koruyup kollanmaları hakkında nihayet bir şeyler konuşulan takım. aykut kocaman meczubu kadar ilginizi çekmiyordu, günlerce geyik yaptınız suni muni diye.
121
özhan canaydın'ın vefatının ardından onun için saygı duruşunda bulunmuş kulüp. işte bu yüzden spor'u ve sporcuyu seviyoruz.
edit: bu saygı duruşunu müsabaka öncesi zorunluymuş gibi yapmadan önce antrenmanda yaparak taktirimi kazanmışlardır.
küçüklükten başlığını nasıl bulup ta bunları yazabildiğimi anlamadığım ufak cania.
1340
bu adamlar borçlular. futbol için yatırım yapıyorlar. stadyum yapıyorlar. nasıl altından kalkıyorlar anlamış değilim. koskoca arsenal kulübü bile stadyum inşaa ederken transfere yatırım yapmadı. yani çok cuzi rakamlara futbolcu aldılar. hayret ediyor indan. tebrik ediyorum eğer altında akp imzası yoksa.
özellikle y.demirören, aziz yıldırım ve ibrahim altınsay'ı görünce kahkaha attım. cuk oturmuş, özellikle demirören'e katılmamak mümkün değil. oğuzhan'a bel bağlayıp ejderha göndermesi de güzel olmuş bence.
2019-2020 şampiyonlar ligi kura çekinminde a grubuna düşmemiz vesilesiyle şerefli üçüncülükler konusunda bir telefonuna baktığımız jimnastik kulübü. iş bu entry ironi amaçlıdır. sonuçta çok şükür real madrid'li juventus'lu gruptan çıkan bir markayız.
83
basın mensubu: kaçıncı hafta? mustafa denizli: afedersin. anlayamadım. biraz daha açar mısın? basın mensubu: kaçıncı hafta sayın denizli? yani bu sene 24 mü 26 mı yoksa ya tamam ya da devam tarifesi mi? mustafa denizli: seni fatih terime havale ediyorum.
çok yakında bu tarz söylemlerin maç sonu basın toplantılarında göreceğiz. bir tanım yapmak gerekirse eğer: ne 10. hafta ne 20 ne de 30! bu sene besiktas'ın şampiyonluk şansı, mustafa denizli'nin gittiği takımlarda ikinci sezonunu nasıl geçirdiği ile doğru orantılı.
2617
tarih itibariyle fenerbahçe'nin yanlarında melek kalacağı küçük futbol takımı. yönetimin ve tüm camianın bu beşiktaş'ın algı operasyonuna karşı dik durması gerek. böyle küçülebileceklerine ihtimal vermiyordum ancak artık sabredilecek gibi de değil.
bu sezonki ilk 3.'lüğünü alan takım. hayırlısı olsun. darısı diğer turnuvalara inşallah.
4003
mertens - icardi hamlesinin etkisiyle bir taraf tadic ve dzeko'yu getirip başarı kovaladı, tutmadı. hadi bu tarafın atımlık kurşunu bir şekilde var. çünkü finansal olarak güçlü bir destek halen mevcut. beşiktaş ise rafa silva ve immobile ile bu akıma uymak durumunda kaldı. ancak flaş bir başlangıcın ardından devamı gelmedi. rafa iyi bir transfer olsa da yalnız kaldı. immobile ise beklentilerin uzağında kaldı. yüklü kontratlar, çevirmesi daha da zorlaşan borçlarla durum daha da vahim hale geliyor.
bu durum yalnızca bu kulüplerin başarısızlığı ile açıklanamaz. bu takımları bu hamlelere mahkum eden de biziz. taraftar ve camia baskısı gitgide büyüyor. bir şeyler yapmak zorunda olduklarını hissediyorlar. plansız ve ivedi şekilde yanıt verme güdüsüne sokarak hataya sürüklüyoruz.
sane hamlesinin de etkisi benzer şekilde yansıyacaktır. iki tarafın da yeter ki isim sahibi bir futbolcuyu getirelim diyerek çılgın bir kontrat teklifi yapacaklarını düşünüyorum.
beşiktaş bu yaklaşımı değiştirmezse iflas bayrağını dikmeye daha da yaklaşır. artık finansal olarak fenerbahçe ve galatasaray'ın gerisinde kaldığını objektif bir şekilde kabullenip buna göre bir strateji gütmeleri gerekir. tabiri caizse la liga'nın atletico madrid'i gibi real madrid ve barcelona'nın ikisinin birden kötü gittiği dönemleri kovalamaları onlar için en hayırlısı olacak.
suyun diğer tarafı da bulup bulabileceği en güçlü finansal kaynağın sömürüsünü tüketmek üzere. elbette geçmişten gelen taraftar sayısına bağlı olarak halen güçlü destekçileri olacaktır. ancak etkisi koç kadar olamaz. yıldan yıla da kademeli olarak azalacaktır.
iki tarafın da geleceği yok. geleceğin parlak zekaları, yöneticileri, iş adamları, holding sahipleri bizim olacak. belki bugün ve yakın gelecekte rekabet biraz daha devam eder. ancak son 3 yılın en büyük kazanımı ne diye sorsalar galatasaraylı bir nesilin gelişi diyebilirim. uefa kupasının kazanıldığı dönemde dahi bu kadar bariz bir fark yoktu.
1278
kendi ayakları üstünde durmayı yaşadığı tecrübelerle öğreniyor yavaş yavaş.
maçı seyircisiz oynatmak isteyerek bariz avantaj elde etmeye çalışan camia, utanmadan tutarlı olmaktan bahsediyor. tutarlı olan, insan sağlığını düşünen bir camia en başından beri seyircisiz oynamayı değil maçın iptalini isterdi. artık o kadar eminim ki, bu maç seyircili ya da seyircisiz nasıl oynanırsa oynansın kazanacağız.
'allahın sopası yok' deyimine iman etmemizi sağlayan kulüptür. hiç unutmuyorum fenerbahçeliler hadi neyse de, maddi durumumuz kötüyken en çok bu arkadaşların sesi çıkıyordu, akılları sıra fakir fukara edebiyatı yapıyorlardı. ee ne de olsa yağlı kapıya dayamışlardı sırtlarını ama sonra yağlayarak kendilerine dayadı o güvendikleri adam. beter olsunlar, fenerbahçe'den bile beter düşmandırlar bize.
1436
iyi oynadıkları maçta bile tarihin en kötü galatasaray'ını yenmekte zorlanan jimnastik kulübü! bizi bu durumlara düşürdün ya yatacak yerin yok dursun!