resim
Hamza Hamzaoğlu
Görev:Yardımcı Antrenör
Takım:Al-Shabab
Yaş:54
Uyruk:Türkiye
  • 4401
    öncelikle hanımlar-beyler hamza hocanın hatalı kararlar vermesi ona yapılan her eleştiriyi doğru yapmıyor. ondan dolayı kendisi hakkında en ufak savunma yapanı direk
    fanboy vs diye yaftalamaktan vazgeçin. kimse sizin fikrinize katılmak zorunda değil... artık harbi tadı kaçtı bunun. başka bir şey bulun en azından. çocukluğumda izlediğim c.tesi çizgi filmlerinde bile daha yaratıcı şeyler var la. neyse meseleye dönelim;

    artık galatasaray yönetiminin yaptığı işlerin adını koyamacağım. koysam bile büyük ihtimalle silinecek. o yüzden hatalarını diyelim. yönetimin yaptığı hataların bile hesabı kendisine sorulur olmuş. tabi yönetimi bu kadar savunursan olacağı buydu yani bunda kendisininde suçu vardır. fakat ne yapsın ozan'ın parasını cebinden verecek hali yok ya.

    ve ciddi anlamda akıl dışı argümanlarla ve sağlıklı bir değerlendirilme yapılmadan eleştiriliyor.

    örneğin

    1. olarak geçen yılki sağlam takımlara karşı oynadığı maçlar (büyük değil sağlam) ne bunlar; fenerbahçe, beşiktaş, trabzonspor, bursasporve başakşehir.
    bu maçlarda takımın iyi top oynamadığı söyleniyor. abi şaka mı yapıyorsunuz yoksa bunu söylerken ciddimisiniz ? sahada nasıl bir takım görmek istiyorsunuz doğrusu
    anlamadım. mesela geldikten sonraki ilk eskişehir maçında takımda değişim direk göze çarpıyordu. sonra içerideki akhisarmaçında oyunun büyük bölümünde bariz üstündük.
    sonrasında konya deplasmanındaki 5-0'lık galibiyeti anlatmama gerek yok herhalde. sonrasındaki haftalarda sırayla mersin, gençler, beşiktaş, rize, bursamaçları geldi. ve hepsinde oyunun belli bölümlerinde üstün olan taraf bizdik. takım gayet akıcı ve ne yaptığını bilir bir şekilde futbol oynuyordu.

    hea 90 dk domine edemiyordu tabi. ama galiba siz öyle bir takım izlemek istiyorsunuz ama beyler durun! o işler o kadar kolay değil. bu işi dünyada yapan takım sayısı belli. onlarda her maç yapamıyor zaten dediğinizi geçin. yani zor kazandık, musleratuttu vs. atletico madrid şl'de final oynadığı senede thibaut courtois ne kadar etkili olduysa nando'da o kadar etkili oldu. defans çok iyi değil diye gol mü yiyeceğiz ? açın o atletico maçlarını izleyin demek istediğimi anlarsınız.

    sağlam takımlara karşı oynadığımız maçlara gelince;
    başakşehirhakkında denecek bir şey yok. %100 kendi hatasıyla 1 puan kaybettik. hatta aklıma ilk olarak mustafa sarp'ın forma yırttığı başakşehir maçı geldi (o zamanki belediye) o maç bir domino etkisi yapmıştı takımın üzerinde ve sonra dağılmıştık. tabi tam domino etkisi demeyelim de mesela hitler, stalingrad'da kaybettikten 2 sene sonra mi ? 4 sene sonra mi ? tam hatırlamadığım bir zaman diliminde gitmişti. yani bizimde stalingradımız o maçtı ama hamzaoğlu böyle bir şeyin olmasına izin vermedi. buradan bir artısı da var.

    beşiktaş maçları; ikisinide kazandık. ilk maçın ilk yarısında tamamen üstün olan taraf bizdik. 2. yarı oyun konrolü rakipteydi ama sabaha kadar oynansa gol felan yemezdik o maçlarda. ikinci maç içinde aynı şey geçerli.

    fener maçı; kaybettik. keşke son dakikada futbolcuları kahraman olma hevesinden vazgeçirip 1 puan'a razı olsaydı son 10 dk. puan farkı 7'de kalacak ve iş orada çözülecek gibiydi. son dakika'da sabrinin çıkıp geri dönmemesi sonumuzu hazırlardı. ayrıca kendisi bizim evladımız filan değildir. hamza hoca saçmalamasın. bakın sabri geçen yıl takımdan ayrılsaydı, bugün onu herkes iyi anardı ama bugünleri yaşamış galatasaray taraftarı ? hiç sanmıyorum.

    2- bakın beyler bu adam 2 kupa aldı. peki nasıl aldı ? türkiye kupasından başlayacak olursak; bir tek sivas ile oynadığımız 2 maçta zorlandık ''hani kazanamadık da,en azından sonuç olarak'' denmiş. pardon ilk maçta sivas'a fark atan hangi takımdı ? takımın yedekleri 4-1'i koruyamacak kadar acizse onun suçumudur ? bakın bu sezon kurduğu kadro için bu eleştiriler kabul edilebilirdir. ama bu söylediklerinizin hiç bir mantığa dayanır yanı yok.

    finalde ise ''2 stoper eksik bursa'' denmiş. bizdede nando yoktu. sinan iyi oynadı fakat hatırlatayım bursa geçen yılın pozitif anlamda en iyi futbol oynayan takımıdır. ve yarı final 2. maçında kadıköy'de fener'i 3-0 yendiler. böyle bir takıma karşı kötü oynadık. prandelli'den enkaz devralmamışmış (başakşehir'den bile 4 yemiş, özgüveni yerleyeksan olan takım nasıl enkaz olmuyorsa artık) rakiplerdeki kaos ortamından dem vurulmuş. beyler hatırlatayım;
    bir sezonda 3 ayrı yönetim ve tafferel'de dahil 3 ayrı teknik adamla çalıştık. akıllı adam her durumu lehine çevirir. ve hoca bunu yapmıştır. saygı duyulası

    3- bu abilik- yeniçerilik meselesi ben fazla konuşmayım kutay ersöz sokrates'e durumu çok iyi anlatmış. aha yazı burada; http://www.socratesdergi.com/.../22/cildirtan-denge/
  • 4402
    denge de denge diyerek taraftarın psikolojisini tamamen bozmuş kişi. neymiş efenim, takımın geleceğini düşünüyomuş, bugün transfer yaparmış ama peki yarın ne olurmuş kimse soruyor muymuş? ulan sana ne? sen misin koca galatasaray'ı bataktan çıkaracak? sanki 200m euro verip ronaldo'yu alacak? hepi topu iyi oyuncular için 10-15m para harcayacaksın. zaten şampiyonlar ligine gidiyosun, hiçbir şey yapmasan, 6 maçta 30 gol yiyip 0 puan da çeksen 25m euro alacak kulüp. eğer bu paraları harcayamıyorsak zaten kapatsınlar dükkanı. 1905 yılında kurulmuş, 110 yıl olmuş, senden önce de vardı senden sonra da olacak. sen zaten bu kafayla gittiğin sürece takım hepten rezil olacak ve bugün o harcamadığın paralar yarın gelecek başarısızlıkla daha da eksiye götürecek kulübü. ama nerde sende o vizyon? köfteci ramiz kılıklı herif.
  • 4403
    futbolun adaleti pistir. eğer hatalarınızdan ders çıkarmaz, eksikliklerinizi gidermezseniz futbolun o acı yüzüyle karşılaşırsınız.
    ben daha önce geçen yıl bilhassa büyük maçlarda ortaya konan futboldan memnun olmadığımı ifade etmiştim. bu durumu da kadro kalitesine bağlamıştım. bir daha altını çize, çize yazacağım.

    sadece iki maç örnek vereceğim. ilki içeride ki bjk maçı. o maça lider çıkmıştık ve kazandığımız zaman yüzde 90 şampiyon olacaktık. rakip ise şampiyonluk iddiası kalmamış, moralmen çökmüş, son dakika da en önemli oyuncusu g.töreyi de kaybetmiş olarak çıktı. maça ateşli 50 bin seyircimiz önünde başladık ve golü de erken bulduk. ancak attığımız golden sonra tam 60 dakika bjk oyunun tek hakimiydi. sanki biz deplasmanda oynuyormuş gibi kendi yarı sahamızdan çıkamadık. bjk o baskılı anlarda çok önemli pozisyonlarda buldu. bir topları direkten döndü, 2. yarı tolgay ve demba ba nın pozisyonlarında muslera kalede devleşti. sneijder 80. dakika golünü atarak yaşadığımız büyük sıkıntıya son verdi. oyunun kontrolünü tamamen bjk ın aldığı o 60 dakikalık sürede bir gol yesek acaba neler olurdu?

    gelelim kupa finaline. maça biraz şampiyonluk rehavetiyle ve muslerasız çıktık. bursaspor ise ortasahadan devşirme şamil ve 18'lik ertuğrul gibi iki stoper ile sahadaydı. sinan oldukça iyi bir maç çıkarmasına rağmen 2 gol yemekten kurtulamadı. rakibin 2 topu direkten döndü ve sayısız gol fırsatını harcadı. biz ise bulduğumuz 4 pozisyonun 3'ünü gole çevirmeyi başardık. bursaspor'un maç boyu kalemize 30 şut atması önemli bir detaydı. burak yılmaz rakip stoperlerin acemiliklerinden iyi yararlandı. oysa aynı burak yılmaz'a 5 gün önce serdar aziz, sivok ikilisi sahada adım attırmadılar. fernandao'nun direkten dönen toplarından biri içeri girseydi acaba yine 3 kupalı g.saray'dan mı bahsediyor olacaktık?
    bazı mevkilerde sıkıntılarımız olduğu çok açık. sonuçta hamza hamzaoğlu bu takımın teknik direktörü. daha bugün "transfer paramız var, biz gereksiz transferden kaçınıyoruz" minvalinde açıklamalar yaptı. 5 adam aldık sadece biri onbir oyuncusu. gelebilecek adamlarda niasse, uğur demirok. bi yürü git hoca yaaa...
  • 4404
    harika bir sezonun ardından şampiyonluk geldi. üstüne türkiye kupası alındı. yıllardır başaramadığımız, özlediğimiz bir başarıydı. çok da enteresan bir sezonda meydana geldi. prandelli ile başlanan sezonda gelen hayal kırıklığı üstüne hamza hoca riski. aslında hocanın kariyerini az-çok bilen herkes o anda takımın başına getirilecek en uygun isim olduğunu biliyordu da kıçındaki donu bile markasına bakarak seçen yeni genç nesil taraftarımıza hafif gelmişti. hoca sessiz sedasız başladı, muhteşem bitirdi. taraftar hala memnun değildi. kendisini vizyonsuz, oyuncu tanımaz, yerli fetişi hatta köylü olarak atfedenler çoğunluktaydı. işin ilginci bu ithamları yapanlar da beverly hills'de mansion sahibi falan değillerdi ha, ülkedeki orta direk ezikliğini yaşamış kimselerdi (ben de memur çocuğuyum, carlamayın hemen). hoca aslında hepsinden daha avrupalıydı, en azından avrupa topraklarında doğmuştu.

    iş bilmez, vizyonsuz hocamızın ilk önemli deneyimi denizlisporla olmuştu. takım üst lige çıkma potasındayken anlamsız bir biçimde gönderildi takımdan. naif adamdı, yırtmadı kendini. yılmaz vural olsa örneğin yeri göğü inletirdi. o günden bu yana her sezon denizlispor birinci ligde kümede kalma mücadelesi veriyor. denizlispor kariyerinden sonra esas ses getireceği akhisar belediyespor kariyerine başladı. manisa bildiğiniz gibi küçük bir şehir, akhisar da onun bir ilçesi. akhisar'ın futbol geçmişine baktığımız zaman bırakın süper lig'i birinci lig'de olması bile hayal. akhisar önce birinci lig'e çıktı (burada hamza hoca yok). sonra en büyük düşme adayı olmasına rağmen ligde kalmayı başardı. bir sonraki sezon süper lig'e çıktı. kesin düşer denilen takım süper lig'e de tutundu. sonraki iki sezonda da küme düşme korkusu yaşamadan bitirdi ligi. akhisar takımı herkesin sempatiyle baktığı ve futbol yönetimi imrenilen bir takım olmuştu. vizyon tam da buydu aslında. vizyon birkaç sezon önce birinci ligi bile hayal edemeyen akhisar'ı süper lig'in kalıcı ekiplerinden birisi haline getirmektir. bu iş galatasaray ile 3 kupa kazanmaktan bile daha ciddi bir başarıdır. nasıl yapmıştır bunu? oğuz dağlaroğlu'nu küllerinden doğurup takımın liderliğine getirmiştir. akhisar'a gelmeden önce kartal'da idi oğuz ve yavaştan artık birinci ligden ikinci lige doğru yol almaya başlamıştı. hamza hoca kendisini süper lig seviyesinde birinci kaleci yaptı. yabancı düşmanı hamza hoca'nın saha içi yıldızı gekas'tı. sahada büyük sorumluluk verdi kendisine ve ilk sezon ligde kaldı. yurtdışındaki hiçbir oyuncuyu tanımayan hocamız akhisar'a çok düşük maliyetle ibrahima sonko ve oumar niasse gibi oyuncuları bulup getirdi. emin aladağ'ı mükemmel bir oyun kurucuya, merter yüce'yi ise çok iyi bir kesiciye dönüştürdü. uğur demirok'u aldı milli takım seviyesinde stoper oyuncu haline getirdi. bu adamların hepsi de yetenekleri çok kısıtlı oyunculardı aslında. ama hocanın en büyük özelliklerinden birisi de oyuncularından maksimum verimi alabilmesi. lucescu da çok iyi yapar bunu mesela ve kısıtlı kadrolarla da başarılı olur. hamza hocamız bunu galatasaray'da da çok güzel uygulamıştır. geçtiğimiz sezon hoca takımın başına geçtiğinden beri potansiyelinin altında performans veren bir tane oyuncu yoktur. ama hayatının performansını göstermiş oyuncular vardır. geleceğim oraya da. akhisar meselesini kapatırken özetle diyebiliriz ki hoca birçok birinci lig ekibinden bile düşük bütçesi olan akhisar'ı doğru futbol yönetimi ile süper lig'în kalıcı ekiplerinden birisi haline getirmiştir. kendisi gittikten sonra da akhisar bir sezonda iki hoca ile çalışmıştır ve bana göre bu sezon da ligdeki durumu sıkıntılı olacaktır.

    gelelim hepimizi ilgilendiren galatasaray kariyerine. bakalım vizyonsuz, genç oyuncu düşmanı, yerli hayranı hamza hocamız ne yapmış galatasaray'da. öncelikle şunu belirtelim ki o günün şartlarında gelebilecek en doğru hoca gelmiştir takımın başına. şimdi yazacağım cümleye katılmayabilirsiniz, tamamen kişisel zevklerimle alakalı bir husus. galatasarayımız'da teknik adam başarısı bizim çocuklardan birisinden gelince bana daha tatlı geliyor. o yüzden fatih terim ile gelen başarıları hiç unutamıyorum. benzer şekilde hagi'nin ve bülent korkmaz'ın da teknik adam olarak çok başarılı olmalarını istemiştim ama olmadı. hamza hoca ilk geldiğinde de bu heyecanı hissettim ve çok başarılı olsun istedi. oldu da evelallah. ama dediğim gibi bu benim şahsi takıntım. kimseyi bağlamaz. neyse hoca takımın başına geçti. gerçekten tam anlamıyla enkaz bir takım vardı. sakın bana lig tablosunu göstermeyin. başka bir hoca olsaydı veya prandelli devam etse ligin ilk yarısını minimum 9-10 puan geride tamamlayacağımızı hepimiz çok iyi biliyoruz. kanıt isteyen de ligtv'nin internet sitesinden ilk yarıdaki trabzonspor maçının özetini bir izleyiversin. hocanın başardığı ilk iş takımın özgüvenini yeniden kazandırmak oldu. oyuncularla iletişimi çok iyi bir hoca. aynı mourinho gibi. bunu da ben söylemiyorum wesley sneijder söylüyor. yerli yabancı ayırd etmeksizin oyuncularını hazırlıyor hamzaoğlu. sezon ilerledikçe de her bir oyuncu kazanıldı ve eksiksiz her birinden yüksek verim alındı. şampiyonluğun başka türlü gelmesi söz konusu değildi zaten. telles, emre çolak, chedjou, selçuk, burak sezonun ilerleyen bölümlerinde yasin hatta koray. unuttuklarım da vardır. ayrıca bunu çekinerek yazıyorum ama sabri de galatasaray kariyerinin en iyi sezonunu geçirdi (yine de yetersiz bir oyuncudur o ayrı). genç oyunculara şans vermeyen hamza hoca semih sakatlandığı an hakan balta'yı çekmek yerine direkt olarak koray günter'e güvenmiştir. bu da kendisine bir kadıköy mağlubiyetine mal olmuştur. ayrıca sinan gümüş'i ilk defa resmi bir maçta kadroya alan ve forma veren de hamza hamzaoğludur. bizler burada deplasman galibiyeti alamayan roberto mancini'yi övmekle ile meşgulken hoca ligin ikinci yarısının başında ligin en zor iki anadolu deplasmanları sivas ve eskişehir'den üçer puanla dönerek bence şampiyonluğu koparıyordu. bir sonraki deplasmanda ise kasımpaşa karşısında 2-0'dan geri geliyor ve yasin öztekin kendisini tanıtmaya başlıyordu. elbette ki bu süreçte hocanın hatalı olduğu maçları oldu ama her hatasından sonra çıkıp özür dileme erdemini gösterdi. şark tipi vizyonda özürün yeri yok tabi ki ama garp kafası başkasına bahane bulmadan önce kendi hatanı görürsün ve düzeltirsin. hoca da öyle yaptı nitekim. lig boyunca yanlış oynanan tek maç başakşehir maçının son 30 dakikasıdır. geri kalan bütün maçlar stratejik olarak doğru oyunlardır. hocanın geçen sezonunu anlatırken trabzon deplasmanına da değinmek istiyorum. hocanın akılalmaz bir cesaret göstererek direkt galibiyete odaklandığı bir maçtır bu ve çok önemlidir. hamit sakatlandıktan emre oyuna girer ve herkes ortasahanın ortasında emre-selçuk ikilisini beklerken hoca sneijder'i önliberoya çeker. direkt kazanmak için rakibe baskı yapmaya başlar fakat ilk yarıda golü yer. ikinci yarı baskı devam eder ve gol gelir. hoca beraberliği elde etmesine rağmen takımı çekmez ve baskıya devam eder. gol gelmeyince baskıdan ötürü yorulan takım ersun yanal'ın da çok iyiiki değişikliğiyle (yusuf ve yatabare) oyun üstünlüğünü kaybeder ve maç gider. bu maç sonrası da hoca daha çok skora yönelik oynatmaya başladı zaten ama bu maç hocanın güzel ve atak futbol arzusunu göstermektedir. zaten trabzon maçına kadar da hatırlarsınız hep yediğimizden bir fazlasını atararak gelmiştik. sonuç olarak ligin sonunu da 1-0'lar ile bitiri ve şampiyon olur. kupada da fenerbahçe'ye bir hafta önce kadıköy'de 3 atan bursa'yı bursa'da yenerek şampiyon olur ve iki kupayı kaldırır.

    şimdi buraya kadar olan kısımda taraftarın büyük kısmı hocayı destekliyordu zaten. hatta yeni sözleşme imzalarken çok da mutlu olmuştu herkes. ondan ötürü buradan sonrası biraz daha kritik. çünkü medyanın da gazlamasıyla hocaya akıl almaz eleştiriler getirilen kısım burası. şampiyon olundu, kupa alındı. herkes çok mutluydu. tam 3 gün sonra hoca şu açıklamayı yaptı "ben öyle bir ortasaha oyuncusu almalıyım ki selçuk inan onun alternatifi olsun". evet yaz boyunca selçuk ve burak üzülmesin diye o bölgelere transfer yapmayan (bu arada duyduğum en salakça eleştri de bu) hamza hoca'nın ilk beyanı bu idi. tam 3 gün sonra trtspor'da bir programa çıktı hoca. bir sağbek düşündüğünü belirtti ve sunucunun "dani alves?" sorusuna "yaani, oyuncuyla ilgilenebiliriz" şeklinde kaçamak bir yanıt verdi. evet hoca başkan ile görüşme yapmadan önce bu isimler zikrediliyordu. daha sonra bir forvet transferi istediğini bildirdi. "umut ve burak ikilisi ile üç kulvarda mücadele etmemiz mümkün değil" diyordu. ilk ilgilenilen isim gignac oldu. yıllık 3 milyon euro'ya tigres'e imza attı. burak üzülmesin diye transfer yapmak istemeyen adam gignac'ın, mario gomez'in ve büyük ihtimal huntelar'ın peşinden koşmuştu. daha sonra başkanla transfer görüşmesi yapıldı ve finansal fair-play yüzümüze çarptı. hoca üst seviye bir oyuncu alamayacağının farkındaydı artık ve her iyi yönetici gibi elindeki oyuncuların verimini arttırma yoluna gitti. burak yılmaz kampa katılır katılmaz "yıldız, yıldız diyorlar işte yıldız geldi" dedi. bunun burak yılmaz gibi duygusal bir oyuncu üzerinde büyük olumlu etkisi olacağı aşikardı ama bizim büyük vizyon sahibi taraftarlarımız "ahahaha burak'a yıldız dediya vizyonsuzluğa bak amk" tepkisi verdiler. halbuki o ifade hayatımda gördüğüm en güzel man management* örneklerinden birisiydi. burak yılmaz'ın doğru kullanıldığı takdirde nasıl üst seviye bir santrfor olduğunu biliyordu hoca. 2012-2013 şampiyonlar ligi sezonunda görmüştü bunu. burak o sezon şampiyonlar ligi'nde 8 gol atmıştı ve bu 8 golün tamamı üst düzey beceri işi gollerdi. isteyen videolarını izlesin. hoca da alamayacağını anlayınca bu yola gitmişti. şimdi mali yapının sıkıntılı olduğunu sanırım herkes anlamıştır. bu durum da zamanında yapılan yüksek bedelli kontratlar ve amrabat, bruma gibi oyunculara verilen anlamsız bonservis bedellerinden kaynaklanıyor. aslında uefa'nın ffp kapsamında bizden istediği, maaş bütçelerini düzenlememiz. bu şartlar altında yüksek maaşlı, kullanılmayan oyunculardan kurtulup yerlerine daha uygun kontratlı oyuncular ile anlaşmamız gerekiyor. yüksek maaşlı oyuncular da daha iyi maaşlar alacakları takımlar bulamayınca elde kalıyorlar. bu da geçtiğimiz sezonlardaki yanlış kontrat politikalarından kaynaklanıyor. kanımca şuan takım içerisinde haddinden fazla yüksek maaş alan oyuncular hepsini çok beğenmeme rağmen hamit, selçuk, burak ve melo. hepsinin yıllık 3-3.5 milyon euro garanti ücretleri var. bu maaşları normal seviyesine çekebilsek epey rahatlayacağız ama oyuncuya vermişsin bir kere o paraları. yılda 55-60 maç oynayan bu adamlara ücretini düşür diyemezsin ki. iki ucu kirli değnek yani. dolayısıyla böyle olunca hoca da düşük maaşlı oyunculara yöneldi. bir tanesi bilal'di. yukarıda saydığım oyuncuların yanında çok komik bir rakam olan 800k euro yıllık ücrete imza atmıştır ve sezon içinde oynayacağı oyunla herkesi utandıracaktır. tek kelimeyle müthiş bir transferdir. ön libero alternatifi olarak yıllık 600k euro maaşla jpk alınmıştır. melo'nun şu an için takım içerisindeki tek alternatifidir ve gerekli bir transferdir. iki tane daha düşük maaşlı alternatif yabancı oyuncu alınmıştır ki hiç futbolcu tanımayan hocamız hamza hamzaoğlu carole ve jose gibi iki oyuncuyu çok uygun maliyetle transfer etmiştir. bu oyuncuların ne olduğunu izleyerek göreceğiz. poldi de çok uygun bir maliyete trasnfer edildi bu arada onu da atlamayalım. sonuç olarak her sezon 30 milyon euro bonservis ödeyen takım içinde bulunduğu koşullar sebebiyle sadece 4 milyon euro bonservis bedeli ödeyebilmiştir. yoksa hamza hoca'da isterdi maxi pereiraları, mario gomezleri. ama hoca burada tam bir lider gibi davranıp sorumluluğu üzerine almış ve kendisine verilen bütçe ile bir şeyler çıkarmaya çalışmıştır. ha bir de sabri meselesi var. illa ki söyleyeceksiniz ben yazmış olayım. hoca maxi pereira'yı istedi. pereira 4 milyon euro yıllık ücret istedi ve doğal olarak alınamadı. sonra da 3 milyon euro'ya porto'ya imzaladı. bu durumda en azından geçen sezon iyi performans göstermiş oyuncuyu tutalımdemiş olabilirler ama bence sabri'nin sözleşmesinin uzatılması hatalı bir tercihtir. carole gibi çok çok iyi olmayan bir bek alıp tarık ile alternatif yaratmak daha mantıklı olabilirdi bence. burada hocaya da yönetime de eksiyi yazalım.

