• 15
    kamuoyu kimdir? halk değil mi?
    eğer toplumun yarısı seni düşman olarak görüyorsa, o toplumun takdirini ne yapayım? örneğin, birileri haksızlığa uğruyor. adaleti sağlaması gerekenler adil olmadığı için, mağdurların elinden sadece protesto etmek geliyor. ancak halkın diğer yarısı, sırf senin tarafında değil diye, haklı bile olsan protestonu desteklemiyor. böyle bir toplumdan ne hayır çıkacak ki, takdirine önem vereyim?

    o yüzden asıl konumuza dönelim: ülkede, belki senin kadar taraftarı olan fenerbahçe ve beşiktaş var (iki takımın taraftarı belki galatasaray taraftarının saysına yetişir). taraftarları maçları izliyor, açıkça penaltı olmayan pozisyonlara penaltı diyorlar. göz göre göre maç satın alınıyor, takımları lehine kararlar çıkıyor ve bundan mutlu oluyorlar. hakemler, federasyon ve cezalarla sistematik bir şekilde haksızlığa uğruyorsun, ama umurlarında bile değil.

    işte bu yüzden, "adalet" kavramı bizim ülkemizde bomboş bir söze dönüşüyor. hakkını savunacak gücün yoksa, bittin demektir. kuralları ve kanunları olduğu gibi uygulatmaya bile gücümüz yetmiyor. kendi sahamızda oynarken, kafalarına göre yabancı hakem getiriyorlar, 30 bin güvenlik görevlisiyle sanki savaş alanına çıkıyormuşuz gibi bir atmosfer yaratıyorlar. ev sahibi olmanın tüm avantajlarını elimizden alıyorlar. aynısını kadıköy’de yaptıramıyoruz bile. neden? çünkü galatasaray’ı yönetenler ya beceriksiz ya da kötü niyetli.

    bırakın yabancı hakemi getirmeyi, tff’yi istifaya zorlamayı, üçüncü sınıf hakemlere bile düdük astıramıyoruz. kimsenin ekmeği oynamak değil demek istediğim, hırsızları satılmış hakemlerden bahsediyorum. peki biz ne yapıyoruz? böyle bir yönetime rağmen, çıkardıkları her ürünü alıp cebine para koymaya devam ediyoruz. tabi ki bunu galatasaray için yapıyoruz, ama yönetenlerin görevi bu bütçeyi doğru kullanmak ve kulübün haklarını savunmaktır. galatasaray’a değil, ama bu beceriksiz yönetime tepki göstermek hepimizin hakkıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın