5 ağustos 2017 galatasaray hertha berlin maçında sergilediği performansı kaleme almak istedim. çünkü görülen köy kılavuz istemez kendisinin performansı tüm takımın performansını yükseltiyor.
şimdi gelelim ikinci yarı oyuna girer girmez acaba dedirtti bana sebebi ise oyunu iki yönlü çok iyi oynaması şimdi şöyle açıklıyım:
galatasaray her oynadığı karşılaşmada topu kendinde tutan, ezen bir görüntü çiziyor.
savunma zafiyetimiz tam olarak burada ortaya çıkıyor. beklerimiz hücuma çıktığında kanat gibi oynuyorlar ve geri 2 limiz yani stoperler hem bekleri hem de mevkiileri tam olarak idare etmekte zorlanıyor kontra ataklarda. peki fernando burada nasıl devreye giriyor derseniz 3-5-2 sistemine giriyoruz bir nevi. stoperler arayı açıyor fernando aralarına ve ya biraz daha önlerine dahil oluyor. peki bu stoperleri nasıl efektif kullanabiliriz kısmına girince bakın maicon topları çok güzel kesen bir stoper ayağı düzgün, koray ise oyunun yönünü değiştirebilen toplar atabiliyor onun da ayağı gayet düzgün. stoper 2 limiz maicon-koray olduğunda maximum performansı alabiliriz ikisinden. şimdi gelelim işin fernando bölümüne fernando maçta görüldüğü gibi ani hızlanabilen bir oyuncu ve stoper 2 limize göre topu iyi yere kesip oyunun yönünü çok kolay değiştrebiliyor. ayrıca savunmada çok istekli oynuyor.
hücum zafiyetlerimize gelecek olursak: galatasarayımızda topun bir kanattan diğer kanata gitmesi 10 dakika sürüyor. oyuncularımız topu ezer kendi etrafında döner sonra geri pas yapıp alır aynı kanada ileri oynar geri alır sonra yana sonra yana en son dieğr kanada topu yollar. peki fernando nasıl yapıyor dersek adam topu tek hamlede diğer kanada yolluyor. bakın futbol basit oynandığı zaman efektiftir. fernando bize basitliği katıyor resmen. yaptığı hareketler bizi mesh ediyor çünkü biz bu hareketleri uzun süredir görmedik. gelelim diğer güzel haberlere: fernando tek top yapmayı çok seven bir oyuncu ki bu tek topları forvetlere yolladığında kaleci ile karşı karşıya bırakıyor oyuncularımızı. ha bizim beceriksizler henüz atamamış olsalarda her maç en az 3 kere kilit pas atabilecek bir oyuncu fernando. oyun zihnine gelecek olursak pas ona atıldığında ileride ve ya yanında pozisyona girebilecek bir oyuncu varsa topu almak yerine dokunmaz ve o oyuncuya bırakır ya da yine ufak bir dokunuşla oyuncuyu pozisyona sokar. biz bunları uzun süredir görmüyoruz tabi.
şimdi fernando yu dakika dakika yaptığı hareketlerle yorumlayacak olursak:
henüz daha dakika 45: berlin hücumda top çizgiye kesildi. galatasaraylı normal bir dos o adamı kovalamaz sadece ufak bir koşu yapar, ama fernando adama depar atıyor ve pozisyona girilmesini engelliyor top kornere çıkıyor.
dakika 47: stoperlerimiz ve beklerimiz topla kendi kale çizgimizde buluştuğunda genellikle pası kovalarlar önce ve stres yaratırlar takım üstünde fernando riske hiç girmez bu tarz durumlarda topu taca yollar ve defansa yardımını devam ettirir. bu city maçlarında da böyleydi porto maçlarında da ilgilenenler maç özetlerini izleyebilirler.
dakika 48: az önce yukarıda bahsettiğim olay top kendisine gelirken önce kafasını kaldırıp ne yapacağını düşünüyor. eğer uygun adam varsa topa hiç dokunmaz ve ya ufak bir dokunuşla arkadaşını pozisyona sokar. tam olarak bu oluyor ve ndiaye yi pozisyona sokuyor. ndiaye de orta alandaki boşluğu değerlendiriyor.
dakika 51: oyunu o kadar basit oynuyor ki tık pozisyona giriyoruz. kendisine atılan pas tek bir dokunuş ve gomis kaleci ile karşı karşıya. aşırtmasa golü atacak ama şımarıyor biraz. basitlik ve oyun zekası bu adamın en önemli becerileri.
dakika 56: bu dakikalarda ben takımda çok uzun süredir görmediğim bir şeyi gördüm. rakip takım rahat pas yaparken, çok uzaklardan ani deparıyla topu kapıyor. bakın bunu yapması demek rakibi çıkarken yakalamak demek, devamında ne oluyor topu çok hızlı sürüyor 5 e 3 geliyoruz berlin'in üstüne resmen kabus gibi çökertiyor takımı rakibin üstüne, pas vermeden önce tüm tercihleri gözden geçiriyor zaten izlerseniz dikkat edersiniz ve topu en uygun oyuncu olan belhandanın önüne salıyor, belhanda belki de en kötü vuruşunu çıkartıyor ve fernando nun 2. asisti de böyle yenmiş oluyor. kendisi muazzam bir oyun zekasına sahip hayran bıraktı beni.
dakika 65: tam olarak mest olduğum dakikadır, kendisine neden
the octopus dendiğini kare kare gösteriyor bize. taçtan sonra rakibine yetişiyor ilk müdalesini yapıyor, ardından yanında hiç rakip yokmuşçasına topa kayıyor ve topu bize kazandırıyor. genelde ayakta savunma yapan takım resmen yerden tehlike yaratıyor savunma yaparken. ayaklarını müthiş şekilde kullanıyor ve savunma direncini çok yukarı çıkartıyor.
dakika 65-75 arası: oyunu rakip sahaya yıktığımızda topu kaptırdığımız an topu bize geri kazandırıyor ve rakibin üstünde psikolojik baskı yaratıyor adeta kara bulut gibi çöküyor üstlerine, diğer olaylarsa yaptığı paslardaki basitlik, tek topu o kadar çabuk yapıyor ki atağa çıkıyoruz, oyun yönü değişiyor, kanada topu yolluyor orta sahadan adam resmen bizi pozisyona sokmak için var.
dakika 81: pas arası yapıyor ve takımı kontra atağa çıkartıyor. ndiaye topu sürüyor ceza sahasının 7-8 metre önünde fernando ya geri veriyor, fernando burada tek hamlede topu kontrol ediyor ve savunma arkasına topu yolluyor, bu sefer sinan kaleci ile karşı karşıya ve mutlak gol pozisyonu ama beceriksizliği tutuyor ve o da aşırtıyor topu sonuç: fernandonun 3. asisti de yendi maç içinde.
dakika 81-90 arası: bu dakikalarda ileri hızlı çıkışları oluyor ver kaç yapıyor ama genel olarak bazı oyuncularımızın kalitesizliği sağ olsun, topu alamıyor ve pozisyonu sonlandıramıyoruz, bunun dışında yine o kadar rahat top kazanıyor ki resmen rakibi hapsediyor kendi sahasına, bu sene bu şekilde çok sayıda entry girilir kendisi hakkında böyle giderse.
büyük resme bakacak olursak belki melo belki de melo'dan çok fazla büyük etki yaratacak bu takıma eğer etrafında ki isimler kaliteli isimler olursa.