyor kendimizi. oyuncular bunu yapabilecek kapasitedeler. ancak bazen oyuncuların o şemaya daha uygun özellikte olmaları gerekir. daha iyi oyuncu olmasına gerek yok ama o özelliğe sahip olmalılar."

    takım öğrenme konusunda nasıl?

    ''bu konuda inanılmaz memnunum onlardan. antrenmanlara çok iyi bir şekilde odaklanıyorlar. kendilerini geliştirmeye açıklar. söylenen şeyleri dikkatle dinliyorlar. tüm oyuncularımızın insani değerleri mükemmel seviyede. o konuda aşırı memnunum kendilerinden.''

    'sistem ile stili karıştırıyorsunuz' dediniz bir röportajda. barcelona maçlarındaki oyun sistem miydi, stil miydi?

    ''barcelona karşısında hem stil olarak, hem de sistem olarak benim istediğimden farklı bir şey oynamak zorundaydık. 4-2-3-1, 4-3-3 oynamışız. 4-3-2-1 de oynamışız. bunlar sistem olarak değişebilir. farklı şeyler kullanılabilir. öncelikle biz barcelona'ya karşı tamamen farklı bir şey oynamak zorunda kaldık. çünkü galatasaray'ın bu sene karşılaştığı takımlardan inanılmaz farklıydı. avrupa'da oynadığı diğer maçlardan da çok farklıydı. barcelona şu sıralar avrupa'nın en yüksek performans gösteren takımı. uzun süredir kaybetmiyorlar. bizim maçtan sonra real madrid'i deplasmanda 4-0 yendiler. barcelona'ya karşı önlem almadan çıkan ve kendi futbolunu oynayan bir takım en az 4 gol yer. ben de barcelona'yı en iyi şekilde tanıdığım için onların stillerine karşı nasıl önlem alırız, neler yapabiliriz üzerine yoğunlaştım. bu bir stildi. topu bir yerde odaklıyorduk. rakibe dar alan bırakıyorduk. sonrasında topu kanatlardan geri kazandığımızda onlara karşı kontratağa çıkıyorduk. normalde bu sistemi istemiyorum ancak barcelona'ya karşı en doğru oyundu."

    barcelona maçları öncesi çok iddialı konuştu. rakibi iyi analiz ettiklerini söyledi. sahada bunu da gördük. türkiye'de rakip analizi konusunda cok iyi olduğunu söyleyen yorumcular var. rakip analizi futbolun yüzde kaçını temsil ediyor?

    ''rakibe göre değişmek çok önemli. örneğin alanyaspor'un çok net bir topla çıkışı var. fakat fenerbahçe'nin farklı bir stili var. biz guardiola ile geçirdiğimiz 11 yılda sürekli yaptığımız şey buydu. üçüncü lig takımına karşı da şampiyonlar ligi maçı gibi hazırlanıyorduk. tabii ki bunu hem iyi savunma hem de iyi hücum yapmak için yapıyoruz. en önemlisi de boşlukları bulmak için yapıyoruz. benim de yapmak istediğim şey bunu bir stil gibi kullanmak.

    bunun için zamana ihtiyaç var. bazen o zaman olmuyor. örneğin jurgen klopp kendi sistemi üzerine 3 yıl çalıştı. bu sürede hiç kupa kazanamadı. aynısı pep guardiola içinde geçerli. ikisi de çok saygı duyduğum insanlar. farklı bir stile geçiş yapıldığında zamana ihtiyaç vardır. teknik direktörlere bazen politik sebeplerden, bazen de saha sonuçlarından dolayı bu zaman verilmiyor. benim son 11 yılda yaptığım gibi net bir stilim var aslında. net bir şekilde topla çıkış yapmak. top kaybı yapıldığında hemen geri almak ve ondan sonra hücuma çıkmak.''

    jurgen klopp bir röportajında, ''her şeyi bilmeniz mümkün değil. etrafınızda sizden daha iyi bilenler olmalı" diyor. italya milli takımı 5 değerli hocayla mancini önderliğinde avrupa şampiyonu oldu. kulübede ikinci adamın hata üçüncü hocanın rolü nedir?

    ''teknik ekip çok önemli. çünkü 'her şeyi ben biliyorum' diyen çok büyük hata yapar. orada sürekli destek almanız gerekiyor. işe alım yaparken en iyilerini almak zorundasınız. benimle iyi geçiniyor diye ya da bu benim arkadaşım diye yardımcı seçilmez. jordi guerrero benim ikinci antrenörüm. duran top uzmanı. galatasaray'a gelmeden sevilla'da 2 sezon çalıştı. en iyi duran top antrenörüydü. çalıştığı takımlar serbest vuruş ve köşe vuruşlarından birçok gole imza attı. jordi gris vila ise barcelona'da uzun yıllar rakip analizi ve scouting görevleri yaptı. o türk arkadaşlarımızla hem rakibin hem de bizim takımın analizini yapıyor. ricard segarra da barcelona'da 22 yılını kaleci antrenörü olarak geçirmiş bir isim. örneğin inaki pena'yı ısrarla bize tavsiye etti. sadece galatasaray'da değil barcelona'da da oynamaya hazır bir kaleci olduğunu söyledi. mutlaka barcelona geri isteyecektir onu. julian jimenez de kondisyon antrenörü. ispanya, italya ve romanya'da çalıştı. o da neden pozisyon oyunu oynamak istiyoruz, nasıl bir antrenman çıkarmak istiyoruz, bunları çok iyi anlayan çok deneyimli bir hoca. göreve başladıktan 15 gün sonra albert riera da bize katıldı. o da oyuncularımızın analizini yapıyor. bize türkiye ligi ve kulüple ilgili bilgiler veriyor. ekibimi özellikle tanıtmak istedim. benim için mücadele edecek, profesyonel bir takım yaratmak önemli."

    türkiye'de futbolun yavaş oynandığı yönünde eleştiriler var. oyunun sık durması taraftarın tepkisini çekiyor. bu bağlamda sorun oyuncularda mı, hakemlerde mi yoksa teknik direktörler de mi?

    "şimdi siz söylediniz düşündüm haklısınız. gerçekten burada oyun çok duruyor. çok fazla faul çalınıyor. yere yatan oyuncu 1 dakikadan önce kalkmıyor. gerçekten dediğiniz gibi avrupa'da çok daha hızlı oynanıyor. bu kadar çok faul olmuyor. bazen tutkuyla agresiflik karışıyor gibi oluyor. hem saha içinde hem de saha dışında. tutku farklı bir şeydir, agresiflik kötü manada farklı bir şeydir. ben de kendimi türk futbolunun bir parçası olarak görüyorum. bu yüzden bazı şeyleri farklı yapmamız lazım. ben buraya herhangi bir şeyi değiştirmeye gelmedim. ben kendi fikirlerimle galatasaray'a yardımcı olmaya geldim. eleştirinizde çok haklısınız. bunu düzeltmek için türk futbolunun ortak bir şekilde hareket etmesi lazım."

    bu konuda bir çözüm öneriniz var mı?

    ''ben de burada çok şey öğreniyorum. merkez hakem kurulu ve futbol federasyonu çözüm bulmalı. bakıyorum burada hakemler ilk yarılarda en fazla 2-3 dakika ekliyorlar. normalde çok fazla oyun duruyor. ikinci yarılarda ise ne olursa olsun 6-7 dakika veriyorlar. nedenini bana sormayın ama böyle oluyor. bazen ingiltere premier lig'de görüyorum, sadece 8 dakika ilk yarının sonuna ekleniyor. ikinci yarıda tekrardan bakıyorsunuz uzun zaman oyun durmuş. oyuncuların da hocaların da zaman kaybetmeye yönelmemeleri gerekir."

    geçmişte gol kralı olan alexander sörloth başta olmak üzere türkiye'den ayrılan birçok oyuncu süper lig'de taktiğe önem verilmediğini söyledi. siz ispanya, almanya ve ingiltere liglerinde çalıştınız. bu konuda türkiye avrupa'nın neresinde. gerçekten taktiğe önem verilmiyor mu?

    ''bunu ispanya'dayken de duydum. türk oyunculardan da duydum. ispanya'da da yıllar önce bu konuşuluyordu. buna 'türk tutkusu' diyoruz biz. tabii ki de kalbinizle oynayacaksınız ama o farklı bir şey. bana birçok kez soruldu; oyuncular motive mi? diye. burada iki önemli soru var. galatasaray'da oynamak için mi, yoksa oyunu oynamak için mi tutkulu olmanız lazım? o zaman benim aklıma şu geliyor; taktiksel olarak bir şekil ya da başka bir şekilde oynamamızı kimse takmıyor. çoğu zaman basın toplantılarında 2-0 kaybettiniz, 3-1 kazandınız, 1-2 muhabir haricinde aynı sorular. taktik üzerine 3 saat nedenlerini anlatarak konuşabilirim.

    "beni en çok etkileyen cruyff"
    sizi en çok etkileyen teknik direktör kim oldu?

    ''ben johan cruyff'u çok beğendiğim için antrenör olmak istedim. pep'e de hep öyle derdim. johan ispanya'ya geldiğinde her şeyi değiştirdi. hiç kimse onu anlamıyordu. tamamen farklı oynatıyordu. 'neden kazandıklarını bilmiyorlarsa, neden kaybettiklerini nasıl bilecekler' sözü beni çok etkiledi. bu sana her şeyi anlatıyor. bizim kulübümüzde de problemler var. hem benim dönemimde hem de benden öncesinde. benim oyuncum sadece tutkuyla oynayamaz. johan cruyff'un dediği çok iyi özetliyor aslında. önceden kazanırken, şimdi neden kazanamıyorsun? mesela bazen takım 4-2 kazanıyor ben memnun olmuyorum o kadar. antrenör olarak daha iyi oynamamız gerektiğini düşünüyorum. aynı fikirde oluruz, olmayız ancak gazetecilerle bunu konuşmak istiyorum. ben herkesten daha fazla bilmiyorum. bazı antrenörler kendilerini gerçekten kutsallaştırıyor. bazen bir takıma ait hissediyoruz. bazen de takım bize ait gibi hissediyoruz. bizim orada herkesin fikirlerine saygı duymamız gerekiyor. hocalar, nasıl oynamak istediklerini iyi bir şekilde anlatabilmeli. o yüzden biz antrenörler genel olarak nasıl oynamak istediğimiz üzerine konuşmak isterken, kazandınız ve kaybettiniz üzerine sorularla karşılaşınca hayal kırıklığına uğruyoruz.

    johan cruyff'un 'neden kazandıklarını bilmiyorlarsa, neden kaybettiklerini nasıl bilecekler' sözünden yola çıkarak, galatasaray kulübü neden bu durumda olduğunun yanıtını verebiliyor mu?

    ''sayılar bazı şeyleri açıklamaya yardımcı oluyor. mesela kerem aktürkoğlu'nun lig'de 8 golü var. mostafa mohammed ise 6 gol atmış. ligin ortasından yukarıdaki takımlara bakarsanız rakip takımların hücum oyuncuları daha fazla gol katkısı yapmış. atağı bitirme ve maçı koparma konusunda başarılı olamadık. net bir örnek vereyim. buraya gelmeden galatasaray'ın türkiye kupası'nda denizlispor'a elendiği maçı izledim. galatasaray o akşam 12 gol atabilirdi ama atamadı. çok fazla fırsat yarattı ama atamadı. bence bu sezonun anahtar noktası bu. sayılar gösteriyor ki hücumda etkili değiliz. mutlaka başka şeyler de vardır ama ilk sırada bu var. ben rakip analizi yaptığımda kimlerin kaç gol attığına da bakıyorum. bizim en golcü oyuncumuz 8 golle kerem aktürkoğlu. bu durum takımın gol fırsatı bulamadığından kaynaklanmıyor. benden önce de benden sonra da aynı sıkıntıyla karşılaştık''

    nisan'ın son günü kulüpte bir seçim olacak. yeni yönetimle yola devam ederse, gelecek sezon için nasıl bir planlama düşünüyor?

    ''öncelikle önemli oyuncularımız emre akbaba ve yunus akgün'ü geri getirmek istiyoruz. ikisi de galatasaray'ın oyuncusu olduğu için rahatlıkla bunu söyleyebilirim. önümüzdeki sene daha fazla türk oyuncuyla oynamamız gerekecek. ben futbol hayatımda 3 şeye önem veririm. birincisi genç oyunculara bakmak. bizim a takıma çıkacak oyuncumuz yoksa o zaman transfer isterim. eğer genç ve türkler'den istediğimiz özelliklere sahip oyuncu bulamazsak 3-4 tane yabancı oyuncu alabiliriz. ama hepsi fark yaratacak oyuncular olmalı. aklımızdaki fikir bu. bakalım yapabilecek miyiz?

    "devam edersem barcelona'daki oyun stilimizi uygulayacağım"
    gelecek sezon kafanızdaki futbolu daha iyi bir şekilde oynatma konusunda taraftara bir söz verebiliyor musunuz?

    ''futbolda söz vermek çok havada kalır. ama şunu söyleyebilirim; seneye burada devam edersem, pep ile barcelona'daki oyun stilimizi uygulamaya çalışacağım. bu oyun için farklı stilde oyunculara ihtiyacımız olacak. daha iyi oyuncudan bahsetmiyorum. bizim iyi oyuncularımız var. mesela hatlar arasında oynayabilen, açık oynuyorsa doğal ayağında oynayabilen futbolculara ihtiyacımız var. bunun için bir sezon öncesi kampı geçirmemiz lazım. new york city'de teoride yetenek açısından galatasaray'a göre düşük bir kadromuz vardı. ama o oyuncularla da istediklerimizi yapabildik. bir stil yaratmalıyız. jurgen klopp örneğini verdim, bir stil yaratmak 3 yılını aldı.

    pep ile manchester city'de ilk senemizde kupa kazanamadık. ikinci senemizde 100 puanla rekor kırarak şampiyon olduk. futbolda ışık aç-kapa olmuyor. eğer biri böyle bir şeyi teklif ediyorsa, söz veriyorsa yalan söylüyordur. futbolda gelecek için net bir stil kurulur. bunu da inanan insanlarla yaparsınız ve yola devam edersiniz. 4-5 ayda hoca değiştirerek bir şey yaratmak mümkün değil. ancak bir stil yaratak kaybetmeyi engellersiniz. stili kaybedersen, her şeyi kaybedersin. sadece çok para kazanmış olursun. o parayla en iyi oyuncuları transfer etmek istersin. stilin varsa en iyi oyunculara ihtiyacın olmaz. bu stili oynayabilecek oyunculara ihtiyacın olur. farkı bu yaratır.''

    "derbiyi kesinlikle kazanacağız"
    hafta sonu fenerbahçe derbisi var. taraftar için sezon finali olacak. çünkü galatasaray'ın başka iddiası kalmadı. derbiye nasıl hazırlanıyorsunuz?

    ''bu maça sadece bu açıdan bakmak yanlış olur. sezonun kalan diğer maçlarında da takımın kendini kanıtlaması gerekir. tabii ki bu maç inanılmaz önemli. barcelona - real madrid maçlarıyla çok benzer. barcelona ve real madrid iyi gitmediklerinde el clasico'yu kazandıklarında sanki sezonu kurtarmış gibi oluyorlar. kesinlikle böyle bir şey yok. biz fenerbahçe maçını kesinlikle kazanacağız. tüm gücümüzü vereceğiz. fakat bir maçla oyuncuların ve kulübün geleceği değişmez. derbiden hangi sonuç çıkarsa çıksın, sadece bu kulüp için arma için ve galatasaray taraftarı için tüm maçları kazanmaya çalışmalıyız.

    kerem aktürkoğlu fenerbahçe maçında oynayabilecek mi?

    ''şu anda hala antrenmana çıkmadı. oyuncular milli takımlara gitti. uzun yolculuklar yaptı. mesela türk milli takımı her gün çift antrenman yaptı. bazıları daha fazla antrenman yapar, bazıları daha az. bazı takımlar topla çalışmaya önem verir, bazıları topsuz antrenmanlara. mostafa mohammed ve feghouli de ülkelerinin milli takımlarından sakatlanarak döndü. kerem, karagümrük maçında rahatsızlığından dolayı oyundan çıktı. karagümrük maçının devre arasında cicaldau ve taylan oyundan çıkmak istedi. 15 dakika daha oynamalarını istedim. kerem'i her gün takip ediyoruz. umarım derbide oynayabilir. cuma günü netleşir. oynayamazsa da farklı çözümler buluruz. tabii ki de en iyi oyuncularla oynamak isteriz. ancak bir oyuncunun yokluğunu bahaneye çevirirsek, yanlış yere odaklanmış oluruz."

    thomas müller geçtiğimiz günlerde hala guardiola'nın öğretilerinden yararlandıklarını söyledi. guardiola ile geçirdiğiniz 11 yılda 24 kupa aldınız. guardiola sizin için ne ifade ediyor, sizin hayatınızdaki yeri nedir?

    ''bana göre dünyanın en iyi antrenörü. ondan çok şey öğrendim. kendini kaybetmeden soyunma odasının nasıl yönetileceğini öğrendim. kulüpte oyunculardan kendini daha önemli hissetmeden onların nasıl yönlendirileceğini öğrendim. çok yoğun çalışmayı öğrendim. tesise ilk pep gelirdi, en son o giderdi. iyi yönetici ve çok başarılı bir taktisyen. bilgeliğiyle oyuncuları antrenmanda ikna ediyor. çok net bir stili var ama hiçbir zaman aynı oyunu oynatmıyor. ama stili koruyor. stili topla geriden iyi çıkış, top kaybına hızlı baskı, rakip oyuna başlarken ileride baskı, çok pozisyonel oynama, iki dokuşla hızlı bir şekilde oynama. her şeyi onunla öğrendim. kendime hep dürüst oldum. ben pep guardiola ile 11 yıl geçirdiğim için galatasaray beni tercih etti. mikel arteta'nın şu an arsenal'in başında olmasının nedeni de guardiola ile çalışması. neden buralardayız? çünkü en iyi hocayla çalıştık. nasıl işler yapabileceğimiz konusunda en iyi referans. bu stilde oynamak için ne tarz oyunculara ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. şimdi bakıyorsunuz birçok takım geriden oyun kurmak istiyor. 15 yıl öncesini düşünün. pep guardiola'dan önce böyle bir şey yoktu. herkes birbirinden kopya çekebilir. pep de başkalarından gördükleri üzerine bir oyun inşa etti.

    domenec torrent
App Store'dan indirin Google Play'den alın