resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:Al-Shabab
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 10626
    bir daha galatasaray'la işi olamayacak bir kişi için ortada fol yok yumurta yokken neden konuşuluyor. bu adamla ilgili sabitleşmiş düşünceler var kimse burada hakkında anlatılanlar kendisi ile ilgili verilen bilgiler sebebiyle fikir değiştirmeyecek sadece tartışıp duruluyor. 70 tane entry girilecek şuraya gün boyu ve tek sebep olacağı şey milleti germek olacak birileri birilerine cevap verme hırsıyla yazılar yazacak okadar. al bak ünal aysal batırdı yok hayır efsane başkandı tartışması da başlamış sizce hangi başlık önde bitirir bugünü?

    edit : imla
  • 10627
    ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım

    gerçekten fatih terim'i tanıyor muyuz?

    iddiasını, sevilme dürtüsünü, çalışma şekillerini, sürekli kendini geliştirmesini, egolarını, zaaflarını yeterince bilmediğimizi, kendisini yeterince tanımadığımızı düşünüyorum.

    milli takımın fatih terim'in iç dünyasındaki değeri sadece para ve tembellik ise fatih hocayı hiç tanımamış veya tanıyamamışız diyebilirim.

    aldığı para yüksektir ama bu ayardaki hocalar için rayiç bedeldir. (ayrıca aldığı paranın 3 katını avrupa şampiyonasına milli takım ile giderek tff'ye de nakit olarak kazandırdı.)

    ben kendisinin tembel olmadığını da düşünüyorum. tembel adam 2 takımı çalıştırırım birinde para almam iddiasında olamaz. gider ünal başkana, başkan ben çok yoruldum, milli takımdan teklif var oraya gideceğim, yaşlandım bana müsaade demez mi?

    ergin ataman hoca aziz yıldırım'a nasıl cevap verdi? biz vatani görev yapıyoruz

    fatih hoca dönemi vatan ve sakarya ile geçmiş bir dönemdir. yıldırım demirören'i iplediğini de düşünmüyor, yakında demirören gibilerin tff'de yer almasını engelleyecek bir delege yapılı tff yapısını da açıklayacağını düşünüyorum.
  • 10628
    hafızalardan silinmeyecek ihanetlere imza atmış eski galatasaray çalışanı. bazı kişiler ara sıra hafızasına reset atıp olayları istediği gibi yorumlayabilir ama o federasyonun kendisine verdiği 9 maçlık cezadan sonra galatasaray'da bir şeyler değişmeye başlamıştır. o durumda kendisine nasıl ahlaksız teklifler geldi, orası bilinmez ama görünen o ki imparator dediğimiz adam karanlık tarafa teslim olmuştur.

    o gün bu gündür galatasaray sürekli geriye gidiyor. siyaset-federasyon-aziz çetesi bayram ediyor. galatasaray pasif yönetimlere, federasyon tarafından atanmış teknik direktörlere * mecbur bırakılıyor. o yüzden fatih terim'in galatasaray'dan gidişi sandığımızdan çok büyük belalara sebep olmuştur, olacaktır. hatta bana göre galatasaray şu an işgal altındadır.

    fatih terim'den sonra artık ben kimseye imparator demem. gördük ki imparatorlar da yerini, yurdunu, ordusunu satabiliyormuş. kimse artık kendini salak yerine koymasın. en büyük galatasaray unsuru galatasaray taraftarıdır. bu kulüp kurtulacaksa da taraftarının uyanışıyla kurtulacaktır.
  • 10636
    sene olacak 2016. hala kendisi tartışılıyor. önceden severdim, saygı duyardım. son ayrılışından itibaren sevmem kendisini. bu benim tercihimdir. sevene de normal şartlarda saygı duyarım. ama sırf bu adamı övecem diye diğerlerine bok atan tipler sürekli geriyor insanları. anlayın artık şunu: kendisi şu an milli takım antrenörüdür ve bizimle resmi olarak bir alakası yoktur. hala neyin derdinde bu insanlar anlayamıyorum ki. tamam kardeş terim'i sevebilirsin. ama terim'i seviyorsun diye mancini'ye neden anlamsız argümanlarla bok atarsın. biz de mancini'nin hastası falan değiliz. bize ne aq adam inter'in hocası. hayır yani eline ne geçiyor. sonra bunlara cevap verince falan biz kötü oluyoruz. şurada aynı renklere gönül vermiş insanlarız. neden böyle gerilim yaratıyorsunuz.
  • 10637
    aslolan galatasaray'dır sözünü bir kaç kere söylemesine rağmen galatasaray düşmanlarıyla iş birliği içerisinde olan türk antrenör. florya sınırlarından içeri girmemesi gerekiyor. beni ağlatan tek adamdır eylül 2013 akşamı ancak nasıl da kandırılmışız.

    ayrıca spor başka hayat başka. dilerim spor hayatından bundan sonra yaşayamayacağı başarıları özel hayatında yaşar, uzun bir ömre sahip olur.

    6 şampiyonluğumuzda payı bulunan kendisinin yeni yılı kutlu olsun.
  • 10641
    son yaptığı volkan açıklaması şaşırtmamıştır. hala bu adamdan dik duruş bekleyen gözünü uefa kupasıyla açmış ergen nesile bir kere daha göstermiştir umarım gerçek yüzünü.

    mesela bu milli takım gökdeniz karadeniz'in takımı olamamıştır hiç bir zaman. onun arkasında aziz ve saraylı yok tabii. ama bahis demeyin kalbinizi kırarım.

    neyse sezon sonu yapacağı o muhteşem açıklamalarını yapabildiği gün belki bu konudan da bahseder.
  • 10642
    volkan demirel denen arkadaşı euro 2016 milli takım kadrosuna alacaksa eğer, elemelere katılabilmek için taşın altına elini sokup götünden ter akmış diğer futbolcular arasında yaratacağı huzursuzluğu da hesaba katmıştır diye umduğum eski teknik direktörümüz.

    belki diğer futbolcular huzursuzluk çıkarmaz ama ben çıkarırdım.

    oldu amk, ben götümü yırtayım son ana kadar ama bu volkan çakalı nasıl olsa euro 2016'ya katılamayız düşüncesiyle, boktan bir sebeple (u: küfüre karşıyım fakat hangi maçta küfür edilmiyor ve kendisine küfür edilen ilk oyuncusu kendisi değil) milli takımı bıraktığını açıklasın, ondan sonra milli takım güç bela elemelere gitme hakkı kazansın, bu çakal da aslında milli takımda oynamaktan gurur duyarım diye tatava yapsın. yürü git lan oradan.

    kendisini hiç sevmem ama öyle ya da böyle oynadığı maçlarda iyi performanslar göstermiş volkan babacan'ın emeğine saygısızlık anasını satayım.
  • 10643
    https://twitter.com/...s/685100330292527104

    açıklaması biraz yanlış yorumlanmış bence; cümlenin sonunda gizli tümce olsa gerek.

    "volkan demirel tabii ki euro 2016'da oynamak ister. neden istemesin? bu herkesin milli takımı, kim oynamak istemez ki?"

    sondaki gizli tümce: "ama ben milli takımı bırakıp giden bu ayıyı nah oynatırım, beklesin dursun totoş!"
  • 10645
    andrea pirlo otobiyografisinde, i think therefore i play'de fatih terim'i şöyle anlatıyor. kabaca ne ifade ettiğini sonda, kendi okuma şeklimle anlattım, vaktim olursa çeviririm.

    ***

    the same can't be said of certain other coaches, for example the turk fatih terim, whom ancelotti ended up replacing. he was a remarkable person, a really strange fellow who seemed allergic to rules. it was obvious from an early stage that he wouldn't last long and sure enough he was fired.
    before milan, he'd been with smaller, less stately clubs who'd allowed him to do as he pleased. the environment was different at milan. he'd arrive late for lunch, turn up for official engagements without a tie, run off and leave mr bic on his own at the table just so he could watch big brother. you'd see him walking around milanello with garishly loud clothes, looking like john travolta.
    he had this mad translator, practically his shadow, who at one point advised him to cut off relations with the media. indefinitely. at milan. the club where communication is always par excellence.

    the translator also had a few problems getting across terim's message to those of us in the dressing room. the coach would be gesticulating and talking away in turkish: "boys, we're about to play one of the most important matches of the season. lots of people are criticising us, but i believe in you. we can't give up now. there are great expectations upon us, and we've a moral obligation not to disappoint. let's do it for ourselves, for the club, for the president, for the fans. there are moments in life when a man has to lift his head. i believe that moment has arrived for us. go on, boys. go on."
    the translator, standing there quite motionless, would then say in italian: "juventus are coming tomorrow. we need to win." one of them spoke for five minutes, the other for five seconds.
    terim: "andrea, you'll be the focal point for our game. you direct our play, but take your time and don't force it. weigh up the situation and give the ball to the team-mate who has the fewest opponents around him. we're relying on you: you're absolutely fundamental for this team and the way we want to play. but i'll say it again: don't force it. calm and cool are the watchwords here. first think, then pass: that's the only way we'll get the right result and show the whole of italy we're still alive. that we won't go down without a fight. right, now, everyone out on the pitch. let's see an amazing session with real intensity. i want it to be right up there with the best we've had this year."
    the translator: "pirlo pass the ball. and now let's go and train."
    some of the team meetings, especially in the early days, were absolutely unforgettable. terim would stand in front of the tactics board, take out a piece of chalk and draw 11 circles. each circle represented a player, but it got to the point that there were so many notes and scribbles, you couldn't tell which circles were the defenders, which the midfielders and which the strikers. total chaos: only the goalkeeper wasn't in doubt.
    he'd point to a circle and say: "okay, costacurta, you need to go here."
    and i'd be forced to pipe up: "but boss, that's me." it was even worse when he mistook the defenders for strikers – i began to suspect he was doing it on purpose. four forwards on the pitch and only two defenders: berlusconi's forbidden dream.

    *

    kurallara karşı gelmeyi seven garip bir adam. çok uzun kalmayacağını ilk görüşte anlamıştım. milan'dan önce daha küçük kulüplerde, başına buyruk hareket edebilmesi mümkündür. (üzülerek söylüyorum, bizden bahsediyor) fakat milan farklıdır. yemeğe geç katılmalar, anlaşmalarda masa devirmeler, big brother'ı izlemek için yemekten sıvışmalar falan... parlak, janjanlı kıyafetlerle, john travolta'ya benziyordu. o kadar kötü bir tercümanı vardı ki, başarısızlığının yarısı o tercümandan kaynaklanıyor. hele ki, milan gibi iletişimin fevkalade olması gereken kulüplerde, affedilmez kusur.

    soyunma odasında terim'in dediklerini aktarma konusunda bir örnek vereyim. sanırım türkçe olarak terim şöyle şeyler anlatıyor:
    "evet. topun olduğu yer bizim için pozisyon. yetinmemizin en önemli sebebi topun olduğu yer. iki, saha kaygan olduğuna göre vurduğumuz topları, bize vurulan topları defans, orta saha iyi takip. kaygan saha çünkü. ve vurmaktan çekinmeyin, tam tersi topa vurmalarına da müsaade etmeyin mesafe tanımaksızın. zaten düşüncemiz, size aktardıklarımız, burayı geçtikten itibaren bizim sahaya hiçbir boş alan ve boş adam bırakmamak. bugün, kaç dakika oynarsanız oynayın. ama birinci dakikadan itibaren on kişi oynamamız taffarel dahil, hariç, on kişi oynamamız çok önemli."

    o beş dakikalık konuşmayı, tercüman ne çevirse beğenirsiniz?
    "juve arkamızda, yenmek zorundayız."
    duygusuz, ruhsuz bir şekilde aktarırdı.

    sonra terim bana, "andrea, sen bizim merkezmizsin. oyunu sen yönlendireceksin. ama rahat ol, zorlama. tart, ölç, biç. en az adamla uğraşan arkadaşına aktar topu. sana güveniyoruz. herşeyimiz sana bağlı ama sen çok zorlama. sakin ol. önce düşün, sonra oyna. kazanmamızın tek yolu, ve hala ayakta olduğumuzu göstermenin tek yolu bu." kıvamında konuşurken tercüman şöyle çevirir.

    "pirlo topla yap işte birşeyler. hadi şimdi antremana gidiyoruz."

    anlatmadan geçemeyeceğim, geldiği ilk günler, taktik tahtasının başına geçer.
    11 tane yuvarlak çizer, sonra o kadar şey karalar ki, kim kimdir, ne nedir anlaşılmaz. sonra bir tane noktayı tutar, "costacurta buraya sen gireceksin" der, ben araya girer "hocam, o bendim ama" derim. forvet-defans falan karıştırırdı. bazen kasten yaptığını düşünürdüm.

    ayrıca sahaya 4 forvet yığıp, 2 defans mı dediniz? berlusconi'nin ıslak rüyaları.

    ***

    evet, terim hala türkiye'nin en iyi teknik direktörü. terim'in zirvesinin, üstüne koyabilecek çıkmamıştır. kendisi de o noktaya getiren çalışmasının üstüne koymamıştır. ama tüm bunlar kendisinin vasatın biraz üstünde olduğunu değiştirmez.
  • 10647
    seveni var sevmeyeni var ama bu adam türk futbolunun en büyük ismi. ilk defa avrupa kupalarına gitmek (bkz: euro 96), uefa kupasını kazanmak. euro 2008'de yarı finale kadar çıkmak vb. ama inanılmaz bir şansı da var. euro 96'ya katılmadan önce dünya 3.sü isveçle maç yapıyoruz. 1-0 geriden, 2-1 galip gelmek, 90'larda gol atıp euro 2008'de yarı finale kadar çıkmak, zor grupta bok gibi bir duruma düşüp en iyi 3. olarak euro 2016'ya gitmek.. yani allah şansını daim etsin de çok şanslı
  • 10650
    galatasaray'ın içinde bulunduğu durum nedeniyle ünal aysal'a giydirirken kendisine hiç giydirmediğimi fark ettim. biraz da terim hakkındaki gerçekleri yazalım. öncelikle kendisi galatasaray kulübünün tarihindeki en büyük başarıları yaşatmış teknik direktördür. bunu inkar eden taş olur zaten. ancak bugün galatasaray'ın bu kadar borcu olmasında da teknik direktör olarak en büyük pay sahibidir terim.

    2. terim döneminden başlayayım:
    lucescu'nun şampiyonlar liginde çeyrek finalin kapısından luis enrique'nin ofsayttan attığı golle dönen sol beki kulübe toplam maliyeti 27.000 dolar olan kolombiyalı victoria, ön liberosu andreas fleurquin, sağ beki sebastian perez olan gösterişsiz ve düşük bütçeli bir galatasaray'ı vardı. bu takımın başına geçen fatih terim o kadroyu dağıtarak aralarında macar duro, murat erdoğan, volkan glatt, frank de boer, bratu, petre, gabriel tamas vs gibi oyunculardan oluşan tam 30 tane yeni transfer yaptırdı. bu 30 transferin beraberinde gelen sportif başarısızlık galatasaray'a ciddi bir borçlanma ve ekonomik kriz getirdi. merhum özhan canaydın'ın fatih terim'in istediği kadroyu kurmak için altına girdiği o borçlar bugünkü 300 milyon euroyu bulan borcun ilk büyük fitilidir.

    gelelim 3. terim dönemine:
    elinde emanuel culio gibi gayet cuzi ücrete oynayan mc/ml oynayabilen bence gösterişsiz ama işini çok iyi yapan bir adam vardı. kendi takıntılarından bu adamı hiç denemeden kiralık gönderdi. ardından arda'nın da satılmasıyla sol kanat ihtiyacı olunca albert riera'yı aldırdı. son transferini yaptığını, kendisinden bonservis kazanamayacağımızı bile bile 3 milyon euro bonservis ödedik, artan yaşına rağmen 2.8 milyon eurodan başlayan ve her yıl 200.000 euro zam alan bir sözleşme yaptık. florya'dan yetişen emre çolak riera'yı yedekledi ilk sene. 2. sene sol bekte iyi bir performans gösterdi. 3. sene 1.500.000 euro tazminat ödeyerek gönderdik. culio'ya olan o ön yargı olmasa riera transferini hiç yapmayacaktık. peki riera transferini neden yazdım? çünkü bana göre bugün 50 milyon euroları bulan maaş bütçesinin en temel nedeni 2011 yılında riera ve melo'ya yapılan uçuk kontratlardır.

    3. terim dönemi bizim için ekonomimizi düzeltebilmek açısından mükemmel bir dönemdi. fenerbahçe avrupadan 3 yıl men yemiş, beşiktaş feda diye ağlıyor. şeyimizi sallasak şampiyonlar ligine kalıyoruz. biz ne yaptık? feda diyen beşiktaşı, avrupa'dan 3 yıl men edilmiş fenerbahçe'yi geçip şampiyonlar ligine gidebilmek için 2.5 milyon euro yiğit gökoğlan'a, 8.5 milyon euro takımda başarısız olacağı gün gibi ortada olan amrabat'a ödedik. riera transferindeki hatanın birebir aynısını hamit transferinde yaptık. sanki avrupa kupalarında olmayan fenerbahçe hamit'i elimizden kapacakmış gibi uçuk paralar öner. ardından da bruma'ya verilen fahiş bonservisle iyice sıçıp sıvadık.

    o dönemde rakiplerimize göre çok ciddi bir avantajımız varken biz 1 milyon euro az harcarsak şampiyonlar ligine gidemeyeceğiz hastalığına yakalanıp harcadıkça harcadık. terim'in ayrılışından sonra ünal aysal bu hastalığı mancini döneminde de devam ettirince gelinen nokta bu oldu.

    ünal aysal'ı borçlardan dolayı olmasa bile kulübün parasını gözünü kırpmadan harcamasından, ffp denen şeyi umursamadan davranmasından dolayı çok eleştirdim. mancini'yi ontivero'dan umut gündoğan'dan burdisso'dan dolayı eleştirdim. ama doğruya doğru konuşmak lazım. terim'in de bugün gelinen noktada çok büyük payı var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın