sanırım haftalar ilerledikçe şampiyonluk stresi tepeden tırnağa üzerine sinmiş teknik direktörümüz.
ilk geldiği zaman takıma yaptığı küçük dokunuşlar basit ama etkili hamlelerdi.
burak'ı hiç kimsenin denemediği ama son derece etkili olacağı, hücumdaki hatalarını minimuma indirgeyeceği, santrfor arkasına kaydırma hamlesi, tek top oynayabilme yetisi olan ve bunu yaptığı, yani basit oynadığı zaman, hele bir de dikine gittiğinde alanlar açan, savunma dengesini bozan
emre çolak'ı takıma monte etmesi,
sabri'yi takıma tekrardan kazandırması,
sneijder'i solda oynamasına rağmen forma sokması skor ve oyun anlamında takıma son derece pozitif etki etmişti. bunlar son derece cesur kararlardı.
ama sanırım ne olduysa sonuçlar gelmeye başladıktan sonra oldu. burak yine forvete geçti, kendi doğrusu olan, kendi getirdiği sistemi unuttu, emre çolak kadrodan kesildi ne olduğunu anlamaksızın, kötü oynayan, takıma zarar veren oyuncularda ısrar etmeye başladı.
kadıköy deplasmanı stratejisi ve son
başakşehirspor maçındaki sonuç geliyorum diye bağıran maç içi oyuncu değişikliklerinin tezahürü oldu.
akhisar gibi kendi inşa ettiğin takımı bırakıp yanına gittiğin
fatih terim'den evvela öğrenmen gereken şeyi öğrenememişssin hocam. korkma allah aşkına, cesur ol, burası
galatasaray.
sürekli özür dileme, hatandan ders al artık.
tren kaçtı kaçar, bir daha da gelmez, severim seni, yazık etme kendine.
büyük düşün!