• 6876
    bu kulübe yazık. bir tane teknik direktörü ayrıldı diye ne kimliğini kaybetmediği kaldı, ne yerlerden yerlere vurulmadığı kaldı. resmen koca kulüp fatih terim'in ayrılması ile bitti gibi davranılıyor. burada hocayı son 1 aya kadar en çok savunan insanlardan biriyim ama artık kan değişikliğine ihtiyaç olduğu aşikar. hoca kulübün en büyük efsanelerinden biri, bu zaten senin benim konuşmamla değişecek bir şey değil. bu bir gerçeklik. ancak geçmişe çok fazla takılarak hocayı da galatasaray'dan büyükmüş gibi görmek ayıp. ah benim galatasaray'ım. ah benim can yoldaşım.
  • 6877
    ihtiyacı olan şey; başkanlık makamında istikrar olan kulübümdür. bir başkanın 15-20 sene görev yapması gerekir ki üst düzey kadrolar yetişebilsin gelecek için. şu anda değerleri bir hiç uğruna harcıyoruz başkanlık makamında. bir ünal aysal kolay mı çıkıyor, bir adnan polat kolay mı çıkıyor, bir mustafa cengiz kolay mı yetişiyor, bir burak elmas kolay mı bulunuyor? taraftar; yetişmiş değerleri o kadar kısa sürede tüketmiş ki şimdi başkanlık yapacak kalibrede kişi kalmadı camiada neredeyse. ekonomiyi düzeltmiş adnan polat'la devam edilseydi ne kaybedilecekti? veya vizyonu hiçbir başkanda bulunmayan ünal aysal 'da ısrarcı olsaydık bugün geldiğimiz noktadan daha mı kötü olacaktık? diyorum galatasaray' ın tek sorunu taraftarının yanlış bakış açısı ve düşünce yapısı. galatasaray; istikrara taraftarına rağmen kavuşturulmalıdır. uzun vadeli başarı için bu şarttır.
  • 6878
    biraz sarı ve biraz vişneye çalan koyuca bir kırmızı.
    ne başkanlar, teknik adamlar, futbolcular eskitmiş olsa da çocukluk anılarımızın eskimediği, günlük alışkanlıklarımızdan çıkaramadığımız, türkiye’nin en büyük spor kulübü.

    bugünlerde çok çalkantılı, mide sancılarıyla dolu bir dönem geçiren, güzide takımımız.
    sosyal medya ve kuşak farklılığının getirmiş olduğu fikir ve ifade hürriyeti ile kişi ve düşünceler arası çatışmanın kurbanı olan avrupa fatihi.

    oyuncular, teknik adamlar ve kulüp yöneticileriyle fikir birliği oluşturamadığımız bu günlerde, yere göğe sığdıramadığımız, eleştiricem diye kalpler kırıp, sacunacağım diye çizgimizi aştığımız aslan kulübümüz.

    camiası ayrı deli*, taraftarı ayrı dolu.
    umudun adı, olmuyosa olduran galatasaray
  • 6881
    içerisinde dönen olaylar ve entrikalar, amerikan senatosunun koridorlarında bile dönmüyordur.

    daha çok su kaldıracaktır önümüzdeki dönemde yaşanacak olaylar. uzaktan sessizce izlemek ve her şey nihayete erdiğinde tüm kararları sakin kafa ile vermek herkes için hayırlısı olacaktır.

    bu sürede camiaya azıcık sükunet ile birlikte yapılacak her şeye biraz zaman verilmesini tavsiye ediyorum.

    son olarak, keşke sıradan kahvede maç izleyen dayılardan mı olsaydım acaba ya? içine doğru gittikçe bu dediğim entrikaları gördükçe acaba istikametim doğru mu diye sorgulamaya başladım.
  • 6882
    fatih terim'in gönderilmesinin idari ve sportif nedenler olduğunu düşünen kişilerin desteklediği kulüp.
    1905 yılında ali sami yen ve arkadaşları tarafından galatasaray lisesi'nde istibdat döneminde müstebit 2. abdülhamid'in baskılarına rağmen kurulan ve nihai amacını türk olmayan takımları yenmek olarak belirleyen spor kulübü, kurulduğu dönem itibariyle futbol kulübü.
    maksadımız bir renge ve isme malik olmak diyen ali sami yen'in kurduğu kulüp.
    bütün bunları yalayıp yutmuş galatasaray sözlük erbabına neden mi anlatıyorum? zira burada yazacağım şeylerin hepsi bunun etrafında olacak da ondan. defalarca değineceğiz bu gerçeklere.
    değineceğimiz bir yan konu ise kulüpten profesyonel spor ürünlerinin çalınması ve avrupa'da satılması. bunun için galatasaray store başlığına bakabilirsiniz daha detaylı bilgi için.
    bunlar ışığında 5. fatih terim dönemi'de diyebileceğimiz 4. fatih terim dönemi'nin son 6 ayını incelemeye alalım.
    galatasaray spor kulübü başkanı burak elmas seçimlere hazırlanırken hali hazırda medya önünde yani hepimizin gözü önünde dönemin galatasaray spor kulübü başkanı rahmetli mustafa cengiz ile galatasaray futbol takımı teknik direktörü fatih terim çok büyük bir kavga içindeydiler. mustafa cengiz üst üste kazanılan ikinci şampiyonluk* sonrası şampiyonluk gösterilerinde fatih terim'le kağıt üstünde 2+3 yıllık, lafta ise 5 yıllık (lafta olduğuna dair bir kanıt https://www.youtube.com/watch?v=w35lHP8m6tI ) bir sözleşme imzalıyor. 2+3 yıllık sözleşme esasen çok doğru bir karardır zira yönetimin o gün itibariyle sonraki dönemde devam edip etmeyeceği belli değildir ve diğer yönetimlere kolaylık sağlamak amacıyla o dönemleri kapsayan sözleşme yapılmaması kulüp adına da en doğrusudur söz konusu kulübün yaşayan efsanesi ve o gün için önemli sayılabilecek bir başarıyı* kazanmış olsa bile. lakin burada sıkıntılı olan durum bu tarz bir sözleşmeyi hem taraftara hem de hocaya 5 yıl diye satmaları, medya önünde şov yapmalarıdır. bundan bahsetmemin nedeni taraflar arası gerginliğin arttıkça ve bu tarz şeylerin ortaya çıkması/farkına varılmasıyla ipler iyice kopmuş ve yönetimle hocanın devam etmeyeceği bariz belli olmuş ve hatta yönetim hocanın istifasını açık bir şekilde istemiştir. bu 3.5 yıllık süre boyunca ikisi lig şampiyonluğu olmak üzere dört kupa alan, 21 yıl süren kadıköy'de galip gelememe serisini bozup bir de üstüne ikinci kez orada galip gelen, son sezon ise averajla ligi kaybeden yani oyun anlamında pek çokları tarafından beğenilmese de başarı anlamında genel anlamda başarılı diyebileceğimiz bir fatih terim vardı. yani fatih hocanın eli zaten kendi taraftarlarının fazla olması ve ffp bitişi dolayısıyla da hocanın ileride çok daha umut vadeden oyunla kupa ve başarıları getireceğine inancı ile çok güçlüydü. birçok taraftar onunla yola devam edilmesini istiyordu. bu yöndeki izlenim ise başkan adaylarından günümüzün başkanı burak elmas tarafından fark edildi ve tıpkı 2. fatih terim dönemi'nin başlamasını sağlayan rahmetli başkan özhan canaydın'ın başkanlık seçimi sürecinde yaptığı gibi hocayı seçim vaadi olarak öne sürdü. elbette başkan adayı burak elmas'ın tek vaadi bu değildi lakin çok az farkla seçimi kazanması, daha önce bu yöntemin işe yaraması ve diğer vaatleri hususunda üyelerin birçoğunu ikna etmemesi dolayısıyla en baskın, en bariz ve etkili olan terim vaadinin önemini göstermektedir. ayrıca diğer vaatlerinin birçoğunu yerine getirmemesi ya da gecikmeli/ayıplı bir şekilde yerine getirmesiyle diğer vaatleri seçimi kazanmasında etkili olsa bile ne kadar önemsiz olduklarını, başkanın bu vaatleri pek önemsemediğini kanıtlar nitelikte.
    en nihayetinde başkan seçildi ve başarısız geçen bir transfer dönemi sonucu sezona kötü bir başlangıç yapıldı. başarısız olmasının sebebi ise transferlerin geç yapılması ve tam bir geçiş sezonu niteliğinde transferler yapılmasıydı. zamanlama yüzünden şampiyonlar ligi ön elemelerinde psv'ye ağır bir şekilde elenmişti galatasaray. bir diğer sebebi ise harcanan 25 milyon euro'nun medyada sıkça yer bulması, basın tarafından bu maliyetlerin çok fazla olmasıydı. şahsi kanaatim ise daha önceki 3 sezonda kulübün ffp kıskacında bulunması nedeniyle zaten transfer dönemlerinde hep artıda olması ve bu maliyetin taksit yöntemiyle uzun dönemlere yayılması ve alınan oyuncuların gelecek vaad etmesiyle birlikte satışından bu maliyetin kat be kat fazlasının elde edilme ihtimalinin çok büyük olması nedeniyle başarısız olmadığıdır. geç olması da gayet doğal zira avrupa şampiyonası dolayısıyla transfer hareketliliği başlamamış ve üstelik önceki yönetimin covid 19 nedeniyle seçimi ertelemesi, seçimi kazanan başkanın transferlerin hazır olduğunu belirtip hiç de hazır olmamasıyla beraber çok da şaşırılacak bir durum değildir. başarısız ama şaşırılacak bir durum değil. dolayısıyla bu sezonun hem yönetim hem teknik ekibin geleceğe yatırım, geçiş dönemi, sabır vurgularıyla beraber sancılı geçeceği barizdi. lakin sadece süper lig açısından bakarsak durum tam bir rezaletti. zira galatasaray düşme potasına liderlik koltuğuna nispeten daha yakındı. bu durum galatasaray tarihinde çok az görülmüştür. en son görüldüğü zaman olan 2010-2011 futbol sezonu sonunda yönetim değişmiş, önceki yönetim ibra edilmemiş -ki dikkatinizi çekerim galatasaray spor kulübü tarihinde bu durum bir ilktir-, efsanesi olan fatih terim bir daha bu kulübe dönmem sözüne rağmen geri getirilmiştir. lakin ortada başka durumlar da mevcuttu. öncelikle uefa avrupa ligi 2021-2022 sezonu e grubu performansı muazzam bir şekilde gitmekte ve sezon başı kura çekimleri sonucu birçok galatasaraylı veya galatasaraylı olmayan taraftarlar tarafından sıfır çekeceği konuşulan galatasaray bu grupta namağlup ve sansasyonel bir şekilde gruptan çıkmıştır. değişen format sebebiyle de son 32 turunu atlayıp doğrudan son 16 turuna kalmıştır. türk futbolu'nun son senelerini düşündüğümüz vakit bu sezon elde edilen başarı hem çok kritik hem de hasret duyulan bir başarıdır. ayrıca ligdeki kötü gidişatın kötü oyunla birlikte -(!) pek katılmıyorum ama bu konuda büyük bölünmeler var yine de ekliyorum bu ibareyi- çok kötü hakem kararları ve şanssızlıkların da nedeniyle olduğu çok barizdi. en azından galatasaray sözlük ve twitter platformlarındaki galatasaray taraftarlarının önemli bir kısmı bunu kabul ediyordu. özellikle xg istatistiği üzerinden dönen tartışma kötü oyun üzerindeki ayrılıkları en iyi özetleyen sembol olmuştu. bu yönde de taraftar başarısızlığın sorumlusu üzerinden ayrılıklar yaşıyordu. bir grup taraftar teknik direktör fatih terim'in istifa etmesini isterken diğer taraf istifanın yanlış olduğu, takımın geçiş sezonunda olduğu, uefa avrupa ligi'ndeki başarıdan ötürü çok büyük bir başarısızlığın olmadığı ve bu kulvardaki şansımızı sonuna kadar zorlamamız gerektiğini düşünüyordu. başka bir ayrılık da fatih terim'in istifa etmesi gerektiğini düşünenler arasındaydı. orada da hemen gönderilmeli ya da daha sonra -çoğunlukla sezon sonu- gönderilmeli yönünde bir ayrılık mevcuttu. bunun yanında yönetimin hakem hatalarına karşı hiçbir sesinin çıkmaması, suyun karşı tarafındaki rakibin* başkanı ali koç tarzındaki dostluk söylemleriyle beraber başkan burak elmas ligdeki başarısızlıkla beraber kredisini yitiriyor ve kendisine verilen destekleri birer birer kaybediyordu. bunun yanında oynanan 21 aralık 2021 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası çıkışıyla beraber ertesi gün tff başkanı nihat özdemir'in ofisine gitmesi ve o görüşmeden sonra hakem hataları hakkında hiçbir şekilde söz etmemesi ve hatta nihat başkanı zor durumda bırakıyorlar açıklaması geçmiş açıklamalarının da ortaya çıkmasıyla beraber imajını fazlasıyla zedelemiş ve bu düzene boyun eğmeye başlayan bir başkan izlenimi bırakmıştı. zaten sponsor hususundaki vaatlerinin de yalan çıkması ve galatasaray spor kulübü'nün birçok alanda sponsor anlamında erden timur, dinçer azaphan hariç başka sponsor bulunamaması espirilere konu oluyor, kötü duruma daha da sıkıntılar doğuruyordu. bunlar sürüp giderken hocanın yanına yardımcı dedikoduları çıkmaya başladı, francesco farioli, pep guardiola'nın yardımcısı gibi isimler medyada dolanır hale geldi. en sonunda şu anda galatasaray spor kulübü yönetim kurulu üyesi ışıtan gün katıldığı bir programda domenec torrent ile yardımcı hoca olması hususunda görüştüklerini belirtti. lakin ortada bir sorun vardı ki hocanın yanına alınan yardımcı hocadan bizzat hocanın kendisinin haberi yoktu. bunu da yanlıyor olabilirim 8 ocak 2022 galatasaray giresunspor maçı sonrası basın toplantısında beyan etti. gidişat her ne kadar kötü olursa olsun teknik direktörün bir tasarrufu olmadan yanına birisini koymak çok yanlış bir harekettir. orada teknik patronun sözü geçerli olur. bu bir gerçektir. durumun absürtlüğü dolayısıyla da birçok iddia ortaya atıldı ve en ciddisi ise söz konusu geçen ismin fatih hoca yerine teknik direktörlüğe düşünüldüğüdür. buna dair en büyük iddialardan biri de hakan şükür'ün youtube kanalında bu iddiaya dair ses kayıtlarını dinlediğidir. bu olay özellikle 9 ocak günü çok konuşulmuştu. ertesi gün ise daha kulüp tarafından bir resmi açıklama gelmeden imparator fatih terim'le yolların ayrıldığı haberi medyaya düşmüştü. sonrasında da resmi açıklama geldi. artık kimilerine göre 4. fatih terim dönemi kimilerine göre 5. fatih terim dönemi sona ermişti. işin daha kötü tarafı ise fatih terim'in yaşı gereği bir daha kulübe teknik direktör olarak gelme ihtimalinin çok zayıf olmasıydı. dolayısıyla özellikle hocayı sevenler, hocanın bu sezon ve dönem başarısız olmadığına inanlar ve girilen yapılanma sürecinin hocayla devam etmesini isteyenler için büyük bir yıkımdı. olayların gözüken kısmı unuttuğum noktaları ve eklemeye değer bulmadığım kısımları hariç olmak üzere böyledir.
    buradan sonra tamamen kendi yorumlarım olacak olup sadece fikri hür vicdanı hür olduğunu iddia eden galatasaray taraftarlarının galatasaray sözlük platformuna yazıyorum.
    hocanın gidişiyle çok üzüldüm ve realite olarak haddimi aşmadığımı düşünsem de sözlüğün yapısı ve içerikleri dolayısıyla galatasaray sözlük sınırlarını aştığımı düşündüğüm birkaç entry girdim. bu fikirlerimin belirttiğim gibi arkasındayım lakin bunları tekrardan yazmayacağım zira emek harcadığım yazımın kaldırılmasını istemiyorum. 10 ocak 2022 fatih terim'in gönderilmesi olayı maalesef sadece fatih terim ismi etrafında değildir ve basit bir sportif/idari karar olmanın çok ötesindedir. iddia ediyorum ki bu kararla beraber ali sami yen'in kurucusu ve ilk başkanı olduğu galatasaray spor kulübü ruhen intihar etmiştir. kendi kimliğini hiçe saymıştır. yukarıda da belirttiğim gibi galatasaray spor kulübü kimliğini özgürlükçü, baskıya ve güç sahiplerine boyun eğmeyen bir kimliğe mevcuttu. futbol kulübü bir bahaneydi. kendi memleketinde yabancıların yapabildiği bir şeyi, oynayabildiği futbolu yapabilme, oynayabilme isyanıydı. bu eğer o günün şartlarında basketbol olsaydı basketbol kulübü kurulacaktı. beyzbol olsaydı beyzbol kulübü olacaktı. 31 mart vakasıyla beraber biten istibdat döneminin ardından gelen zihniyetin en önemli temsilcileri arasındaydı o zamanın galatasaray futbol kulübü. bu maksadla bir isme ve renge sahip oldular ali sami yen ve arkadaşları. bu senelerce sürdü ve galatasaray bu kimliğini muhafaza etmeyi başardı. türkiye'nin son yıllarını gözlemlediğimizde ise mevcut durumun ne olduğunu herkes biliyor. bilmeyenler ise başlıktan bakarak ufak bir gözlemleme yapabilirler**. birçoğumuzun sembolik referandum videosu üzerinden bilinen siyasi iktidar-fatih terim çekişmesi ise hepimizin malumu. bu çekişme ise sadece bu video olayı ile sınırlı değil aksine daha derin mevzuları da var elbette. bu çekişmenin başlamasıyla beraber dönemin milli takımlar teknik sorumlusu fatih terim ilk başta istifasını sunmasına rağmen bu kabul görülmüyor ve adeta imajı zedelenmesi amacıyla kovuluyor ve üstelik hakkı olan tazminatını da vermiyorlar. çekişmenin ne kadar büyük olduğunu anlatmak amacıyla bu olayı tekrardan hatırlattım. ha tabi o dönem tff başkanının şirketi şu anda dünyada en çok ihale alan 10 şirketten biri. yani siyasetle hiç ama hiç alakası yok*. bu doğrultuda tff yönetimi 21 aralık 2017 tarihinden itibaren çok sevdiği galatasaray'ına dönen fatih terim'e cezalar yağdırmaya başladı. elbette hocanın yanlış davranışları vardı ama söz konusu başka insanlar olduğunda bu kusurlu davranışların nasıl göz ardı edildiğini anlatmaya gerek yok zira gerek sözlükte gerek sosyal medyada gerek çevremizde bu duruma defalarca isyan ettik. verilen cezalar da her zaman en üst sınırdan verildi ve bu durum baya zorlandı. en sonunda tff başkanı nihat özdemir hocayı göndermek adına burak elmas'a bir teklif sunmuştur. oda tv'de yazılan yazı hepimizin malumudur. şahsım adına bunu gönderildiği an beraber kahve içmekte olduğumuz ev arkadaşıma da belirttim. kendi kanaatim olup bu yazıyı da gazeteci ve ilişkileri olan insanın iddiaları ile destekliyorum. vaad edilen nedir, ne için istenmiştir az çok tahmin etsem bile pek gerek yok zaten herkes benim tahmin edebildiğim şeyi tahmin edebilir. daha acı olan ise bizzat galatasaray spor kulübü başkanı burak elmas tarafından fenerbahçe kongre üyesi, fenerbahçe eski yönetim kurulu üyesi ve basında ''galatasaray'ı asla affetmeyeceğim'' beyanında bulunan nihat özdemir'in bu teklifini kabul etmesidir. lakin söz konusu nihat özdemir'in fenerbahçe kimliğinden daha çok öne çıkan bir kimliği vardır. özellikle taraftarlar ve sözlük yazarları tarafından göz ardı edilen bir kimlik. nihat özdemir limak holding'in sahibidir. yani dünya üzerinde en çok ihale alan şirketin sahibidir. bu konuda daha da bir şey yazmayacağım. siyasetle olan ilişkisi ortadadır zira. dolayısıyla burak elmas hem asla galatasaray'ı affetmeyeceğini beyan eden hem de siyasi güç sahibi birine boyun eğmiştir. belki başarı, belki başkanlık sıfatının devamı, belki üstüne gelen baskıların kalkması karşılığında ve bunu efsanesi imparator fatih terim'i feda ederek gerçekleşmiştir. dolayısıyla galatasaray kendisini ortaya çıkaran felsefeyi çiğnemiş, kendi kimliğini hiçe saymış ve intihar etmiştir. galatasaray'ın tarihini kısaca özetleyen 26 şubat 2014 galatasaray chelsea maçı öncesinde spikerin söylemlerinde de yer alan ve birçoğumuzun kullandığı 500 senelik tarih hiç edilmiştir. 1481 tarihinde mekteb-i sultani'nin kurulmasıyla beraber oluşan tüm kültürün damıtıldığı galatasaray spor kulübü bu bağlarını kesip atmış ve siyasi güç sahiplerinin boyunduruğu altına girmiştir. bu görüşüm 10 ocak 2022 fatih terim'in gönderilmesi olayına dair sahip olduğum üç perspektiften birisidir.
    diğer görüşüm kulübün efsanesi imparator fatih terim'e ihanet edilmesi, arkasından hançerlenmesidir. bu olayı siyasete bulaşmadan yani yukarıdaki görüşle bir bağlantısı olmadan anlatacağım. başkan burak elmas 10 aralık 2022 tarihinde yaptığı instagram paylaşımıyla her şeye rağmen hocamızın yanındayız mesajı vermiştir. ayrıca 4 ocak 2022 tarihinde twitter'da yaptığı açıklamayla beraber hocanın gönderileceğine dair haberlerle beraber suni gündem yaratılmaması gerektiğini belirtmiş ve yine hocanın arkasında olduğunu belirtmiştir. son açıklamasından yalnızca 6 gün sonra ise hocayla yollarını ayırmıştır. keza 8 ocak 2022 galatasaray giresunspor maçı sonrası basın toplantısındaki beyanlarıyla da fatih terim'in böyle bir ayrılıktan haberi olmadığı hatta bunu beklemediği görülmektedir. keza medyada çıkan ve doğrulayamadığım ama yine de bir iddia niteliğinde olan, başkanın hocayı yolları ayırmak üzere toplantıya çağırması üzerine toplantının içeriğinden haberi olmayan fatih terim'in transfer toplantısına katıldığını zannetmesi de durumun sıkıntısını gözler önüne sermektedir. keza 3. fatih terim döneminde hocaya -zannımca- ihanet ettiğini düşündüğüm ünal aysal'ın ekibinde bulunan ışıtan gün'ün bu ekipte olması, yeni hoca domenec torrent ile görüşmesi ve hatta görüşülmesi için başkanı ikna etmesi, kendisinin hocaya bakış açısı yine durumu ortaya koymaktadır. nedir bu durum derseniz hocaya ihanet edilmesinden başka bir şey değildir. hocanın arkasından iş çevrildiğinin göstergesidir. her kim olursa olsun hocanın arkasından iş çevrilmesi hoş değildir. doğru değildir. bir memnuniyetsizlik varsa durum belirtilir ve gerekirse sonradan açık bir şekilde yollar ayrılır. lakin bu süreçte yapılan eylemler, hocayla yollarının ayrıldığının resmi kanaldan önce medyaya sunulup taraftarın nabzının ölçülmesi, gelen tepkiler üzerine 2. bir veda paylaşımının yapılması -ki ne kadar çapsız bir paylaşım olduğunu belirtmeye gerek yok-, yeni hoca domenec torrent'in twitter hesabı üzerinden yapılan paylaşım ve hatta sosyal medya üzerinden yeni hocayı açıklamamaları bile ne kadar korktuklarını göstermektedir. korkularının sebebi ise yanlış bir karar almaları değil. zira o kararı kendilerinden pek emin olmasalar bile aldıklarını basın toplantısında defalarca belirttiler. kararınızın arkasında durursunuz yanlış bile olsa. lakin bu karar ihanetle alınan bir karar olunca.. işte bu çok zor bir durum. bu zorluğu başkan burak elmas'ın basın toplantısında gördük. tıpkı sosyal medya deyimiyle saç açısından dezavantajlı bir siyasetçinin katıldığı televizyon programlarında yaptığı soruyu cevapsız bırakma taktiği gibi bir taktikle basın toplantısını bitirdi ve hiçbir soruyu esasen cevaplamamış oldu. bu taktik genelde ihanet edenler tarafından kullanılır. bunu bir kez daha görmüş olduk. ayrıca domenec torrent ile sözde yardımcılık için görüşülmesi lakin hemen olayın teknik direktörlüğe çevrilmesi de bu ihaneti gözler önüne seren başka bir detay. hiçbir yardımcı bu kadar plansızlığa evet demez. inanılmaz saçma bir durum var ortada. sayın torrent biz seni yardımcı olarak düşünüyorduk bir süredir de öyle görüşüyoruz ama hocamızı kovmaya karar verdik gel sen hoca ol dersen sürekli mükemmele yakın sistemlerde çalışmış ve bir sistem adamı olan bu isim bu ne sistemsizliktir diyip reddedecektir. sözün kısası dolayısıyla hocaya ihanet edilmesi, olayın bu noktalara gelmesi farz-ı muhal sportif anlamda hocayla yolların ayrılması doğru bir karar olsa bile bu yönüyle doğru kararı mahvediyor ve hocanın yanında yer alınmasını icap ediyor. bugün efsanesine ihanet eden yarın kulübüne de ihanet eder. hatta zannımca zaten ediyordur da. diyeceksiniz neden ihanet ediyor zaten onu yukarıda söyledim. bugün gönderilmesi mevzusuna ise olayın sportif yönüne değinmişken geçelim.
    son perspektifim ise doğrudan hocanın gönderilmesi kararıdır. olayın siyasi ve ihanet boyutlarını göz ardı ederek alınan idari kararın sportif bağlamda yanlış olduğunu düşünüyorum. ayrıca karşıt görüşlerin kabul edilir olduğu tek husus burasıdır. ihanetin ve siyasete boyun eğmenin kabul edilmesi fikri hür vicdanı hür mottosuyla, düşünce özgürlüğüyle ilgisi yoktur asla. sadece bu durumların mevcut olmadığını söylerseniz bu görüşü kabul etmesem de fikir özgürlüğüne girer ama ihanet ve siyaset asla olmaması gereken şeyler sporda ve özellikle galatasaray'da. sportif bağlama gelirsek hoca 4 yılda 2 şampiyonluk gördü, bir defa çok küçük bir averaj farkıyla 2. oldu ve korona dolayısıyla liglerin ertelendiği sezon çok kötü bir sıralamayla bitirdi. hatta sıralamayı bile unuttum o kadar sıkıntıydı. bunun yanında sportif başarı olmasa bile mutlaka belli bir öneme sahip olan kadıköy'de galip gelememe serisini bitirdi ve çok zorlanılan deplasmanda üst üste iki defa galip gelmeyi başardı. şampiyonlar liginde de çok başarısız bir dönem geçirdi. esasen ben çok farklı düşünsem de çok büyük bir kanaat oluştuğu için bu yönde aksi yönde olan görüşümü belirtmiyorum. bu sezon* da ligde şampiyon olamayacağı bir konumda lakin uefa avrupa ligi'nde muazzam bir iş çıkardı ve turnuvanın ölüm grubundan namağlup bir şekilde takımını çıkarmayı başardı. öyle bir grup ki birçokları tarafından ''sıfır'' çekeceğimiz ilan edilen grup. dolayısıyla genel teknik direktörler açısından başarılı sayılabilecek lakin hocaya göre başarısız sayılabilecek -yine aksini düşünüyorum ama demokrasi*- bir dönemi geride bıraktı. dolayısıyla sportif anlamda yolların ayrılmasını hem doğru hem yanlış bulacaklar olur ki öyle de oldu. lakin bu durumda hocanın gönderilmesini doğru olduğu durumda bile sezon ortasında değil sezonun sonunda en azından uefa avrupa ligi serüvenini noktaladıktan sonra gönderilmesini doğru bulunması kanaatindeyim. zira bu hususta hoca turnuvada nasıl oynayacağını çok iyi biliyor, tecrübesi dünya düzeyinde ve buralara takımı kendisi getirdi. burada çok detaya girmeyeceğim ama işin sportif yönünde kötü olduğu için hoca gönderilmedi. sportif anlamda ligdeki gidişat tamamen bir kılıftı. başkan burak elmas'a sezon başı sorulsa bu senaryoya büyük ihtimal okey verirdi. olay tamamıyla -yine zannımca- sezonun devamında gelebilecek büyük bir uefa avrupa ligi başarısı sonunda hocayı göndermenin imkansız olmasıdır. takımıyla bu turnuvada finale çıkmış, kulüp ve ülke futbolunun en büyük işlerinden birini gerçekleştirmiş ve kulüp efsanesi olan hocayı göndermenin ihtimalini hesaplayabilecek bir robot olsaydı yüzde 4'ten* fazla ihtimal vermezdi herhalde. bunun farazi bir yorum olduğunu varsayabilirsiniz aksi düşüncedeki sözlük sakinleri lakin iddiamın kuvvetini hocanın yerine getirdikleri ismin kariyerine bakarak anlayabilirsiniz. zira takım çalıştırma yönündeki tecrübesizliği, yerine getirildiği hocadan çok daha düşük profilli olmaması, gelecek vaad etmemesi (yaşı 60), hiçbir başarısının olmaması ve bu yönde de bir ışık göstermemesi gibi birçok sebep bu sezon galatasaray'ın elinde kalan tek kulvar olan uefa avrupa ligi'ni de daha riskli bir hale getirmiş oluyor.
    bu perspektifleri birleştirip kısa bir yorum yaparsak, siyaset ve ihanet başlıklarına ek olarak galatasaray store başlığı altında yer edinen profesyonel sporcu ürünlerinin çalınıp avrupa'da satılması olayının paraya hiç muhtaç olmayan ve böyle bir karakterde bulunmayan fatih terim'e yaftalanıp hocayla kulübün bağlarının koparılmasını amaçlayan bu hareketlere baktığımızda çok büyük bir ihanet çemberi, siyasi güce boyun eğiş görmekteyiz. halbuki hocanın yapmadığına zaten azıcık da olsa tarafsız bir gözle hocayı gözlemleme fırsatına erişmiş insanlar kanaat getirecektir ama onu bile yapamayanlar için hocanın bu satılan ürünlerin getirisinden çok daha fazlasını ayrılış sürecinde tazminat olarak alabilecek iken ''söz konusu galatasaray iken tazminatın gündeme gelmesi bana hakaret teşkil eder'' diyerek bu alacağını kulüpte bırakması yine teşkil eder. bu da yetmezse zaten hocanın maddi durumunun inanılmaz iyi olduğunu belirtelim. kimin yaptığına ise kısaca bir bakacak olursak aynı olayın yaşandığı 2013 yılında yine yönetim kurulunda çalışan ve bugün de yönetim kurulunda olan bir isme odaklanmak lazım gelebilir. o mudur değil midir bilemem ama iddialar en azından daha güçlü.
    ezcümle burada bazıları yazının başında belirttiğim üzere sözlüğün sınırlarını aştığım yazılarım -özellikle bir entry- dolayısıyla bana çok kızdılar. lakin ben o yazıyı yazarken de burada yazıya dökmeye çalıştığım fikirlerin birçoğuna sahiptim. hala da benzer şekilde düşünüyorum. galatasaray spor kulübü siyasi güce boyun eğmiştir. bu benim düşüncemdir. kimisi bunu kulübün tff ile verdiği savaşın kaybedilmesi olarak yorumlar kimisi başarı için yapılan fedakarlık. lakin kendi kimliğini ezip geçen, kendi efsanesine ihanet eden, hiçbir şekilde haz etmediğim ve ülkesine ihanet eden güçlerle birlikte hareket eden kulübü ben destekleyemem. nasıl ki dün bir spor kulübü hakkında şikeci demişsem bugün de başka bir spor kulübü için bunları derim. dolayısıyla galatasaray spor kulübü bu yanlışından dönüp ne zaman güç sahiplerine boyun eğmez de tekrar baş kaldırırsa o vakit özür diler tekrar ölümüne desteklerim. 2013 yılında da hoca ihanete uğradığında çok üzüldüm lakin kulübe asla laf etmedim. zira o gün böyle bir durum görmedim. eğer böyle bir durum varsa bile ben görmedim. o zaman da hocanın kendisi gibi ''aslolan galatasaray'' dedik ve devam ettik yolumuza. hayatta her şey tek bir kulüp ve başarı değildir. çoğu zaman dik duruştur. o dik duruş bozuldu biz de dik duranın yanına geçtik sadece. ne vakit galatasaray dik durur o vakit biz de dik duranın yanında ölümüne dik dururuz. böyle biline!
  • 6883
    oturmuş bir kurumsal sistemi olmayan kulüp. şu anki problemlerin hepsinin temelinde bu var. çok çabuk savruluyoruz bireysel kararlarla. bunun mümkün olmaması gerekirdi. bu noktada burak elmas'ın seçim döneminde çizdiği yol haritası umut ettirmişti ama kurumsallık dışı son olaylardan gördüğümüz üzere bir kere daha umutlar yerle bir.

    halen kulüp başkanı birtakım kişilere güveniyor. eskiden fatih terim'e güveniyordu, şimdi ışıtan gün'e. illa birine güveneceksek fatih terim'i her seferinde tercih ederim ama kişilerden bağımsız bir şekilde durumu indirgersek eskiden de kişilere güveniyorduk, halen de kişilere güveniyoruz. bir kişi ayrıldığında yer yerinden oynuyor çünkü oturmuş bir sistem yok. görderme şekli zaten başlı başına fiyasko. yazık.
  • 6884
    yine bir şekilde savaş ortamina girmis kulubumuz. yönetimin vasifsizliklari bir yana iddialar bir yana taraftar bir yana vs vs.
    cok kötü giden ve yaklaşık üç yıldır futbol oynamayan takımın hocası elbette değiştirilmeli idi. ama süreç çok kötü yönetildi. taraftar destegini bir kac mac sonra tamamen kaybedecek teknik adamı simdi kovarak ve türlü türlü islere girerek bunu yaparak tabiri caizse sacmaladilar.
    taraftar hocadan taraf oldu. hoca böylece birkac mac sonra belki de daha üzgün şekilde buradan ayrilacakken sahiplenilen adam olarak ayrildi.
    başkan da yaptigi hareketler ve konusmalarla, getirdiği hoca* ile durumu kurtarmak yerine daha da kötüleştirdi. başkanlık koltugunun ağırlığını taşıyamadığını gostermis oldu.
    ve belli bir kesimde bu durumu firsat bilerek kac aydir kulup yönetiminde olan bir adam ile ilgili iddialari nedense simdi alevlendirdiler. zaten zor durumda olan yonetime son darbeyi vurdular.
    olan da arada takımına dair hayaller kuran taraftarlara oluyor. işin kötüsü taraftar da bölündü. en tehlikelisi de bu durum. suyun karşısı ile dalga gecerken resmen başımıza geldi.
    baskan o adamı yönetimde tuttugu her dakika bu kulübe ihanet eder. hatta mumkunse en kisa zamanda secim karari almaz ise yine ihanet eder.
    bu arada bu durumun en sucsuz adamı da torrent. ona umarım sacma sapan tepki gosterilmez.
    en kisa günlerde yeniden birlik olunan ve kupalarla dolu bir gelecege kavusuruz insallah.
  • 6885
    çok ciddi bölünme içerisinde olan kulüp. bu öfke, bu kin kulübü belki de hiç olmayacak bir ayrılığa götürecek. insanlar as olanı unutmuş durumda. fatih terimi sevenler, sevmeyenler, liseliler, lisenin içindeki ayrışmalar hepsi kendi bakış açısıyla bakıyor.

    buradaki as olan galatasaray spor kulübü. burak elmas yönetimi yalanlarıyla benim gözümde tamamen bitti. büyük ihtimal galatasaray içerisinde de bitti. en yakın genel kurul da bu görülecektir. ancak buradan çıkan ayrışma hiç kimseye fayda sağlamıyor. torrent'in yardımcısı, ışıtan gün'ün tivitleri, kendi kulübünde yaptıkları, 20 bin forma vs kaybolması tüm bunlar galatasaray'a fayda getirecek tartışmalar değil. 3 yıllık planlama adı altında bir gençleşme operasyonumuz var, bunu kim gelirse veya giderse farketmeksizin devam edilmesi gerekiyor. asıl önemli olan budur.
  • 6886
    galatasaray taraftarı olduğunu iddia edenler, şu anda galatasaray'a, galatasaray düşmanlarından daha fazla zarar veriyor ve bunun tek nedeni, intikam. galatasaray için değil, intikam için. yazık, gerçekten çok yazık.

    bu kişilerin isimleri bugün çıkmadı ortaya, listeler belliyken neredeydiniz? bu kulüpte herkesin, neden bir ajandası var? kayıtsız şartsız galatasaray diyen, 3 5 kişi kalmışız gibi hissediyorum. allah sonumuzu hayretsin.

    şimdiki yazacaklarım, bu yönetimden bağımsızdır, kulübü sosyal medyadan yönetebileceğini zanneden 3 5 zibidi, seçim dönemlerinde ciddiye alındığını hissettiği için sürekli seçim isteyen 3 5 yıkık, ibrasızlığı her fırsatta kullanıp, yönetim düşüren 3 5 egoist yüzünden yönetecek insan bulamıyor bu camia. son yönetimlerin çapları ortada. bu durumdan rahatsız olan genel kurul üyelerimizin bazıları, kariyerlerinde başarılı bir çok galatasaraylının, ali sabancı gibi, başkan olmamak için, bunlara yem olmamak için, aidat ödemedikleri belirtiyor clubhouse ve benzeri yerlerde.
  • 6887
    büyük bir kaosun içinde olan kulüp.

    fatih terim ve destekçilerden anladığım kadarıyla camiada terim'den başka namuslu adam yokmuş. öyle bir hava var ki herkes namussuz kendisi galatasaray'ı ayakta tutan son kişi. kendisi allah gecinden versin öldüğünde kulübe kilit vuracağız.

    işin garip tarafı bu ''namussuz ve hırsız'' yönetim ile birlikte geçen sene mustafa cengiz yönetimine de denmedik laf kalmamıştı. haklı haksız eleştirileri saymıyorum ama bunun ötesinde ölüm döşeğindeki adama bile neler dendi. şimdi burak elmas yönetimine söven terimcilerin yüzde doksanı bu yönetim gelsin diye yapmadıklarını bırakmadılar. fatih terim'in kendi de bizzat bu yönetimi destekledi, seçilmesine de sebep oldu.

    zamanında birbirini desteklemek için her türlü şeyi yapanlar şimdi araları bozunca birbirini hırsızlıkla suçluyor. geçmiş tecrübelerim diyor ki birbirine böyle saldıran iki güruh varsa bu bir rant kavgasıdır. ve yine tecrübelerim ikisinden de uzak durulması gerektiğini söylüyor.

    madem bu yönetimin illegal işlere bulaşma tehlikesi var, kendilerini bu kadar desteklemiş ve seçilmelerini sağlamış fatih terim niye zamanında ses çıkarmadı? böyle kişilerin olduğu yönetimden maaş almayı nasıl kabul etti? herhalde bu adamlar çok temizdi de 2 günde bozulmadı.

    bunları söyleyince de kendisine ihanet edildi bahanesiyle savunuluyor. ''kandırıldık'' cevabı bana başka bir rant kavgasını hatırlattı. tek adamların ortak savunması bu herhalde. artık anlayın, bu kurtarıcı tek adam kafası tek adamların iktidarını korumak için uydurduğu safsatadır.

    daha önce farklı düşünüyordum ama fikrim değişti. kendisini galatasaray'dan büyük gören, bunun için artık galatasaray'a da saldırmaya başlayan sosyal medyadaki güruhunu da görünce fatih terim'in başkanlığını veya kulüpte herhangi bir başka pozisyonda olmasını istemiyorum. diğer adaylar beceriksiz ama hiç değilse kendileri ne yaparsa savunan bir topluluk yok. gerektiğinde yöneticilerin üzerine rahatça gidilebiliyor. yanlışlarına çoğunluk yanlış diyebiliyor. eleştiren kulüp üyeleri bu kadar toplu lince maruz kalmıyor.

    ayrıca kendisini hep haklı karşısındakini de hain ilan ettiği için, öz eleştiri yapmadığı için herhalde terim'in başkanlığı da son dönem teknik direktörlüğü gibi olacak. kulubü de demek ki teknik direktörlüğünde yaptığı gibi tek şartı kendine biat eden liyakatsiz kişilerle dolduracak.

    kendilerine koşulsuz biat eden fanatikleri olan her tek adam yönetiminden ölümüne kaçıyorum artık. böyle birini gördüm mü tüylerim diken diken oluyor. fanatikleri en büyük zararı da bizzat o kişiye veriyor. sevdiğimiz insandan da soğutuyorlar bizi.

    ben artık terim'in intikamı için takımımın küçük görülmesine, daha maça çıkmamış yeni hocasına sosyal medyada hakaretler edilmesine sessiz kalamıyorum. fatih terim için galatasaray'a saldıracak duruma gelen güruha karşı ben de galatasaray'ı kendi çapımda savunmak için sessiz kalmayacağım. adı geçenlerin hiçbiri galatasaray ile zerre kıyaslanamaz.
  • 6888
    taraftarı olmak gerçekten yorucu.
    oturduğum yerin futbol takımı var, son 4 maçını kaybettiler, düşmeden 2 sıra yukarıdalar. diyorum şu heriflerin taraftarı olsam, tek olayım haftasonu arkadaş ile stadda maç izlerken bira, sandviç yapmak olsa. yönetimde kim nedir, yardımcı hoca kim, bilmem ne store müdür kimmiş bilmesem, umursamasam.
    sonra gerçeklere dönüyoruz; bankalar birliği, fatih hoca, değişen yönetim, sosyal medya, duyum, hakemler, tff.
  • 6889
    hocanın istifasını istemeyen ve en azından sezonu tamamlaması gerektiğini düşünen biri olarak gitmesinin ne kadar doğru olduğunu yaşanan bu süreçte daha iyi anladım.
    burak elmas yönetimi gidecek belki ama gelecek yönetimi acayip derecede rahatlatmış olacak.
    her şerde bir hayır varmış derler ya, şu an yaşanan çirkin şeyler bugün için kötü olsa da ileride kulüp olarak rahat etmemizi sağlayacak.
    bugün hoca gitti diye yöneticilerin sayfalarını didik didik eden arkadaşlar aslında bilmeden çok iyi bir iyilik yapıyorlar:)
    40 yaş ve üstü gs taraftarının neredeyse tamamı, hocayı çok sevse dahi aslolan galatasaray olduğu için önüne bakarken, bir kısmının aslında derdinin galatasaray olmadığı net anlaşılmıştır.
    hiç bana galatasaray’da böyle yönetici mi istiyorsunuz demeyin.
    ben marcao-kerem aktürkoğlu olayında marcao satılsın diyen bir insanım.
    galatasaray taraftarı çok rezilliği sineye çekti, niyeyse konu ışıtan’ın tweetleri olunca bir anda hassaslaştılar:)
    yukarıda da dediğim gibi bence çok iyi oldu.
    hem kulüp rahatladı, hem de kimin derdinin galatasaray olduğunu çok iyi anlaşıldı.
    hoca gitsin diye galatasaray başarısız olsun isteyenleri de unutmuş değilim.
  • 6891
    inanılmaz bir kaosun içinde boğulmakta olan güzide kulübüm.

    bunun suçlusu da tabii ki fatih terim. yine personeliyle konuşup sorun çözmek yerine arkasından iş çevirerek personelini kulüpten koparan bir başkan tarafından gönderildi ama sorumlu fatih terim ve kendisinin şu an galatasaray için en doğru tercih olduğunu düşünenler.

    mustafa cengiz'in hastalığı ilerlediğinde dahi eleştirmekten imtina etmedi terimsporlular. evet, ben eleştirdim. allah rahmet eylesin, mustafa cengiz'in şahsı hakkında kötü bir ifadem olmayacak elbette. fakat bu yönettiği ekibin 4 yılda takımın kalitesini yavaş yavaş düşürdüğü, futbol takımının içini boşalttığı gerçeğini değiştirmiyor. tek tek transfer analizi de yapabilirim burada, dilerseniz yapayım yani. kendisi döneminde 59 transfer yapıldı deniyor ama yazın psv maçında sağ bekte sekidika mı oynasın oğulcan mı diye tartışıyorduk. geldiğinde fernando, ndiaye, belhanda, donk, de jong, selçuk olan orta sahamız varken, psv maçında aytaç'tan başka alternatifimiz yoktu.

    açık söyleyeyim, ben fatih terim'in bu kadar sabretmesine bile şaşırdım. gelip yarım dönemde takımı şampiyon yapıp, çok büyük bir motivasyonla başladığı şampiyonlar ligi maceramıza gomis satıldığı için forvetsiz devam ettik. ona rağmen iyi futbolla elendik. eğer o sezon forvet alınsaydı ve ikinci turu görseydik, ve başımızda ünal aysal'ın ilk dönemi gibi güçlü bir yönetim olsa idi, ikinci yarı öncesi gelen parayla sneijder - drogba kadar sansasyonel olmasa da daha iyi kurulmuş bir takım görebilirdik, oradan sonra çok farklı bir galatasaray izleyebilirdik ve bugün çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. benim tanıdığım hoca o gün atardı köprüleri. bu yapılan saçmalığa rağmen son sezonuna kadar çıkıp da tek bir kötü kelam etmedi, ne mustafa cengiz'e ne de yönetimine. yalansa yalan deyin. hoca en son transfer döneminde attı köprüleri, onu da sırf süleyman rodop'a uçurulan saçma sapan haberler yüzünden yaptı, çıktı almak istediği isimleri çat çat söyledi. orada koptu işler.

    efendim bizler seçim döneminde burak elmas'ı göklere çıkarmışız. evet, yaptım. ben destek oldum yani şahsım adına konuşursam. pişman mıyım, evet. o gün baktığımda en mantıklı seçim burak elmas gibi görünüyordu. neden? çünkü tanıdığımı zannediyordum en azından. uefa zaferi sırasındaki konumu referanstı mesela benim için. bu yüzden desteklediğim adam oydu. ne yapsaydım, bir taraftar olarak tek tek insanların kafasındakini mi okusaydım, çarşaf çarşaf araştırma mı yapsaydım? bunu yapacak olan ben değilim ki. bunu yapacak olan muhalefet olmalıydı. metin öztürk, eşref hamamcıoğlu o gün bana ışıtan gün'ün falan gerçek yüzünü gösterseydi keşke.

    fatih terim neden bu durumlara sessiz kaldı falan, geçiniz bunları kardeşim. bugüne kadar kulüpte bir hırsızlık olduğuna dair bir bilginiz varsa konuşalım, ama bugüne kadar olmuş bir şey yok ki zaten. olay bundan sonra olacaklarda. ilk yarı boyunca, eyvallah kötüye daha yakın bir futbolla ama, 5 maçta üst üste skoru etkileyecek hakem hatalarıyla katledilen bir takımda ses çıkaramayan bir yönetim vardı. fatih terim bildiğin önce taraftarın gözünde itibarsızlaştırılıp sonra da gönderildi.

    burak elmas ile fatih terim'in dostluğu zaten bilinen bir şey. fatih hoca'ya standart bir teknik adam gözüyle bakmamızı istiyorsanız o olmayacak bu arada, çünkü değil. elbette fatih terim'in kalmasını isteyenlerin galatasaray'ın iyiliğini istemek gibi dertleri var. bir sürü iddia ortaya atılıyor, burak elmas'ın hocayı göndermezsen istifa edip yönetimi düşürürüz şeklinde tehdit edildiği gibi çok güçlü bir iddia var mesela. fatih terim'in bugüne dek sorun yaşadığı tüm başkanlara, bir de sorun yaşamadan ayrıldığı başkana bi bakalım mı birlikte arada ne fark var?

    kim biliyor musunuz sorun yaşamadan bıraktığı başkan: özhan canaydın. neden? çünkü hiç zorlamadı rahmetli özhan başkan, bizans oyunlarına falan girmedi. gitti konuştu fatih hocayla güzelce. sorunu çözdüler, kavgasız ayrıldılar.

    ünal aysal? bülent tulun'u futbol şubesinin başına getirdi mesela. eleman falan gibi beyanatlar verdi. ali dürüst'ü çıkardı yönetimden. en sonunda da yüzüne bile bakamadan kovdu fatih terim'i, antrenmanda haber aldı hoca.

    burak elmas? görüyoruz işte olanları. gidip konuşsaydı hocayla her şeyi çözebilirdi. tehdit edildiyse basının karşısına çıkıp, o zaman "ben başkanım" deyip, bu üyeler böyle böyle istediler, seçim kararı alıyorum deseydi. rekor oyla tekrar başkan seçilirdi, bu izansız yöneticiler de kulüpten tasfiye edilirdi.

    fatih hoca 40 senedir bu kulübün içinde. o bizans oyunlarını hepsinden iyi oynar. gidip konuşsaydı başkan hocayla, birlikte bi çıkar yol bulsalardı, ya da ayrılacaksa birlikte karar verselerdi. şimdi gelip fatih terim kulüp personeli diyecek insanlara cevap vermemeyi yeğliyorum bu arada, eğer kulübünüzde bu denli geçmişi olan bu kadar önemli bi isim varsa böyle hareket etmeniz gerekir. 120'ye yakın sene önce kurulmuş kulübün 40 senesinde izi var bu adamın. kulübün toplam ömrünün üçte biri, dikkatinizi çekerim. kazandığın şampiyonlukların neredeyse yine üçte birini getirmiş bir adamdan bahsediyoruz. gidip yüz yüze konuşacak saygıyı da gösteriverelim bi zahmet.

    efendim bu yöneticilerin mide bulandıran mesajları neden bugün ortaya çıkmış. hangi gün çıkacaktı? ben bulmadım bu tweetleri falan, bulanı da tanımam etmem. ışıtan gün dediğimiz isim galatasaray yönetim kurulundaki bir adam. her gün seçilen yönetimin her üyesinin geçmişini araştıran arkadaşlar varsa akıl sağlığı dilerim. ışıtan gün şu olayda böyle ali cengiz oyunları yaptığı için, ismi bu denli ortaya çıktığı için bugün araştırılması kadar doğal bi şey yok. böyle olaylarda insanların geçmişine bakıyor insanlar. bi tane fenerbahçe yöneticisi vardı, ismini hatırlayamayacağım. onun da vardı böyle saçma sapan tweetleri. ne zaman ortaya çıktı? galatasaray'ı fetöcülükle falan suçlayınca ortaya çıktı. neden? o gün baktı insanlar çünkü kimmiş bu diye.

    burak elmas kadar kontrolünü yitirmiş bir başkan görmedim ben galatasaray'ın başında. acilen istifa edip seçim kararı alması gerekiyor. umarım daha iyi günler görebiliriz. uzatmak istemiyorum daha fazla.
  • 6892
    kimse için küsemeyecek olduğumuz biricik sevgilimiz, göz ağrımız, hayat enerjimiz, en olmadık acılarımız, ilk aşkımız aynı zamanda son da…

    dilimize dolanan ilk bestemiz, çocuğumuza verdiğimiz ilk hediyemiz, arkamıza bırakacağımız mirasımız… soğukta, sıcakta yollara düşme sebebimiz, uyandığımızda merak odağımız, mecidiyeköy çirkinliğini bize güzel gösteren aynamız, istiklal’de başka aşklara yer bırakmayan telaşımız, gururumuz, ilk formamız, tabutumuza serilecek bayrağımız, çığlık atışımız, göz yaşımız… kim olduğumuzu bırakma sebebimiz, bize anlam katanımız…

    ilk harçlığımız, okuldan ilk kaçışımız, terli terli su içişimiz, akşam ezanını duyduğumuz halde eve götürmeyenimiz…

    şimdi ben bugün burada sizlere sesleniyorsam seslenme sebebimiz…

    rahmetli ağabeyimiz alpaslan dikmen‘in sözüyle;

    ''hadi bana küstün! ahmet’e, mehmet’e küstün! ulan galatasaray'a nasıl küseceksin?..''

    yüzümüzü güldür be galatasaray!
  • 6893
    içine düşürülen durumda taraftarları arasında ciddi bir bölünme yaşayan kulüp. mevcut başkan koltuk sevdasında kongreyi kendinden vazgeçmemeye ikna etmek için herşeyi yapabilir durumda. bu durumda safı belli olan tek zümrü liseciler. küçük olsun bizim olsun emellerine hiç bu kadar yaklaşmamışlardı. yöneticiler hakkında çıkan iddiaların yoğunlaşmasını da fatih terime bağlayanlar görüyorum. ben şöyle görüyorum durumu. bu ortamda birileri başkanlığa hazırlanıyor ve yaşadımız süreç/yapılan servisler onun öncüleri gibi. dibe vurduğunda liseci, taraftarı sempatizan gözüyle bakan bir başkana bile kimsenin sesi çıkmayacak duruma gelinecek. bir an evvel taraftar olarak toparlanmak lazım. başka galatasaray yok.
  • 6894
    riva arazisinde 200 kadar villa yapılan takım, villalar akıllı ev olacak. şebeke harici kendi ihtiyaçlarını halleden bir köy gibi.

    şimdi devalüasyon öncesi 1 1.5 milyar gelir bekleniyorsu asgari. o şu an asgari 2.5 milyar. galatasaray'a muazzam nakit bırakacak.
    florya ödendiğinden 500 milyon civarı para düş gelirden, kâr/2 gelecek para borç alacak farkını veya bankalar birliğinin 850 milyon tlsinin çoğunu kapatiyor. veya tamamını.

    kebap olacak gelecek yönetime...
    liselilede baģnazlarınında dişine kan değdi ortalık bundan karışık
  • 6895
    sürekli kaos içinde olması artık beni fazlasıyla yoran çocukluk aşkım. kendimi bildim bileli sürekli kaos yaşar güzide kulübüm ya teknik direktör sıkıntısı olur ya yönetim sıkıntısı olur ya futbolcuların saçma sapan hareketleri olur ya taratar ile yönetim birbirine girer ama ne olursa olsun sürekli bi kaosun içinde olur ve hep bu kaosun içinden başarıyla başı dik şekilde çıkar.

    ama son haftalarda yaşanan kaos galatasarayımızı artık dibe çekmeye başladı, fatih hocanın gerçekten kötü performansı ve haklı gönderilişinin ardından kulüp inanılmaz bir kaosa girdi ve sanki bu sefer bu vasıfsız yönetimle çıkacak gibi durmuyor maalesef. küme hattına yakın oluşumuz ve burak elmasın nihat abisi karşısında süt dökmüş kediye dönmesi beni korkutuyor açıkçası, benim bildiğim galatasaray buralardan da çıkar ama bu sefer nasıl çıkar hiçbir fikrim yok.

    ama her şeye rağmen seni çok seviyorum galatasaray.
  • 6897
    belli periyotlarda kaos yaşamayı ve berbat duruma düşüp oradan zirveye çıkmayı alışkanlık haline getirmiş bir kurumsal yapısı var.
    yani ya zirvede oluyor ya dibi görüyor. arası orta noktası yok. gerçekten bu yapısının uzman incelemesi ve apayrı bir analizi gerekiyor.
    mesela ezeli rakipleri bu kaosu yaşadığında bir değişim bir aksiyon yapıp günü kurtarabiliyor hatta taraftarının ağzına bir parmak bal çalıp çoğu şeyi sümen altı yapabiliyor.
    ama galatasaraya gelince aman yarabbi o kaos dibine kadar yaşanacak taraftarı hiçbir şeyle kandıramıyorlar çünkü bir parmak bala tav olacak bir profili yok bizim taraftarın.
    zira galatasarayda bir kaos olunca gönderilen gidiyor onu gönderende kısa süre sonra yol alıyor.
    gelen farklı bir sayfa açıyor veya açmaya çalışıyor sonra o gelende aynı girdabı yaşayıp gidiyor.
    ömrümün şu son 10 yılında bu dejavuyu o kadar çok gördüm ki galatasarayda. kimse birini gönderince rahat edemiyor.
    değişim fikri er yada geç onu uygulayanı da değiştiriyor.
    sanki galatasarayın böyle bir anayasası varmış gibi her gelenin aynı şeyleri yapıp farklı bir sonuç bekliyor.
  • 6899
    çıkmaza girmis olan canımız ciğerimiz. basiretsiz bir yönetim kurulu sayesinde efsanesini doğru düzgün veda bile etmeden harcayan kulübüm. bunu yapan yönetimin de 6 aylık bir ömrü bile kalmadı kulüpte. kar topu büyüyor üstlerine çığ gibi düşecek ve gidecekler. daha kötüsü ne biliyor musunuz renktaşlar son üç secimdir gelen gideni aratıyor. şu an ki ortamda da daha iyisi gelir mi hiç zannetmiyorum bu yüzden çıkmaza girmiş durumdayız malesef güçlü saç ayaklarını birer birer yok ettiler camiada son 10 yılda, umarım biri çıkar kurtarır bu kulübü yoksa ayakta kalacak dermanimiz olmayacak.
  • 6900
    gelinen noktada bırakın herhangi bir süper lig kulübünü, spor toto 1. ligi'ndeki kulüplerin birçoğu kadar bile lobisi olmayan, "vur ağzına al lokmasını" modunda bir kulüp haline gelmiştir.
    2021-2022 sezonunun kalan haftalarında "sadece sahada" savaşamadığımız, saha dışında da ciddi rakiplerimiz olduğu için ciddi anlamda kümede kalma mücadelesi vereceğimiz gün gibi aşikar.
    acı ama gerçek bu!
    maalesef!
App Store'dan indirin Google Play'den alın