resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:62
Uyruk:Hollanda
  • 1376
    daha önce çok yazılmıştır fakat; keita, elano, jo ve giovani transferlerinde en az haldun üstünel kadar payı bulunan teknik direktörümüzdür. asla küçümsemek istemem fakat teknik direktörü cevat güler olan bir takıma haldun üstünel bile saydığım yıldızları bu kadar kolay monte edemezdi. frank rijkaard yalnızca ismiyle bile galatasaray'ın kalitesine kalite, avrupalılığına avrupalılık katmaktadır.

    teknik direktörlüğü hakkında yorum yapmak için ise 35 fırın ekmek daha yedikten sonra tekrar geleceğim.*
  • 1377
    "... ajax’ta her şey harika giderken hocası cruyff’a kızdı, idman sahasını terk etti ve bir daha takıma dönmedi. böylesine büyük bir oyuncunun başarısız lizbon ve zaragoza maceralarının olmasının nedeni de bu, asiliği... aslında bu hikaye, başka bir iddiayı da çürütür nitelikte: barcelona’nın 2004-2008 takımının rijkaard tarafından değil, cruyff eliyle yönetildiği iddia edilir kapalı kapılar ardında. birincisi, bizim izlediğimiz rijkaard, boyunduruk altında yaşamaya müsait değildi. ikincisi de, rijkaard’dan önce “0” kupayla kapatılan 5 yılda da barcelona pekâlâ cruyff’tan yardım alabilirdi."

    uğur meleke
  • 1378
    fenerbahçe'nin başında daum'u gördükçe teknik direktörümüz olduğu için yüzlerce defa şükretmeme sebep olan futbol adamı. keita'nın kasımpaşa maçında attığı dördüncü gol öncesi yaptığı mimiklerine kurban... sahi takım 3-1 önde, 4. gol gelse ne olacak gelmese ne olacak, ama bir stres var ki rijkaard'da dudaklarını yiyor adam resmen hayatımda böyle şey görmedim.

    *
  • 1380
    hakkında başarılı mıdır, başarısız mıdır? sorunsalı olan teknik direktörümüz. iki görüş tek tek incelendiğinde;

    1. başarısızdır:

    * turkcell süper lig'teki t. direktörlere oranla çok büyük bir maliyetle takımın başına geldi
    * geçen sene bülent korkmaz kendi kurmadığı bir takımın başına getirilmişti. oysa rijkaard
    tüm kadroyu, takımı kendi kurdu.
    * kurarken de, gitti en toy, en bebe 2 isim aldı ve sözümona onlardan başarı bekledi.
    * işine hiç karışılmadı, kendi kararını kendi aldı ve yerli hocaların çektiği sıkıntıyı çekmedi.
    * yeni transferlerle kadrosu iyice güçlenmiş bir takımın teknik direktörlüğünü yaptı.
    * bunlara rağmen, ligte olmayacak puanlar kaybetti. son oynanan çoğu maçta, takımı
    1-0'dan sonra geriye yasladı. kültürü, hücum futboluna dayalı bir takımı defansif oynatarak, son
    saniyeler geriye yaslanan takımın çoğunlukla gol yemesine sebep oldu.
    * kadro maliyetinin onda biri dahi etmeyen bazı anadolu kulüpleri yoluna devam ederken,
    koskoca galatasaray "en kek" diyetanımlanan türkiye kupasından elendi.
    * her iki atletico maçında da takımı, kendi yarı sahasına mahkum bir futbol oynatarak,
    yine son anda gelen bir golle uefa'dan elenmesine sebep oldu.
    * ve şu an en yakın rakibi olan fenerbahçe'nin kaybettiği üç-beş aptal puan yüzünden,
    5 puan farkla lider diye, bu adam başarılı sayılmaz. zaten böyle bir kadro için lig şampiyonluğu
    başarı değildir.
    * tüm bu etkenler göz önüne alındığında, frank rijkaard başarısızdır.

    2. başarılıdır:

    * turkcell süper lig'teki diğer t. direköterlerle aldığı ücret kıyaslanıyorsa, vah rijkaard'ın
    emeklerine.
    * kadroyu t.direktörün belirlemesi, takımı t.direktörün kurması fazladan bir artı, bir şans
    değildir ki zaten normal olanı budur !
    * evet, "en toy, "en bebe" isimler değil mi.. futbol dilinde bunlara "genç yetenek" denir.
    tabii, gidipte fenerbahçe'ye "yıldız" diye kakalanan "35 yaş üstü adam" getirtmemiş, "gençlere
    şans verme" gibi bir vizyon sahip olmuştur. çok büyük hatadır.
    * "işine hiç karıştırmama" durumu, ırk ile alakalı bir olay değil, tamamen o hocanın prensip
    ve disiplinle alakalı mevzusudur.ki bu yine "bir ayrıcalık" değildir, zaten yine normal olanı budur.
    * yeni trasnferlerle takımın kadrosunun güçlendiği doğrudur. ama takımın gücü "gelenler"
    hesaba katıldığı gibi, sakatlıktan "gidenler"de hesaba katılarak ölçülür.
    * rijkaard'ın takım tam kadroyken, sağa sola 3-5 sallarken kitabını yazdığı "ofansif futbol"
    unutulmuş, takımın, 8-9 sakatla boğuşup, hücum olarak dibe vurduğu zamanlar oynatmak zorunda
    kaldığı "defansif futbol" göze batmıştır. ayıp be..
    * galatasaray'ın kadro maliyetinin çok altında olan kulüplerin tr kupasında yol aldığı doğrudur.
    ama maliyeti ne kadar düşük olsa da, o yoluna devam eden anadolu takımları, forvetsiz mücadele
    ettikleri görülmemiş, kasaplar tarafından kıyılmamıştır.
    * ilk atletico maçında takımın mahkum bir oyun sergilediği doğrudur. lakin, atletico gibi bir
    deplasmanda, ayrıca olmayan forvet hattıyla(!), takımı ofansif oynatıp da fark yemesine sebebiyet
    veren bir rijkaard'ın da ilk eleştirileceği nokta "takımı kontrolsuz oynatmak" olurdu. ki barcelona'yı
    o stad'ta deviren bir atletico'dur söz konusu olan. ikinci maçta ise, takımın "gol kaçırma rekoru"
    kıracağından bir haber olan rijkaard, yine forvetsiz olan takımı, mantığın sınırlarıiçersinde oynatmaya
    çalışmış, ama yine turu çalan "hakem" zımbırtısından çok, kendisinin oyun taktiği eleştirilmiştir.yazıktır.
    * galatasaray için "lig şampiyonluğu" nun yeterli olmadığı doğrudur. fakat, yeni kurulan ve as
    forvetinden nerdeyse 5 ay boyunca faydalanamamış, çoğu maça 7-8 eksikle çıkmış, çoğu maçta da
    forvetsiz mücadele etmek zorunda kalmış ve yaş ortalaması çok genç bir takım için, bunca yaşadığı
    olumsuzluğa rağmen, sezon sonu alınacak bir "lig kupası" başarıdır !
    * tüm bu etkenler göz önüne alındığında, frank rijkaard başarılıdır.

    yazarın notu:

    + bir insanın "başarılı" mı, yoksa "başarısız" mı olduğuna karar verirken, sadece "sonuca" bakarak konuşmak,
    yüzeysel bir bakış açısıdır.
    + bir insanın "başarılı" mı, yoksa "başarısız" mı olduğuna karar verirken, elde edilen sonuçtan önce "şartlara"
    bakmak, gerçekçi bir bakış açısıdır.

    dipnot: yazar, tabii ki 2. görüşü savunmaktadır.
  • 1383
    son röportaj'ında verdiği cevaplar ile mest etmiş kıvırcık abim. adam o kadar mantıklı ve o kadar seviyeli konuşuyor ki, bizim basına avucunu yalamak düşüyor her seferinde. mesela ayhan'a verdiği destek çok harika, kasımpaşa önünde ayhan akman'ın performansının çok önemli olduğunu söylüyor. yani diyor ki, maç eksiği olan ve atletico maçında günah keçisi ilan edilen ayhan bakın diyor, ne kadar da düzgün oynadı. demek ki diyor o o maçlık bir performanstı diyor. anlayana. yine aynı rijkaard her zaman bir sonraki maçın en önemli maç olduğunu vurgularken klişelere düşmüyor. sebepleri ile açıklıyor. geçmişten ders almanın ve bunu uygulayabilmenin yollarını aradığının mesajını veriyor. aynı şekilde isim vermeden konuşuyor genelde. futbolcuları gereksiz yere yüceltmiyor, aynı şekilde daum gibi basının önüne koymuyor. yine aynı rijkaard öndeki dörtlünün sürekli değişerek oynamasının önemini üst üste vurguluyor. bu türk futbolu için tamamen yeni bir olay ve rijkaard'ın takımı bunu oturtmaya çalışıyor. diyor ki, eğer yer değiştiriyorsanız, bıraktığınız alanı kesinlikle bir arkadaşınız hemen kapatmalı, yani bu rotasyon anında gerçekleşmeli ve biz bunun üzerine çalışıyoruz diyor. ne kadar güzel, adam futbol konuşuyor, türk milletine futbolu kendi bakışından anlatmaya çalışıyor. şu anda rijkaard ile yaşadığımız her dakika bizim için çok değerli. ne olur değerini bilelim. çok üst düzey bir futbol adamı ve müthiş mütevazi bir teknik direktörümüz var. artık sizden zaman da istemiyor, herşey yolunda diyor. hatalarımız belli, becerilerimiz ve gücümüz belli diyor. aslansın rijkaard, gurur duyuyorum seninle. müthiş mutluyum tuttuğum takımın vizyonunun seni buraya getirecek kadar geniş olması sebebiyle. ve yine müthiş umutluyum, o vizyon seninle daha da büyüyecek diye. tıpkı derwall'in yaptığı gibi, fatih hoca'nın yaptığı gibi.
  • 1384
    --- alıntı ---
    hep fener konuşuluyor

    sarı-kırmızılı takımın teknik patronu, daha 4 hafta olmasına rağmen herkesin fenerbahçe derbisini konuşmasına tepki gösterirken, “unutmayın her maçımız çok önemli” diye konuştu.

    aramızda 5 puan var

    futbolcularına puan tablosuna bir bakmalarını tavsiye eden rijkaard, “herkes gibi siz de fenerbahçe diyorsunuz. halbuki onlarla aramızda 5 puan var. bizim takipçimiz bursaspor”dedi.

    rakamlara dikkat edin

    rijkaard şöyle devam etti: “bursa’nın bir maçı eksik. onu da kazanınca puan farkı 1’e iniyor. yani şampiyonluk yolunda şu anda en büyük rakibimiz bursaspor’dur. rakamlar bunu gösteriyor.”
    --- alıntı ---

    biz ne demişiz: (#326200)

    --- alıntı ---
    bu maçtan sonra konuşulan bir şey dikkatimi çekti; fenerbahçe ile puan farkı 5 olmuş. peki fenerbahçe kaçıncı? üç. arada bir maçı eksik olan ve şimdilik aramızda 4 puan fark olan bursaspor var. eksik maçını kazanırsa fark 1 ve bursa ile oynanacak da bir maçımız var.
    --- alıntı ---
  • 1386
    8 mart 2010 eskisehirspor galatasaray macinda ki kadro seçimi dolasıyla kendisini eleştireceğim, saygı değer hocamız.

    geçen haftaki kasımpaşaspor maçında giovani dos santos geldiği günden bu yana kendisinden beklenen patlamayı yapmış ve harika futbol oynamıştı, hatırlanacağı gibi. kendisinin mutluluğu ve pozitifliği de maç boyunca yüzünde yer bulmuştu.
    kendi adıma şöyle devam edeyim; geçen haftaki maçtan sonra eskişehirspor maçı benim için çok daha önemliydi çünkü giovani dos santos' u izleme fırsatı bulacaktım. hatta maç pazartesi diye hayıflanmış ve şimdi o kadar bekleyecek miyiz diye içimden geçirmiştim.
    açıklanan maç kadrosunda adını göremeyince büyük hayal kırıklığına uğradım. yerine ilk 11' de ayhan akman' ı görünce üzüldüm. benim beklediğim 11 tam olarak #331627 buydu.
    şahsi fikrim; biz ilerde kalabalık olursak yerleşme ve topa sahip olma konusunda sorun yaşamıyoruz. ancak hocamız gio yerine ayhan tercihiyle bu beklentilerimi boşa çıkardı. umarım galip geliriz ve ayhan akman' da iyi bir futbol ortaya koyar, aksi takdir de çok ağır eleştiriler alacaktır frank rijkaard.
  • 1389
    ayhan akman ve mehmet topal konusunda yanlış yapmaktadır. görüldüğü üzere gio ve mustafa sarp gayet hazır durumdaydı, e hacı ben de sorarım şimdi bu iki adam yerine neden ayhan ve mehmet gibi iki yetenek fakiri şahıs ilk 11 başlıyor diye. kağıt üzerinde ayhan çok koşuyor, mehmet de iyi top çalıyor ama ben de kağıt üzerinde bazılarına göre yazmayı bilmeyen biriyim mesela. kağıt üzerinde tükürürüm haberin olmaz.
  • 1392
    elinde ayhan akman gibi bitmiş, mehmet topal gibi pas atma özürlüsü, barış gibi kontrolsüz güç, sabri gibi dengesiz, mustafa sarp gibi toptan korkan, arda gibi ağır, franco gibi pimi çekilmiş bomba, caner gibi kritik hata yapma uzmanı vs * oyuncular olduğu sürece en az suçu olan adam. ha futbolcular hiç mi hata yapmayacak dersiniz yapacaklar elbet ama artık kronikleşmiş hatalar değil. bu oyuncuların yaptığı hatalar artık hastalık haline gelmiş bulunmakta.

    tanım: türk futbol tarihinin görüp görebileceği en iyi teknik direktör.
  • 1396
    maç sonrası dayanamayarak diğer oyuncuların kadar mücadele etmediğini söyleyip isyan eden dünya futbol efsanesidir. **

    sonuna kadar da haklıdır. arda'yı hariç tutuyorum*, türk futbolcuların geneline hakim olan istikrarsızlık ve mental eksiklik yüzünden elinde galatasaray tarihinin * en dengesiz takımı vardır. türkiye kupasından mustafa sarp, uefa'dan caner erkin yüzünden elendik, rijkaard yüzünden değil. ligi de mehmet topal ile servet gümlettirecek gibi. bir veya birden çok yabancıyla yolların ayrılması durumunda yabancı önlibero ve stoperlere ihtiyaç var.

    farzedelim bu efsaneyi -zaten gönderilirse zil takıp oynayacak olan fener medyasına uyup- gönderdiniz... giderse yerine kim gelecek? tugay'ı da stajyer diye yerden yere vurmayacak mısınız? abdullah avcı'yı büyük takım t.direktörü değil diye bitirmeyecek misiniz? yılmaz vural mı gelsin istiyorsunuz? rijkaard'dan daha iyi kimi bulacaksınız da demediğinizi bırakmıyorsunuz?

    futbol eski futbol değil; kazanılan maç başına verilen 160.000 euro para ile çok değişti her şey. artık yenilgi de olacak beraberlik de, kim gelirse gelsin. skibbe'ye, rijkaard'a gak guk edeceğinize sıkın dişinizi de bekleyin bi ne olacak. her sene "yeniden yapılanmaktan" bıkmadınız mı?
  • 1397
    yok arkadaş bu adamı eleştiren arkadaşları cidden anlamıyorum, maçın en şıkıştığı dakikalarda korkmadan medya nedermiş , yönetim nedermiş , taraftar nedermiş diye düşünmeden gencecik çocuklara güvenip onlara bu güveni aşılaması her babayiğidin harcı olmadığını düşünmekteyim. eğer ki yönetim bu adamı sezon sonu sampiyonluk gelmezse yollama gibi bir gaflete düşerse adım adım ince ince işlenen projeyi bir anda çöpe atar bizde eski özhan başkan dönemine geri döner kazandığımız türkiye kupasına bayram yapar sokaklara dökülürüz...
  • 1398
    bu benzetmeyi daha önce yapmıştım, tekrar edeceğim. bizim memleketimizin güzel meyvesidir kayısı. dalından yemeğe kalkarsan, elin yüzün yırtılır ağacının dikenli dalları yüzünden. her tarafın yapış yapış olur lanet eder, yemekten vazgeçersin. galatasaray şu son zamanlarda benim için aynı oldu ne yazık. elano'yu seyretmek için servet'i seyretmek zorunda oluşum zoruma gidiyor. top keyta'ya, arda'ya geldiğinde aldığım zevklerin bin mislini 16 numaraya, topal'a, servet'e geldiğinde geri veriyorum. yapacak bir şey yok, bizim dememizle olmuyor, bize de lanet edip maçlara gitmemek düşüyor. kusuruma bakma, el çiko, elano, büyük kaptan, servet'le aynı takımda oynadığınız müddetçe artık ben yokum. en iyisi uzaktan sevmek.

    reykart, futbolun kitabını en az 8 cilt yazmıştır. o kitaba göre, hangi takımdaysa farketmiyor, aynı özellikteki futbolculara forma giydiriyor. davids'e, iniesta'ya, 16 numaraya. onun için bu futbolcular 6 numaralı futbolcudur. puyol'da 4 numaradır, servet'te. leo'da 1 numaradır, van der saar'da. onun için valenciya-barca maçı da maçtır, galatasaray-eskişehirspor maçı da. ne yazık ki reykart'ın bazı futbolcuların futbolcu olmadığını, bazı maçların maç olmadığını anlşaması için bir tur daha atması gerekecek. bütün takımlarla maç yapacak, bütün futbolcuları tanıyacak, sonra borusunu öttürecek.

    yılmaz vural'a, giray bulak'a, güvenç kurtar'a karşı oynarsan , oynadığın oyunun adı futbol maçıdır. erkekçe oynarlar, yenerler yenilirler ama mutlaka güzel bir maç oynamış olurlar bitiminde. rıza'ya, mehmet özdilek'e, ziya doğan'a, samet'e, erdoğan'a karşı oynarsan koskoca aslanı kediler boğdurmayı göze de alacaksın hocam. fenerbahçe'ye kadıköy'de oynarsan o maç ta maç değil, tastamam meydan savaşıdır. dürüllü'lüyle oynuyorsan, evliyalara karşı oynuyor olursun, evire çevire yenemezsen, balına bir gol yer feleğini şaşırırsın.

    hocam rıza şudur, bunların okuduğu mekteplerde okutulanlar sınırlıdır. futbol dışı ne varsa başvurur. en iyi oyuncunu en kazmalarla canından bezdirir. yere yatan futbolcusuna 5 dakika yat der.seni, futbolcunu sinirlendirir, hata yapmaya zorlar. kendisi temkinli olduğundan, hiç bir şey yapmadığından hata yapmaz kolay kolay. sonrasında balına bir gol bulursa, puan kaybına hazır ol. o güzeller güzeli seyircisine bile futbol maçında olduğuna lanet ettirir. santraforunu çıkarır, kazmanın birini alır. sarı kartlıu oyuncusu varsa ilk olarak onu değiştirir. bir sonraki maçta yenilir, aldığı 1 puanı, 3 puanı fazlasıyla geri verir.

    cilt cilt kitap yazarken, bu hileleri, dolapları da bileceksin hocam. en az 10 dakika uzatma varken 3 dakikada işini bitirdi hakem senin.yok ben hakemlere alıp topu bizim kaleye eliyle atsa bile bir şey demem. benim hakemle işim olmaz, kalleşle işim olur. görmediği, görüp çalamadığı pozisyona bir şey demem. ama maçı eyyam yapıp zamanından önce bitiriyorsa ayıp etmiş derim o kadar. büyük takımsan, gerekirse maçın hakemi ni de yeneceksin.

    leo franko için hüküm verdim ben hocam. kötü kalecidir, asla büyük bir takım kalecisi olamaz. topu gelişi güzel şişiren, çekilen en ufak şiddette bir şutta felç geçiren, oynadığı hiç bir maçı çeviremeyen kaleci kötü kalecidir. ne varki aykut kaleci bile değildir. ben ufuk'unda iyi kaleci olmadığına eminim. kaleye kewell, ya da sabri'yi falan geçirsen hayır demem. kinaye yapmıyorum, aykut kaleye geçecekse eğer kalecisiz oynamayı yeğlerim.

    emre güngör, lukas neil ile muhteşem iki maç çıkarmıştı. sonra ne olduysa gene kazmaya kaldı işimiz. bir delik kapatıyoruz, 2 delik açılıyor. elano, el çiko, keyta, co dalton, lukas, baros, kewell bu futbolculardan 6 sının da sahada olması lazım, hadi birini kaleciye feda edelim, 5 i banko oynamadan, iyi futbol oynamamız ancak maçın koptuğu dakikalarda olabilir. bir kez daha iddia ediyorum not alın. son çıkacağımız gençlerbirliği maçının kadrosuna bakın. servet, topal, 16 numara sahadaysa geçmiş olsun 3. bitirmişiz demektir ligi. bütün kalbimle, 40 yıllık galatasaray'lılıuğımla yine iddia ediyorum, bu 3 ünü kadro dışı bıraksınlar, fenerbahçe maçından sonra bayraklarınızı asın balkonlarınıza.

    sevgili hocam, reykart, sen gelmeseydin ben bu sene maçlara gelmeyecektim. her maç yenilsen bile sana güvenim asla sarsılmaz. senin hocalığının somut göstergesi, aldığın veya verdiğin 3 puanlara bağlı değildir benim için. senin bilmediğin şeyleri hatırlatıyorum sadece. bu ülke langırt ligin'de bazen takımlara, bazen adamlara karşı oynarsın. her çıktığın maça maç gözüyle bakma. her lisansı olana futbolcu gözüyle bakma, bir şey öğretemediğin adamlar varsa takımda hemen biletini kes, onlar senin biletini kesmeden önce. bu taraftar daha önce hiç kimseye olmadığı kadar senin yanındadır, eğer içerden bir talimat gelmezse çapulcu da yanındadır. yalvarırım hocam, istesen her maç yenil, ama güzel futbol oynat. gerekirse 11 futbolcuyu da forvet oyuncularından kur, ama bize televizyondan bile olsa kazmaları seyrettirme.
App Store'dan indirin Google Play'den alın