    özetlersek, hamza hoca takımın sıkıntılı günlerinde sorumluluğu üstlenmiş ve az maliyetle bir şeyler yapmaya çalışmıştır. daha önce çalıştırdığı takımlardan da aşinadır bu duruma aslında. umarım bu sezon da başarılı olup uzun yıllar takımda kalmayı başarır. camia için çok değerli bir adamdır. sahip çıkılmalıdır.

    edit: bu kadar uzun yazınca son paragrafta değinmek istediğim bir kaç hususu unutmuşum. öncelikle taraftarın şımarıklığı aşırı derecede 2001-2002 sezonu sonunu hatırlatıyor. bugün hamza hoca'ya ne yaptılarsa o gün de lucescu'ya yaptılar. şampiyon takımın hocası gönderildi takımdan. o hoca gittiği yerde ligi domine edip bir de üstüne uefa kupasını kaldırmıştır. üstelik bize nazire yaparcasına kadıköy'de kaldırmıştır. biz ise kendisini gönderdikten sonra bir 10 yıl falan kendimize gelemedik. tarih tekerrürden ibarettir. aynı hatanın ikinci kez yapılmasını kaldırmaz.

    son sözüm de kulübün olmayan parasını harcatmayan hamza hoca'yı eleştirenlere. bakın açık konuşuyorum takıma ihanet ediyorsunuz. başka hiç bir hocanın yapmayacağı fedakarlığı yapıyor hoca ve bunu kariyerini riske ederek yapıyor. isteseydi 30 milyon euro bütçe yoksa ben yokum deseydi şu an halimiz duman olurdu. siz yapmadığı için hocaya vizyonsuz diyorsunuz. asıl vizyon bunlara rağmen kalıp mücadele etmek aslında.

    edit-2: unttuğum bir husus daha var. "takım milli takımın pilot takımı oldu yaa" gibi bir eleştri var ki bence hepsinden daha gerzekçe. şu an galatasaray kadrosunda milli takımda ilk 11 oynayacak sadece 3 isim var. semih, selçuk ve burak ki burak haricindekilerin de ilk 11'deki yeri garanti değil. hal böyleyken hala "fatih terim'in bıyunduruğu altında :(" demek için ileri derece kör olmuş olmak lazım. şu an için milli takımın iskeleti fenerbahçe'dir. volkan, gökhan, caner, mehmet topal ve son transferle ozan milli takım onbirine direkt yazılacak isimlerdir. hatta alper potuk'u da ekleyebiliriz. ama fener'de bir kişi de çıkıp dememiş "milli takıma oyuncu yetiştiriyo pereire yaa" diye. demez tabi aptalca çünkü.
  • 4406
    önündeki zor fikstür ve yerli sevdası sebebiyle 2016 yılını galatasaray başında göremeyecek spor sevdalısı. bana hiç kimse bu adamın maddi hesaplar yaptığını açıklayamaz. tüm yazar arkadaşlarıma sonsuz saygı duyuyorum, umarım da onu savunanlar haklı çıkarlar ve galatasaray kazanır. hali hazırda antrenörümüz kendisi, 3 kupa getirdi, mancini'yi hamza'dan daha çok seviyorum ancak hamza mancini'den daha başarılı oldu şu kısa sürede. bunlar hep gerçekler ve temmuz 2015'e kadar bende bu adamın arkasındaydım. ama bir yerden sonra attı bende ve gün itibariyle bu adamın başımızda olduğu gerçeği beni çok rahatsız ediyor. yaptığı her açıklamada daha da batıyor gözüme, hala hangi takımda çalıştığının farkında değil. oynadığı en zor maç kadıköy deplasmanı ki o maça umut bulut'u sağ açık oynatarak başlattı büyük futbol düşünürü. avrupa'da iddaasız olarak çıktığımız arsenal maçı kendisinin tek tecrübesi. şimdi bu adamın şampiyonlar ligi hakkında zerre fikri yok. eldeki oyuncuları istediği kadar gaza getirsin etkili oyuncular perişan eder bizim takımı. geçen seneki grup maçlarında prandelli bey yüzünden rezil olduk. garip garip şeyler denedi, lig benim için önemli dedi, türk futbolcular ile anlaşamadı ve hiç maça çıkmasak -18 averaj ile bitireceğimiz grubu -19 averaj ile bitirdik. şimdi bu dip zaten bunu görmek lazım. bunun üstü 9-0 yenilmek olur avrupa'da. değil galatasaray'a, avrupa'da işsiz dediğimiz fener'e bile yakışmaz -19 averaj. dolayısıyla bu sene öyle bir sonuca ulaşamayız. ama her suçu prandelli'ye atacak değiliz ya. geçen seneki takımın poldi ve bilal ekşenmiş haliyle çıkacak gs maçlarına. oyuncu kalitesi aynı yani. ee bu kalite zaten -19 averajın nedenlerinden biri değil mi? bu takım aşırı derecede yetersiz avrupa'da. ligde içerde iyi istatislik tuttur 3. olursun zaten en kötü. ama avrupa öyle değil. sen saldırırsın sürekli adam bir kere gelir ne olduğunu anlamadan bir bakmışsın maç 1-0. öyle muslera, defans, şans falan hikaye yani. hamza bey sen neye güvenerek bu kadro yeter diyorsun. galatasaray taraftarı sırtını avrupa'ya dayar. ligde fener'i yensem 2 hafta konuşurum sonra biter, maç sonuçta. ama avrupa güç gösterisi yeri, orda herkesin milli duyguları kabarıyor, yabancı çünkü rakipler, göstermelisin kim olduğunu onlara. ama mevcut kadro en fazla zaaflarını gösterir herkese. geçen sene bir yerden sonra yediğimiz gollere tepki vermez hale gelmiştim, alıştırmışlardı malum. o kadrodan ne değişti ki hamza çıkarız şeklinde konuşuyor. en şanslı kurayı çeksek bile 4. olur bu takım gruplarda. bebe denilen anderlect ne hale getirdi bizi. hamza hala real-sivas maçlarında görecez bakalım eksiklikleri diyor. kaç ay geçti ama bu adam görmüyor eksikleri. bu kadar kör ve şanslı bir adam olamaz heralde. çok iyi bir karaktere sahip olmasının ödülü heralde bu kadar şanslı olması. bakalım şans sana kaç kurşun verecek bu sene hamza bey.
  • 4408
    aslında kendisi ülkenin durumnu yansıtıyor. rezalet futbol, çapsızlık, kendi taraftarını çıldırtma falan hepsi var. sonra bunun savunucuları var hem de baya savunucular yani bu adamlar 1453'de bizans saflarında yer alsa istanbulu alamazdı fatih öyle bi savunma yani. biz de yanlışlarını, yaptıklarını, sözlerini söyleyip bunlar üzerinden eleştirince "ama 3 kupa aldı" gibi sığ ve kısa vadeli, sonuç odaklı cümleyle karşılaşıyoruz, üstüne biz sabırsız, nankör, hain, transfer taraftarı falan oluyoruz. her şey şimdi daha tanıdık gelmiştir ve netleşmiştir.
  • 4410
    benim gözümde 3 kupa almasına rağmen ne başarılıdır, ne de efsanedir. büyük takımların saçma sapan oynadığı, küçük takımların iyi oynamaya çalışıp kadro kalitesizliğinden ve tecrübesizlikten ötürü bu saçma sapan takımlara üstünlük kuramadığı, kursa da gol atamadığı saçma sapan bir türk futbolu sürecinde alınan 3 kupa hangimizin içine sindi? hangimiz bir maçtan sonra gururla çıktık? türkiye kupası, süper kupa finalinden sonra oynanan rezil futbol yüzünden sevinebildik mi? hepimizin kafasında olan hep şuydu; bir şekilde şampiyon olalım da gelecek sezon doğru düzgün bir yapılanmayla avrupa'ya gidelim. eee hani? bu yapılanmanın bilal kısa ve jem karacan ile olacağını sanan teknik direktördür kendisi.
  • 4411
    8 ila 10 hafta içerisinde gorevi muhtemelen sonlacak t. direktördür.
    sonrasında muhtemelen o günün şartlarında para yoktu transfere çok gerek vardı ama yapamadık gibi açıklamalar yapacak.
    şu an bu tavrının bir kaç açıklaması var
    - geçen yıl gerçekten kendi üstün teknik ve taktik anlayışı ile şampiyon olduğunu sanıyor ve elinde kim olursa olsun yine başarılı olacağını düşünüyor
    - durumun farkında kaç ay daha bu kulubun başında kalsam şanstır, gittiği yere kadar gider sonra kaçarım diyor
    - durumun farkında sonunun kötü olacağını biliyor ama kol kırılır yen içinde kalır ben yine bir şansımı deneyeyim belki allah yine yardım eder diyor.
    çünkü adam gomezden bahsetti belli ki alamayız dediler, ozan dedi öğleden sonra fener aldı, stoper diyor hareket yok bir şeyler görüyor ama harekete geçirecek basiret yok gibi
    bunun yanında bu durumların en masumu 3. fakat o zaman bile kimse affetmez bir daha klupten giremez koruduğu özbek kardeşler abileri sayesinde hala istediği zaman yönetime dahil olur
  • 4412
    madem klavyesi olan yaziyor bizde birseyler karalayalim. oncelikle hamza hamzaoglu'nu elestirenleri hemen "ergen, sosyal medya taraftari, 'ibrahimovic'" vs. diye yaftalamayin. ben de elestiriyorum ve simdi nedenlerini siralayacagim...haa gecen seneki entry'lerimde goreceksiniz kendisine saygim buyuk; sonucta 3. kupasini - hem de ilk yilinda - kazanmis bir adam.

    1) oncelikle sabri konusundan baslayalim. sabri bence galatasaray'daki misyonunu doldurdu. taraftara gereksiz atar yapmadi da cabasi. kendisi sahsimi 2007-2009 doneminde asy'de bel hizzasina veyahut daglara taslara giden ortalariyla kanser etmisti. bordeaux macinda savunmaya carpan golu olmasa daha erken veda edecekti. eboue'nin lakayit tavirlari ve yabanci siniri ile sans sabri'ye guldu ve sabri'de bir sekilde bu sansi degerlendirdi. ama sozlesme uzatmaktansa oraya carole gibi genc bir adam alirdim. sabri istikrarsiz ve dengesiz bir oyuncu. bir mac kahraman olur; obur mac defansa geri donmez, gol yedirir ve kanser eder.

    2) hadi bilal kisa konusunu bir nebze anladim. eski ogrencisi, oyun yapisini biliyor vs. ama bizim aradigimiz tipte bir oyuncu mu? melo takimda kaldigina gore selcuk, yekta, dzemaili, jem (ki bu konuya da gelicem), jose rodriguez gibi takimda 7 tane orta saha oyuncusu var. yekta ve cemal neden halen takimda hem de bu kadar transfere ragmen? jem karacan 26 yasina gelmis fm efsanesi olmaktan baska bir basarisi yok, 2 senedir duzenli forma sansi bulamamis bir adam neden bu takimda? madem "fm" diliyle "mc" transferi yapiyoruz, sinan hocam (extensor) ozetlemisti bizim rakibi bogacak hizli bir adama ihtiyacimiz var diye. (altmetin "hizli".) yukaridakilerden hangisi bu tanima uyuyor?

    3) sinan gumus konusu. sinan ben futbolcuyum diye bas bas bagiriyor. neden hala kendisi yerine 32 yasindaki umut sahada? sinan'in potansiyelini maximum seviyede katlediyoruz suan ve harcanan nice diger yetenekler gibi "bak simdi ucuncu ligde demek ki o kadar iyi degilmis" diyecegiz gamsiz bir sekilde. oysa oynamaya, tecrube kazanmaya en ihtiyaci oldugu donemde 27 yasindaki "birgun patlayacak olan bomba" aydin'i ve 32 yasina gelmis umut'u kendisine tercih edenlerin hic sucu olmayacak. artik 30luk modasi 2013'te bitmis adamlar yerine 20lik sinan'lari, alex'leri, carole'lari gorelim. mesela carole bursa macinda kadroda yoktu. hocamiz demis ki" gecen seneki hakeden kadroya ayip olacakti..." o zaman carole yerine neden jem kadroya alindi. sinan halen yedek klubesinde? yoksa yeni "genc semih" gibi 28 yasini mi bekleyecek?

    bakin yazimda bir tane "huntelaar, ibrahimovic, yildiz" kelimeleri gecmedi. ben sadece sagliksiz kadro yapilanmasindan sikayetciyim. kupa kazandik tamam ama uzun vadede bu yanlis yapilanma basimizi agritabilir. birde ekleyeyim sinan,sinan, ve sinan. bu sene podolski'den de sneijder'den de daha cok heyecan veriyor onu sahada gormesi bence. ama nerde? gene umut'u izleyecegiz bol bol. evet yazim burda bitiyor; ben ergen, sosyal medya taraftari, yabanci hayrani "eenfes baska ne diyebiliriz"'den sevgilerle....saglicakla kalin!

    edit: imla

    edit 2: cemal, yekta, ve melo takimdan gitti. ama melo'nun yerini dolduramadik. cok yumusak bir orta sahamiz var ve cok kolay gol yiyoruz maalesef.
  • 4414
    bazı yazar arkadaşların kendisini eleştirenlere ergen dediği yetersiz teknik direktör.

    aynısı mircea lucescu'ya da yapıldı ve bu bizim minimum 10 yılımıza mal oldu. burası doğru fakat bunun üzerinden bakın aynısı hamza hoca'ya da yapılıyor ve bizim bir 10 yılımız daha gidecek kendisi giderse diye düşünmek bir bakıma hamza hoca'yı lucescu ile aynı kefeye koymak demek ki bu futbola ihanet ve lucescu'ya edilmiş sağlam bir küfürdür. lucescu gibi oyuncu ve taktik bilgisiyle elindeki malzemeden maksimum verim alan kurt hoca nerede, süper kupa maçında son 15 dakika bütün hücum kozlarını oyundan alıp yenecek olası bir beraberlik golü sonrasında ne yapacağını bilmeyen yetersiz hamza hoca nerede.

    lucescu bizdeyken oynattığı futbolu hamza hoca'nın şu an oynattığı ucube futbolla bir tutmak ise akıl tutulmasından başka bir şey değildir. lucescu döneminde her maç 1-0 sıkıcı oyun yeaaa diye bidi bidi yapmadan önce o sezon oynanan futbolu tekrar seyretmenizi tavsiye ederim ki her maç 1-0 olayı da şehir efsanesinden başka bir şey değil çünkü bizi şampiyon yaptığı sezon aldığımız 24 galibiyetin sadece ve sadece 2 tanesi 1-0'lık skorla bitmiştir.

    finansal durumun iyi değilse transfer yapamazsın ve elindeki kadrodan maksimum verim almaya çalışırsın. fakat bunun için de takımının başında mircea lucescu gibi bir deha olması gerekir.

    yönetim keşke hiçbir transfer yapmadan bütün bütçeyi lucescu'ya harcasaydı diye düşünüyorum. gelir gelmez orası ayrı bir mesele ama denemekte fayda olurdu.
  • 4415
    melo'nun boşluğunu kendi içimizden doldurabiliri söylemini yönetimin transfer için düşük bütçe ayırması yüzünden anlayışla karşılayabilirim. hamza hocanın profesyonel bir destek alması lazım. basın ve taraftarla ilişkisini profesyonel birisinin yönetmesi lazım. galatasaray büyük bir camia ve ağızdan çıkan her kelime çok önemlidir ve sonradan hesabı sorulur.

    melo'nun boşluğunu kendi içimizden doldurabiliriz lafını söylediği andan itibaren bütün oklar kendisine doğrultulacaktır. herhangi bir tökezlemede oklar kendisi doğru harekete geçecektir. halbuki biliyorsunuz biz bu sene transfere düşük bütçe ayırıyoruz bu yüzden melo'nun boşluğunu kendi içimizden doldurmaya çalışacağız, olmazsa bir transfer yapabiliriz dese taraftar da anlayışla karşılayabilir. en azından bir beklenti içine girmez.

    uzatılan her mikrofona, sorulan her soruya dürüstçe ve samimi şekilde konuşursa gönderilmesi bu yüzden olur.
  • 4416
    lucescuyla bal gibi benzeşiyor.

    siz, mondragonun henüz ilk sezonunda sadece şl maçlarıyla devleştiğini vs mi sanıyorsunuz? luce de çok pozisyon veriyordu. lucescusever küçük hıncallar keşke önce bir splinter ustalarının o dönemde yazdıklarına baksalar. (luce büyük hocadır, o ayrı.)

    shakhtar - fb maçında kjaer önündeki topa sadece dokunabilse ne olacaktı? fb deplasmanda 1 0 öne geçecek ve belki de kurt hoca elenecekti. size bir sır vereyim, futbol iki takımla oynanıyor. karşıda da bir rakip var yani. hani o da top oynuyor falan, unutmuşsunuz besbelli.

    bu vizyon geyikleri parator gelmeden de vardı. "yandhıqqq serwwwet oynicakkk x(x(" deniyordu o zaman da. servet oynamadı. ujfaluši alındı, "üchün briii xoxo, vzyonsuz terim xoxo" dendi, şimdi süpervizyonmanler engin bilgileriyle "hmmmm, ujfa tibi lider stapır lazım :))" diye caka satıyor. sneijder hamza gelmeden önce ön libero dahi oynuyordu, mutsuzdu. hamza geldi, "yhaa offff shmdiii hmza harcick snaydırııı :(" diye ağlaştılar. sneijder azıttı, deli top oynadı, aynıları bu kez "dua etsin götünü kurtardı sneijderla nando :'(" dediler.

    işin komiği wes hocayı mourinhoya benzetmiş, nando ise insan ilişkilerinin ne kadar iyi olduğunu, hocayı sevdiğini söylemişti. bunu diyince de "fıtbolcu ne dsinn tbi hocayı övcek :s" deniyor. ee, hoca ne desin, tabii sabriyi burakı övecek? para yok, ffp toplantısında ne çıkacak belli değil, elinde bunlar var? mancini aynı şartlarda savaşmayıp gitmeyi tercih etti, bak bu bir tercihtir, hamza da yapabilirdi ama kendine güvendi. (bu arada manciniyi yerliler harcadı komedisi var bir de. o nasıl harcamaksa hocanın yolu bizle ne zaman kesişse sneijderdan önce selçukla buraka koşuyor. roberto mal sanırım, anlamamış bunların kuyusunu kazdığını.)

    bir insan, sürekli kullandığı kelimenin anlamını bilir. hamza hoca geçen sezon sonunda "avrupada başarılı olacağımız bir takım kurmalıyız." dedi. bu sezon da "3 kupa bize yetmez." diyor. vizyonu belli işte, kupa almaya devam etmek ve avrupada istikrarlı başarı sağlamak. bunun öngörüsü hocanın kafasında farklı bir şekilde tezahür ediyor olabilir. o, oyuncularını moral motivasyonla hazırlayıp kaliteli oyunvularına güvenerek plan yapıyor olabilir. bu vizyonu koymuş, mesela prandelli "bizim için lig önemli." demişti. senin kafandaki tek yol başarılı olacak diye bir şey yok. galatasarayda oynayan tek bir topçuyu dahi bire bir tanımıyorsun, huyunu suyunu bilmiyorsun, idmana çıkmadın, o oyuncuların idman performansını, çalışmalara verdiği tepkiyi, sakatlanma eşiğini bilmiyorsun. tek bildiğin kafandaki dar kalıpla "vizyon" türküsü söylemek. onca farklı adamı yönetmek çocuk oyuncağı değil. tek yaptığı sözlükte yazmak olduğu halde daha türkçeden bihaber adamlar başkasına vizyonsuz diyor. bu kadar şişinmeyin.

    düşündüğünüz kadar zeki insanlar değilsiniz zira.
  • 4417
    daha önce hocayı eleştiren bir çok entry girmiştim. şimdi ise genel bir analizle bu eleştirilerin neden olduğunu anlatmaya çalışayım. olayları 3 ana zaman diliminde inceleyeceğim. birincisi hocanın gelişi ve ilk haftalar. ikincisi sezon bitene kadarki süreç. üçüncüsü de sezon bittikten sonraki transfer sezonu ve hazırlık dönemi.

    1) hocanın gelişi:

    a) ünal aysal malum prandelliyi getirdiği zaman çekimser kalmakla birlikte genel bir memnuniyet vardı. meleke'nin en iyi teknik direktör tanımlamaları, adamın kalite oluşu vs. aradan henüz bir sene geçtiği için çok uzatmayalım, en iyi tabirle kan uyuşmadı. hoca 40 kişilik kadroya hakim olamadı, oyuncularla arasında bağ kuramadı. yıldızlardan tutun da yerli oyunculara kadar hiç kimse tarafından sahiplenilmedi. cl'de alınan rezil sonuçlar ligde çok da kötü durumda olmamamıza rağmen hocanın sonunu getirdi ve beklenen oldu hoca gönderildi. takım mutsuz, oyuncular kopmuş, birliktelik yok. sebebi de hocanın takım kurgusunu oluşturamaması.

    b) albayrak burada devreye girerek hamzanın ismini gündeme getirdi. yıllardır hayali galatasarayı çalıştırmak olan, türkiye ligini bilen, galatasaraydaki özellikle yerli oyuncularla milli takımdan ve öncesinden bağı bulunan bir adamdı sonuçta. prandelliyle devam edilmeyeceği belliyken yerine gelecek adamın da ligi bilmesi gerekirdi ki, alışana kadar iş işten geçmemiş olsun. bir önceki yaz yaptığı sneijder çıkışı, demirörenden icazet alınması zorunluluğu, terimi gönderip yardımcısını almak gibi olumsuz durumlara karşı eldeki en iyi bir kaç alternatiften birisi olduğu için getirildi.

    c) zaten kafasında yıllardır takımı çalıştırdığı için gelir gelmez bir kaç değişiklik yaptı. bazı maçlar çift forvet oynattı, burağı biraz geriye aldı, brumayı kazandı. takım da prandellinin üstüne hamza gelince zaten yerliler bayram etmişti. hocanın insan olarak alçak gönüllü oluşu, diyalog kurması sayesinde tekrar bir takım olgusu oluşmaya başladı. oyuncuların hocanın gözüne girmek istemesiyle de oyun kalitemiz prandelliye göre arttı. buradaki en büyük faktör, prandelli zamanında %100'ünü vermeyen oyuncuların hamzanın gelişiyle daha istekli oynamaya başlamasıdır.

    2) hocanın sezondaki performansı

    a) ilk devrenin sonuna kadar oyun olarak da toparlanmış zirveyi takip eder bir noktaya gelmişken devre arasında hamza iki hafta izin verdi takıma. daha çok çalışmamız lazımken takım iki hafta yattı. bu da ikinci devrenin başında oyun kalitemizi tekrar düşürdü. işte burada hamza tekrar 3'lü orta sahaları denemeye başladı ve takım olarak geriye gittik. puan kaybedilen bursa diyarbakır maçları bu döneme denk gelir.

    b) bu süreçte yaptığı kişisel hatalara bakarsak: rize maçıydı sanırım hazır olmayan burağı ikinci devre sokmuş tekrar sakatlanmasına sebep olmuştu. yasin takıntısı. her ne kadar yasinin performansını hamza arttırdı diye bir şehir efsanesi olsa da hamzanın tam tersi yasin takıntısı vardı bence. o nedenle bir çok maç dakika 60 oldu mu yasini oyundan çıkarttı hep. hatta başakşehir maçında bu yüzden puan kaybettik. sinana yeterli şansı vermemesi. hala aydın ve yektayı kazanma çalışmaları. emre ve burağın yaptıkları terbiyesizliklere gerekli tepkiyi vermemiş olması. ama en kötüsü de gözümde umut takıntısı. hiç bir şey vermeyen, takımın bütün ataklarını öldüren ve saç baş yolduran umutun sürekli oynaması.

    c) ayrı bir başlık açmak istediğim 19 mayıs 2015 sivasspor galatasaray maçı. hatırlamayanlar için türkiye kupası yarı final rövanş maçı. ilk maçı 4-1 kazandık. anca maçı 3-0 kaybedersek eleniyorduk ve hakem sivası doğramamış olsa elenecektik de. lütfen maç başlığına tıklayın ve yazılanları okuyun. kısaca özet geçeyim bu maçta bile sinan ve bruma ilk 11'de değil. umut, yekta ve olcan ilk 11'de. o kadar rezil oynamamıza rağmen 65'te2-0 geriye düşüyoruz hoca müdahale bile etmiyor. 2-0'dan sonra yasin giriyor. haksız bir penaltı alıp 2-1'e getiriyor. ve sonra kim giriyor oyuna biliyormusunuz? genç yetenek aydın. ne olur bana hamzanın adaletinden, herkese eşit olduğundan falan bahsetmeyin. kendi adamlarını, aynı terim gibi, kazanmaya çalışıyor, galatasarayın evladı olmayan ve portekiz veya almanyada doğan bruma sinan gibi galatasarayın geleceği olan gençler ise bu maçta bile oyunda değiller. dediğim gibi 5 dakika vakti olan lütfen maçın başlığını okusun.

    d) iyi kötü takım son 7 hafta bütün maçlarını kazandı ve şampiyon oldu. trabzon mağlubiyetiyle herşey tersine dönebilecekken kalan bütün maçları kazandık. bu 7 haftada sadece şampiyonluğu garantilediğimiz son rize maçında gol yedik, onun haricindeki bütün maçları gol yemeden tamamladık. çıkan kadrolara baktığımızda umut sürekli ilk 11'de bruma ve sinan yok. maçlara teker teker bakarsak eğer içerdeki antep maçı hariç hiçbirinde kazanmayı hak edecek bir oyun yok. akhisara karşı oynamadan kazanılan 3 puan, konyaya çok kötü oyun 85'te gol, mersinde bildiğin son yıllarda gördüğüm en ballı galibiyet ve muslera, gençler maçında yine oynanan bir oyun yok ve son dakikalarda kaçan rakip goller, beşiktaş maçını herkes hatırlıyordur 20 pozisyon verip musleranın kurtardığı yasin ve sneijder golleri ve gelen şampiyonluk. beyler ikinci yarı top falan oynamadık hele son 7 maçta rezaletti. böyle bir oyunu istemiyoruz, böyle bir oyunu başarı görmeyi istemiyoruz, sorun burada.

    3) transfer dönemi ve hazırlık kampı

    a) hoca diyor ki, biz şampiyon takımız ve çok takviyeye ihtiyacımız yok. sorun burada başlıyor işte. analiz yok hocada. mantıklı, rasyonel bir düşünce yok. klasik türk işi. duygusal. çocuklar şampiyon oldu, onları kesip yerine adam almayalım. en fazla rekabeti arttıracak, idman temposunu yükseltecek! adam alalım. halbuki yabancı bir direktör gelse ve analiz etse çat çat bütün eksikleri koyacak ve duygusal yaklaşmayacak. ama hamza duygusal yaklaştığı için gerek yok diyor. olması gereken ne, eksik bölgeler tespit edilir, elinde tutmayacağın oyuncular belli olur onları gönderirsin yerine birilerini alırsın. bu kadar basit, mi? beraber bakalım.

    b) takımın geçen sene en çok aksayan bölgesini kime sorarsanız sorun defans der. avrupada folloş olmuş son 7-8 hafta muslera olmasa seni şampiyonluktan etmiş bir defans. en iyin chedjou bile galatasaray seviyesinde değil. beklerin zaten yetersiz. o zaman ne yapman lazım, önce taş gibi bir stoper sonra çok iyi bir sağ bek alman lazım. kanatta bruma ve sinan gibi iki tane yıldız adayın var ki birini 12 milyon euro yatırım yapmışsın dimi. ayrıca yasin ve olcan da var yani idare eder. orta ikilin iyi selçuk-melo ama ilerde çok büyük sorun var. burak ikinci sakatlıktan sonra iyice formu düştü ve yedek de umut var. elmander tarzı pres yapan, top saklayan, top dağıtan bir forvet lazım yani. tabi bir de yedek kaleci. yoksa eraya kalacağız allah korusun. bunun üstüne yapılacak bütün transferler fırsat transferi veya takımı daha da güçlendirmek için yapılır. ama ilkönce akan çatını, kapanmayan kapını yaptırmak lazım. sonra lcd yerine 3 boyutlu tv bakarız.

    c) hamza dedi ki uygun bir isim bulursak alırız pozisyon çok de önemli değil. valla dedi. ve gerçekten de dediğini yaptı adam. sol beke carole, orta ikiliye bilal, jem, merkeze jose, sol açığa podolski geldi. bakın gelenlerin hiç birisi eksik bölgelere gelmedi. hepsi sorun olmayan veya idare edecek pozisyonlara geldi. podolski gelmeseydi yasinle devam etseydik solda itiraz eden olurmuydu. ya da jem gelmeseydi eksik kalırdık diyen varmıdır? hamza nasıl bir hocadır ki bütün türkiyenin gördüğü eksikleri göremeyip o bölgeleri iyileştirmiyor da eksik olmayan bölgelere transfer yapıyor? yoksa burada bir iş mi var ona bakalım.

    d) bilal transferi tam olarak eski öğrencisine kıyak transferi. 32 yaşında, bir önceki aldığının 4 katı vererek oyuncu alıyorsun. hem gençleri kazanacağım diyorsun, hem kendi içimizden yıldız çıkaracağı diyorsun, hem takımı gençleştirmemiz lazım diyorsun hem de bilali alıyorsun. jem son iki sene sakat. eski takımı sadece maç başı veriyor, çünkü aptal değil. ama biz çat diye 5 maç oynamayacak adama 600 bin euro garanti veriyoruz. hamza diyor ki açıklamasında, idman temposunun artmasını sağlayacak. eski ultraslan lideri oğuz altay bile twitterdan bu transferde birileri çok pis komisyon aldı diyor. adamın menejeri birileri çıkıyor falan filan. bu transfer tam bir hatır transferidir. birilerinin hatrı kalmasın birileri de yesin diye yapılmıştır. bu yiyen hamzadır demem çünkü bilmiyorum ama kulübün içindeki herkes kimin yediğini biliyordur. aksini düşünen adamla tartışmam bile.

    e) aydın yılmaz olayı. emin olun sabriye verilen zam sonrası taraftar çıldırmasa ve aydının da sözleşme imzalayacağı basına yansımasa aydınla 3 yıllık yeni sözleşme imzalanmıştı bile. resmen taraftar tepkisi bunu engelledi. o aydın ki sivas maçında bile sinan ve bruma yerine kazanılmaya çalışılan bir oyuncu olmuştu. ne de olsa o da galatasaray çocuğuydu.

    f) ne demiştik eksik bölgeler hala eksik. paramız yok deniyor ama sabriyle yeniden sözleşme imzalarken 1,5 katı zam vermek de gayet normal. o paraya öküz alırız diyoruz ama zaten aldık işte. bu yaz işin ilginç yanı tam eksik bölgelerimize uygun bir çok isim transfer için müsait oluyor. maxi, rafael, menuier sağ bek için, gomez forvet, ama hiçbirisi nedense alınmıyor. bu isimlerle ilgili saçma sapan açıklamalar yapılıyor ama olaylar tam tersi çıkıyor. gomeze 9 milyon euro bonservis istendi deniliyor ama beşiktaş bedavaya alıyor. rafael 3 milyon euroya yani carole'un iki katına lyon'a gidiyor gibi. daha geçen vardı song ve rafaeli istemediğine dair bir açıklama. resmen bir uyuşukluk ve isteksizlik var transfer konusunda.

    g) hiç kimse oo illa ibra gelsin q7 olsun falan demiyor. herkesin istediği eksikler yokmuş gibi davranılmaması. 5 tane adam geldi. bu 5 adam yerine eksik bölgelere 3 adam gelseydi kimse gıkını çıkarmıyor olurdu. ama sen eş dost kırılmasın, bu da ucuzmuş, bunun bonservisi yokmuş diye aynı bölgeye 10. adamı alırsan o zaman millet çıldırır. takımda var 40 kişi. kadronun boşalması şart bunu biliyorsun. gidecek adamlar da belli. bunu hala ikinci kampın sonuna kadar niye tutarsın ki o zaman. lig biter bitmez çağırırsın yektayı, sercanı, umutu, furkanı gidin kendinize kulüp bulun dersin olur biter. şimdi ise iki hafta kala adamları göndermeye çalış.

    h) bruma ve sinan konusu. bruma üzerine yatırım yapılan çok potansiyelli ama potansiyelini özellikle sakatlandıktan sonra yansıtamamış bir genç. bütün açıklamalarında kendi yıldızımızı yetiştircez takımı gençleştircez de sonra bruma yerine umutu oynat sağ açıkta. veya olcan oynasın. tamam bruma uçup kaçmadı ama umutu veya olcanı kesemeyecek birimiydi? sinan ise oynadığı her maçta iz bıraktı. gollere katkıda bulundu. hala oynatılmaması resmen adam kayırmaktır, bu iki ismi ikinci plana atmaktır. brumayı gönderdi, sinanı da hala göndermeye çalışıyor ki umuta olcana yer açılsın. işte hamza adaleti, işte hamza gerçekleri.

    bakın hayatımda ilk defa şampiyonlar ligi maçları bu sene yapılmasa ne olur diye düşünüyorum. geçen sene 19 gol yiyen bu takım bu sene 20'yi geçer mi diye korkuyorum. çünkü hamza bu gerçeklerden bihaber takılmaya devam ediyor. o zannediyor ki bilal ve jem bizi cl'de üst tura çıkaracak. o zannediyor ki takım cl için yeterli. ciddi ciddi soruyorum buna inanıyormusunuz? yani bu takımın cl'de başarılı olacağını düşünüyormusunuz?

    ligde top oynamadık, kupa finalinde bursa ezdi ama biz aldık, süper kupada daha üç gün önce yarım bursa bizi yine ezdi koca devre şut bile çekemedik, oyundan çıkan oyuncular burak sneijder ve podolski. yemin ediyorum şu özgüvenin 10'da 1'i bende olsa devlet başkanı olurdum.

    bu kadar kötü ve iç karartıcı bir tabloya rağmen 3 kupa nasıl alındı derseniz, o da işte hamza balıdır. mustafa denizli balını çoktan geçmiş, fener balını kurutmuştur. ama 3 kupa aldık diye de gerçekleri göremeyeceksek veya görüp de söyleyemeyeceksek o zaman duvara toslarız ne yazık ki. asıl olarak sorun hamzanın zihniyetinde, düşüncelerinde ve söylemlerindedir.

    hamza efendidir, iyidir, karakterlidir ama yetersizdir. dengelerin peşinde koşarken çok önemli bir şeyi unutmuştur, o da;

    bu takımın amacı türk olmayan takımları yenmektir.
  • 4418
    türkiyenin mevcut koşulları, iğrenç ikili ilişkiler, aman gözüm bizi idare et durumlarına kurban olmuş iyi insan. olayları sakince analiz ettiğim zaman, benim düşüncem gelinen bu noktada hamza hamzaoğlunun hiç bir suçunun olmadığı yönündedir. adam geçen sene futbolculara arkadaş gibi davranmak, hadi oğlum hadi koçum sen oynarsın olacak olacak gibisinden gaz vererek ve bütün çocukça triplere göz yumarak takımı şampiyon yapmak zorundaydı. abdullah avcı gibi büyük bir takımın başına geçtikten sonra ben otoriteyim, dediğim olur gibisinden keskin hamleler yapsaydı başta burak,selçuk,sneijder, melo gibi isimler kendisini siklemeyip 4 hafta içinde kovulmasına yardımcı olurlardı. nitekim abdullah avcının sonuda böyle oldu. kimse aldığı paranın hakkını vermediği, evine götürdüğü ekmeğin helal ve hak olup olmadığını siklemediği için bu ülkede bu tür durumların yaşanması çok normal. gavur dediğimiz almanya bile bu açıdan bizden daha müslüman yemin ederim.

    bu sezona baktığımız'da ise hepimizin bildiği ekonomik sıkıntılar yüzünden yönetimin yapamadığı transferler hamza hocayı zor duruma soktu. adam gibi bir adam olmasının yüzünden hiç bir zaman kendi üstündeki yöneticileri satmaması ve adeta yönetimin yaptığı yanlışlara bir siper olması, taraftarın tepkisinin yüzde 80îni mıknatıs gibi kendi üzerine çekmesine neden oldu.

    ben hamza hocanın yerinde olsaydım kimseye minnet etmeden pat pat gerçekleri anlatıp durum bu her kes yoluna baksın ben kişişiğime daha fazla laf getiremem kardeşim takımdan gidiyorum derdim.
  • 4422
    varsayalım hamza hoca "muslera hem yılın futbolcusu ödülünü aldı, hem de yılın karmasının kalecisi seçildi. hocam, üç kupalı takımın en birinci ismi kalecisi oluyorsa, sizce de bir tuhaflık yok mudur? " soruma "yahu aynı muslera benden önce gelenden gidenden 4 yiyordu. ee benim de çorba da azıcık tuzum olmuş işte." cevabını vermiş olsun. yani vermek istediğim mesajı anlayamayıp geyik yapmış olsun. bende hocama şunlara söylerdim: "allah muhafaza yarın muslera sakatlansa, seneye bu ödülleri galatasaray’dan kim alır sizce? erken uyarı sistemini bilir misiniz? muhtemel faciaları önceden haber verir, sizi en az zarar ve hasarla kurtarır."
  • 4424
    kendisini eleştirmek istiyorum ama sonra bakıyorum ki etrafında o kadar büyük bir asalak ordusu var ki, adamın işinin ne kadar zor olduğu geliyor aklıma, frenliyorum kendimi. yönetim kadrosu ve başkan galatasaray'ın son yıllarda gördüğü en rezil ekip. bir boklar çevirdikleri o kadar kesin ki. yazık adama yüklüyorlar bütün sorumluluğu, efendiliğinden ses çıkarmıyor. tüm soruları tüm işleri hamza hocaya soruyorlar, en onların götünü kurtarmak için kendini atıyor öne. çünkü yönetimden kimse çıkıp da yaf böyle böyle o yüzden olmuyor transfer diyecek adamlığa sahip değil. başkan desen bomba patlayacak, ibrahimovic diyerek kendini sevdirmeye çalışan son zamanların en rezil başkanı.

    buna rağmen 3 kupa alıyor bu kadar rezalet bir kadroyla. bu gerçekten takdir edilecek bir davranış. ben düşünmüyorum ki adamın stoper, sağ forvet, sağ bek istemediğini. ama o yönetimdeki reziller çıkıp olayları anlatmıyor.
  • 4425
    yönettiğin takim 3 kupa aldı, öncelikle bu konuda kendisini tebrik ediyorum. ancak, transfer dönemindeki tavırları, sözleri ve icraatlari tamamen fiyaskodur. sen ki, anadolu kulübünde hocalık yapmışsın, milli takımda yardımcı antrenör olmuşsun daha ötesi var mi ya? şu ülkedeki genç yeteneklerin isimlerini adın gibi bilmelisin, para yok transfer yapamıyoruz de eyvallah, ama gidip jem paul karacan'i alma be kardeşim...yahu hic mi calisman, izleme komiten yok ya? yardımcı olmuyolar mi sana be adam? biz elimizden geldiğince yardim edelim ? bul be adam genç yetenek bul getir takima ve taraftara de ki; bütçemiz yok takımı genclestircez de...bi açıklama yap hedef göster, kendi içinden çözme artik su kadro sorunlarini...paftan adam al koy sesim çıkarsa adam değilim ama şu sabriyi umutu olcani oynatma be adam! yeter ya.
App Store'dan indirin Google Play'den alın