• 6126
    kuruluş amacı, "türk olmayan takımları yenmek" olan ve 1905 yılında kurulup günümüze kadar, gerek avrupa'da gerekse türkiye'de kazandığı başarılarla göğsümüzü kabartan, kazandığı uefa kupası ve uefa süper kupa ile kuruluş amacını gerçekleştirerek türkiye'de bir ilke imza atan ilklerin ve enlerin kulübü.

    ilk başkanı ali sami yen olan galatasarayımızın şu anki başkanı türk iş adamı mustafa cengiz'dir. kulübün ilk spor dalı futbol olup, günümüzde basketboldan voleybola, yüzmeden atletizme birçok branşta dürüst, ahlaklı ve iyi birer insan ve sporcu yetiştirmeyi kendine ilke edinmiştir.

    yetiştirdiği sporcularla türk sporuna da katkılarda bulunan galatasaray spor kulübü,türk spor tarihinin en önemli başarılarının kazanılmasında milli takımlarımıza birbirinden yetenekli sporcular göndererek destek vermiş ve bizleri ayrıca gururlandırmıştır.
  • 6127
    türkiye’nin her yerinde ezici çoğunlukta taraftarı bulunan, sırtını anadolu’ya dayamış yüzünü batıya dönmüş kocaman bir ailedir galatasaray. içerisindeki hainleri ve sevenleriyle beraber ülkemize çok benzemektedir. hem dışarıdan hem içeriden çok zarar vermeye çalışırlar ama yine de bu koca çınar heybetinden bir şey kaybetmez. gölgesi milyonlara ferahlıktır, kökleri yüzyıllara sığmaz.

    ben galatasaraylı olmadım çünkü zaten kendimi bildim bileli galatasaraylıyım. bu dünyada, bu kadar çok aidiyet hissettiğim çok az varlık bulunur. düğün günümde bile galatasaray’ının maçını kaçırmadım. hepimiz bir gün öleceğiz ama bana öğle geliyor ki galatasaray’da yaşamaya devam edeceğiz.
  • 6128
    yaşım dolayısıyla galatasaray ile ilgili canlı olarak ilk hatırladıklarım mario jardel ve george hagi'ydi. 7 yaşında olduğum dönemlerde uefa kupası, hakan şükür ve fatih terim'i de anımsıyordum ancak onlarla tam olarak fatih hoca'nın 2.döneminde tanışmıştım.

    6-9 yaşım, sonradan geriye dönük izlemelerim dışında çok karışıktı açıkçası. perezler, berkant göktanlar, abel xavier, de boer, bratu gibi bir sürü gerekli gereksiz oyuncular. 2002 yılıydı sanırım alsancak'ta ailecek yürürken bir mekanın televizyonundan arif'in gol attıktan sonra iki elini açıp koştuğunu hatırlıyorum. 6 kasım'da babam bizden uzakta olduğu için telefonla arayıp sormuştu maç ne olur diye, ben de: "biz başlarsak kazanırız" cevabını vermiştim. o zamanlar maça başlayanın avantajlı olduğunu sanıyordum.* skoru öğrenince çok üzüldüğümü hatırlıyorum. "sergen atıp şampiyonluk geldiğindeyse" fenerli babamın yanında bir lokalda hüngür hüngür ağlamış eve gidince yatağıma gitmiştim direkt. kırmızı cl logosu, olimpiyat stadı, tromsö, meşhur paf takım, 2005 türkiye kupası. denizli golü yazdığında mondi, şaş, şükür ve diğerlerini komşunun tv'sinden izleyip gururlanmıştım, evdeki hemen herkes fenerbahçeli idi çünkü. dediğim gibi babam galatasaraylı değil ve o yıllarda "sen nasıl cimbomlu oldun" diye sorduklarında çocuk aklım işte "buradan" diyip kalbimi gösterirdim. hep gurur duydum galatasaraylı olmakla. galatasaray, türkiye'nin gençlerine umut veren, avrupa ve dünya kapısını açan ve yol gösteren en büyük oluşumlardan biridir. misyonu ve vizyonu böyle olmasaydı belli bir yaştan sonra takım tutmayı bırakırdım diye düşünüyorum.

    gelelim, çocukluk dönemlerimin aslında çoğunda bulunmayan, bulunduğu dönemde ise başarısız(?) sayılan, neredeyse tüm ömrünü galatasaray'a vermiş fatih terim'e.
    2000-2002 ve 2004-2011 arası bizimle olmadığı dönemlerde 2001 ve 2002 cl turları , 3.yıldız , 2006 ve 2008 şampiyonluklarımız var. ama bu 7-8 yılda içerde dışarda kötü yönetilen, ekonomik olarak batma eşiğini bile geçmiş, rakibinin ekonomik yükselişi karşısında tabiri caiz ise sönük diyebileceğimiz bir galatasaray görülüyordu. 2011 yılı itibariyle bu döngüyü hoca, yönetim, doğru sayılabilecek oyuncu tercihleri ve taraftar ile tekrar tersine çevirdik ve psikolojik üstünlüğü geri aldık.

    fatih terim... bir kaç yıl öncesine kadar babasıyla hiç anlaşamayan bir insandım. çok kızardım ona; eğitimsiz, argo ve dediğim dedik olduğu için. en küçük yaşlarımdan beri kendilerine olan sevgimi babama olan sevgime benzetiyorum. bizi bırakıp demirörenle masaya oturdukları o günden sonra "nerede kalmıştık?" diyene kadar kızgın ve kırgındım bir çoğumuz gibi. milli takım olayları olduğunda daha da soğumuştum kendisinden. ama diyorum ya aileden birine kızgınlığımı daimi yapamıyorum, kırgınlık oluyor en fazla, gönüller alınana kadar.

    "galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır." baba gündüz

    “maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmektir.“ ali sami yen

    ali sami yenlerin, baba gündüzlerin yarattığı o his takımının, o vizyonun; yaşayan en büyük galatasaray figürü kendileri. "en büyük hedefimiz 4. yıldız" diyenlerin karşısında "hayallerim var..." diyendir. biliyorum ki bugün en az bizim kadar üzgün, hayalkırıklığı içinde ve en az bizim kadar düşünüyor galatasaray'ı. ve işleri yoluna koyacaktır bir şekilde.

    kişisel olarak, galatasaray'a hizmet etmenin, siyasilere, medyaya ve bir çok etkene karşı; aileye sahip çıkmaktan başka bir yolunun olmadığını düşünüyorum. kol kırılık yen içinde kalır sözünden feyz alarak, içeride ailenin hatalarına çözüm bulmaya çalışıp, dışarıda herkese karşı dimdik ve beraber durmaktan daha doğru bir yolumuz bulunmamakta.
    en dibe de batsak "aile her şeydir" abiler.

    galatasaray,
    #sonsuza kadar.
  • 6130
    türk futbolunun öncüsü olma iddiası taşıyan kulüp. ilklerin ve enlerin kulübü. kendisine bağlanmış olmamızın nedeni de budur.

    bu misyondan geri kalmamak için, kendisini yenileyebilen, futbol dünyasındaki ekonomik ve teknik değişikliklere ayak uydurabilen bir kulüp olması; bunlarla ilgili değerler üretmesi gerekir. teknik direktör, futbolcu, spor psikologu, spor yöneticisi gibi profesyonelleri yetiştirmeli, bunları yetiştiren kurumlarla yakın bağları olmalı.

    bu saydıklarımdan, psikoloji eğitimi almış bir insan olarak, spor psikolojisine ayrı bir parantez açmak istiyorum. kariyerine yeni başlayan genç bir futbolcu olsanız da, türkiye’ye kariyerinin sonlarını yaşamaya gelmiş deneyimli bir futbolcu olsanız da, farklı kişiliklerdeki bir sürü oyuncuyu bir takım haline dönüştürüp yönetmesi gereken bir antrenör olsanız da psikolojik destek almaktan yarar görürsünüz. insan ilişkilerini nasıl yöneteceğinize, karşılaştığınız zorluklarla nasıl başa çıkacağınıza, en iyi yönlerinizi nasıl parlatıp eksikleriniz üzerinde nasıl çalışabileceğinize dair bilgi almak için yalnızca alaylı bireylerden, abi-kardeş, baba-oğul ilişkilerinden değil, profesyonel uzmanlardan da yararlanabilirsiniz.

    kulübümüzün bu bakımdan spor psikolojisinde de öncü çalışmalar yapmasını, bu alanda uluslararası çalışmaları izlemesini isterdim.
  • 6131
    2019-2020 sezonunda avrupa'da sınıfta kalan kulüp.

    futbol takımımız şampiyonlar ligi gruplarında en az gol atan takım olarak grup sonuncusu oldu ve elendi.

    kadın basketbol takımımız tarihinde ilk kez eurocup ilk turunda elendi.*

    kadın voleybol takımımız da cev kupası ilk turunda elendi.*

    hadi futbolda ffp vardı. hadi yine de kendilerince gerekli transferler yapıldı. hadi rakipler çok iyiydi. ama kadın basketbol ve voleybol takımlarımızın elenmesinin izahı olamaz. bu branşlar resmen üvey evlat muamelesi görüyor ve öyle de sürecek gibi duruyor.

    beni en çok üzen de; bu iki takımımızın kıçı kırık bir tuzlaspor maçının yarısı kadar bile değerinin olmaması. yönetim de istediği gibi at koşturuyor haliyle. kimsenin maçları izlemesini falan beklemiyorum. ama en azından avrupa'da ilk turda elenen takımları için isyan etsin, seslerini çıkarsınlar istiyorum. sanırım çok şey istiyorum.
  • 6132
    isminin her hecesinde tüylerimin diken diken olduğu, renklerinin gözlerimin icini parlattigi, ataturk'un uygar, medeni ve eğitimli bir toplum yaratma hedefine henüz cumhuriyet kurulmadan hizmet etmeye baslamis bir kültürdür. 1868 yılında devlete ve millete faydalı eğitimli bireyler yetiştirmek icin kurulmuş bir egitim yuvasının milyonların kalbine ulastigi yillar içerisinde ülkesinin ve sevenlerinin gururu olmuş bir ruhtur. galatasaray'in nihayi hedefi her zaman uluslararasi başarılar olmuştur. bu basarilar asla sadece kupayla tanimlanacak degildir tabi ki. kulübün vizyon ve kültür anlayisi, cagin gereklerine uygun yapilanma ve daha bir çok degerler yine ülkemizde en fazla galatasaray'in basardigi isler olmustur.
  • 6133
    en büyük sevdam. hazırlık maçı bile olsa her maçı bir şekilde izler(kendi nişanımda bile, evet), arkadaşlarımla uzun uzadıya yorumlar, ağır hasarlı maçlardan sonra gerçekten de hayatımın tadı tuzu kalmaz. genelde mutlu eder, en büyük hüsranlardan sonra bile çok mutlu eder. yağmurdan sonra çıkan güneş gibidir. bu yüzden de aslında en büyük umudumdur. işte tam da bu yüzden "adanmış hayatların umudu, şanlı galatasaray!" diye haykırmak bana büyük bir gurur verir. gel gelelim ki bu sene biraz fazla üzmüştür, canı sağ olsun. yine çok mutlu edeceğinin en büyük delaleti budur. olur da mutlu edemezse, bir hayal kırıklığı daha olur. olsun. hayal kırıklıklarının limiti olmaz. yarın çok daha başarılı olur. var ol galatasaray!
  • 6134
    17 aralık 2019 tuzlaspor galatasaray maçı sonunda rakibin yaptıklarına karşı resmi açıklama yayınlamış canımız, ciğerimiz.

    --- alıntı ---

    sizi buraya getiren yeteneğiniz, burada tutacak olan ise karakterinizdir

    ziraat türkiye kupası 5. tur rövanş maçında tuzlaspor’la oynadığımız karşılaşma sonrası yaşananların, takımımızın verdiği mücadeleyi ve aldığı hak edilmiş galibiyeti sindirememenin çok dışında, bilinçli ve organize olarak yaratılmaya çalışan bir algı olması üzüntü ve kaygı vericidir.

    dün gece yaşanan olayların içinde canımızı en çok acıtan futbol a takım medya koordinatörü sn. hande sümertaş’a yapılan çirkin saldırıdır. kadına şiddetin her gün bir başka acı olayla gündeme geldiği ülkemizde galatasaray spor kulübü olarak bu konudaki hassasiyetimizi defalarca dile getirmekle beraber, bir spor sahasında bile kadına fiziki saldırıda bulunacak kadar canavarlaşanlar türk sporu ve geleceği adına tehlike unsurudur ve spor ortamından derhal uzaklaştırılmalıdırlar.

    futbol akademimizin girişinde yazan ‘’sizi buraya getiren yeteneğiniz, burada tutacak olan ise karakterinizdir.’’ sözüyle rakibe saygı düsturuyla yetiştirdiğimiz gençlerin önce iyi insan, sonra iyi sporcu olmasına yönelik gururla ortaya koyduğumuz çabamızı birkaç kendini bilmezin gölgelemeye çalışması kabul edilemez.

    yaşanan tüm bu olayların arkasında, tahrik edici hareketler ve iftiralarla bilinçli bir şekilde galatasaray’ı kaotik bir ortama çekmek isteyen şer odaklarının çabası olduğu aşikardır.

    sahada hak ederek kazandığı ve bundan sonra da kazanacağı başarıların önüne geçmek için aleyhimize organize edilmek istenen yapılar ise her zaman olduğu gibi galatasaray’ın gücü altında ezilmeye mahkumdurlar.

    bu vesileyle, türk sporunun geleceği adına türkiye futbol federasyonu’nu ve 6222 sayılı kanun kapsamında yetkilileri görevini yapmaya davet ediyoruz.

    kamuoyuna saygıyla duyurulur

    galatasaray spor kulübü

    --- alıntı ---

    ekleme: https://www.galatasaray.org/...arakterinizdir/45750
  • 6136
    1905 yılında galatasaray lisesinde kurulmuş ve gönlümüze konuk olmuş spor kulübü.

    bütün ailemin galatasaraylı olması mıdır sebep yoksa sarı ile kırmızının o müthiş göz alışı mıdır bu takımı sorgusuz sualsiz sevmeme sebep olan şey bilemiyorum. 2000-2010 arası hatta 2011’i de kapsayan dönemlerde yaşadığı buhrandan çıkışı bile başlı başına en büyük olduğunun göstergesi sanırım.

    bu senenin başında (2019-2020 türkiye süper ligi cemil usta sezonu) yapılan transferlerin uçtuk kaçtık moduna getirmesi canımızı sıksa da fatih terim hocamızın tekrar düzlüğe çıkaracağını umduğumuz sarı ile kırmızının en güzel birleşimine olan sevda ateşinin sönmesi mümkün mü?

    daha nice zafer dolu günlerin gelmesi umuduyla.
  • 6137
    5 hece 11 harf.
    belki ilk öğrendiğim kelimelerden biri değildi, fakat çocukluğuma ait hatıralarımda en net şekilde aklıma kazınan kelimelerden biriydi galatasaray. nasıl olmasın ki? doğduğumda evde fanatik bir baba vardı. kısa pantolonla sokakta oynamaya başladığımda üzerimde olan galatasaray forması, okula başladığımda beden dersi olduğu günler önlüğün içine giyilirdi. resim derslerinde galatasaray logosu çizmeye çalışılırdı. özetle, çocukluğumun tamamında galatasaray hayatımın çok büyük bir parçasıydı.
    şimdi nispeten büyüdüm, 24üme geldim. üniversite biteli 2 yıl oldu, işimi gücümü aldım, lisansüstü eğitimime devam ediyorum yani kısacası yavaş yavaş kendi hayatımı kuruyorum fakat yine de değişen pek bir şey yok; galatasaray iyiyse iyiyiz, kötüyse kötüyüz. belki böyle derin bir sevda bu duyguyu hissetmeyenlerin kulağına ürkütücü gelebilir, gelsin de. galatasaray ismini anmadan önce iki defa düşünürler belki. ben ürkmüyorum bu sevdadan. çünkü bu sevda, taçsız kral metin oktay'ın da dediği gibi "din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım."
  • 6139
    kuruluşundan bugüne kadar kadrosunda 152 yabancı futbolcu oynayan futbol kulübü.
    bu futbolcuların 21 tanesi brezilyalı 13 tanesi romen* 12 tanesi yugoslav 7 tanesi alman. toplam 46 farklı ülkeden oynamış bu futbolcular.
    mevcut kadromuzda da bulunan elleri küçük panterimiz uruguaylı fernando muslera açık ara farkla formamızı en çok giyen oyuncumuz. onu bir diğer kalecimiz yugoslav* zoran simoviç takip ediyor ve listenin 3. sırasında yine yugoslav cevad prekazi var. en çok formamızı giyenler listesinde 4. sırada yine bir efsane kalecimiz kolombiyalı faryd mondragon ve 5. sırada 10 numaramız romen gheorghe hagi bulunmakta.
    en fazla gol atan yabacı oyuncularımız listesinde ilk beş şu şekilde sıralanmakta. 1. sırada 59 gol ile gheorghe hagi bulunmakta. onu 48 gol ile çek forvet milan baroş takip etmekte. 3. sırada 40 ile cevad prekazi var. listenin son iki sırasında ise 35 gol ile wesley sneijder ve 29 gol ile bafetimbi gomis var. takımımızdan olaylı şekilde ayrılan iki golcümüz, gol yüzdesi en iyi olan futbolcularımız listesinde başı çekiyor. onlar 24 maçta 22 gol* ile mario jardel ve 34 maçta 29 gol* ile bafetimbi gomis.
    hangi mevkiye kaç futbolcu transfer etmişiz ayrıntısına girecek olursak.
    kaleci- 14
    defans- 45
    orta saha- 51
    forvet- 36
    son olarak mevcut kadromuzda kiralık olarak gönderdiklerimizle ve kiralık olarak kadromuza kattıklarımızla beraber 17 yabancı futbolcumuz bulunmaktadır. bunlardan mbaye diagne ve maicon pereira roque kiralık olarak başka takımlarda oynamakta. ailemizin efendi ve uslu çocuğu norveçli martin linnesin 14 yabancı futbolcu kuralına takıldığı için lisansı çıkartılamadı. geriye kalan 14 yabancı futbolcumuz ise aktif olarak takımımızda görev yapmaktadır.
  • 6140
    ligin gidişatı o kadar enteresan ki şimdiye kadar tamamen sıçıp sıvamamıza rağmen bir şekilde yarışın içindeyiz ve umarım ligin sonunda ipi göğüsleyeceğiz. ancak bundan sonra ne olursa olsun geçen sene düştüğümüz hataya düşmemeli ve bugünleri unutmamalıyız. geçen sene de avrupa’da çok kötüydük, feghouli oynamıyordu, belhanda sorunluydu (gelirken de sorunluydu), selçuk futbolu bırakmıştı vb. vb. sonra öyle veya böyle, onyekuru’yla, muslera’yla vb. bir şekilde şampiyon olduk. kiralık ve bonservisi elinde sorunlu futbolcular aldık ve şampiyonlar ligi şampiyonluğunu hayal ettik. şimdi yine benzer bir hikayenin içindeyiz, geçen seneden biraz daha kötü olmakla birlikte.

    buradan çıkacak kulübüm, bugünleri unutmayıp çıkarılan derslerden istifade etmek dileğiyle.
  • 6143
    varımız, yoğumuz. nam-ı diğer adanmış hayatların umudu şanlı galatasaray!

    --- alıntı ---
    adam yaşama sevinci içinde
    masaya anahtarlarını koydu.
    bakır kâseye çiçekleri koydu.
    sütünü yumurtasını koydu.
    pencereden gelen ışığı koydu.
    bisiklet sesini, çıkrık sesini,
    ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu.

    adam masaya;
    aklında olup bitenleri koydu.
    ne yapmak istiyordu hayatta;
    işte onu koydu.
    kimi seviyordu, kimi sevmiyordu,
    adam masaya onları da koydu.
    üç kere üç dokuz ederdi.
    adam koydu masaya dokuzu.
    pencere yanındaydı, gökyüzü yanında,
    uzandı masaya sonsuzu koydu.
    bir bira içmek istiyordu kaç gündür;
    masaya biranın dökülüşünü koydu.
    uykusunu koydu uyanıklığını koydu,
    tokluğunu açlığını koydu.

    masa da masaymış ha,
    bana mısın demedi bu kadar yüke,
    bir iki sallandı durdu;
    adam ha babam koyuyordu.
    --- alıntı ---

    şimdi kim diyebilir ki edip cansever yıllar önce bir masayla varlığın ve hiçliğin tüm hikayesini anlatırken galatasaray'ı düşünmemiş diye.

    öyle bir tutku ki bu sarı kırmızı renklere duyulan...
    çocukça heveslerimizi koyduk içine.
    armanın hissine kapılıp memleketin hiçbir köşesinde bir zamanlar var olsa da artık görünmeyen ve görünmesi pek mümkün olmayan vizyonu koyduk.
    biz formanın önündeki arma için savaşan cesur yürekleri eski aşkların yerine koyduk.
    biz uykusuzluğu da,
    ders çalışmak yerine 11 kurmayı da,
    en ağır sofralarda meze tabağına da galatasaray'ı koyduk.
    öyle büyük bir dünyaydı ki bu,
    öyle tarifsiz bir sevgi...
    biz ona neyi ithaf etsek;
    o sonsuzluğunda boğuyordu.
    ümidi, masumiyeti, eli yüreğinde bekleyen çocuğun sevincini.
    ama yine de öyle bir tutkuydu ki;
    gecenin bir vakti insanlığı unutarak,
    ve hayvanca küfürler savurarak uykuya dalmanın sebebiydi.
    sigaranın savrulan dumanında,
    avuçlarımızda ter,
    gözlerimizde bir buğu,
    ve kulaklarımızda çalınan eski bir plak gibi,
    varoluşsal bir açmazın baş yapıtıydı galatasaray.

    galatasaray ki;
    her ne olursa olsun,
    iyi ki var!
  • 6144
    bazen çok alkol, çok sigara.. bazen mutluluk ve hüzün.. ama ne olursa olsun seni seviyorum... hayatımın her anında seni sevmek, sana aşık olmak, seni hissetmek... armanın arkasından gitmek.. maaşı sana yatırmak oda yetmezmiş gibi her mağlubiyette uykusuz kalmak.. eğer sana olan sevgimin , sana aşık olmanın karşılığı bu ise ben razıyım... stadyumdan 2500 km uzaklıkta senin ile ayakta kalan senin ile yaşayan bir aşığın var... bunu unutma sen bu taraftarın umudu, sen bu taraftarın yaşama sebebisin....
  • 6145
    ruhumdan bir parça. beden dediğin safi ceset. bedeni anlamlandıran ruh ise benim ruhumun büyük bir parçasıdır galatasaray. yüzümü de güldürdü (çoğu zaman), gözlerimi de yaşarttı. günümü, gecemi de aydınlattı, haftamı da zehir etti. bir karıncaezmez şevki kara sevdası ile yaşayamasak da ömrümüzü, hepten boş değiliz sana karşı hani. hiç eksik olma gözümün nuru, adanmış hayatımın umudu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın