• 14751
    kendi cezasahası etrafında paslaşırken top kaptırıp rakibe gol ikram etme sorununu aylardır çözemeyen bir takımı her hafta 90 dakika izleyen ve yıllardır "sistem oturacak, biraz sabır" martavalları dinleyen bir taraftar grubu mevzu bahisse, taksim meydanında toplanıp kendilerini benzinle yakmadıklarına dua etmek lazım. bendeniz o raddeye sık sık geliyorum çünkü.

    bu sebeple gs sözlükte yazılan eleştiriler, tepkiler falan buzdağının görünen kısmı. inanın insanlar söylecekleri 40 lafın sadece birini söylüyor, onu da yumuşatıp törpüleyerek söylüyor. insanlar dertli, insanlar öfkeli.

    güzel sözler, pozitif masallar anlatan birçok tv kanalı ve spor yorumcusu olduğuna eminim. fakat burada hayatın gerçekleri var.
  • 14752
    genel bir tarama yapılması gereken sözlük. bunun için gerekirse ben de gönüllü olurum. bu sözlükte ciddi sayıda galatasaray taraftarı olmayan kişi var. yanlış anlaşılmasın bunu fatih terim eleştirileri üzerinden demiyorum çünkü onların birçoğu saha içindeki oyunla ve oyuncu performansları ile alakalı.

    benim bahsettiğim kısım sözlük kalitesini düşüren ve art niyetli entryler. birkaç yıl öncesine kadar galatasaray sözlüğün ana ekseni iyi de olsa kötü de olsa futboldu oynanan oyun ve performans değerlendirmesiydi. ben de yaklaşık 10 yıldır burayı okuyan herhalde 1 yıldır falan da yazar olan biriyim.

    elbette herkes oynanan oyunla ilgili derin analizlere girmeyecek elbette duygular da yazılacak. benim bahsettiğim buranın iyice iddia doldurulan bir twitter çöplüğü haline dönmesi. şöyle bir iddia var böyle bir iddia var diye eline klavye alan koşarak geliyor. biz başlıkta sadece espri içeren girdi bile yazsak silen moderasyon bunlara karşı yüksek bir tolerans gösteriyor.

    bizim burayı okuma nedenimiz saf galatasaray sevgisi içeren sitemli de olsa asıl amacı galatasaray olan yazılardı ve yazarlardı. şimdi bakıyorum eleştiriler bile oyun yüzünden değil bilmem hangi muhabirin ortaya attığı iddialar üzerinden oluyor.

    bunun nedeni moderasyon mudur yazar alımı mıdır açıkçası bilmiyorum. tek istediğim gerekirse benim de pilot olacağım genel bir temizlik yapılması. yol yakınken bu yapılmazsa ne olacağını bence burdaki yazar dostlarım da hissetmeye başladı. gerekirse daha az entry daha az yazar olsun ama burayı okunmaya değer kılsın. bu kaliteli ortamı kaybetmeye başladığımız ortada. sözlük hiç iyi sinyaller vermiyor maalesef.
  • 14753
    galatasaray sözlük gerçekten çok ama çok güzel bir yer ve günlük netteki vaktimin twitter ile birlikte en fazla harcadığım sosyal platformu.

    son zamanlarda( belki bir kaç sene) yazarların yazdığı entryler gerçekten nefret ve hep negatif enerji kaynağı. ben demiyorum ki hep olumlu ve mükemmel şeyler yazılsın gerçekler gerçek dışı gibi gösterilsin, öyle bir gayem yok. eleştiri ve güzel ince noktalar hep ön planda bu çok güzel ama yani sürekli olumsuz eleştiri nefret kusma. yakışmıyor bu sözlüğe. girince moralim bozuluyor vallahi, çünkü hep hakaret, ağır eleştiri, bencillik yani nerede olumsuz sıfat var yazılmış girilmiş.

    ben bunları nasıl engellerim kendimce, sözlüğe girmem, okumam ve kale almam. o zaman da bu sözlüğün bir anlamı kalmıyor. benim gibi niceleri de bir süre yazmayacak, sonra girmeyecek eee sonrası? sonrası belli, nefret kusulan bir yer. hep negatif, negatif negatif.

    sözlük yazarlarının bir kısmının galatasaraylı olmadığı kesin, bunu ispatlamak da gerçekten zor ama hissediliyor. yani bu kaosun temelinde bu olabilir fakat nasıl engellenir bunu bilmiyorum....
  • 14754
    ne zaman fatih terim eleştirileri çoğalsa "bozmaya" başlayan sözlük. bir de içerideki başka takımlı sayısı çokmuş. fatih terim başlığı bir aylığına kilitlense kimse sözlüğün bozduğunu falan söylemez.

    şöyle diyeyim: fatih terim'i galatasaray'la bir gören çok sayıda yazar olan sözlük. "hocam torun sevmesi gereken yaşında galatasaray aşkıyla kulübe hizmet etmeye çalışıyor." falan yazılıyor. sanki gönüllü teknik adamlık yapıyormuş gibi. iki senedir avrupa'da rezil durumdayız. rezil. başka bir kelime yok bunu tanımlamaya. ligde zaten şampiyon olamıyoruz. anlık parlamalar ve bir şekilde kazanılan maçların çoğu da hocanın dört yıldır istikrarlı bir şekilde dert yandığı kadro kalitesinden kaynaklı.

    ezberlenmiş, mütekamil şekilde uygulanan hiçbir şey yok takımda. bugün feghouli iyiydi, yarın onyekuru süperdi, dün morutan klasıyla iki gol attırdı vs. hep oyuncuların günlük performanslarıyla maç alıyoruz ve bunların hiçbirinde hoca ön plana o oyuncuyu komuyor. o maçın sonunda böbürlene böbürlene "işte ben şunu bunu yap dedim de onu yaptı, biz zaten ondan bunu bekliyoruz." vs. ama ne zaman ki maç kaybediyoruz, dün günü kurtaran o oyuncuyu geri plana atan hoca o oyuncuyu gömüp "yani kadrom yetersiz, 18 transferle daha iyi olacağız." diyor.

    sonra iki yıldır süren bu saçmalıktan deliren makul insanlar eleştiri dozunu arttırınca "ooo bu fatih terim'e düşman, galatasaraylı değil bu, kuş bu, ooooo" oluyor. yani karşındaki insanı delirtmek ve çığrından çıkartmak için her şeyi yapıyorsun ama o "yeter lan!" dediğinde "lan mı? sen kimsin de bana lan dersin lan!?!?!*11*1!!1*" diye cevap veriyorsun. bu iş ona benzedi.
  • 14755
    galatasaray sözlük'ü on yılı aşkın senedir takip ederim, okurum. galatasaray veya futbol ile ilgili ilk bilgileri genelde de buradan almışımdır. çok uzun zaman yazar olmadım, olduğumdan beridir de çok fazla entry girmiyorum ancak yine de her gün sözlüğü takip ediyorum. gelinen nokta öyle bir hal aldı ki insanlar veya olaylar hakkında entry girmekten soğudum.
    ben sözlüğün hiçbir döneminde böyle bir nefret ortamı görmemiştim. nereye de gidiyor anlayamıyorum. son dönemde buraya emek vermiş insanların kendi kendilerine pilot olarak gittiklerini de görmeye başladık. o kadar acı bir durum ki böyle gitmeye devam ederse sözlük trollerin eline kalmış olacak.
  • 14756
    zamanında bir yazar, mesajlaşmanın konusunu hatırlamıyorum ama, fenerbahçeli bir köstebek olduğuma kanaat getirerek, herhangi bir açıklamada bulunmama imkan tanımadan engellemişti beni. çok basit bir araştırmayla, geçmiş entrylerden kısa bir araştırma yapsa görüşleri de değişecek muhtemelen ama doğrudan gömmeye şartlanmış bana göre daha genç nesil bir yazardı. işin özü, köstebeklik noktasında erken hüküm verenlerin de bulunduğu bir sözlük maalesef.

    fatih terim - takım gidişatı - yüceltme ve yangın yerine çevirme üçgeninde; şu somut bir gerçek ki, millet olarak çok hızlı yükselip çok hızlı düştüğümüz için kazanma-kaybetme ve bazen de oynanan oyun istikrarsızlığına göre kısa süre içinde sözlük beyazdan siyaha dönüşebiliyor. örneğin taylan, örneğin kerem, belki birçok ihtiyaca cevap verdi zamanında ama gerçek anlamıyla bizim nezdimizde sınanmadılar. sınandıkları zaman ise yeterli olamayabilecekleri düşüncesini edinenler oldu. aslında bir futbolcu kumaşını iyi gösterecek, ama daha zorlu durumlarda da güven verebilecek. bence bu gözle yaklaşılıp ona göre performans değerlendirmesi yapılırsa ani yükseliş ve düşüşler bir nebze azalır. mesela morutan, kumaşını belli etti, iyi de topçu gibi duruyor ama biz elimizin ona baktığı ve sonuç üretemediği ilk maçta muhtemelen onu gömeceğiz, onu alanlara kızacağız vb. işte bu, değil sadece toplum olarak, sözlük olarak dahi değerlendirme kıstaslarımızın duygusallığa çok bağlı olduğunu ortaya koyuyor. bir maç iyi oyundan sonra göğe çıkartırken, bir maç kötü oyundan sonra yerin dibine sokmak da bundan kaynaklı.

    şahsen ben, mükemmeliyetçi olduğum için kazandığımız maçlarda dahi eksik gördüğüm, kusurlarımızın olduğunu düşündüğüm hususlar varsa kazanmaktan ziyade onlardan bahsedebiliyorum. eminim böyle yapan birçok yazar da vardır sözlükte. halis bir kalple takıma gönül verenler, zaten takımın iyiliğini ister, daha iyi olmasını, daha hatasız oynamasını ister ki bu da çok doğaldır. somut bir değerlendirme yapmam gerekirse, galatasaray futbol takımı'nın, sadece gençleştiğini, gençlik ateşiyle -kalite olarak dengi olamayacak takımları- tarumar edebildiğini, ancak bunun tüm sezonun geneline sirayet eder mahiyette taraftar nezdinde bir yükselme yarattığını görüyorum. böyle bir maçın sevincini yaşarken, "halen eksiklerimizin olduğunu", "rakiplerin bunlardan pek istifade edemediğini", "asıl istifade edebilecek rakipler çıktığında gerçek sınavı vereceğimizi", "galibiyet almamız sebebiyle bu eksiklerin ikinci plana düştüğünü" vb. göz önünde bulundurmak lazım.

    takım olarak gençleşmemize rağmen aynı sorunlar devam ediyorsa ve bu sorunların kesilmesine yönelik herhangi bir önlem alındığı sahada görülemiyorsa, bence o zaman eleştiri normaldir. düşünün ki, galatasaray'a gelmeden önce trabzonspor'da gol kralı olduğunda kafa golü olmayan (ya da çok az olan) burak yılmaz için, galatasaray'da kısa bir süre içinde attığı 6 kafa golünden dolayı "kafa vuruşlarını geliştirdi" dendi. fakat burak aynı kafa vuruşu başarısının devamını getiremedi. geliştirme dediğimiz olay, bir kalıcılık, bir istikrar içerir. oysa burak'ın euro 2020'de yaptığı garip gurup kafa vuruşlarını görünce, altyapısının, temelinin hiç oturmadığı bir kez daha anlaşılır oldu*. görüyoruz ki, dönemsel bir gelişim, daha sonra o meyveyi veremeyecek geçici bir görüntü sunuyorsa, aslında gelişim değildir. galatasaray'ın durumu da buna benziyor. evet, bazen sahada bazı işler oluyor ama, sanki buzdağının altındaki bütün bilinçaltı, temizlenmemiş haliyle ve tüm taksiratıyla mevcut. orayı deşen, zorlayan, sınayan bir rakip geldiğinde ya da bir durum yaşandığında, afedersiniz ama ak göt kara göt belli oluyor.

    hülasa, galatasaray futbol takımının belli başlı şeyleri, düzenli, istikrarlı, güzel bir şekilde yapabildiği kalıcı bir sistem oturduktan sonra, muhtemelen taraftara sabır kendiliğinden gelecektir. çünkü o zaman, bir döngünün altyapısı olduğu gözüyle bakılacak, sistemin devamını sağlamak için 6 numara 8 numara vb. gibi numaralara pozisyonlara takılmadan bütün bir takım görülecektir. tabi arada kayıplar olur, beklenmedik durumlar olur; ama taraftar bir kere o istikrar ve sistem bütünlüğü duygusunu tattığında arkasına rahatça yaslanıp goygoyunu yapar. bana kalırsa, böyle bir vaziyete gelecek olursak -ki şu an fersahlarca uzağız- sözlüğün maçtan maça yangın yeri ya da yüceltme makamı olma özelliği de nispeten azalacaktır.
  • 14757
    fatih terim basligi cok rahat 3 haneli gunluk entry sayilarina yaklastigi icin herkes oraya odaklaniyor ama “sozlukte gidisat kotu” diyen kisiler icin -en azindan ben- genel bir simariklik, nefret, begenmemezlik dongusu gina getirdi artik. futbolcuyu 10 dakikada cop ilan etmeler, o gitsinciler bu gitsinciler yeter artik arkadas yeter. 96-2000 olsun 2011-2013 olsun basarili olarak aklinizda yer alan donemlerin takim kadrolarina bakin. 30 kisilik genis kadroda herkes “galatasaray seviyesinde” mi? baskanindan masorune tum sistemin tek bir elestirilecek noktasi yok mu? tonla var. sozlugun kurulusu itibariyle 96-2000 icin bu soylenemez ama iyi ornek olarak 2011-2013 kotu olarak dao baskanlik donemi icin konusabiliriz mesela; adimdan daha emin olarak daha onemlisi tartismalardaki taraf goruslerimden siyrilarak soylemem gerek ki “kesinlikle hicbir iyi/kotu donemde bu derece nefret unsuru olusmadi”. semih dany stoperiyle sampiyonlar liginde kok sokturduk. semih o gun de semihti bugun de semih. dany de oyle. sunu soralim mesela; o gun onlarin hatalarinda neler yaziliyordu, bugun olsalar iyi oyunlarinda neler yazilacak. hangisinin sonucunda daha agir cumleler okuruz iddiaya girelim mi? gerek yok cunku sonuc belli. yeter artik terim sevgisi/nefreti, bilmemkim sevgisi/nefreti. devrecilik degil yaptigim sey, iki zamani da goren gozler bu yilgin karamsar havadan acik sekilde rahatsiz fakat bu icten husus belirtildigi zaman hemen “terim elestirilince rerererororo”. terim kadar basiniza tas dussun be birader iki geyik dondurme, anlik dogru haber alma, analiz&yorum okuma keyfimiz var fakat kaybedilen mactan sonra her turlu baslikta, okudugunu anlamayanlar icin tekrar ediyorum “fatih terim degil her baslikta” yazilan tek sey o gitsin bu gitsin, o cop bu cop. hepimiz ulkenin ferdi oldugumuz icin burasi da ulkenin yansimasi bir nevi yani yapilacak cok fazla birsey yok ama iste maksat yazili ve tarihli sekilde fikirlerimizi not duselim, icimiz rahat etsin edebildigi olcude.
  • 14758
    bir maç oynanıyor. ertesi gün başlıklara giriyorsun. morutan olsun mesela. adam yeni geldi ilk maçını oynadı. bir bakayım başlığına diyorsun ne analizler yapılmış. maçta benim dikkatimden kaçan bir noktayı fark edip o noktaya temas eden olmuş mu, okuyayım, okuyayım ki ufkum açılsın diyorsun. ancak morutan başlığına giriyorsun mesela şu yazıyor; aldanmayın şimdi iyi oynadığına 3-4 ay bir terim antremanı yapsın dökülecek, top oynamayı unutacak.

    gireyim diyorum x bir oyuncunun başlığına; fatih hoca kendisi ile diyalogu iyi olan oyuncuları oynatıyormuş. o oyuncu biraz sessizmiş. hocayı biraz yalasa kadroya girermiş. bak hele, hayatımda görmediğim bir futbol analizi...

    hadi diyorum emre akbaba başlığına bakalım; evlatmış. sebahattin şirin ile malum olay yaşandığında mbaye diagne bile ultraslan'ı takip etmediği halde tepki olarak takibe alıp takipten çıkarken has evlat emre akbaba ultraslan'ı takipten çıkmayan tek oyuncumuzdu. * şu emre akbaba'nın takipten çıkmama olayı bile tek başına bu son 2 paragrafı çürütüyor.

    beni bu sözlük ile tanıştıran şey twitterda dolaşan johan elmander başlığına girilmiş bir entry idi. bugün okuduğum şeylerin ise hiç bir alakası yok. uyfkum açılsın diye fark edemediğim bir detayı belki biri fark etmiştir bakış açım değişsin diye başlıklara tıkladıkça açmamla kapatmam bir oluyor genelde. ondan sonra sağda solda yok terimci yazarlar şöyle böyle diyor falan, entry beğenmiyormuşuz. ya mesele terim mi cidden? ben bugün eğer terimci olduysam da sebebi cidden galatasaray sözlüktür. burada yazmadan önce terimci falan değildim çünkü.
  • 14760
    yılın 365 gününün 364'ünde fatih terim eleştirisi yapıldığı için haliyle kimsenin de kalitesizleşmeyi fatih terim'in eleştirilmesine bağlamadığı sözlük. eleştiri adı altında yazılanların gerçeklerle ne kadar çeliştiği bu kadar ortadayken kalitesizleşmenin vurgulanması son derece normal. bazıları rahatlıkla erişilebilecek veriler tam aksini söylüyorken tezlerini yanlış veriler üzerine kuruyorlar ve bunun üzerinden fatih terim'i hedef tahtasına oturtuyorlar. en yakın örneklerden 2'sinden birini dünden, öbürünü de ligin ilk 3 haftasından verebilirim;

    mesela dünkü maçta ryan babel'in oyuna girişiyle oyunu verdiğimiz söyleniyor. halbuki bu tamamen yanlış. galatasaray oyunu her anlamda 45-65 arasında verdi, babel girdikten hemen sonra babel ile tamamen alakasız bir pozisyonda skor 2-2'ye gelince top hakimiyetini geri alıyor. haliyle hocaya yapılan "babel'i soktun o yüzden oyunu verdin" eleştirileri tamamen boşa çıkıyor. oyun babel girmeden 20 dakika önce verilmişti zaten. bunun sebepleri arasında yorgunluk olabilir, cica-taylan değişikliği olabilir, diagne-mohamed değişikliği olabilir, iyi oynarken devre arasına gol yiyerek gitmenin verdiği moral düşüklüğü olabilir, kerem-barış alper kanat değişikliği olabilir, kasımpaşa'nın yaptığı hamlelere fatih hoca ve ekibinin doğru cevapları verememesi olabilir... ancak süpersonik güçlerle takımın iyi oynamasını engellemediyse ya da soyunma odasında takımın moralini bozacak hareketler yapmadıysa babel bu sebeplerden biri olamaz. adam sahada yoktu çünkü.

    2. örnek de ilk 3 hafta boyunca rakiplerimiz kadar üretken olamadığımız iddiası. bu da kolayca çürütülebilen bir iddia. hem ürettiğimiz xg hem de girdiğimiz gol pozisyonu sayısı hem fenerbahçe'den hem beşiktaş'tan hem de trabzonspor'dan daha yüksek;

    https://twitter.com/.../1432340850621796352
    https://twitter.com/.../1432334381180403721

    hal böyleyken rakiplerimizin bizden daha üretken olduklarına dair eleştiriler de komple taca çıkıyor. üstelik "bak rakipler ne kadar üretken fatih terim'in galatasaray'ı doğru düzgün pozisyona giremiyor" tarzı rasyonellikten tamamen uzak eleştiriler aksinin ispatlanmasına rağmen devam ediyor.

    bu sadece 2 basit örnek. aslında gerçeklikten tamamen uzak olup genelin gerçek kabul ettiği o kadar fazla söylem var ki;

    1- geçtiğimiz sezon beşiktaş'tan daha fazla pas futbolu oynadığımıza dair algı; (bkz: #3053829)

    2- geçtiğimiz sezon ilk yarıları çöpe attığımıza dair algı; (bkz: #3173074)

    3- galatasaray'ın özellikle geçtiğimiz sezonu içeren skoru tutamadığına dair algı; (bkz: #3235571)

    4- galatasaray'ın geçtiğimiz sezon hücumda beşiktaş'tan daha az üretken olduğuna dair algı; https://gss.gs/0KZ.jpeg

    ve daha niceleri... sözlükte istisnasız her gün "yoo bu konudaki gerçek böyle değil ki" dediğim entry'leri ve daha kötüsü bu entry'lerden çıkarım yapıldığını okuyorum ve daha kötüsü doğru olmayan önermelerden sonuca varıldığını görüyorum. yine daha bugün fatih terim'e olumsuz eleştiride bulunulan bir entry'de dördüncü fatih terim dönemi'nde maksimum 10 tane kiralık transfer yaptığımız yazıyordu ki gerçek sayı aslında 20 civarı. haliyle "bu kadar transferin maksimum 10'u kiralık" çıkarımı üzerine inşa edilen bir fatih terim yergisi çok da bir anlam ifade etmiyor.

    görüldüğü üzere başta fatih terim'e, sonra da sevilmeyen futbolculara öyle gerçeklikten uzak eleştiriler getiriliyor ki haliyle insanlar bundan rahatsız oluyor. şimdiye kadar bahsettiklerim sadece sınırları keskin bir şekilde mantık ile çizilmiş konulardı.

    tek sorun bu konularda yapılan eleştiriler de değil. konu fatih terim ve sevilmeyen futbolcular olunca öyle tuhaf sebep-sonuç ilişkileri kuruluyor, öyle tuhaf çıkarımlar yapılıyor ki anlamak imkansız. örneğin takımda performansı düşen her oyuncunun sorumlusu fatih terim oluyorken aksi yöndeki örnekler tamamen göz ardı ediliyor. yeni transferlerimiz hakkında "şimdi iyi oynuyor ama fatih terim idmanı yiyince sonu mostafa mohamed gibi olacak" yorumları oldukça popüler. bunu diyen insanlar gedson fernandes, halil dervişoğlu, marcao teixeira, kerem aktürkoğlu, taylan antalyalı ve daha bir sürü örneği tamamen göz ardı ediyorlar ve fatih terim idmanının her oyuncuyu kötü etkilediği fikrini yayıyorlar.

    sırf süper lig 2017-2018 sezonu'nun 2. yarısında bile iyi oynadığımız 10 civarı maç varken 4 senede 10 maç bile iyi top oynamadığımıza dair entry'ler de çok meşhur. bu tarz entry'lere eleştiri getirildiğinde "siz vasata alışmışsınız, ben 1 nisan 2018 galatasaray trabzonspor maçı performansımıza iyi diyemem kardeşim" tepkileri geliyor ancak bizim o günkü performansımızdan çok daha kötü beşiktaş, fenerbahçe yahut bizimle yakın seviyede x bir takım performansları aynı yazarlar tarafından övüle övüle bitirilemiyor. dolayısıyla çelişkili bir durum ortaya çıkıyor.

    üstelik bu negatif entry'ler sadece kötü günlerde de yazılmıyor. çok iyi oynadığımız maçlardan sonra bile fatih terim'e yöneltilen çoğu akılalmaz eleştiriler mevcut. örneğin;

    1- 6 nisan 2019 galatasaray yeni malatyaspor maçı: ligin güçlü savunma takımlarından yeni malatyaspor'a karşı muazzam bir maç oynamış ve 3-0'lık galibiyeti almışken konumuz neden kart sınırındaki marcao oyundan çıkmadığıydı. kimse marcao'ya fener derbisi öncesi gösterilen kartın son derece yanlış ve manidar bir karar olduğunu konuşmadı, hakeza o sezon kendi evimizde 2 maçın 2-0'dan 2-2'ye geldiğini ve marcao'nun çıkması durumunda oluşacak donk-ahmet tandemiyle bu durumun yeniden yaşanabileceğini dile getirenler azınlıktaydı. o gün fatih hoca takımına taş gibi top oynattı, istediğimiz skoru aldı ve marcao'yu çıkarmamakla da tamamen doğru kararı verdi. ancak bunun karşılığında yine kendisini beğendiremedi.

    2- 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı: ilk yarısını fırtına gibi oynadığımız maçın 2. yarısına durgun başladık. ancak 60'lı dakikaların ortalarından itibaren oyun üstünlüğünü geri aldık ve pozisyonlara girmeye başladık. o dakikalarda sözlükte tek konuşulan fatih terim'in değişiklik yapmayarak maçı verdiğiydi. halbuki takım değişikliksiz bir şekilde üstünlüğü zaten geri almıştı. allah'tan golleri bularak maçı kazandık, yoksa efsane bir futbol oynadığımız maçta son dakikalarda momentum tamamen bize geçse ama golleri bulamasak bile bazı yazarlar nezdinde fatih terim maçı vermiş olacaktı.

    3- 9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçı: yine muazzam bir futbol oynadığımız, zorlu bir deplasmanı kolaya çevirerek 3 farklı kazandığımız ve galibiyet serimizi 5 maça çıkardığımız maçtan sonra bazı yazarların tek gündemi neden selçuk inan'ın oyuna girdiğiydi. üstelik selçuk o gün oyuna girdikten sonra gayet iyi bir futbol ortaya koymuştu. yine de selçuk yerine genç oyuncu girmesinin istenilmesi kesinlikle anormal değil ancak o kadar olumluluğun yanında tek bir olumsuzluğun tek başına ön plana çıkarılması bazı şeyleri net bir şekilde göstermişti.

    4- 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı: efsane bir galibiyet serisi sonrası yine çok iyi oynayarak takıldığımız sivasspor maçından sonra seyircisiz maçta oyun olarak ciddi şekilde çıkışta olan, başakşehir-trabzonspor-alanyaspor üçgeninde 4 puan çıkarsa da 3 rakibine de futbol dersi vermiş beşiktaş'ı ağırladık ve seyircisizliğe rağmen rakibi oyun olarak ezip geçtik (şut sayısı 16-3'tü). maç sonunda bazılarının tek gündemi ise değişiklikler ve maça belhanda ile başlama kararıydı. hoca yine övgüden çok eleştiri aldı.

    5- 23 kasım 2020 galatasaray kayserispor maçı: bu maçın sonundaki "hoca takıma bitiricilik çalıştırmamış (o ne demekse artık)" eleştirileri ise adeta nirvanaydı. yorum bile yapmıyorum.

    6- 8 mayıs 2021 galatasaray beşiktaş maçı: sözde bizden çok daha iyi bir futbol oynayan ve bir önceki maçında hatayspor'a 7 tane atıp neredeyse tüm sözlüğün fatih terim'e laf sokmasına neden olmuş beşiktaş'a nefes bile aldırmadığımız maçtan sonra bazılarının gündemindeki tek soru neden 4. golü atmadığımızdı. aynı yazarlar bu maçtan sadece bir hafta öncebeşiktaş'ın uzay futbolu oynadığından ve bizi sahamızda eze eze yeneceğinden bahsediyorlardı. ve yine aynı yazarlar biz 4. gol için risk alsak fatih terim'in risk aldığı için kaybettiğimiz maçları gündeme getirecek ve her zaman yaptıkları gibi yine fatih terim'i suçlu çıkaracaklardı.

    bu maçlar ilk aklıma gelen örneklerden 6'sı. yoksa daha ne örnekler var. 80 dakika iyi top oynayıp 10 dakika durgun olduğumuz maçların o 10 dakikaları bile fatih terim'in ne kadar kötü bir hoca olduğuna dair entry'leri görmemize yetiyor. hatta geçen 24 mayıs 2019 sivasspor galatasaray maçı'na bakayım dedim. gözlerime inanamadım. sanki o gün maça çıkan takım son 9 günde 2 kupa almış takım değil de sezonu başarısız kapatmış bir takım. o gün bile sakince maç izleyip oyuna ve maça gereksiz anlam yüklemeyen o kadar az insan vardı ki. sonra sözlükteki negatiflikten bahsedilince "takım iyi durumda olsa negatif olmayız" deniyor. hayır efendiler, takım iyi durumdayken de negatiflik aynen devam ediyor. takım 2012-2013 sezonunda şampiyonlar ligi çeyrek finali oynayıp onda da tarihin en iyi takımlarından birine hakem farkıyla elendiğinde ve ligi de çok asılmadan %60'ıyla oynayıp rahatça kazandığında da negatiflik devam ediyordu.

    bu sezon hoca istediği oyunu oynatmayı başarırsa, bu oyunla en büyük başarıları kazansak bile bazılarının negatifliği devam edecek. siz sanıyor musunuz ki bu takım uefa avrupa ligi yarı finalinde hakem tarafından doğranıp elenirse bahsettiğim yazar tipi "canın sağ olsun hocam, bugünkü şu hamlelerin hususunda seninle hemfikir değilim ancak bu sezon bizi çok büyük başarılara taşıdın" diyecekler? tabii ki hayır. yine hocayı yermek için bir bahane bulunacak (180 dakikayı domine edip dünyaları kaçırsak bile "hoca takıma bitiricilik çalıştırmamış" bahanesi var sonuçta*) ve bazı yazarlar tamamen bu konular üzerinden yorum yapacak. buna çok benzer, hatta daha trajik bir örnek ekşi sözlük'te var mesela; 3 nisan 2013 real madrid galatasaray maçı'nda real madrid bizi hakemlerin büyük katkısıyla (bkz: #3012583) yendikten sonra şöyle bir eleştiri entry'si yazılmıştı hoca hakkında;

    https://eksisozluk.com/entry/33077205

    entry'nin buradaki bazı kişilerin görüşlerini tamamen yansıtan bir entry olduğunu söylemem lazım. hoca 2011 baharında küme düşme potasında takılan bir takımı 2 sene içinde tarihin en iyi real madrid takımlarından biriyle deplasmanda başa baş oynatıp hakemlerin felaket hataları yüzünden kaybetse bile bazılarının gözündeki ederi bu. yine altı dolmayan suçlamalar, tuhaf varsayımlar, "benim gördüğüm sahada çok da iyi olmayan bir real madrid vardı ve galatasaray dün iyi bir taktikle maçı kazanabilirdi" diyerek rakibi de küçülterek hocaya taktik bilgisi üzerinden sallamalar vs. vs. entry'deki üslup ve entry'nin içeriği ne kadar da tanıdık değil mi? işte aynı karalama zihniyeti maalesef bu sözlükte de var ve maalesef ki azınlıkta olan bir zihniyet değil bu.

    bu zihniyetin sonucunda dünyanın her yerinde başarı hikayesi olarak görülecek bir iş olan genç ve hazır olmayan oyuncu transfer edip ve sonrasında oyuncuyu yetiştirip 1 sene içinde hem takımın ilk 11'ine hem de milli takıma kazandırma işini fatih hoca yapınca onda bile övgü değil ağır olumsuz eleştiri alıyor.

    ve yine bu zihniyet; dünyanın her yerinde teknik direktörün övüleceği, hele türkiye gibi bir ülkede göklere çıkarılacağı bir transfer operasyonunun sonunda hocayı övmek, en azından 1-2 güzel kelam etmek yerine "bak istediğin oyuncular da alındı, hele bir top oynatama mahvedeceğiz seni" tutumunun gösterilmesine neden oluyor. bu zihniyetteki insanlar aslında bu transferlerin hoca için değil galatasaray'ın geleceği için yapıldığı, hocanın bu vizyonu sayesinde (ki şu anki scout ekibini bile 2012'de kendisi kurmuştu hoca) kendisi başarısız olsa bile uzun vadede çok başarılı olma potansiyeline sahip bir kadro kurulduğu ve bu konuda övgüyü hak eden 1 numaralı ismin hoca olduğu gerçeğini ya görmüyorlar ya da görmezden geliyorlar.

    aslında anlatılacak çok şey var da artık sadede geleyim. kimse kimseyi kandırmasın. sözlükte hocayı eleştirenlerin hepsinin niyeti aynı değil. aralarında son derece korkutucu bir zihniyete vakıf olan kişiler var ki bu kişilerin sayısı sadece 3-5 de değil. bu devran maalesef böyle devam edecek, sözlükte her gün hedeflediği insana saldırmak için hatalı bilgi kullanmayı rahatça göze alan insanları göreceğim gibi geliyor. bazıları bu durumu çok sevindirici bulabilir ama bence bu durum gerçekten çok üzücü. bu durumu sevindirici bulanlar umarım kendilerinin beğendikleri kişilere gerçek olmayan argümanlar üzerinden her gün sallanıldığını görmezler. görülecek şey değil hakikaten.
  • 14761
    negatif basmak için fırsat kollayan tipler yüzünden bazen çekilmez olan yer.

    eleştirinin de bir ayarı olur.

    herkes üzülüyor, travma yaşıyor, alınan kötü bir sonuçla insanların ayarı bozuluyor, günlerce sözlüğe giresimiz gelmiyor, spor haberlerinden kaçıyoruz, kabuğumuza çekiliyoruz, yüzümüz gülmüyor ama koşup yine cimbom'a geliyoruz.

    şurada bir aile sıcaklığı var, yüzünü görmediğimiz onlarca kişiyi ailemiz belledik, kimisi küsüp gidiyor, kimisi yazmıyor, çünkü ayarı kaçtı bir şeylerin.

    kimseye de eleştiri yapmayın, her şey çok güzel demiyorum, burada eleştirinin âlâsını da yapıyoruz, bu bizim en büyük zenginliğimiz, bunu hep söylüyoruz da eleştiri başka şey hadsizlik başka...

    neyse efendim ben, buranın kemik tayfasına söylüyorum. buradayız abi biz. mekânın sahibi biziz. gitmeyin bir yere.

    saha sonucu bugün kötü olur, yarın iyi. çabamızın adı galatasaray...
  • 14762
    takım ne zaman kötü maç oynasa * ve sorumlusu olan teknik direktöre ama sert ama yumuşak eleştiriler gelse, özellikle dikkat ediyorum 9. nesil ve önceki nesillerden olup yazarlığı 2020-21 yıllarında olanlar tarafından sık sık "hocaya hakaret" ve "sözlükte çok rakip takımlı var" iddia ve ithamlarının havada uçuştuğu sözlük. buna benzer çok entry girdim belki ama yine belirtmek istiyorum; ne fatih terim başta olmak üzere bir kişiye hakaret var * ne de rakip takımlı bir sürü troll yazar iddiasının arkası var. en fazla 2-3 yazar dışında fatih terim'i teknik-taktik açısından savunabilen pek yok. maç günü ortalıkta gezinmeyenler, 24-48 saat sonra sözlük başlığında insanlara ısrarla aynı itham da bulunuyorlar. ne ben ne başkası, siz hocaya gelen olumsuz entryleri kabul edemiyorsunuz diye fenerli, bjkli, malmölü, maccabi tel avivli olmuyor. sıktı artık bu döngü.
  • 14763
    şeyhlerini uçuran müritlerle dolu sözlük. biraz daha zorlasalar, aslında mükemmel bir futbol oynadığımızı söyleyecekler. ama "bu şeyh uçmuyor ki" diyenleri hainlikle, imansızlıkla, kafirlikle suçluyorlar. olmadı, sözlüğün kalitesini düşürmekle...

    galatasaray uzun zamandır ismine ve tarihine yabancı. artık avrupa'dan her sene rezil olup dönüyoruz. bir avrupa takımı kimliğimiz de kalmadı artık. ve bu sadece oynadığımız kötü futbolla da ilgili değil. bu durumdan mutsuz olmak, kuşlarla aramızdaki ayırt edici özelliğin gün geçtikçe kaybolduğundan endişe etmek, tek adamcılığın herhangi bir konuda ve herhangi bir zamanda hiç bir ülkeye, kuruma fayda getirmediğini ve getiremeyeceğini ifade etmek kalitesizlik ya da hainlikse, zaten kapatıp gidelim dükkanı.

    fikrim de, vicdanım da, irfanım da hür: bu şeyh uçmuyor.
  • 14764
    2015'den beri yazmakta olduğum sözlük. bir yazarın sevdiği bir futbolcu yedek kalınca forma adaleti başlığına entry girdiğini de 1-2 hafta sonra herkes asıl adaletin o oyuncunun yedek kalması gerektiğini fark edince bu sefer olayı forma adaletinden çıkartıp tamam formsuz ama galatasaray'ın geleceği için hangisinin oynaması daha doğru olur siz söyleyin diye entry girdiğini de gördüm burada. çünkü mesele galatasaray'ın kazanması için doğru bir 11 ile sahada olması değil. sevdiği oyuncunun oynaması ya da bir şekilde hocaya sallamak. ama bunu forma adaleti gibi kelimelere indirgemek çok çirkin.

    taktik falan deniliyor. 5 sene lisanslı futbol oynadım. çocukluğum cuma akşamları kulüp lokalinde toplantı ve teorik futbol dersi, hafta içim ayak tenisi ve 5x2 top kapma antremanının yanı sıra çeşitli kondisyon ve taktik antremanları yaparak geçti. hafta sonları da çetin emeç stadının yanındaki toprak sahada maç yapardık genelde. göğsüme doğru kullanılan bir taç atışı sırasında rakibimin kramponunun dişleri arasındaki kumu bile yutmuşluğum var. burada kralıyla taktik konuşurum sabaha kadar ama hem yazın kamp yapmaması hem de önündeki adam yardıma dönmediği için yorulan ve 70. dakika gibi oyundan çıkan sol bekin yerine oyuna sürülen yedek sol bekin kurtarıcı olarak sahaya sürüldüğünü iddia eden bir anlayış ile neyin taktiğini konuşabilirim ki?
  • 14765
    fatih terim üzerinden tartışmalar üzerine şu konulara değinmek istiyorum.

    yaşı itibariyle 96/00’i canlı yaşamamış ve finali yaşamamış canlı kanlı hissetmemiş her yazar önce şu kısa entry’i
    bir okumalı.
    (bkz: #3235735)

    fatih terim’i ben de eleştiriyorum, bazı yaptıklarını anlayamıyorum hatta çıldırıyorum bazen neden neden neden diye. ama sen bu adamın galatasaray, türk futbolu, türk futbolcusu, teknik direktörleri için yaptıklarını katkılarını yaşamadan ve öncesini de bilmeden hakarete varır şekilde eleştiriyorsan yanlış yerdesin.

    çünkü fatih terim olmasa zaten bu tartışılan konular bile bunlar olmayacaktı. hem bizim için hem ülke futbolu için.

    (bkz: fatih terim öncesi türk futbolu)
  • 14766
    son dönemde sözlükte “hangi takımlısınız?” anketi yapıldı ve yoğun katılımın olduğu ankette galatasaraylı olmayanların yüzdesi 10 çıktı.

    çok yakın zamanda 4seneustuste isimli yazarla ilgili bir truva skandalı yaşandı.

    beşiktaş’ın trollere hatrı sayılır bir para harcadığı konusunu erman toroğlu zamanında dile getirmişti.

    sözlükte olmayan şeyler üzerinden ciddi bir algı çalışması yapılıyor. kendi tespitim doğrultusunda hazırladığım bir istatistik şurada:

    (bkz: #3226144)

    eleştiri yapılmasına yapılıyor zaten fakat küfür ve hakaret bu sözlükte yasak olduğu için, gs sözlük standartlarında bunlara karşılık gelecek altı bomboş safsatalarla dolu troll davranışlarının sık sık ve aynı kişiler tarafından yapıldığını görüyorum.

    ayak tenisi, biat, biatçılar, hocanın tek taktiği futbolculara git onu tut demek yok efendim yardımcıları 5 para etmez, ozan kabak mecburiyetten oynadı, hoca oyuncu yetiştiremez, evlatçı, sezon başlarken istifa da bir hizmettir gibi, en kötüsü de kendini sürekli tekrar eden ipe sapa gelmez eleştiri adı altındaki zevzeklikler.

    insanlar bu tarzı eleştirince de “oooo nasıl olur da benim eleştirme özgürlüğüme karışırsın” oluyor. iyi de sen laf salatası dışında bir şey yapmıyorsun ki?

    ben senin yüzelli kere anlattığın, sence sarkastik, bence obsesif-kompülsif ve troll-esque düşüncelerine niye saygı duymak zorunda olayım ki?

    iş böyleyken, bu yaklaşım bile ifade özgürlüğü olarak değerlendirilebiliyorsa burada, birileri de çıkıp sözlükte truva var dediğinde kimse gocunmayacak. ifade özgürlüğü varsa herkese her konuda var. burada galatasaray futbolcularına niye seviniyorsunuz gevşekler diyen adamı savunan ve troll olamayacağını ifade edenleri gördü bu gözler.
  • 14767
    sürekli kendini yenileyen, yeniledikçe de gelişen sözlüğümüz.

    önceden engellediğimiz kişiler takip ettiğimiz bir başlığa yazınca kırmızı yaniyordu. ya da sol frame'de bulunan bir başlığa yazınca (1) seklinde gorunuyordu. ama basliga gidince de bos gorunuyordu. cunku engelledigimiz bir yazar yazmış oluyordu.

    neyse ki bu durum duzeltilmis ve engelledigimiz yazarların yazdiklarindan haberimiz bile olmuyor. bence cok guzel bir fasilite olmus.
  • 14770
    özellikle son zamanlarda inanılmaz değişik yorumlar yapılan sözlük. hiçbir bilgi içermeyen, doğruluğu olmayan şeyler konuşuluyor. bunu bir şekilde tolare edebiliyorken, son olarak gördüğüm bir başlık altında (bkz: bireysel hata) yazılanlar şok geçirmeme neden oldu. takımımızdaki oyuncuların bireysel hata yapmasının sebebi de fatih terim imiş. arkadaşlar ciddi misiniz? hayatımda kimsenin fikir belirtme özgürlüğüne karışmamış ve karışılmaması gerektiğini savunan bana bile şu şekilde dayanaksız, saçma entry giren yazarlara ceza verilmesi gerektiğini savundurtacaksınız. rica ediyorum eleştirmek için eleştirmeyin. bir konu hakkında bilginiz yoksa yorum yapmayın. her ürettiğiniz fikri buraya yazdığınız için kaliteli içerikleri cımbızla aramak zorunda kalıyoruz. herkes kendisine çeki düzen versin yoksa burası da diğer sözlükler gibi, kalitesi düşmüş bir yere dönüşecek.
  • 14771
    bu sözlük hakkında 2 tane tespitim var.

    1) buranın fatih terim'in en yumuşak dille eleştirildiği internet mecrası olduğunu düşünüyorum. aslında internette çok takılan biri değilim ama aklıma da başka bir mecra gelmiyor. özellikle burada f.terim'e yazılanları hakaret olarak algılayıp rahatsız olacak kadar hassas birinin ekşi'yi veya twitter'ı okuyunca hüngür hüngür ağlaması lazım.

    2) fatih terim başlığı bu sözlükte en yumuşak dilli eleştirilerin yapıldığı başlık. diğer başlıklarda eleştiri yapılırken çok daha ağır ifadeler rahatça kullanılabiliyor. kimse rahatsız olmuyor ve hakaret olduğunu iddia etmiyor tabii ki. yazılıyor, okunuyor, oylanıyor.. tamamen olaysız.
    ama f.terim başlığına bir şeyler yazarken 40 defa düşünüyor insan. yazı başında illaki "hocayı çok severim ama.." diyerek başlıyor. ve ne yazılırsa yazılsın polemik çıkıyor uzun süre devam ediyor.

    ben fatih terim'e hakaret edildiğini göremiyorum. ya yazılıp hemen siliniyor ya da bir kesim bunu abartıyor.
    bu sözlük hocaya gösterdiği performanstan bağımsız çok saygılı bir sözlük. başka bir td 4 sene takımda kalıp bu futbolu izletse burada bile direkt küfür yerdi.
  • 14772
    iki adet durumu son zamanlarda çokça yaşayan sözlük-ü sultani.

    1- birileri fatih terim karşıtı veya eleştirisi bir şeyler yazar. sonrasında fatih terim'i her durumda savunan birileri çıkar ve fatih terim'i eleştiren veya fatih terim karşıtı yazıya karşı geliştirilen argümanlarla destan entry yazar. bu durum sonrasında fatih terim'i her durumda savunan (fanları demiyorum sosyal medyada sürekli kullanımından dolayı aşırı irrite edici geliyor bu kelime bana) yazarlar destan entryi yazan kişinin nick altına gelip ''mükemmel tespit, sözlük trollerine gelsin, bakın gerçekler neymiş, sesi buradan geldi, okuyun okuyun da görün aslında terim kimmiş kaç şampiyonluk kaç kupa getirmiş, ergenlerin bilmediği ve hatırlamadığı şeyler bunlar teşekkürler'' vs. tarzı şeyler yazıyorlar.

    2- birileri fatih terim'i kötü alınan sonuç sonrası veya öylesine bir zamanda savunan bir şeyler yazar. sonrasında konu ne olursa olsun fatih terim'i yeren birileri çıkar ve fatih terim'i savunan yazıya karşı yahut salt eleştirisel bir entry yazar. bu durum sonrasında fatih terim'i her durumda eleştiren yazarlar bu entryi yazan kişinin nick altına gelip ''fatih terim'i değil galatasaray'ı düşünen bu yazı için teşekkürler, terimsporlu değil galatasaraylıyız, görün bakın niye emekli olsun diyoruz, boomerlar mazide takılı kalmış, hocadan ancak bundan sonra bodrum'da mandalina yetiştiricisi olur'' vs. tarzı şeyler yazıyorlar.

    bakın bir şeyi körü körüne savunmak yüzünden ülke bu hale geldi. sözlükteki insanlar toplumdaki ortalamadan daha yüksek eğitime ve hayat görüşüne sahip. çok fazla sosyal medyadan etkileniyoruz ve bu sözlüğe de yansıyor. ama gerçekten bu kadar takılmayı anlamıyorum, anlayamıyorum. örnek veriyorum başlığın ismi atıyorum antrenman olsun. ya bir yazar gelip diyor ki antrenman başlığında ''terim'in ortada sıçan oynattığı çalışma''. diğeri geliyor diyor ki ''... tarihindeki maçta son dakikada attığımız golde direkten dönen topta terim oyuncuya bu maç öncesi zamanda duracağını söylediği çalışma''. iki taraf da bazen o kadar saçma sapan başlıklar altında o kadar kişileri övmek/yermek için yer arıyor ki. adamın terim sevgisi/nefreti dolmuş taşmış yahu pokemon başlığında bile onunla alakalı dikte etmek istediği şeyi yazıyor. çoğu zaman artık ne alaka ya ne alaka diye soruyorum kendime. sözlükte en çok oy kullanan 3. yazarmışım. eskiden 100 tane on 1 tane off veriyordum artık off vermemek için oy bile kullanmıyorum entrye. ha ben kim miyim, hiç kimse. sadece bir kardeşiniz veya abiniz olarak içinde hakaret yoksa veya bir şeylere takılıp alakasız yerlerde bile o takıldığı şeyi söylemiyorsa bırakın isteyen istediği gibi fikrini beyan etsin diyorum.

    edit: burayı eksisözlük zannedip gelene geçene hakaret küfür edebileceğini sanan iqsu düşük insanlar buranın kurallarını uygulayamayıp uçurulduklarında eksisözlük'te moderasyon ve sözlük bokluyorlar. akıllarınca moderatörlerin nickleriyle o küçük beyinleriyle dalga geçip trollükle suçluyorlar. o ekşi denilen lağım çukurunda boklayanların çoğu ya sözlüğü olmayıp 1990 yılından kalma temalı forumlarında ağlayan ya da para alıp bunu yapan kişiler.
  • 14773
    yazarlarından ricamdır; lütfen artık sözlüğe kaynağını sorgulamadığınız bilgileri atıp durmayın.
    cimbomfmgs twitter hesabı;
    "x futbolcu 15 milyona satıldı - xyz gazetesi"
    gidip o gazeteye bakıp var mı yok mu teyit etmeden lütfen her çöp haberi taşımayın. sizi gören 10 kişi gerçek sanıp ona göre yorum yapıyor.
    harbiden zor değil buraya girmeden 3dk bekleyip iki site bakmak.
  • 14774
    galatasaray sevgisini kalbinde taşıyan yazarları bünyesinde bulunduran sözlük.

    herkesin ortak derdi galatasaray. kimi arkadaşlarımız fatih terim ile galatasarayın daha başarılı olacağını düşünüyor, kimisi fatih terimsiz. kimisi yönetimi başarılı buluyor kimi yetersiz. bu örnekler uzar gider ama bunları dile getirirken herkes galatasaray için yapıyor. arada çıkan sızıntıları zaten moderasyon ayıklıyordur. ama ortak payda galatasaray. mesele o fikre kapılıp takıntı haline getirmemek bence. herkes eleştirilir, herkes övülür. gözle görülen olumsuzlukları da güzel yanları da hakkıyla dile getirebilmek bence önemli olan. mesela bir entry girdikten sonra o entry ile ilgili bir mesaj alıp konusabilmek, tartışabilmek, karşımdakini dinlemek, haksız olduğumu anladığımda düzeltmek o kadar keyif veriyor ki bana.

    çünkü hepimiz galatasaraylıyız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın