insanların niyetlerinin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu bir ortamda, kim
* ne derse
* desin eleştirilmeye devam edilecektir.
olay da zaten bu, bizlerin sabrının ve destek gücümüzün sınandığı bir sınav bu yaşanılanlar. hem sözlük içinden hem sözlük dışından bazıları kendilerini rijkaarda sallayarak tatmin ediyor, rahatlıyorlar. bizlerin ise yapması gereken şey çok basit, sabırla takıma ve teknik direktörümüze şimdiye kadar yaptığımız gibi sahip çıkmaya devam etmek. çünkü bu bir sinir savaşı ve sinirlerine hakim olan kazanacak. çünkü bu savaşta karşı saflarda olanlar yalnız değil, rijkaardı göndermek isteyenlerin yanında suyun karşı tarafından o kadar çok destekçileri var ki. aslında onlardaki şaşkınlığı bir düşünsenize, senenin başında rijkaard bize geldiğinde bütün rakiplerimiz birer hassiktir çekmedimi? helal olsun, ulan bize daum geldi size rijkaard, bizim bu aziz yıldırım bıdı bıdı diye kahrolmadılar mı günlerce? tek umutları işler biraz kötü gider de ortalığı karıştırırız olanlar
*, birden o kadar çok destekçi buldular
* kendilerine ki eminim acayip şaşırmışlardır.
mükemmelleşmek için şu anda bütün bileşenler mevcut. stad bitiyor, takım standartların üzerinde, maddi olarak bir atılım gerçekleştiriliyor, taraftarlar hazır, bütün bunları birleştirecek olan baş aşçı da dünyanın en iyilerinden birisi, tek yapmamız gereken biraz sabır.
tabi sözüm amacı üzüm yemek olanlara...