kendisi de
galatasaray reytinginden zehirlenmiş belliki, sosyal medya'nın çoğunluğunu oluşturan 15-25 yaş aralığındaki
nereye çeksen gelen tayfaya "biraz da benim peşimden gelin" çekmeye başlamış son açıklamasıyla.
yukarıda bahsettiğim guruba dahil galatasaray taraftarı da zaten kurulmuş durumda dursun özbek e hepimiz gibi, yanına taraftarın genelinin çok sevdiği
erden timuru da katarak sansasyonel bir
haberimsi açıklama yaparak ve sonuna da her sene en az 2-3 kere gerçekleşen "
galatasaray üyeliğini sonlandırma" parodisiyle bitirerek
bilet peşkeşi konusundaki sansasyonel haberi üzerine kendisini kanaat önderi pozisyonuna sokma çabası direkt olarak bu...
genç kardeşlerimiz daha ticarete ve iş hayatına atılmadıkları için çok bilmeyebilirler "ibralaşma" nedir ne değildir önce onu anlatmak lazım.
karşılıklı
ibralaşma hukuken kişiler ya da kurumların birbirleriyle bir
alacak-vereceklerinin yani karşılıklı olarak
borçlarının olmadığı anlamına gelen bir
borçsuzluk bildirgesidir. akçeli meseledir yani.
galatasaray genel kurullarından bildiğimiz
idari ibrasızlık hukuken tanınan ya da işletilebilen bir "ibra" biçimi değildir... ha keza idari ibrasızlık verilerek yerinden edilen
adnan polat gibi başkanlarmız ve yönetimlerimiz mahkemeler önünde "idari ibrasızlık diye bir şey olamaz" denilerek haklı bulunmuş ve kendilerine galatasaray kongresi tarafından
iade-i itibar yapılmış, daha sonrasında da galatasaray tüzüğünden idari ibrasızlık söylemi kaldırılmıştır
tüzük tadil kongresinde.
şimdi gelelim
fatih altaylının sansasyon yaratmak için kullandığı söylemine;
erden timurun kulüp adına
kişisel kefaletlerinin, kendi cebinden
sponsorluklarının ve
hibelerinin olduğunu herkes biliyordur sanırım... ve artık
galatasaray yönetimi ile bir bağının kalmaması sebebi ile bütün bu akçeli işler
borç olarak adlandırılabilir konumdadır, doğal olarak
erden timur gereğini yapmış ve "galatasarayın bana ,benim de galatasaray a bir borcum yoktur" şeklinde ibralaşmıştır kulübü ile. kıacası galatasaraya
borçsuzluk kağıdı vermiştir... hani şu futbolcularımızdan falan da almamız gereken şey oluyor ya her transfer dönemi öncesi.
ibralaşmama ya da
ibra etmeme durumunda yani borçsuzluk kağıdı alınmadığı durumlarda işin rengi değişmektedir; ya borç-alacak çekişmesi yaşanır ya da kanıtı varsa
dolandırıcılık ve
hırsızlık gibi durumları araştırmak için
maliye devreye girer... onlar işin içine girdikten sonra olay
iflas veya
kayyum atanmasına kadar gidebilir... olayın vahametini anlaşılması için bu bilgiyi de vermek gerekiyor.
kulüp ile ibralaşmayarak kulübe zarar vermek, benim sade bir taraftar olarak
erden timurun asla yapmayacağına inandığım bir durum açıkçası. kişisel görüşümdür katılır ya da katılmaz insanlar ancak erden timur'un bile isteye galatasaray'a zarar verecek bir işin içinde olacağına inanmıyorum.
kulüp ile
ibralaşmamış kişilere de geçmişten bir kaç da örnek vererek bu uzunca yazıyı tamamlamak isterim;
cenk ergün zamanında kulüp ile ibralaşmamış ve
haciz mahkemesine vermiştir kulübü menajerlik ücretleri için, hepsini de tahsil etmiştir bildiğim kadarıyla.
ünal aysal hem yönetime gelmeden önce
aig den geri alınan
galatasaray hisseleri üzerine temlik koymuş, hem de kendi dönemi sonrası uzunca bir müddet kulüple ibralaşmamış ve kulübün gelirleri üzerine temlik koyarak borcunu tahsil etmiştir.
abdülrahim albayrak içinde bulunduğu yönetim derdest edilince kulüp ile ibralaşmamış, üzerine kulübü icraya vererek kulübe
hibe ettiği otobüslerini dahi haciz yoluyla geri almıştır.