yazar olduğumdan beri bana kendimi spor yorumcusuymuşum gibi hissettiren güzel camia.
dışarıdan bir bakış açısıyla baktığımda,
gs sözlük bana sanki bir
spor kanalıymış gibi göründü.
konuştuğumuz başlıklar spor programlarında konuştuğumuz konularmış, yazarlar
spor yorumcuları, okurlar da
seyircilermiş gibi.
bazen tartışmaların hararetlendiği sırada
reji (modlar) kimi yorumcuların seslerini (entrylerini) kesiyorlar.
kimi zaman reklamlar giriyor araya (gerek sözlük reklamları gerek yazarların yaptığı reklamlar).
o gün, günün en önemli konusu neyse genelde o konuda konuşulurken bir yazar,
levent tüzemen misali hafızasıyla herkesi şaşırtan bir yazı giriyor. hop bambaşka konular da konuşulmaya başlıyor.
yazarın biri sağlam bir entry giriyor; söylemek isteyip de söylemediklerimizi dile getiriyor. kimi zaman mutlu oluyoruz, kıskanıyoruz (neden ben yazmadım bunu diye) veya kimi zaman da üzüntü basıyor, dertleniyoruz.
burası 24 saat açık bir spor kanalı sanki. mesai ücretimizi
on numara butonu ile alıyoruz.
gönül bağıyla çalışan çalışanlar olarak yazarlar arasında bazen tatlı bazen tatsız atışmalar oluyor (spor programlarının vazgeçilmezi).
daha önce de belirtmiştim burası elit bir yer, kaliteli bir
spor kanalı. imla kurallarına ve birçok önemli kurallara uyulan, sürekli daha iyi hale getirilmeye çalışılan bir yer.
buradan tüm
gs sözlük spor yorumcularına ve rejiye selamlar.
sözlükte olan hayalimdeki spor programları:
(bkz:
sinerji sinerji anadolu)
(bkz:
gs sözlük ile 90 dakika)
(bkz:
sporsal magazin: ne dediler)
(bkz:
istatistik canavarları)
(bkz:
galatasaray ile geleceğe)
(bkz:
yangın yeri)
(bkz:
a plan şampiyonluk)
(bkz:
transfer arenası)
(bkz:
dünyada futbol)
(bkz:
mizah 101)
(bkz:
totem tutam ben seni)
...