• 1327
    bin yılın başında, mücadele ettiği tüm branşlarda (bkz: en kötü ihtimalle) bir ajax, porto ya da olympique lyonnais ekolünün bir temsilcisi olabilecekken, kişisel hırslar, şark kurnazlığı, nabza göre şerbet verme, vizyonsuzluk ve evrenselci bir dünya görüşü yoksunluğu gibi, bu topraklara özgü kifayetsizliklerin kurbanı olarak bugüne gelmiş güzel yapı, güzel kültür.

    bugün hepimizin tartıştığı başkan, yönetim, sporcu yetersizlikleri, kifayetsizlikleri, uyumsuzlukları, kimi zaman rezillikleri gibi faktörler aslında bir nedenden çok birer sonuçtur. ben de dahil çok büyük bir çoğunluğumuzun istediği gibi, adnan polat yönetimi bugün istifa etse, yarın yeni ve güneşli bir güne uyanmayacağız.

    sorun bir zihniyet sorunudur. örneğin bugün herkesin vizyonsuzlukla, yetersizlikle itham ettiği adnan polat henüz başkan olmadan önce televizyonlara çıkıp, galatasaray için dilencilik yaptığı anda niteliğini ve çapını belli etmişti. çoğu iyi niyetli galatasaray taraftarı da o günkü durumun vehametinden dolayı bu durumu ilk planda görmezden geldi. fakat yapılması gereken, kısa, orta ve uzun vadeli vizyoner planlar oluşturarak (bkz: yen içinde) krizi yönetmekti. o sıralarda kendisine başkan olmak isteyip istemediği sorulduğunda, işlerinin yoğunluğunu bahane ederek istemediğini ifade ediyordu. hepimizin bildiği gibi, sonrasında gelen ilk seçimde kendisi başkan oldu. çöküşün başlaması da bir şahsın değil, bu şarklı esnaf zihniyetinin galatasarayın tepesine oturmasıydı. bu zihniyetin türkiyenin tepesindeki kıraathane soslu siyasi örgütlenme biçimi ile kurmuş olduğu çarpık ve hastalıklı ilişki de herkesin malumu. bu ilişki bizlere en mutlu ve gururlu olmamız gereken günlerden birisinde büyük bir utanç yaşatmayı bildi. (bkz: ali sami yen arena açılışı) (bkz: recep tayyip erdoğan)*

    bu anlamda bugün tartışılması gereken de sportif başarı ya da başarısızlıktan ziyade, galatasaray ve galatasaraylılık kimliğidir. bu faktörler gitgide dejenere edilmektedir ve müdahale kaçınılmazdır. burada müdahaleyi yapacak olması gerekenler de inan kıraç, ünal aysal gibi, kişisel hırslarına galatasarayı alet eden tuzu kuru kodamanlar değil, galatasaray'a gönülden ve karşılıksız olarak bağlı, kültürün gerçek temsilcisi olan (bkz: örgütlü) galatasaray taraftarı olmalıdır.

    şahsi olarak benim düşüncem, bir tür fenerbahçe olmaktansa, varsın bir beş sene daha şampiyonlar ligi jeneriği dinlemeyelim yönündedir.
  • 1328
    --- alıntı ---

    hayal kırıklıklarının yolu birgün mutlaka öfkeyle buluşur.
    yaşanılan acı ise tutkunun şiddetiyle doğru orantılı olarak derinleşir.
    bugün gs özelinde yaşanmakta olan durum bu.
    bu duyguları paniğe kapılmadan , birbirimizi kırmadan ve kişiselleştirmeden öğütebilirsek yaşanılan dönem ağzımızda acı bir tat bırakıp geçer.
    öfkemizin esiri olup herşeyi kişiler üzerinden yorumlamaya ve geleceği isim değişiklikleri ile yoğurmaya kalkışırsak bilelim ki bizleri sonu acıklı bir hikaye ve yakın gelecek bekliyor..
    an itibariyle geleceğimizi yönetmeye talip olanların içinde önümüze yapısal bir özeleştiri koyabilen,bir gelecek tasavvuru ve planlaması telaffuz eden bir alternatif olmasını çok isterdim.
    gözüken bunun çok düşük bir olasılık olduğu.
    korkarım yine her şeyi sil baştan değiştirmek ,geçmiş dönemi tümüyle reddetmek gibi rövanşist hamleler öne çıkacak.
    öncelikle göz önündeki futbol takımının son yıllardaki temel sıkıntısı olan üste koyamayan ,sürekli td ve kadro yenileyen çizgisine yeni ilaveler yapılacak.
    süreklilik,sürdürülebilirlik,kollektif uyum vs.değerlilikler yine gölgede kalacak.
    hiç değilse bu sene erkek basketbol takımındaki hamleye bakılmasını öneriyorum.
    beş yıllık bir projeksiyon.
    gençlere yaslanan mütevazi bir kadrolaşma.
    ilk yıla yüklenmeyen beklenti yönetimi.
    ve daha ilk yılda yakalanabilen ligin uzak ara kaynak girdisine göre en verimli takımı.
    gs’ın sorunu finansal değil,zihinsel.
    niceliksel değil,niteliksel..
    çözümleri başka yerde aramayalım.
    zamana karşı telaşla adım atmayalım.
    herkese önümüze konanlara değil ufka bakmayı ve sakin kalmayı öneriyorum.

    --- alıntı ---

    yazan: gayin-sin'den u-topie
  • 1331
    --- alıntı ---

    bu haftasonu basketbol şubesi açısından 7 maçta 7 galibiyetle muhteşem geçmiştir:

    (bkz: 11 mart 2011 köln 99ers galatasaray maçı) - tekerlekli sandalye
    (bkz: 12 mart 2011 fgn valladolid galatasaray maçı) - tekerlekli sandalye
    (bkz: 12 mart 2011 gsd anmic sassari galatasaray maçı) - tekerlekli sandalye
    (bkz: 12 mart 2011 mersin bşb galatasaray cc maçı) - erkekler lig
    (bkz: 12 mart 2011 botaş galatasaray mp maçı) - kadınlar kupa çeyrek final
    (bkz: 13 mart 2011 galatasaray hyeres handiclub maçı) - tekerlekli sandalye
    (bkz: 13 mart 2011 fenerbahçe galatasaray mp maçı) - kadınlar kupa yarı final

    engelsiz aslanlar bu sonuçlarla euroleague 1. kategori c grubunu lider bitirerek iwbf champions cup'a katılmaya hak kazandı.

    erkekler ise fenerbahçe'ye bir puan daha yaklaşıp, banvit'in yenilmesiyle 2.liği muhafaza etmek adına önemli bir adım attı.

    spor toto kadınlar kupası finaline derbi galibiyetiyle çıktıktan sonra yarın da kupayı kazanırsak (bkz: 14 mart 2011 tarsus belediye galatasaray mp maçı) dadından yinmez olur.

    resneli geyik, ekşi sözlük

    --- alıntı ---
  • 1334
    bende zihinsel bir devrime aracı olmuş takımım.

    bu sene sinirlerimi çok yıpratmış olsa da, futbola bakış açımda önemli bir değişikliğe sebep oldu. artık oynanan oyundan sadece oyun olduğu için zevk almayı ve kazanmanın çok önemli olmasına rağmen tek mutululuk kaynağı olmadığını bana gösterdi. bunda biraz 1-2 ay önce bitirdiğim askerliğin de etkisi var tabii ki.

    sonuç olarak, şu kaybettiğimiz on küsür maçta dahi güzel taraflar bulunabiliyorsa, benim için gerçekten bir şeyler değişmiş demektir. kaybetmeyi kabullenmek hala çok zor ve yıpratıcı fakat, nasılsa kaybederiz diye düşünmek başka şeylerin tadını almayı bir nebze olsun sağlıyor. dar gelirlinin ahirete çalışması gibi bir şey bu.
  • 1338
    umumiyetle tasfiye kararı alması gereken takımımız. şu ya da bu şekilde ve sebeble her birimiyle çökmüş, tükenmiş haldeyiz. para eder tüm oyuncuların yollanıp yerlerine başka oyuncular alınması gerekmekte. 20-22 yeni adam almak saçma gelse de mevcut haliyle ne yaparsak yapalım olumlu reaksiyon göstermeyen, hasta bir organizmaya dönüşmüş durumdayız. bonserwis geliri elde edilicek oyuncuların tamamının gönderilmesi, serbest bırakılacak düzeydeki oyuncuların yollanması halinde elde en azından bir ümit yaratabilecek kadro kalacaktır.
  • 1344
    mircea lucescu

    eric gerets

    hagi

    michael skibbe

    bülent korkmaz

    frank rijkaard

    hagi

    şu ana kadar ahını aldığı teknik direktörler.

    nonda

    lincoln

    kader keita

    elano

    meira

    misimovic

    ahını aldığı yabancı futbolcular.

    bunları başı yabancı diye ezildi, başarısızlığın sorumlusu sanılıp ezildi ama gerçek sorumlular hep kaldı. * işte o ahlar, gerçek sorumluların bir türlü anlaşılamaması galatasaray'ı bu sene 13-14.lüğe kadar düşürecek. yerli yabancı ayrımını çıkaran, fdd'ye tapan hakan şükür ve tayfasına selamlar. özür dilerim ama böyle.
  • 1346
    allah'ın izniyle şu zor günleri atlatabilirsek daha da güçlü hale gelecek camia. bir süre acı çekeceğiniz ne yazık ki. hayat böyle ama gençler, zaman her şeyin ilacı. ha bi de yapılan hatalardan ders almak lazım. 10 sene sonra yine bugünkü durumumuza benzer olaylarla karşılaşırsak ulan zamanında bu boku yemiştik az çekmedik der ona göre önlemimizi alırız.
  • 1347
    bir yandan yazmak istiyorum bir yandan konuya hiç girmemek istiyorum ama sanırım yazmazsam olmaz , boynumun borcu.

    bir insanın en sancılı dönemleri ergenlik dönemleridir kuşkusuz. ben 22 yaşındayım , ergenliğim sırasında galatasaray'ın başında fatih terim vardı. ben şampiyonluklarla büyüdüm , kimsenin hayal bile edemeyeceği başarıları kazanan bir kulübün taraftarı olarak gurur duydum. ben o dönemler okula başım öne eğik gittiğimi hatırlamam neredeyse. ben o zamanlar türkiye kupasını kazandığımızda "aa ne güzel" derdim ; çünkü önümüzde uefa kupası yarı final maçı vardı. o zamanlar mesela fenerbahçe dediğiniz mtk'ya yeniliyordu , pendikspor'a mağlup oluyordu. beşiktaş dediğin zaten yarış içinde yok gibiydi , neredeyse hiç. hani bunları rakiplere taş atmak için söylemiyorum ama bu böyleydi , bu bir gerçek.

    uefa kupasını kazandığımız zaman ekranda yanıp sönen "galatasaray uefa şampiyonu" yazısı soğumadan dışarı çıkmıştık tur atmak için. o gün çok iyi hatırlıyorum , ankara'da sıcak bir hava vardı ve her yerde sevinç çığlıkları atan galatasaray taraftarları. daha sonra bir real madrid maçı vardı mesela , tavuk döner satan bir mekanın alt katında izlemiştik maçı , ilk yarı bittiğinde sigara içmek için çıktığında eniştem şöyle demişti : "alırız olum maçı"
    aldık o maçı hatırlayacağınız gibi.

    nihayetinde ben büyüdüm , biz büyüdük. ergenliğim boyunca bana bütün desteği veren , benim hayatımı değiştiren takımım başarısız olmaya başladı. başarısız dediğim "sadece lig şampiyonu olmak" yahut "türkiye kupasını kazanamamak". ve o günlerden sonra bir düşüş başladı , giderek ve büyüyerek.

    şimdi benimle yaşıt olan galatasaray taraftarı arkadaşlarım hep bir ağızdan "lanet olsun böyle takıma !"diyorlar , geçmişleri hiç yaşanmamış gibi. ben diyemiyorum , çocukluğumun en güzel anılarını borçlu olduğum canımdan öte canım için. bana soracak olursanız aşk böyle bir şey zaten , hep güzel gitmiyor , gidemiyor ve gitmemeli.

    zamanında bana mutlulukların en büyüğünü yaşatan galatasaray ; sen roma'da ümit karan , sami yen'de ümit davala , kopenhag'da popescu ve elland road'da hagi. sana ne mümkün kızmak , sırtımı çevirmek. sen benim için jardel'in orta sahadan taşıyıp attığı gol , hakan şükür'ün havada asılı kalıp vurduğu kafasın. varsın yeni stadı ilk açtığın derbiyi kaybet , gün gelir orada milan'ı perişan eder arayı kapatırsın.

    çünkü sen galatasaraysın !
  • 1349
    melis kim lan ilk önce ? appiah mı ? tuncay mı ?

    ne yazık ki 18 mart 2011 galatasaray fenerbahçe maçında yenilmiş takımımdır. yenildik ulan evet yenildik. bu sene 13. kez yenildik. ha konya'ya yenilmişim ha fener'e ulan banane? yenildik sonuçta.

    vizyon diyorsun mizyon diyorsun.

    evet be güzel kardeşim vizyon mizyon yok. yenerseniz konuşuyorsunuz, yenemezseniz konuşacak bir şeyiniz yok zaten.

    bugün maçtan 4 saat önce çok sevdiğim bir fenerbahçeli abim yanında 4 tane ergene sürekli bir şeyler anlattı. tek muhabbet "galatasarayı şöyle yendik, taraftarını böyle üzdük"

    eeeee başka ne yaptın be amına koyayım ?

    yenildik ulan evet yenildik. çok üzüldüm tamam mı ? kazım gol attığında çok sevindim ama sonrasın çok üzüldüm. ama bu sene zaten çok üzüldüm ki. dedim ya ha konya yenmiş ha fener.

    yenildik ulan biz. yenildik.

    sikime değil fenere yenilmek, galatasarayım tamamen yenildi. yönetimi yenildi, futbolcusu yenildi, teknik kadrosu yenildi.

    dayan galatasarayım, sen şampiyon olacaksın. seni sevmeyen ölsün.
  • 1350
    olay maç kaybetmesi değildir aslında. bu sezon kaybeder galatasaray, ama bilirsin ki seneye alır nasılsa şampiyonluğu. o kadar üzücü olay oldu ki artık bu klüpte, insanın ağırına gidiyor olay budur. efsaneler gelecek vaadeden güzel kadroların başına getirilmiyor mesela, "yarım sezonluk idare et taraftar sana bir şey demez" hesabıyla getiriliyor, postalanıyor daha sonra. prekazi'ye yamuk yapıyor yahu bu kulüp. başarılı olmuş, futbolcuyla taraftarla muhatap olabilen yönetici çıkıyor kırk yılın başında, yine bazı hesaplardan dolayı istifaya zorlanıyor. başarılı veya başarısız, dünyanın en ünlü teknik direktörlerinden biri bir sezon daha kalacak sözü verilmişken, üç beş yöneticinin katıldığı dandik bir yemekle uğurlanıyor. son avuntumuz olacak maçta, resmi olmasa da zaten kırılmış rekorlar kırılmaya çalışılıyor. son dönemde çıkardığı, seven sevmeyen herkesin "türkiye'nin en yetenekli futbolcusu" olarak gördüğü bir gence, taraftarı avrupa'da oynayıp ismimizi, ismini taşı demiyor. siktirgit diyor.

    olay maç kaybetmek değil, insan bazı değerleri kaybettiğine üzülüyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın